YAZIYORSAM SEBEBİ VAR
Aktaş Nerededir?
Twittirda PaylaşDün burada ‘Aktaş’a Kimse Sahip Çıkmasın’ başlığıyla ele aldığım yazımın Çıldırlı AKP’lileri bir hayli bozduğunu öğreniyorum..
Öyle ki yazımı okuyup, köy köy dolaşan AKP’lilerin cami hoparlörlerine çıkıp, ‘Vallahi Fakir Yılmaz’ın hiç emeği yok. Kapıyı biz açtık’ diye ilan yaptıklarını öğreniyorum..
Yani AKP’lileri minareye çıkarmışım da haberimi yok!
Evet dün bu köşede ele aldığım ‘Aktaş’a kimse sahip çıkmasın’ başlıklı yazımı bugün yenileyerek, altına bir kez daha imza atıyorum..
Çünkü , Çıldırlıların bile unuttuğu bir sırada Ardahan’ın Harziyan köyünde doğup, 42 yaşıma geldiğimde Çıldır’a gidip, orada tam teşekküllü matbaa kurup, Çıldır’ın ilk gazetesini kurup, baş logosuna da ‘Aktaş artık açılmalı’ demiş ve 4 yıl değil, 14 yıldan fazla bu kapının açılması için sürekli çaba göstermiş, konuyu gündemde tutmakla yetinmeyip, bir siyasetçi, bir bürokrat gibi bizaat uğraş verdiğimden dolayı bunu hak ettiğimi düşünüyorum..
Evet bugün minarelere çıkıp, ‘Aktaş’ı biz açtık’ diyenler başta olmak üzere bana ‘Haydi oradan’ diyenlere tek bir soru soracağım..
Ve rica edip, Aktaş Nerede? diye bana tarif etmelerini isteyeceğim..
Çünkü biliyorum ki bugün Aktaş’ın açılışına gidip, orada hava atacakların hepsinin ben bu kapıyı açtım diyecekler..
Ama ilk kez Aktaş’a gittiklerini, Aktaş’ı ilk kez gördüklerini bir ben birde benim gibi bu ile büyük emek verenler iyi bilirler..
Neyse Ardahan’ın vilayet olmasında, Aktaş'ın açılmasıyla kapatılacağı söylenen Posof Türkgözü (Badele) Gümrük Kapısının açılmasında, üniversiteni kurulmasında, doğalgazın gelmesinde emeği olanların Aktaş’ın açılmasında da adı geçmeyeceğini bile bile hayırlı olsun derim..
Siz gidin orada poz verin biz şimdide havaalanı, demir yolunun Ardahan’a gelmesine uğraşalım..Dün burada ‘Aktşa’a Kimse Sahip Çıkmasın’ başlığıyla ele aldığım yazımın Çıldırlı AKP’lileri bir hayli bozduğunu öğreniyorum..
Öyle ki yazımı okuyup, köy köy dolaşan AKP’lilerin cami hoparlörlerine çıkıp, ‘Vallahi Fakir Yılmaz’ın hiç emeği yok. Kapıyı biz açtık’ diye ilan yaptıklarını öğreniyorum..
Yani AKP’lileri minareye çıkarmışım da haberimi yok!
Evet dün bu köşede ele aldığım ‘Aktaş’a kimse sahip çıkmasın’ başlıklı yazımı bugün yenileyerek, altına bir kez daha imza atıyorum..
Çünkü , Çıldırlıların bile unuttuğu bir sırada Ardahan’ın Harziyan köyünde doğup, 42 yaşıma geldiğimde Çıldır’a gidip, orada tam teşekküllü matbaa kurup, Çıldır’ın ilk gazetesini kurup, baş logosuna da ‘Aktaş artık açılmalı’ demiş ve 4 yıl değil, 14 yıldan fazla bu kapının açılması için sürekli çaba göstermiş, konuyu gündemde tutmakla yetinmeyip, bir siyasetçi, bir bürokrat gibi bizaat uğraş verdiğimden dolayı bunu hak ettiğimi düşünüyorum..
Evet bugün minarelere çıkıp, ‘Aktaş’ı biz açtık’ diyenler başta olmak üzere bana ‘Haydi oradan’ diyenlere tek bir soru soracağım..
Ve rica edip, Aktaş Nerede? diye bana tarif etmelerini isteyeceğim..
Çünkü biliyorum ki bugün Aktaş’ın açılışına gidip, orada hava atacakların hepsinin ben bu kapıyı açtım diyecekler..
Ama ilk kez Aktaş’a gittiklerini, Aktaş’ı ilk kez gördüklerini bir ben birde benim gibi bu ile büyük emek verenler iyi bilirler..
Neyse Ardahan’ın vilayet olmasında, Aktaş'ın açılmasıyla kapatılacağı söylenen Posof Türkgözü (Badele) Gümrük Kapısının açılmasında, üniversiteni kurulmasında, doğalgazın gelmesinde emeği olanların Aktaş’ın açılmasında da adı geçmeyeceğini bile bile hayırlı olsun derim..
Siz gidin orada poz verin biz şimdide havaalanı, demir yolunun Ardahan’a gelmesine uğraşalım..
**Aktaş’a Kimse Sahip Çıkmasın..
Açılma aşamasına gelen Çıldır Aktaş Gümrük Kapsının açılacağı kesinleşti gibi..
Gibi diyorum, çünkü 56 yıldır kağıt üzerinde açık görünüp, resmi anlamda hala açılmayan bir kapı var karşımızda..
Evet soya soya kuyruğuna geldiğimiz Çıldır Aktaş Gümrük Kapısı nihayet açılıyor..
Şimdi gelelim Çıldır Aktaş Gümrük Kapısının açılması için kimlerin mücadele verdiğine..
Çünkü bugünlerde birilerinin Aktaş’a bir hayli sahip çıktığını görüyor, izliyoruz..
Aktaş’ın açılması için mücadele verip, gerçek anlamda çaba ortaya koyanların adı geçmezken, alakasız isimlerin şov yaptığını izlerken, toplumun bu kapı için kimin ne kadar mücadele verdiğini de düşünmesini isterim..
Buna neden ise 56 yıldır açıldı, açılacak denilen Çıldır Aktaş Gümrük Kapısı için benim verdiğim mücadelenin kimse tarafından gölgelenemeyeceğidir.
Çünkü Aktaş’ın unutulduğu bir sırada 2 bin nüfuslu Çıldır’a gidip, matbaa kurup, Çıldır’ın ilk gazetesini çıkaran ve o gazetenin logosuna Çıldır Aktaş Artı Açılmalı diyerek Çıldır Gazetemizin hemen her sayısında Aktaş’ı yazıp, gündemde tutan, bu yetmez gibi bu kapı ile yeterince ilgilenmeyen iki Ticaret ve Sanayi Oda Başkanını değiştirten, mevcut başkanı uyutmayıp, zorlayan, kapıdaki gümrük kapılarının yapılması için Türkiye Odalar e Boralar Birliği Başkanının yakasını bırakmayan, makamında ihaleyi yaptıran, arkasında ki Atatürk fotoğrafını indirip, Damal’da ortaya çıkan Atatürk siluetini asan benim..
Yani bugün Aktaş’ı açıyoruz diyenler o kapıyı ben açtırdım, ben..
**Ankara’nın Valisi Yok mu?
Türkiye’de kaç vilayet var?
Ve aynı Türkiye’de kaç vali var?
Başkan olmak isteyen ve en az 550 vekil isteyen Erdoğan’da biliyor ki; Başkanlık siteminde ki gibi seçimle olmazsa da Türkiye’de 81 Vilayet ve 81 Vali var..
Ve Başkanlık sistemine karşı çıkıp, Başkanlıkta ki Eyalet sistemini isteyen Demirtaş’ta biliyor
Dün burada ‘Aktşa’a Kimse Sahip Çıkmasın’ başlığıyla ele aldığım yazımın Çıldırlı AKP’lileri bir hayli bozduğunu öğreniyorum..
Öyle ki yazımı okuyup, köy köy dolaşan AKP’lilerin cami hoparlörlerine çıkıp, ‘Vallahi Fakir Yılmaz’ın hiç emeği yok. Kapıyı biz açtık’ diye ilan yaptıklarını öğreniyorum..
Yani AKP’lileri minareye çıkarmışım da haberimi yok!
Evet dün bu köşede ele aldığım ‘Aktaş’a kimse sahip çıkmasın’ başlıklı yazımı bugün yenileyerek, altına bir kez daha imza atıyorum..
Çünkü , Çıldırlıların bile unuttuğu bir sırada Ardahan’ın Harziyan köyünde doğup, 42 yaşıma geldiğimde Çıldır’a gidip, orada tam teşekküllü matbaa kurup, Çıldır’ın ilk gazetesini kurup, baş logosuna da ‘Aktaş artık açılmalı’ demiş ve 4 yıl değil, 14 yıldan fazla bu kapının açılması için sürekli çaba göstermiş, konuyu gündemde tutmakla yetinmeyip, bir siyasetçi, bir bürokrat gibi bizaat uğraş verdiğimden dolayı bunu hak ettiğimi düşünüyorum..
Evet bugün minarelere çıkıp, ‘Aktaş’ı biz açtık’ diyenler başta olmak üzere bana ‘Haydi oradan’ diyenlere tek bir soru soracağIm..
Ve rica edip, Aktaş Nerede? diye bana tarif etmelerini isteyeceĞİm..
Çünkü biliyorum ki bugün Aktaş’ın açılışına gidip, orada hava atacakların hepsinin ben bu kapıyı açtım diyecekler..
Ama ilk kez Aktaş’a gittiklerini, Aktaş’ı ilk kez gördüklerini bir ben birde benim gibi bu ile büyük emek verenler iyi bilirler..
Neyse Ardahan’ın vilayet olmasında, Aktaş'ın açılmasıyla kapatılacağı söylenen Posof Türkgözü (Badele) Gümrük Kapısının açılmasında, üniversiteni kurulmasında, doğalgazın gelmesinde emeği olanların Aktaş’ın açılmasında da adı geçmeyeceğini bile bile hayırlı olsun derim..
Siz gidin orada poz verin..
Bizler de şimdide havaalanı, demir yolunun Ardahan’a gelmesine uğraşalım..
**AKP Ardahan Dağılıyor mu?
16 Gün kalan 1 Kasım Genel Seçimlerinin yapılıp, yapılmayacağının da tartışıldığı şu günlerde ilginç gelişmelerde yaşanmıyor değil.
Başta 7 Haziran Genel Seçimlerin destek başına iktidarı kayıp etmesine karşı geçici başbakan ile hükümet olan AKP’de olmak üzere Ardahan’da iddialı olan CHP’de, MHP’de ve HDP’de yaşananlar, ‘oy hatırı için’ adeta seçimden sonraya bırakılıyor gibi..
CHP’de yaşanan parti içi kaynamanın Büyükelçi Öztürk Yılmaz’ın aday edilmesiyle birlikte durulduğu ama parti içinde ki grupların için için kaynamaya devam etmesine rağmen bunun bir oy kaybına yansımayacağı görülen Ardahan’da en sorunsuz gibi görünen parti iki genç avukatı aday edip, 1 Kasım’da en büyük oyu almayı hedefleyen MHP’nin olduğunu görmekteyiz..
HDP’nin de CHP gibi için için kaynadığının inkar edilemeyeceği şu günlerde asıl büyük çalkantının AKP’de yaşandığı bir gerçektir.
Ardahan merkez de ve kuzey kazalarında istenmemesine karşın yeniden aday edilen Orhan Atalay’ın arkasında ikinci kez 2. sırada yer alan Yunus Baydar’ın yanında bulunanların büyük bölümünün Sezai Altun gibi MHP’ye gittikleri ve bundan önemlisi AKP’nin Ardahan kurucuları olarak bilinenlerin büyük kısmının da AKP’ye oy vermeyeceklerini açıklamaya hazırlandıkları ve bir o kadarının da parti içinde kalıp, AKP’nin duvarı içinde içeriden oluk açtıkları ileri sürülüyor..
Yani AKP Ardahan zorda gibi..
**Ankara’nın Valisi Yok mu?
Ardahan’ın da içinde bulunduğu 81 Vilayetin 81 Valisi var.
Ve bu valiler arasında birde 100 kişiye yakının insanın öldürüldüğü onlarcasının yaralandığı katliamının yaşandığı Ankara’nın da valisi var..
Ve o valinin diğer 80 vali gibi başında bulunduğu vilayetten sorumlu olduğudur..
Peki başta Kılıçdaroğlu olmak üzere ulusal ve yerel basın, medya, sanal ortam ne diye işin zorunu seçip, olmayacak işe amin deyip, suçsuz (!) bakanların istifasını isterler ki?
Ya Ankara’nın güvenliğinden, o insanları koruması gereken güvenlik güçlerinin başında ki Ankara Valisi değil mi?
Ya bu adamın istifası istenmesi gerekirken neden kos koca bakanlardan istifa beklersiniz ki?
İstifa etmezse üç imza ile merkeze çekilmesi gereken pişkin, pişkin ‘Güvenlik zafiyeti yok’ diyen içişler bakanı değil, onun yanında sırıtan Adalet Bakanı hiç değil..
İstifa etmesi gereken ilk isim Ankara Valisidirrrrr..
Hele o bir istifa etsin..
Diğerleri de belki utanır..
**OLUK OLUK KAN AKACAK..
Dün, Ankara'ya doğru yol alırken geçtiğim Rize'de Rizelileri utandıran pankartlara rastlıyordum.
Çünkü bu memlekette bir mafya babası miting hazırlığı yapıyor ve sağa sola astığı paçavarlarıyla milleti mitinge çağırıyor, Rizelileri adeta eziyordu..
Yemek yediğim yerin sahibi, 'memleketin haline bak' diyor, 'mafya babası Rize'de miting yapıyor' diyerek üzüntüsünü belirtiyor.
Gülümsüyorum.
Çünkü Rize'linin üzüntüsünde anlıyorum ki bu memlekette hala sağduyulu insanlar vardı..
Birilerine saraylarda Reis denilerek yönetilen bir ülkede mafya babaları da miting yapsa halkın bunlara er yada geç cevap vereceğine bir kez daha inandım..
Ve bir gün sonra yaşanacakları bilmiyorcasına ağlayan havanın eşiliğinde direksiyonu kırmaya hazırlandığım bir sırada çok güvendiğim 6. hissim beni uyarıyor, 'Ankara'ya gitme, direk geç İstanbul'a' diyordu.
Öylede yaptım..
Ama Ankara-İstanbul ayrımına gelmeden önce Tosya'ya gelip, aracımı çektiğim dinlenme tesisinde yan masada oturanlara sordum, '1 Kasım seçimi ne olur?' diye..
Şivemin doğulu olduğunu anlayan biri bir gece önce Demirtaş'ı izlediğini ve bana duyururcasına nasılda korktuğunu anlatıyordu ve HDP ile MHP'nin baraj altında kalacağını ve AKP'nin tek başına iktidar olacağını söylüyordu..
O bunları konuşurken yanında ki MHP'li olduğunu anladığım şef garson bu ülkenin MHP'ye de, HDP'ye de ihtiyaç duyduğunu ayakkabı kutularında dolarları götürenlerin 1 Kasım'da tarih olacağını dillendiriyordu..
Diğer masada biz dinleyen bir diğeri ise AKP'nin mutlaka tek başına iktidar olacağını savunuyordu..
Bilgisayarımı toplayıp, ayrılırken 4'ünün de telefonunu aldığım sırada tek bir şey dedim onlara.
Bu ülkede 4 kişinin konuşma yaparken bile gerilmesini sağlayanlar utansın deyip oradan ayrılırken aslında bir birimizde yoktu farkımız.. Çünkü sohbetimizin sonunda bir birimizi öperek ayrılıyorduk, ben doğulu onlar ise iç Anadolu da ki vatandaşlar olarak..
Ve Adapazarı'na girdiğimde gelen telefonla bir davet alıyordum, 'otobandan çık yanıma gel' diyordu..
Arayan iki dönemdir AKP'den milletvekili adayı olmak isteyen ama diğerleri gibi onunda listeye girme başarısı gösteremeyen Göleli Cavit Çetin'di..
Diğer adı Sakarya olan Adapazarı'na girerken ilk dikkatimi çeken şey Adapazarlıların da bir hayli gergin olduğu ve adeta patlayacak hazır birer bomba olduğunu hissediyordum, gitmek istediğim adresi sorarken..
Ve gittiğim Cavit Çetin ile birlikte gittiğimiz lokanta da yemek yerken gözlerin bizim üzerinde olduğunu ve arada bir Türkçe/Kürtçe konuşmamızı dikkatle dinlediklerini görüyordum..
Ve oradan da ayrılırken geldiğim Kocaeli'nde acı acı çalan telefonla uyanıyordum.
Arayan amca oğlum Mete Yılmaz 'Sen neredesin şu an. Ankara'da bomba patlamış' diyordu..
Şok olarak yatakta fırlayıp, bilgisayarı açarken karşıma ilk çıkan başlık, 'Oluk oluk kan akacak' oluyordu..
Yani Ankara'da ki barış mitinginde patlayan bombanın etkisini görmeden önce dün geçtiğim Rize'de yapılan mitingin haberinin başlığını görünce Ankara'da patlayan bombanın etkisinin daha büyük olacağını tahmin ediyordum..
Çünkü Reislerin memleketinde düzenlenen Mafya mitingi öncesi yaşananlar adeta ilan edilmişti..
'Oluk oluk kan akacak' denen o miting ardından Ankara'da barışa bomba atılmıştı ve bu yazı biterken 86 insan ölmüş, onca insanda yaralanmıştı..
Yani Suruç'ta başlayıp, bugüne kadar sürdüğü gibi yine kan akmıştı.
Hem de oluk oluk..
**Göle’nin Rantçıları İşbaşında..
Yaklaşan genel seçimler öncesi seçim çalışmalarına devam eden adaylarda en çok zorda olan AKP’li Orhan Atalay’ın iki dönemdir yüz vermediği bazı Göleli siyasetçiler ile bir araya geldiği e adeta özür dilercesine ‘İki kez olmadı, üçüncü kez vallahi’ dediğinin öne sürüldüğü şu günler de siyasetten miladi bitmiş bazı rantçıların da iş başı yaptıklarını gözlemliyoruz..
Göle ve Göleliler değil her gelen krediyi, devlet imkanlarını sülalelerine aktaran bu rantçıların dün kendilerine yüz vermeyen vekile bugün yaranma çalışmaları benim olduğu gibi tüm Gölelilerin dikkatinde kaçmıyor.
Tüm Gölelilerin tanıdığı bu simaların daha dün demediklerini bırakmadıkları Atalay ile bir araya gelme hesaplarının ne kadar samimi olduğunu Atalay’ın kendisi de iyi biliyor desem sanırım Atalay ailesi başta olmak üzere AKP’liler diye bildiklerim bana kızmazlar..
Neyse yeni bir seçime doğru gidilen şu günlere kendilerine yeni yerler bulmak için çabalayanlar ile Atlay’ı baş başa bırakıp, 1 Kasım’da asıl kazanacak olanın halkın olacağını belirtmekte fayda var..
Çünkü Ardahanlı, Göleli, Çıldırlı, Posoflu, Damallı ve Hanaklının bu memlekette iktidar olup, halka bir şey vermeyenleri çok iyi tanıdığını bilen biriyim..
Evet 7 Haziran’a ki halkın tercihini beğenmeyenler 1 Kasım’da ki seçimde umduklarını bulamayacaklarını Göleli rantçılar da iyi biliyor ya neyse..
**Göleliler mi, Posof yada Çıldırlılar mı?
7 Haziran Genel Seçim sonuçlarını beğenmeyip, ülkeyi yenide seçimlere götüren AKP toplumu olduğu gibi seçmeni de kamplara böldüğünü görmek için şöyle Ardahan ilçelerini gezmeniz ve seçimlerle ilgili sohbet etmeniz yeterli olacaktır.. Çünkü başta Göle ve Hoçvan’ın olmak üzere halkın 7 Haziran’da ki tercihini beğenmeyen ve yeniden seçim isteyen AKP’nin yarattığı ayrışımı görmeniz için Posof’a yada Çıldır’a gitmeniz yeterli olacaktır.. Kendisi de Göleli olan, benim gibi Kürtte olan Atalay’ın iki dönemdir yaptığı milletvekilliği sırasında ki beceriksizliklerini kapatmak için, Posoflulara, Çıldırlılara, ‘Bize oy vermezseniz, Göle ve Hoçvan’ı geçemeyiz’ diyerek aba altına sopa gösteren AKP’lilerin bu tavrına tepki koyan Posoflular, 30 yıla yakındır bir türlü istendiği gibi çalıştırılmayan Türkgözü (Badele) Gümrük Kapısının yanı sıra, 60 yıla yakındır açıldı, açılacak denilen Çıldır Aktaş Gümrük kapısının neden açılmadığını sorması engelleniyor.. Ulgar’a vurulacak denilen tünelde bahsedemeyince, yaklaşan kış öncesi iyiden iyiye soğuyan havalara rağmen 7 yıldır bir türlü bitmeyen Posof yolunu yaptıramayan, Göle yolunu, Çıldır yollarının bitirilmemesini saklamak için Posoflulara, Çıldırlılara birilerini öcü gösteren aynı AKP’liler Göle’de, Hoçvan’da da Kürt sorununu bir HDP’liden daha iyi konuşmaları ise işin diğer acı bir yönüdür..
**DAİŞ’te Satışta..
Rusya’nın şov yaparcasına daldığı Suriye’de yeni bir sürecin başladığın gördüğümüz şu günlerde bir de yeni bir satışa şahit olmaktayız..
Çünkü iktidar da kalmak için her türlü satışı yapanlar bu kez kendilerinin besleyip, büyüttüğü İŞ-İT’i yanı onların söylemi ile DAİŞ’ı da satışa çıkardıklarını da görüyoruz.
Daha önce Ergenkon, Balyoz, Cemaat ardından Barış Masasını satanların DAİŞ dedikleri İş-İT’i de satabileceğini sık sık yazan bir gazeteci olarak bugün yaşananları dün dile getirirken iktidar koltuğuna yapışanların her şeyi yapacağına da dikkat çekmiştim..
Ve o uyarılar arasında ‘Aman aman ne olursa olsun, ne yaparsanız yapın, isterseniz dolarcıkları ayakkabı kutularına doldurun, malı götürün ama adına barış masası dediğiniz masayı yıkmayın, Öcalan’ın kandırmaya kalkışmayın’ da demiş, birilerini bu ülkenin huzuru adına uyarmıştım..
Ama gelin görün ki; bugün İş-İT’i satışa çıkaranlar iktidar hırsı ne benim yazdıklarımın görülmesine ne de benin uyarılarıma benze uyarıların dikkate alınmasına neden olmuştu..
İşte dün özelleştirme adı altında satılan onca fabrika gibi yeni bir satış operasyonun yapıldığı ve Ardahan’da ki cemaat yanlılarının gözaltına alındığı bir ülkede her şeyin satılabileceğini ve bu satışta, ‘Barış Süreci Var, Dikkat Edin’ denilen vali ve kaymakamlarında seçimden hemen sonra dava edilebileceği de düşünülmelidir..
**Türk Oyları: 3, Kürt Oyları: 2
7 Haziran sonuçlarını beğenmeyip, 25 gün kalan 1 Kasım seçimlerini zorlayanların ince hesaplar içinde olduğunu dün bir kez daha sezerken, Ardahan’da ki oyların bu seçimde nereye kayacağı yönünde uzun uzun hesapların yapıldığına da şahit oluyordum.
Evet, HDP’nin birinci, AKP’nin ikinci, CHP’nin üçüncü, MHP’nin dördüncü olduğu olduğu 7 Haziran seçimleri ardından DSP ve diğer partilerin yanı sıra Ardahan’da yarışacak olan 4 partinin 1 Kasım’da nasıl bir oy alacağı yönünde caddeden, valiliğe kadar hesaplar yapıldığını bir kez daha gördüğüm dün bu oyların kimliklerinin dağılımının hesapları da yapılıyordu..
Yani 57 Bin seçmenin sandığa gitmesi beklenen Ardahan’da ‘Türk oyları mı, Kürt oyları mı galip gelecek?’ diye hesaplarının da 1 Kasım seçimleri öncesi hesaba katıldığını görüyordum.
Kısacası; 57 bin oyun büyük bölümünün üç parti arasında, geriye kalan bölümün de iki parti arasında dağılacağı yönünde ki hesaplar ince elenip, sık dokunuyordu..
Açıkçası birileri oylar arasında da bölücülük yapmış, Kürt ve Türk oylarını hesaplayıp, hangisinin hangisini geçeceğini hesaplıyordu..
Türk oyları üç parti arasında bölenler Kürt oylarını da ikiye bölüyordu..
Ve özellikle Türk oyların ele yada böyle iki Kürt adaya da gideceğinden bir hayli korkuyorlardı..
**Savaş Hali’de Olsa Unutulmaz..
28 Mermi ile öldürülen PKK’lının cesedini panzerin arkasına bağlayıp, yerden çekenlerin soruşturulacağını belirtip, yaşananın terörle mücadele de olsa insanlığa sığmadığını belirten başbakan gündemi değiştiren Rus Savaş uçaklarının Türk haa sahasına girmesinde de bir hayli kızmış..
Rusya’yı Suriye’ye benzetip, ‘Sahamıza gireni dağıtırız’ diyerek göz dağı veren başbakanın bunu yapamayacağını bilinmesine karşın gündemi birden gölgeleyen bu açıklaması, başta kirli havuz medyası olmak üzere savaş yanlısı basın e medya içinde bulunmaz Hint kumaşıydı..
Çünkü Filistin’de ki İsrail askerlerinin saatlerce gösterip, Güneydoğu illerinde ki savaş halini gölgelemeye çalışan medya ve basın için bu sortiler 8 su tünlük manşet olarak, yerde kanlar içinde, sürülen insanı, insanlı unutturmuştu..
‘Savaş halin bunlar, normal şeyler’ denilip, geçilecek bir şey olmayan bu insanlık dışı vahşeti gölgeleme çabaları da sonuç vermiş ve gözler birden Türk Başbakanının Putine attığı sözüm ona fırçasıyla kapatılmıştı..
Ama o fotoğrafı paylaşan Demirtaş’ın dediği gibi o fotoğraf Türkiye’de çekilmiş ve savaş hali de olsa unutulacak bir fotoğraf değil..
**Direnç kırma hesapları..
3 Yıldan fazla bir süre devam eden ancak 7 Haziran seçim sonuçlarının beğenilmemesi üzerine bozulan barış süreci ardından başta Güneydoğu’da olmak üzere ülkenin bir çok yerinde istenmeyen görüntüler ard arda gelirken, yaşanan bu gerginlik ardından namlunun gazetecilere de döndüğünü görmekteyiz.
Önce ard arda yasak bölge ilan edilip, virane edilen kentler, sonra DİHA’nin bürosuna baskın, ardından ülkenin en büyük medyasına saldırı ve ünlü bir gazetecinin dövülmesi..
Sonra da daha önce de, yani 90’lı yıllarda Ardahan’ın Göle ilçesinde yapıldığı gibi Şırnak’ta öldürülmüş bir PKK’lının polis panzerin ardından yerde sürüklenmesi, sonra da Diyarbakır’a bir muhabirin kafasına silah dayatmakla devam eden gazetecilere yönelik baskı..
Ve sanki daha da şiddetlenerek devam edecek bir korku filmi..
Burada ki amacın demokrasiyi isteyen, barışını devamı için çabalayanların direncini kırmak olduğu alenen açık..
Ve bu durumun 1 Kasım’a kadar mı, yoksa devam edip, etmeyeceğini bilmediğimiz bir sürece giren ülkede biz gazetecilerin direncini kırmak isteyenler bilsinler ki biz kalemi kırılmayan gazeteciyiz..
**Bu kez doğru demişler..
7 Haziran’da bağımsız aday olup, aldığı oylar ile siyaset defterini kapatan Ardahan’ın eski milletvekillerinden Saffet Kaya seçimlerden sonra ilk kez konuşmuş ve kayıp edenin kendisi değil, Ardahan olduğunu söylemiş..
Buna benzer bir açıklamayı bana ve Ardahanlılara hatırlatan Kaya’nın partisine 10 bin oy kayıp ettiren Atalay’a verdiği cevapta Ardahanlılar kendisine ayıp etmeyip, 4. kez milletvekili seçseydi bu kez kesin bakan olacağını da belirtmiş..
Üç dönem boyunca milletvekili olup, bakan olamayan Kaya’nın bu serzenişini okuyunca acı acı gülümsedim..
Çünkü ‘Beni seçseydiniz, bu kez kesin bakan olurdum’ diyen aynı Saffet Kaya gibi onun gibi bu yoksul memlekette 3 dönem milletvekili olup, ardından olamayınca ‘Ben değil, Ardahan kayıp etmiştir’ diyen Ensar Öğüt’ü hatırladım..
Yani ikisi de aynı şeyi demiş.
Yani onların kayıp etmesi çokta önemli değil, asıl kayıp eden Ardahan olmuş..
Vağ, vağ..
Yazık olmuş gerçekten..
Ya kardeşim siz Ardahan ile ve bizlerle dalgamı geçiyorsunuz?..
Allah'a bakın ya bu zavallı Ardahan siz milletvekili olduğundan bu yana ne kazanmış ki, ne kayıp etsin..
Kazanan siz olurken, kayıp eden hep Ardahan olmadı mı?
**CHP’liler Adaylarına Sahip Çıkıyor mu?
Kala kala bir aydan az bir zaman kalan 1 Kasım Genel Seçimleri öncesi seçim çalışmalarını yürüten partilerin başında gelen Cumhuriyet Halk Partisi Ardahan İl ver İlçe Örgütleri gelmekte.
Bu partinin dünyaca tanınan ama yerel de yakinen çokta bilinmeyen ve de CHP’nin yerel yetkililerince Ardahanlı seçmene tanıtılması gereken bir isimle seçime gittiğini gördüğümüz bugünlerde CHP’nin Örgütlerinin yeterince çalışıp, çalışmadığına bakmak istiyorum.
Evet, 7 Haziran öncesi bir kaç kez yerle bir edilen ve halada yaralı olan CHP Ardahan İl ve İlçe Örgütleri ve aynı örgütün eskileri, yenileri vede CHP’liyim diyenler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bizzat aday ettiği Büyükelçi Öztürk Yılmaz’a gerektiği kadar sahip çıkıyorlar mı?
Bilemiyorum ama benim gördüğüm Ardahanlı CHP’li seçmen, ‘HDP nasıl Ardahan’da 1 parti olur?’ diyerek 7 Haziran seçim sonuçlarını içlerine sindiremeyenler ile hala orta da duran Ardahanlı seçmenin CHP Ardahan yöneticilerinden daha çok istekli..
Çünkü bir çok seçmenin, taraftarın, CHP’nin iktidar olmasını isteyenlerin, ‘ben CHP’liyim, ben CHP yöneticisiyim’ diyenlerden daha çok CHP’nin adayını kanıksayıp, destekledikleri kadar CHP’nin mevcut İl ve İlçe Örgütleri, aynı partinin eski İl ve ilçe yöneticileri çokta çalıştıklarını göremiyorum..
‘Ya baba daha ne istiyorsun, gidip, yanın da poz veriyoruz ya’ diyenlerin olduğunu duyar gibiyim..
Ama bunun yeterli olmadığını kendilerinin de benden daha iyi bildiğini, bildiğim CHP’liler bu tempo ile giderlerse, şu an ‘CHP Ardahan’da Birinci’ havasının 1 Kasım’a doğru dağılmasından korkarım..
Çünkü CHP’liyim diyenlerin, MHP’liyim, ‘Bu kez biz kazanacağız’ diyenler kadar işe yapışmadıklarını görüyorum..
0.535.418 32 58-fakiryilmaz323@hotmail.com

KADINCA/Selmi Yılmaz
Bu Milletten Bir Şey Olmaz!..
Twittirda PaylaşAnkara katliamının sarstığı ülkem seçime doğru gidiyor. Ve bu seçim sonrası barış gelecek deniyor.
Bu ülkenin ana sorunlarından biri de başta şu an bu yazıyı okuyacak kadar toplumsal sorunlara duyarlı sizlerin yani sözüm ona biz toplum önderleri mi, akıllıları mı ne derseniz deyin, aydınları, okumuşları yani yaşananları az çok bilen ama topluma anlatamayanlarız..
Yani peygamberimizin ‘Bu Araplardan Bir Şey Olmaz’ demeyip, inancını ısrarla anlatmaya devam ettiği gibi, yani Atatürk’ten önce veya sonrasın da gelen ve giden tüm liderler gibi inandığımızı dik durup savunamamış, anlatamamış ve bunu yapamayan bizler birde ‘Bu milletten bir şey olmaz’ deyip, işin en kolayına kaçmışız..
Yani, 'Bu millet niye anlamıyor?’ sorusunu soracağınıza önce kendinize bakın..
Bakın ki; o milletin sizden daha akıllı, daha aydın ve daha saf olduğunu görün..
Çünkü o millet siz sözüm ona toplum lideri diye geçinenlerin lider olmadığını biliyor..
Ve savunduğunu da savunamadığı gibi samimi olmadığını görüyor, ona göre de anlatılanları anlamamazlıktan geliyor..
**Ardahan’da ki Kürtler Şanslı..
15 Gün kalan 1 Kasım Genel Seçimleri öncesi çalışmalarını hızlandıran partiler ve adayları seçmeni iknaya çalışırlarken seçmeninde karar vermek için gerek Ardahan’da ki adaylar, gerek ise ülkedeki gündemi yakına takibe almış gibi..
Türk, Kürt, Alevi, Terekeme seçmenin nasıl bir karar alacağını göreceğimiz 1 Kasım öncesi tartışılan diğer önemli bir konuda bu seçimi kazanacak tarafın siyasi yönüdür..
Yani 7 Haziran’da 18 bine yakın oy alıp, Ardahan’da birinci, Türkiye’de 3. parti olan HDP’nin mi yoksa 7 Haziran seçim sonuçlarını beğenmeyip, ülkeyi yenden seçime götüren Göleli Kürt Adayı ile 1 Kasım seçimlerine gidecek olan AKP’mi kazanacak diye tartışan Ardahanlı seçmen 1 Kasım seçimlerinde kazanacak olan tarafın Kürtler olduğunu da tartışmakta..
Çünkü CHP gibi şanslı olan HDP ile AKP’nin adaylarının Kürt olması bu tezi ortaya koyarken, bunun tam tersi de MHP’ye verilecek oylarla bu şansı engellemek olduğunu da belirtiyorlar.
**Diktatör müsünüz? Hangi Gazeteden?..
Ankara katliamı sonrası ilk kez basın ve medyanın karşısına çıkan ve Ankara Valisi başta olmak üzere bakanların istifasına gerek yok anlamına gelen açıklamalar da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan meslektaşı Finlandiya Cumhurbaşkanı ile birlikte durum değerlendirmesi yaparken bir gazeteci söz istiyor ve soru soruyor..
Hem de öyle bir soru ki Türkiye’de gazeteciyim deyip, soramayacağı soru..
Finlandiyalı gazetecinin ‘Diktatör müsünüz’ sorusu Cumhurbaşkanını kızdırsa da o sakinliği korumaya çalışarak, ‘Hangi gazeteden’ diye bir soru soruyor.
Yani eğer bu gazeteci ülkenin içinde bir gazeteciyse hesabı sorulmalı şeklinde bir soru..
Ama o beklenmeyen soruyu soran gazetecinin Finlandiyalı olduğu öğrenilince istenmeye istenmeye cevap veriyordu..
Yani ‘siz Diktatör müsünüz?’ sorusuna, Türk ise hesabı görülmek üzere! 'Hangi Gazeteden' cevabı geliyordu..
**Seçmeni taşıyan kazanır..
Umarız ki bu seçim hayırlara vesile olur, umarız o çok arzuladığımız barış gelir..
Benim bugün üzerinde duracağım konu ise seçmenin, çok kısa bir süre kalan seçime karşı ilgisizliği ve de duyarsızlığı olacak.
‘Cumhurbaşkanıyım ama benimde gönlümde bir parti yatıyor’ diyerek seçimler öncesi yaptığı açıklama ve toplantılar da en azında 550 milletvekili isteyenlerin ince hesaplarının tutup, tutmayacağını da göreceğimiz 1 Kasım Genel Seçimlerine olağanüstü ilgisiz olduğu görülen seçmenin başına gidip, gitmeyeceğini merak ederken, bunun gerçekleşmemesi halinde en çok hangi partinin bundan zarar göreceğini de düşünmüyor değilim..
Bilemiyorum ama seçim çalışması yapan parti ve adaylarının bir görevi de 1 Kasım’da seçmeni sandığa taşımalarıdır..
**Göle HDP, Posof, Çıldır MHP’mi Diyor..
Kısa bir süre kalan 1 Kasım Genel Seçimleri öncesi kimin seçimi kazanacağı yönünde yoğun bir şekilde tartışan Ardahanlı seçmenin Göle’nin tavır değişmediğinin ve 1 Kasım’da yine HDP diyeceği, başta Posof ve Çıldır olmak üzere Kuzey kazalarının yani Damal, Hanak, Posof ve Çıldır’ın MHP ve CHP diyeceği konusunda sanki hem fikirler..
CHP’nin Büyükelçi Öztürk Yılmaz ile eski günlerine dönüp, birinci parti olacağı yönünde ki kanıları da bir hayli yüksek olduğu görülen Ardahan’da kayıp edecek olanın AKP’nin olacağını da iddia ediyor.
Bilemiyoruz ama AKP’nin bir hayli zorda olduğunu görmek için CHP’ye MHP’ye yüzünü döndüğü açıkça görülen Düz Ardahan olarak bilinen bölgede ki seçmenin düşündüğünü, Posof ve Çıldır’da düşünüyor gibi..
Çünkü AKP’nin Ardahan merkezde olduğu gibi bu Posof, Çıldır ve Hanak’ta da geri saydığını ileri süren Ardahan’da ki seçim hesabı yapanlar bu seçimin en karlısının seçmeni ikna edcek olan adaydır diyor..
**Posof ve Çıldırlılar Bu Haberi İyi Okuyun..
1 Kasım’da yeniden sandığa gidecek olan seçmenin siyasierde beklentisi ne olabilir diye düşündüğüm bir sırada ajanslara düşen bir haber moralimi alt üst etti..
Çünkü bu memleketin bu kadar sahipsiz ve bu memleketi kurtaracağım diye yeniden seçmene gidip, oy isteyenlerin olduğunu bir kez daha, hemde üzülerek hatırlıyordum..
Evet, 1 Kasım seçimleri öncesi kendisi oturup, 2. kez ikinci sırasında yer alan Baydar’ın ekil arkadaşı Orhan Atalay ve tayfasının ‘Oy verin, hizmet gelsin’ dediği şu sıralarda ajanslara düşen bu haberi ben değil, Posoflular, Çıldırlılar iyi okuyup, 1 Kasım’da seçim sandığının başına giderken gerekli cevabını vermeli diye düşünüyorum..
Çünkü ajanslara dşern haberin başlığı aynen şöyleydi..
Ticarette kullanılmayan Posof ve Aktaş, oy vermekte de
kullanılmayacak! gerisini Posof e Çıldırlılar okusun..
**Rusya’nın Suriye’de Ne İşi Var?
Durduk yerde tüm komşularla kavgalı hale gelen ülkenin cumhurbaşkanı çok kızgın..
Buna neden ise Rusya’nın Suriye’ye girmesi ve bir türlü Iş-İT diyemediği DEAŞ’a vurması.
Neymiş efendim Rusya’nın ne hakkı var sınırı olmadığı Suriye’de.
He ya gerçekten onca uzakta olan ABD Malatya’nın üzerinden Suriye’de iken Suriye’nin kulağının dibinde olan Rusya’nın ne işi var ya İslamcı bir yönetim için karıştırdığımız Suriye’de..
Bilemiyoruz ama tamda işler yoluna girmiş, Suriye planları tutacakken Rusya gelip, her şeyi alt üst etti..
Nereden çıktı bu Rusya ya..
Vallahi çok ayıp ediyor..
Haydi sayın Putin kızdırma bizi de çek şu uçaklarını Suriye’de..
Bak biz de uçaklarımızla oraya doğru uçacaktık, besleyip, büyüttüğümüz Deaş’a ayıp olmasın diye Kandil’e gittik.. Sende Ukrayna'ya gitsene..
**Adayların Seçim Vaatleri..
En son HDP’nin seçim vaatlerini açıkladığı 1 Kasım Genel Seçimleri öncesi partilerin adaylarını ne gibi vaatlerinin ne olduğunu soran yok..
Başta iki dönemdir Ardahan Milletvekilliği yapan AK Parti’nin Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay’ın olmak üzere CHP’nin, HDP’nin ve MHP adayları seçmenden oy isterlerken bu memleket için ne düşünüyorlar?..
Yani ‘Bana ve partime oy verin’ dediklerin de Ardahan ve Ardahanlılara ne gibi vaatlerde bulunuyorlar?..
Türkiye’nin sınır kenti olan Ardahan’ın bir türlü doğru dürüst çalıştırılamayan Posof Türkgözü (Badele) Gümrük Kapısı ve açıldı açılacak denilip, yıl bitmesine karşı hala açılamayan Çıldır Aktaş Gümrük Kapısı, adayların çoğunu nerede geçtiğini bilmediği Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu, BTC/BOTAŞ hattının yanında yapılan Nabucco gaz Hattının bu kente neden katkı sunmadığını ve katkı sunması için ne yapacaklarını seçmene anlatıyorlar mı?
Yoksa biten hayvancılığın yeniden eski günlerine dönmesi için çok gizli projeleri var da bizlerden ve seçmenden mi saklıyorlar?..
Belkide belediye başkanının ‘Göç oldu’ dediği göçü durduracak işsizliğimi çözecekler?.
Bilemiyorum ama kent içi yollarında geçilemeyen, şehirler arası yolları bir türlü bölünüp yapılamayan bir zamanlar güllerin açıldığı Ardahan yollarını yaptıracak planları mı var?
Belkide Sahara’yı delen, Ulgar’ı geçen, Mozoreti Gürcistan’a bağlayan tünelleri yaptırmak için gece gündüz yatamadıklarından dolayı vaatlerini açıklama gereği görmüyorlar..
Evet partilerinin kimsenin doğru dürüst okumadığı sayfalar dolu vaatler sırladığı şu günlerde Ardahan’da aday olan AKP, CHP, HDP, MHP’nin adaylarının vaatleri nelerdir..
Elesine oy veren sayın seçmen sende sor...
**AKP’nin Seçim Vaatleri..
Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi, Demokratik Sol Parti, Vatan Partisinin de seçim vaatlerini açıkladığı şu günlerde 13 yıldır iktidar da bulunan AKP’de 1 Kasım seçimleri öncesi seçim vaatlerin açıkladı..
Sanki; SP, BBP, DSP, Vatan Partisi gibi muhalefetteymiş gibi yeni vaatlerde bulunan AKP’nin Ardahan Belediye Başkanı ile yine 2. sıra adayı olan Yunus Baydar’ın da katıldığı toplantıda bir çok vaatte bulunmuş..
Gören der ki; Ya bu AKP hiç iktidar olamadı, bu vaatleri de çok güzel oy verelim de iktidar olsun da sözlerini yerine getirsin der gibi..
Evet; Büyük Birlik Partisinin kim evsize ona ev, SP’nin gönlünü dinle Saadete gel dediği bir süreçte AKP’de ben demokrasi dahil size her şeyi vereceğim demiş..
Peki 13 yıldır iktidar olup, vermeyen bun vaatler ne kadar inandırıcı?..
**HDP aldı, MHP niye almasın ki?
Bizi tanıyanların gazetecilik ilkeleri içinde tüm partilere eşit davranmaya çalıştığımızı, görüneni olduğu gibi kamuoyuna aktarmaya gayret ettiğimizi ve bu ilkemizle bu kentte yaşananları tüm çıplaklığıyla gazetelerimiz ve de sitelerimiz aracılığıyla gözler önüne serdiğimizi iyi bilirler..
7 Haziran ve önce ki seçimlerde olduğu gibi 1 Kasım Genel Seçimlerinde de bu ilke ile gazetecilik yapmaya çalıştığımız şu günlerde yayınlarımızın biraz CHP ağırlıklı olduğunu bunun yanı sıra siyasi görüşümüze ters olan MHP’yi sık sık gündeme taşıdığımızı ve bununda taraflı yayıma girdiğini ileri sürenlerin olduğunu görmekteyiz..
Ancak bunun bizim değil ülke genelinde olduğu gibi Ardahan’da CHP’nin bir toparlama içinde olduğu, MHP’nin ise özellikle HDP’nin Ardahan’da seçimi almasıyla tabanının zorlamasıyla siyasi sorumluluğunu üstlenmesinden geldiğini bilmelidir.
Şimdi gelelim CHP’nin yanı sıra MHP’yi neden yazdığımıza;
Görünen köyün kılavuz istemediği şu günlerde MHP’lilerin yanı sıra MHP’ye oy vermeyip, HDP’nin Ardahan’da bir milletvekili çıkarmasının getirdiği ezikliğin Ardahan MHP’ye yaradığını ve Ardahan’da ‘HDP alıyorsa, MHP niye almasın’ denildiği içindir MHP’nin gündemde olması..
**Orhan Atalay’da Kürt Değil mi?
Toplumların arasında hiç bir sorun olmazken siyasilerin seçimden seçime ısıttığı milliyetçilik kazanı yine kaynamaya başladı.
Özellikle 7 Haziran Genel Seçimlerin de Ardahan’da 1. parti olan HDP’nin Ardahan’da bir milletvekili seçtirdiğini bunu önlemek için de 1 Kasım seçimlerin de ona göre oy kullanılması gerektiğini ileri sürenler 13 yıldır iktidar olan AK Partinin Milletvekilinin de Kürt olduğunu unutuyorlar.
Başta şu an cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Tek Devlet, Tek Millet, Tek Bayrak’ diyen şimdi ki cumhurbaşkanına karşı çıkıp, bu söylemin başta Kürt kamuoyun da olmak üzere toplumda rahatsızlık verdiğini söyleyebilen AK Parti Ardahan Milletvekilinin hemen hemen her konuşmasında Kürt Sorununu HDP’li bir milletvekillinden daha cesaretle dillendirdiğini bizden çok Ardahanlı, Posof’lu, Çıldırlı olmak üzere herkes iyi biliyor.
Bu nedenle ha HDPi ha AKP..
İkisi de ne fark eder demek gerekmez mi?
**HDP’li Vekilin Diyemediğini Atalay Diyor..
Dün bir kez daha gazetemizin manşetinde yer alan AK Parti Ardahan Milletvekilinin Kürt Sorunu ile ilgili önemli açıklamalarda bulunduğunu görüyorduk. HDP’li bir milletvekilinin diyemediği bir çok şeyi diyebildiği ileri sürülen ve bunu derken sadece kendisi gibi Kürt olan Göle e Hoçvan’da değil, Ahıska Türkü olan Çıldır’da, Posofl'ulara da diyebiliyor..
Yani bu ülkede bir Kürt Sorununun olduğunu ve nedenlerinin Türkiye’nin yönetiminde bulunanların bugüne kadar uyguladıkları yöntemler olduğunu belirtmekten kaçınmayan AK Parti Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay hem bir Kürt vatandaş olarak, hem bir öğretim üyesi olarak, hem de bir iktidar milletvekili olarak HDP’li bir milletvekilinin yapamayacağı konuşmaları yapabilen bir milletvekili olduğunu hepimiz iyi bili yoruz.. Zaman zaman ‘Keşke HDP’nin milletvekili olsaydı’ dedirten önemli açıklamalarda bulunan Atalay’ın dünkü başbakana, bugün kü cumhurbaşkanına ‘Tek Devlet, Tek Millet, Tek Bayrak’ deme diyebilen vekildir..




GÖLE-ERZURUM SINIRINDA ÇATIŞMA!
Twittirda Paylaş**Erzurum'da 2 şehit!..
Konu hakkında yapılan açıklama şöyle;
Erzurum'un Şenkaya ilçesinde, PKK'ya karşı yürütülen operasyonlar sırasında çıkan çatışmada 2 asker şehit oldu.
Erzurum Valiliğinden alınan bilgiye göre, Jandarma birliklerince bölücü terör örgütü mensuplarına karşı yürütülen operasyonlarda Erzurum Şenkaya ile Ardahan'ın Göle ilçesi sınırı arasında kalan Akşar ve Karıncadüzü mevkileri arasında bir grup teröristle çatışma çıktı.
**Açılan ilk ateşte 2 asker şehit oldu..
Bölgede güvenlik güçleri ile teröristler arasındaki çatışmanın sürdüğü ve bölgeye çok sayıda jandarma özel harekat personelinin sevk edildiği öğrenildi.
Öte yandan, çatışmada şehit olan 2 askerin Erzurum Hava Meydan Komutanlığı'nda düzenlenecek törenle memleketlerine uğurlanacağı bildirildi.
Şehit askerlerden jandarma uzman çavuş Doğan Akgöbek’in Adana’daki ailesine haber verilirken, Erzurum Valisi Ahmet Altıparmak, bölgede operasyonların devam ettiğini söyledi.
Haberi ekleme saati: 16.09-11 Ekim 2015
Haber/Foto: www.kuzeyanadolugazetesi.com


ANKARA KATLİAMIN DA
ARDAHANLI BİR KİŞİ DE YAŞAMINI YİTİRDİ!
Twittirda PaylaşAnkara'da yapılmak istenen Barış Mitinginde patlatılan bombaların Ardahan Hoçvan Korgeli (Sığırprt) köyü bir kişinin de öldürdüğü ileri sürüldü.
100'den fazla insanın öldüğü bir o kadarının yaralandığı katliam da ölenler arasında Ardahanlı Hoçvanlı Cemal Avşar'ın da bulunduğu iddia edildi.
**Göleli Yunus Akıl Yaralı..
Cemal Avşar'ın hayatını kayıp ettiği öğrenilen Ankara'da ki katliamda bir Gölelinin de yaralandığı öğrenildi.
Gazetemizin Ankara'da aldığı ilk haberlerde Göleli Yunus Akıl'ın yaralandığı olay da başka Ardahanlının olup olmadığını araştırmaya devam ediyoruz.
Haberi ekleme saati: 19.55-10 Ekim 2015
Haber/Foto: www.kuzeyanadolugazetesi.com


ANKARA'DA Kİ SALDIRIYI KINAMAK İSTEYEN
HDP'LİLERE JOP VE GAZ!
Twittirda Paylaş**HDP Milletvekili Dr. Taşkın Aktaş tartaklandı, eşi dayak yedi..
Ankara'da yaşanan e 80 kişinin üzerinde insanın hayatını kayıp ettiği, onca insanın yaralandığı olay öncesi polis Ardahan, Göle, Kars, ve Iğdır'da bir çok kişiyi gözaltına aldı.
Alınan bilgilere göre sabahın erken saatlerinde yapılan gözaltı operasyonun da 11 HDP'linin gözaltına alındığı öğrenildi.
**GÖZALTI VE BOMBALAMA KINANMAK İSTEYEN HDP'LİLERE ŞİDDET!
Ardahan'da sabah saatlerinde yapılan gözaltılar ardından Ankara'da gelen ve bir çok kişinin öldüğü bombalama ardından yaşananları kınamak için Ardahan HDP İl Binası önünde toplanan ve Ardahan PTT'sinin yanında basın açıklaması yapmak isteyen HDP'lilere gaz sıkıp, saldıran polis araya girmek isteyen HDP Ardahan Milletvekili Dr. Taşkın Aktaş'ı tartaklarken, eşini e bir çok kişiyi joplayarak döverek toplananları dağıttı.
Göle'de gözaltına alınan 11 kişinin yanı sıra eyleme katılan onca insanı da gözaltına alan polisin yaklaşık 50 kişilik HDP'lilere yönelik gösterdiği şiddetin sertliği dikkatlerden kaçmadı.
**ÖĞRENCİLERE DE İZİN YOK!..
Öte yandan dünde dolmuş fiyatlarını kınamak için bir araya gelen Ardahan Üniversitesi öğrencilerine de izin verilmediği dikkat çekti.
Ardahan Belediyesinin önünde toplanan ve dolmuş ücretlerinde yakınan öğrenciler adeta polis ablukasına alındığı dikkatlerden kaçmadı.
Haberi ekleme saati: 14.55-10 Ekim 2015
Haber/Foto: www.kuzeyanadolugazetesi.com


YILIN İLK KARI DAMAL'A!..
Twittirda PaylaşYaklaşık 10 gündür etkisini gösteren soğuk havalar ardından yın ilk karı da yağdı.
Alınan bilgilere göre yılın ilk karı yağdığı Ardahan'ın yüksek kesimleri bembeyaz oldu.
Başta Ardahan'ın Damal ilçesine bağlı köyleri kar altında kaldığı görülürken, yeşil ile barışın buluşması güzel manzaralar ortaya koydu.
Haberi ekleme saati: 14.53-10 Ekim 2015
Haber/Foto: www.kuzeyanadolugazetesi.com


Öz Ardahanlılar Otobüs işletmesi
Yollarda
Twittirda PaylaşKamil Koç’u, Metro’su, Nilüfer’i ve Ulusoy’u aratmayacak donanıma sahip ciddi, hazırlıklar içinde olan Erkan Bozkır, Tuncay Aktürk, Orhan Gür ve Turgut Işık’ın kurmuş olduğu Öz Ardahanlılar Otobüs Firması hizmete girdi.
Ardahan’a yapacakları yatırım hakkında bilgi veren iş adamı hemşerimiz, Erkan Bozkır, ilimize
profesyonel bir kadro ile ciddi, disiplinli, alanında deneyimli, AB standartlarını göz önünde bulunduracak hizmette sınır tanımayan bir anlayış içinde olacaklarını dile getirdiler.
**İnternet ve Televizyonlu otobüsler geliyor..
Ardahan’da kurumsal yapıya sahip bölgenin ciddi anlamda ihtiyaç duyduğu güçlü bir ekiple yola çıkarak, Ardahan’a yeni bir soluk getirmenin hedefinde olduklarını belirten Erkan Bozkır; “Amacımız bu kurumsallığı ve kültürü daha yükseklere çıkartarak bölgenin hak ettiği talepleri karşılayıp, yolculuğu eziyet olmaktan çıkararak zevkli hale getirecek tüm altyapı donanımı elde ederek son model sıfır araçlarla, televizyonlu, internetli müzik, radyo ve açık büfe ikramlarımızla yeni bir hizmet anlayışıyla halka hizmet edeceklerini” ve Güvenli yol olarak da Kars, Susuz ve Hoçvan yolunu tercih ettiklerini ifade ettiler.
**“Doğduğumuz topraklara vefa borcumuzu ödeyeceğiz”
Bozkır; “Doğduğumuz topraklara borcumuzu ödemenin zamanı gelmiştir. Ata dedemiz bu topraklarda yaşamış ve biz bu toprakların kokusuyla metropollerde iş sahibi olduğumuzu hiçbir zaman unutmadığımızı belirtmek istiyoruz. Yatırıma dönüştüreceğimiz bu hizmet anlayışıyla ilimizi cazibeli hale getirmek, ekonomisine katkı sunma hedefindeyiz. Yıllardır baba ocağına gitme arzusu ve hasreti içinde olan gençlerimizi kendi öz topraklarıyla buluşturmak' dedi.
Haberi ekleme saati: 14.50-10 Ekim 2015