Kabulün ardından, Valilik bahçesinde düzenlenen kutlama programında, Emniyet Müdürlüğü çelengi Atatürk Anıtına sunuldu ve saygı duruşunda bulunularak İstiklal Marşı okundu.
Günün önemine ilişkin konuşan Vali Mustafa Masatlı, “Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini koruyan, suç ve suçlu ile mücadele eden, kamunun güvenliği ve refahı için gece gündüz demeden görev yapan Emniyet Teşkilatımızın 174’ncü kuruluş yıl dönümünü yürekten kutluyorum” dedi.
Valimiz daha sonra öşöye devam etti: “Kıymetli davetliler, ülkemizde iç huzur, güven ve istikrar ortamının korunmasındaki en büyük güvence olan Türk Polis Teşkilatı, kamu düzeninin korunması, asayişin sağlanması, suçu önleyici tedbirlerin alınması gibi görev ve sorumluklarıyla, ülkemizin ve milletimizin güvenliği için kendi canlarını ortaya koymakta, hukuka, anayasaya ve yasalara sadakatle gece-gündüz demeden fedakârca görev yapmaktadır.
Devletin bu en temel fonksiyonunu, en temel görevini yerine getiren emniyet teşkilatımız, eğitim düzeyiyle, bilgi ve birikimiyle, mesleki tecrübesiyle ve dünyanın en iyi teknolojisini kullanarak, bunların da ötesinde kahramanlık duygusu ve fedakârlığıyla görevini hakkıyla yerine getirmektedir.
Türk Polisi, 174 yıldır gerek insanların can ve mal güvenliğinin sağlanmasında ve gerekse başta terör örgütleri, PKK, FETÖ, DEAŞ, TİKKO, D-HKPC, tüm terör örgütleri ve işbirlikçileriyle kahramanca mücadele ederek, bu toprakların huzurlu ve güvenli kalması için canını feda etmektedir.
Polis Teşkilatımız, bugüne gelindiğinde; tecrübesiyle, donanımıyla, proaktif yaklaşımıyla, kullandığı meteryallerle, özellikle belli alanlarda ki operasyonel kapasitesiyle dünya polislerine, gelişmiş ülkelerdeki emniyet teşkilatlarına örnek olabilecek, onlarla yarışabilecek ve hatta onlara eğitim verecek kapasiteye ulaşmıştır. Bu başarı ve özgüven, milletimiz için her zaman gurur kaynağı olmuştur.
Değerli misafirler, Kahraman Türk Polisi, devletinin ve milletinin değerlerine yürekten bağlı kalarak, gerek ülkemiz içerisinde, gerek sınırlarımızın ötesinde, devletinin ve milletinin bekası için canını feda etmekten asla geri durmamakta, devletimiz, aziz milletimiz, istiklalimiz ve demokrasimiz için mücadelesini sürdürmektedir.
Bu vesileyle, görevleri başında ve almış oldukları görevi ifa ederken canını hiçe sayarak yukarıda da ifade ettiğim terör örgütleri ve ülke düşmanları ile mücadelede şehit düşen kahraman polislerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifa diliyor, aziz milletimiz için iftihar kaynağı olan Türk Polis Teşkilatımızın 174’ncü kuruluş yıl dönümünü tebrik ediyor, başarılar diliyorum.”
Etkinlik sonunda çeşitli yarışmalarda dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi. Etkinliğin ardından Vali, protokol üyeleriyle birlikte İl Emniyet Müdürlüğünü ziyaret etti.
**Hakimler Demokrasi Adına Direniyor..
31 Mart geçeli kaç gün oldu ama hala seçim atmosferinde bir tülü çıkamıyoruz.
Başta Erdoğan’ı yanıltan, seçim kayıp ettiren AK Parti’nin şu anki beceriksiz ekipleri olmak üzere bu ülkenin yaşadığı gerginliği patlama noktasına getirmeye çalışanlar olmak üzere Ergenekon, Feto gibi oluşumlar pusuda beklemekteler..
Ancak bu ülkenin yarım yamalak olsa da yönetim şekli olan demokrasiye sahip çıkma adına direndiğini de gördüğümüz şu günlerde Adalet ve Hukuk denen kanadı oluşturan ve onun kurmayları olan Hakimlerin demokrasi adına bir hayli direndiği ve demokrasiye sahip çıktıklarını da görmekteyiz.
Mevcut iktidarın başta İstanbul’da olmak üzere ülkenin bir çok yerinde kayıp ettiği seçimleri yaptığı gereksiz itirazlarla kazanma çabasının beyhude olduğunu anlaması gerekenlere direnen hakimlerin demokrasiye sahip çıkma çabasına halkında yaşananları izlemektense destek vermesi gerektiğine inanmaktayım..
Bu nedenle hakimlerin sahiplendiği ve yara almaması için direndiği bu süreçte hepimiz düşen görevin mevcut iktidarın taraftarları da ikna edip, ülkenin bir an önce normalleşmesine dönmesine yardımcı olmaktır.
Bir zamanlar ‘Muhtar bile olamaz’ denilen ama bugün bu ülkenin başında olan Başkan Erdoğan’ın yurt dışına çıkarken yaptığı açıklamaya baktığımızda ise gidişatın hiçte normalleşemeyeceğimizi ve başta hakimler olmak üzere demokrasiden yana olanların baskı altına alınmak istediğini görmenin üzüntüsü ile takip etmeye devam ettiğimiz bir süreçte kazandığı halde hala mazbatası verilmeyen başkanların seçildiği kentler ve ülkenin de beklemeye alındığını da görüyoruz.
Yani seçimler ayıp ettiğini kabul etmeyen sandıkta çıkan sonuca razı olmayan bir iktidarın kendi ayağına sıktığı kurşunun yarasının tüm toplumu acıttığını da anlayamıyoruz.
Hakimlerin direndiği, Adalet ve Hukuk’un hala var olduğunu his ettirmeye çalıştığı bir süreci zora sokmaya çalışan iktidarın ‘Ben kazanmadıysam olmaz’ demeye getirdiği seçim sonuçlarına baktığımız da kayıp edenin demokrasi, halk, hakim, sandıklar değil iktidarın temsil ettiği parti ve onun teşkilatları olduğunu görürken bunu kabul etmeyen bir anlayışın da ülkeyi zora sokmaktan öteye bir şey kazandırmadığını da anlamaktayız..
İşi getirip, organize sokmaya çalışan ve sonuçları kabul etmeyen aynı iktidarın devletin tüm imkanlar elinde olduğunu unutup işi götürüp, organize bir şeyler yapılmışa sokması ise yaşanan durumu iyiden iyiye çıkmaz hale getirdiği şu günlerde yapılacak tek şey kayıp ettiğini kabullenip, ülkeyi normale sokmaktır..
Bunu yapacakların başında gelen de iktidardır.. Onu temsil eden Başka Erdoğan’dır..
Ve demokrasi adına direnen hakimleri olduğu gibi tüm toplumu rahatlatmaktır..