27/26-09/2007 Günlerinin Haberleri

 İstatistikleri inceledigimde, ülkede aile içi huzursuzluklarin arttigi, bununla birlikte bosanmalarin da alip basini gittigini görüyorum.
Ve; Bir ziyaretimde bana, ‘Neden Ardahan’da ki intiharlarin nedenlerini inceleyip, yazmiyorsunuz?’ diye soran zamanin MİT Müdürünün, ‘Bölgede yasanan evliliklerin getirdigi sorunlari da yazin, bu konuda uyarin halki, toplumu ..’ dedigini hatirliyorum.
Kimine göre sanayilesen, ardindan gelen teknolojinin getirdigi bunalim ve de toplumda yasanan ekonomik esitsizligin getirdigi gerginligin sonucu, kimine göre ise, sosyal ve de duygusal iletisimsizlik olarak degerlendirilen bu durumu farkli bir yönüyle MSN dostum, bölgenin asiklik kültürünün aydinlanmasi, unutulmamasi için çaba gösteren Göleli hemsehrim Orhan Bahçivan’a sordum.
Gerçi bu durumu bugüne dek gözlemledigim, izledigim, okudugum, ögrendigim birçok kitapta, olayda, haberde ve de gelismede görüp daha farkli olarak kendime göre birçogunuz gibi bende evli biri olarak zaman zaman degerlendirmistim.
Stresli meslek olarak polisten sonra gelen gazeteciligin de içinde barindirdigi bu durumu bir insan olarak degerlendirmeye alirken, arkamda duran, ancak son yillarda internet yüzünden artik dokunmadigimiz ve de sararmaya yüz tutan kitaplarin bulundugu kitapligimin raflarina bakiyorum, daha önce okudugum bir kitabi ararken ..
Her ne kadar Gümüspala Kortag gibi bir gece yarisi uykudan uyanip, yani basimda bulunan kitabi açamiyorsam da ve eskisi gibi olmazsa da kitap okumaya devam etmeye çalistigimi da düsünerek aradigim kitabi buluyorum.
Ama ondan önce, ‘her basarili erkegin arkasinda bir kadin var’ sözünü söyleyenlere, ‘esi degil anasi vardi’ dedigim Atatürk gibi dünyanin unutulmayan liderlerin özel hayatlarina bir kez daha göz atiyorum ..
Ve dönüp, benim gibi yazi yazan, gazetecilik yapanlarin, siyasetçilerin, ünlü artistlerin, sanatçilarin, is adamlarinin, ünlü bürokratlarin hayatlarini irdeliyorum, ‘durdurun bu dünyayi inecek var’ diye sarkisi tiye alinan Orhan Gencebay’in bugüne dek resmi olarak evlenmedigini ögreniyorum.
Ya da sanat ve is hayatinda olaganüstü basarili olan ancak bir türlü evliligi yürütemeyen İbrahim Tatlises ile Tatlises’in kendisine, ‘Mavi mavi, gözleri mas mavi’ türküsünü yazdigi hemsehrimiz, Hülya Avsar ..
Veya; ‘Niye esin yaninda degil’ diye sorulamayan Deniz Baykal gibilerine, hatta basarili oldugu belirtilen hemsehrimiz Gürbüz Çapan’lara nedeni bile sorulmaya cesaret edilmeyen kadini, erkegi bir güne bir gün yanin da görünmeyen digerleri ..
Dünyayi titreten Hitlerin de resmi bir evlilik yapmadigini, Gandi’nin hep yalniz oldugunu, Nazim’in ise siirler yazdigi karisina kavustugunda o kadinin siirler de olmadigini itiraf ettigini gördügüm arastirmamda, biriyle yetinmeyip, haremler kuran Osmanli padisahlarini ve de sultanlarinin kitap sayfalarini dolduran o özel ask hayatlarini düsünmedim degil ..
Bu nedenle resmi olmayan evlilikler yüzünden bugün bile halen miras kavgalari verildigini zaman zaman okudugum Osmanli padisahlari ile su an hatirladigim kadariyla Halil Bezmen, Halit Narin gibi yada Ahmet Kaya gibi ülkeyi terk eden Nobel ödüllü Orhan Pamuk’un da esinde bosandigini ögreniyorum ..
Bahçivan’a dönüp, ‘Hiç düsündün mü ünlülerin bir çogunun is hayatlarinda oldugu gibi evlilikte basarili olmadigini?..’ diye sordugumda onun bana, ‘Evet, bu yönde bir çok arastirma ve de fikrin oldugunu bende biliyorum. Ama, bunun nedenin bahsi geçenlerin basinda geleninin hayranlari ile aileleri arasinda kuramadiklari dengenin oldugu yönünde ki kani daha güçlü’ demesi de kayda degerdi.
Belki de çok kazanilan para yada kariyerdi buna sebep?..
Gerçekten, insanoglu bazen kendisini çok mu kaptiriyor ve ‘dünyayi ben kurtaracam’ derken ailesini, evligini mi unutup, aksatiyor?!.
Yoksa, Amerika’nin baskani Bill Clinton’un yada diger bir çok lider gibi, ‘Siz sormayin, bende demeyim’ dercesine sessizlesip, kenarimi çekiliyorlar?..
Belki de ..
Bunun örneklerini siz bu yaziyi okuyanlardan, size bu yaziyi yazan benden arayabilirsiniz, benim Ardahan’da yapilan bir toplantiya valiler dahil bir çok insanin essiz geldigini, gelenlerin ise ‘Dostlar pazarda görsün’ misali söz de beraberliklerini ya da bosanmis, bosanmak üzere olanlari hatirladigim su esnada ..
Aslinda dengeleri saglamak çokta mümkün degil, ‘bir kere girilmis evliliklerdir’ desem basta esim olmak üzere çogu okurumun hemen, suçlunun kendisinin olmadigini düsünüp, suçlu arayisina çikacagini da, 22 yila yaklasan evlilik tecrübesine sahip biri olarak tahmin ediyorum.
Ama bir gerçegin altini çizmekte fayda var ki; Bu dengesizligin bir çok bunalimi kendisiyle birlikte getirdigi ve de ne kadar basarili olursa olsun evlilik dahil bir çok seyin basarilmadigi gibi ‘çocuklar var’ denilip kerhen devam ettirilen iliskilerin getirdigi aile içi huzursuzluk, ardindan bu huzursuzlugun getirdigi yeni arayislardir belki de istatistikler de her geçen gün arttigi görülen bosanmalari getiren, evlilikleri bitiren ..
Bazilarimizin sunîni de olsa mutlulugun resmini çizmek için bütün gücüyle ugrasa dursun, toplumun size çizdigi resmin yirtip atilmadiginin da bir diger gerçek oldugunu düsünürken, yeniden yazimin basligi olan, ‘Neden acaba?’sorumu sorup, sizi kendinizle bas basa birakip, çogu iliskilerde oynanan evlilik oyunlarini sürdürmenin anlami yada anlamsizligini masaya yatirmanizi bekliyorum.
Ki; bunu yaparken, sadece bu yaziyi ele adami degil, kendinizi de unutmayin ..
fakiryilmaz323@hotmail.com-0.535. 418 32 58