Kayıp Kent/Ali Kaya
Yerli Malı Herkesin gözünde az çok bir şeyler canlanmıştır. Yerli Malı dedin mi duracaksın, o çok değerlidir. Sanki hiç bir şey yememişiz. Kekler, börekler pastalar, çörekler... Evde kalmış ablalar bir önce ki akşam döktürmüşlerdir. Öğretmenlerin bile yemekten ishal olduğu Yerli Malı haftasının amacı sadece yemek midir? Mozaik pastalar; Bahçeli'nin piskevitleriyle kakao ve süt karışımıyla çok profesyonel pastadır denilerek övünülen pastalar sıralarda yerlerini alır bu hafta gelince. Çok yoruldum yaw, ele zor ki, diyen ablalarımızın hakkını yemeyelim çocuklukta ve büyüklükte hep arkamızdadırlar...
Selçuk diye bir arkadaş mercimek çorbası getirmişti, nasıl gülmüştük başına... Ha unutmadan ben Atatürk İlköğretim Okulunda okudum. Namı diğer, Atatürk... Sümükle beraber yenen pastalar, birbirinin kekini çalanlar... Çubukları getirmişler, poşetlerle dolu birbirine karışmış yiyecekler...
Tüm bu kalabalığın arasında Şafak Ablamın yaptığı mozaik pastasını yiyorum... Kimseyle paylaşmak mı? Hatırlamıyorum... Sonra beni de dövüyorlar tabi, merdivenlerden yukarı ağlayarak dökülüyorum...
Şafak'ın sınıfı nerde?
Bitmese tükenmese diye dua ederdim. Bitti tükendi. Allaha ve bağımsız geleceğe inancım ilk böyle sarsıldı. Diye düşünürken patronumuz Selmi hanım'ın kızı Nazlıcan'a hazırladığı Yerli Malı yiyeceklerine kulak misafiri olunca seviniyordum.
Ve yine Orhan Yıldız'ın marketinden kola alırken yanlışlıkla aldığım turkaya yaptığı espriyle aklıma geliyordu bu hafta... "Hayırdır, Yerli Malı haftası diye mi, turka alıyorsun?" Aslında öyle değil, yani öğretmenlerle öğrencilerin oturup sabahtan akşama kadar evde kalmış ablaların yaptıkları pastaları yiyip ishal olmak değil bu haftanın anlamı. 1929 senelerinde kutlanan Yerli Malı haftası dört yıl süren zorlu Kurtuluş Savaşı sonunda ulusumuzun yorgun, yoksul düşmesiyle ortaya çıkmıştı. Yani yerli malının özendirilmesi. Zaten köklü bir ekonomisi olmayan Osmanlı imparatorluğu zamanında, başta Fransa olmak üzere dünyanın diğer ülkelerine tanınan haklarla getirilen kapitülasyon sonucunda ekonomimiz iyice gerilemişti. Kapitülasyonlarla yabancı ülkeler yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi işletmişler, bizim yeni fabrikalar, işletmeler kurmamızı engellemişler. Yurdumuzda yetiştirilen ve yeraltından çıkarılan ürünler yabancılar tarafından ucuza satın alınmış, işlendikten sonra bize çok pahalıya satılmıştır.
Biraz daha tarihe inersek; Bizim kalkınmamızı, sağlam bir ekonomi oluşturmamızı engelleyen bu kapitülasyonların Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Lozan'da kaldırılmasına karar verildi. Böylece yabancılara tanınan ayrıcalıklar ve haklar ellerinden alındı. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı, ürünlerimizi kendimiz işletmeye başladık. Hammaddelerimizi kendi fabrikalarımızda işleyip paramızın yabancı ülkelere gitmesini engelledik. Nihayet 1929 yılında TBMM'de zamanın başbakanı İsmet Paşa (İnönü) "Ulusal Ekonomi ve Arttırma Haftasını açmıştır. Böylece bizim Selçuk bu haftada mercimek çorbası yemiş, ben mozaik pastasını paylaşmamış, bizim küçük Nazlıcan da mozaik serüvenini devam ettirmişti. Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı sloganından yola çıkarak, tarihimizde büyük ölçüde önemi olan bu haftanın hala unutulmamış olması mutluluk verici.
Uluslararası Mozaik pastanın tarifi, yazın... Süt, püskövit, kakao, bunları dökün bir tencereye kulak memesi kıvamı diye bir şey var, neyse kulak memesini boş verin iyice pişirin ve sonra yakın! Şafak ablam gibi.
Esen kalın.
|