16/15/06/2007 Günlerinin Haberleri

 Degerli Ardahan Halki!
Ben 17 yila yakin bir zamandir Ardahan’da serbest avukatlik meslegini yürütmekteyim. Çogunuz meslegimden dolayi beni tanimaktadir. Sizlere buradan kendimi övme ve bos vaatlerde bulunmak gibi bir gayem de yok. Sizlere sadece kendimi biraz tanitmak ve niçin aday oldugum konusunda fikirlerimi paylasmak istiyorum. Kanimca gerçek demokrasinin geregi siyasetçinin aldigi her kararda halki bilgilendirmesi zaruri bir görevdir. Ben, Ardahan’da 2004 yerel seçimlerinde il meclis üyelisi adayi oldum ve seçilen üç il meclis üyesinden birisi olmaya hak kazandim. Bugün ise yapilacak 23. dönem milletvekili seçimlerinde halkimizin da arzusu dogrultusunda Ardahan’da BİN UMUT bagimsiz milletvekili adayi oldum.
Yaklasik 17 yil önce Ardahan’da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni yeni bitirmis genç bir avukat olarak meslegime basladigimda memleketimde birakin avukat sayisini; okumus, üniversite mezunu kisilerin sayisi bile elle sayilacak kadar çok azdi. O dönemin bize sundugu sol degerler; halkçilik, devrimcilik, yurtseverlik gibi kavramlarla kendimize kisilik bulmustuk. Bugün çogu kisinin öldü dedigi ideolojilerin birinde halkçilik, inanç özgürlügü, yurtseverlik, baris ve memleketini sevmek gibi kavramlar, halen daha, gençlik ruhumda zerre kadar anlamini kaybetmeden benim için büyük bir kutsallik tasimaktadir. Tabi bu tür duygular insani rahat birakmiyor. Bilinçli insan ayni zamanda sorumluluk sahibi insandir. Bizler bu tür degerlere olan bagliligimizi, sadece mesleki hayatimizda rehber kabul ederek kanitlayamayiz. Nihayetinde baristan, emekten, demokrasiden, ezilenden ve halktan yana olmak elini tasin altina koymayi gerektiriyor. Yani bunun için mücadele etmek gerekiyor. Şunu itiraf etmem gerekiyor ki, bizler sorumluluklarimizi çok fazla erteledik. Ancak gerek ülkemizin sahip oldugu gündem, gerek Ardahan’imizin bulundugu içler acisi durum ve gerekse halkimizin beklentileri beni vicdani olarak sorumluluk almaya itmistir. İste milletvekili adayi olmam böyle bir vicdani muhakemenin sonucunda çikan bir karardir.
Ben halkimin yasadigi zor kosullari bir kader olarak görmüyorum.
Ülkemizde yasanan ve son dönemde agirlik kazanan siddet olaylarini, gencecik insanlarin kardes kavgasinda ölmesini hiçbir zaman kabullenmedim ve kabullenmeyecegim de. Bunun için hayatim boyunca ülkemde ve yasadigimiz dünyada bir barisin olacagina mutlak olarak inandim. Nitekim savas sadece bizim cografyamiza özgü degildir. Tarihte birçok savas olmustur. Ancak, hiçbir savas sonsuza kadar sürmemistir. Bugün ülkemizde ve cografyamizdaki savaslar da sonsuza kadar sürmeyecek. Savaslarin sonunda mutlaka bir baris olmasi gerekir. Tarihteki hiçbir savasta kazanan halk olmamistir; kaybeden hep yoksul halklar olmustur.
Degerli Hemserilerim!
Biliyoruz ki, savas ve siddet hiçbir soruna çözüm degildir. Çünkü her savas ardinda yoksulluk ve gözyasi birakir. Ülkemizde yasanan son 30 yillik kirli savas da ülkemize büyük insan kayiplari ve yoksulluk getirmistir. Soruyorum size; bu durumda baris istemekten baska çikar yolumuz var mi? Bu ülkede yasiyoruz ve dolayisiyla bu kardes kavgasindan bizler de, Ardahanlilar olarak çok etkileniyoruz. Bundan dolayi sonuna kadar baris demeliyiz.
Yoksulluk dedik; ülkemizin ve Ardahan’imizin en büyük sorunu… Biliyoruz ki, Ardahan ülkemizin en yoksul illerinden biridir. Bu güne kadar, Ardahan’da mutlaka iktidar partilerinden bir milletvekili çikmistir. Ancak degisen hiçbir seyin olmadigini görüyoruz. Toplumun yasam standartlarini etkileyen ekonomik gelismelerin oldugunu hiç kimse iddia edemez. Bu konuda aksi iddiasi olan herkesle halk karsisinda tartismaya hazirim.
Mazot fiyatinin yüksek olusu, çiftçilerimizin artik hasadini yapamayacak duruma getirmistir. Öte yandan hayvancilikla geçinen halkimizin magduriyeti kelimelere dökülmeyecek düzeydedir. Bu yil yasanan saman rezaleti sanirim yeterli bir örnek olur. Buna karsin iktidar partisi ve onun milletvekili demeye bin sahit isteyen Kenan Bey’in kili bile kipirdamadi. CHP milletvekilinin yaptigi ise tabiri caiz ise tezek sovundan baska bir sey degildi. Sayin Ögüt’ün bu tür popülist çikislarinin ve fakülte sözü dahi hiçbir icraatinin arkasi gelmedi. Halkimizin dört buçuk yil önceki yasam standardiyla bugünkü yasam standardi arasinda en ufak bir ilerleme yok. Hatta diyebiliriz ki, gerileme olmustur. Halkimiz dört buçuk yil önce de yoksuldu; bugün de yoksuldur.
Degerli hemserilerim!
Egitim bir toplumun medeniyet ve kültür kaynagidir. Kaynak ne kadar güçlü ise fiskiracak suyun siddeti ve berrakligi da o kadar fazla olur. Dolayisiyla bir toplumu ayakta tutan üç sacayagindan ikisi toplumsal baris ve ekonomi ise üçüncüsü kuskusuz egitimdir. Nasil ki, üçayakli bir sehpanin bir ayagi kirildiginda diger iki ayagin bir islevi kalmayip sehpa yikiliyorsa; ayni sekilde toplumda da bu üçayaktan biri yoksa toplum ayakta kalamaz. Dolayisiyla bu üç konuyu kapsamayan hiçbir çözümün bir anlami yoktur. Herkesin bildigi ve sikâyetçi oldugu gibi egitim konusunda Ardahan’da büyük sikintilar yasamaktayiz. Halkimizin yoksul olusu maalesef egitim konusundaki sikintilarimizin bas faktörüdür.
Degerli Hemserilerim!
Ben bir Ardahanli ve yasaminin büyük çogunlugunu Ardahan’da geçiren biri olarak bütün vaatlerimin basina dürüstlügü koyuyorum. Çünkü artik bugün halkimizin gözünde; bos vaatlerle kendilerini alay konusu haline getiren, siyaset kavraminin içini bosaltan medyatik ‘siyasetçilerin’ hiç degeri ve inandiriciligi kalmamistir. Dolayisiyla bir siyasetçi öncelikle halkina karsi dürüst olmali, olmayacak seyler söyleyerek inandiriciligini kaybetmemesi gerektigini düsünüyorum. Her sorun bir baska sorunla baglantili bir sekilde ortaya çikar. Bu durumda vaatler degil, çözüme yönelik yapisal projeler üretilmelidir. Biz bunun bir sistem sorunu oldugunu düsünüyoruz. Bu nedenle sistemin gözden geçirilmesine inaniyorum. Ülkemizde ekonomik sistemin dümen suyu IMF ve Dünya Bankasi gibi yabanci kaynaklardan alinmaktadir. Yani ekonomimizin çarki yabanci sermayenin eliyle dönüyor. Dolaysiyla ekonominin kaderi yabanci ellerde ve bu eller çekildiginde sonuçlarini düsünmek bile ürkütücüdür. Ülkemizde giderek siddetin tirmandigi bugünlerde böyle bir olasilik sanirim çok uzak bir ihtimal degildir. Giderek toplumsal barisi tehdit eden bu siddet ortaminin barisla sonlandirilmadigi sürece ekonomik istikrar beklemek hayal olur. Bu yüzden degerli hemserilerim toplumsal barisin insasina yönelik çözüm sunmayan hiçbir partinin ekonomik vaatlerinin bir anlami olamaz. Bundan dolayi öncelikle toplumsal baris diyoruz.
Bütün hemserilerimi saygi ve sevgiyle kucakliyorum.
Haber ekleme saati: 16.01-15/06/2007
Haber/Foto: www.kuzeyanadolugazetesi.com
ERDOGAN SINIFTA KALDI