Ve o nasıl gidişti be…/Ali Kaya Tomi abi bir gözlük istiyorum… Hem güzel olacak hem ucuz. Ha birde Fakir dayının el koymayacağı bir gözlük yani yuvarlak camlı olmasın…
Tomi abi: ya Ali, hiç dünyada öyle bir şey var mı?
Bilgisayarda satranç oynuyor, yine üzüyor birilerini…
Tomi abi ve kırmızı boğazlı kazağı…
Abi, çalacağım bir gün onu sizin ipden…
Kalender ve asil yapısıyla çoğumuza örnek oldu. Hani ağır abi diyoruz ya, Tomi abi en iyi örneğidir bu yapıda ki insanlara…
Sonbahardan daha bahar bir kişiliğe sahip Tomi abi, hep soğukkanlıydı. İçine attığı, belki de hep kendine sakladığı o gülüşünü hiç göremedik neredeyse…
Olaylara hep sakin ve ciddi bakardı. Kitabın tam ortasını okumak gerekirse, Tomi abi adam gibi adamdı…
Fakir dayımın en iyi arkadaşıydı. Beraber içerlerdi, beraber sinirlenirlerdi.
Sohbetlerinin ortasına kadar kalırdım. Bakardım bunlar uçmak üzereler, siyasi konuşmaya başladıklarında ben de uçardım. Fakir dayı her zaman ki esprisini yapıyor ve yumuşatıyor gergin siyasi ortamı…
Karpuz kesecez yaw, nereye…
Bir insan öldüğünde kime üzülünür bunu hiç düşündünüz mü?
Ben mesela şu an düşünüyorum. Annesine, babasına… Kardeşlerine üzülür. Çünkü ateş düştüğü yeri yakıyordur. Birde onun can yoldaşı vardır, kapkara geçecek günlerden bir haber kurulan pusudan bir haber, otururlar o masada. Ah bir bilse yüzüne sarılıp ağlayacak ama nereden bilecek… En çok en yakın arkadaşına yani Fakir Yılmaz’a üzülmek gerek… Bir bilseydi yüzüne sarılıp ağlamaz mıydı?
Şimdi yüreklerin alev alev yandığı bu kayıp kentte, kim kırmızı bir kazak giyse aklıma sen geleceksin… İnsanın bağırsa bağıra ağlayası geliyor… Belki de her çizik gözlükte aklıma sen geleceksin…
Dünyanın en iyi kafa atan adamı…
Her ne durumda olursam olayım…
Ben ve bu Kayıp Kentim seni asla unutmayacak…
Gerdan… Seni hiç unutmayacağım…
|