Ahıskalılar Gibi Çok Sevdikleri Posof’a Gelmediler! , Kim nerede aday aday?

 Sabah ise gelmek için çiktigim binada yan yana kaliyor, ayni binaya girerken selamlasiyor, çikarken gülümsüyoruz.. Bizden çok eslerimiz daha yakin, daha samimi, çocuklarimiz birlikte parkta oynuyorlar.. Ayni çati altinda, ayni binada huzur içinde yasariz, hepimiz bir birimizin güvencesi olarak gece rahat uyur, sabah huzur içinde çikariz evlerimizde.. Ben, artik benim gibi yorulan GAZETECİ’yi çalisitirirken, onlar selam verip, islerine giderler.. Bugünde ayni oldu ama bir fark ile.. Ben Nevroz için kamerami, fotograf makinemi hazirlamis, onlar çelik yeleklerini, coplarini.. Yine ayni gülümseme, yine selamlasma.. Sanki iki tarafta meydan muharebesine gidiyor gibi hazirlikli, birazda süpheli.. Ben gazeteci, onlar polis.. Her iki tarafta ayni binada, ayni evlerde kalmis, ayni suyu içmis, ayni nefesi koklamis olsa da.. Bahar bayrami Nevroz’a gidiyoruz, gülüp, halay çekecegimizi düsündügümüz ama günlerdir yasanan gerginlikler dolaysiyla neler olacagini, karsi karsiya gelip gelmeyecegimizi kara kara düsünürken.. Evet her yil tekrarlanan, halaylarla degil, ölümlerle, yaralamalarla sona eren bir Nevroz’a daha giderken bu yasadiklarim gerçek.. Ayni çati altinda oturur, ayni suyu birlikte içeriz ama gerek gazetecilikte, gerek dünya düsüncesinde hep karsi karsiya gelir, çatisir, birimiz hak ararken, birimiz cop atariz.. Çünkü biz birbirimize düsmanca bakanlar, ayni ülkede oldugu gibi ayni binada oturmayi bilir, birlikte yasamayi seçer, eslerimizin, çocuklarimizin kaynasmasina müsaade ederiz.. Birimiz penceremize bayrak asarken, digerimizin siyasi görüsüne de saygi gösteririz.. Ama her nedense alanlarda, çarsida, resmi islerde hep karsi karsiya gelir, o binada ki barisi unutur, kardes olmayi degil, düsman olmayi seçeriz.. Düsünsenize benim gibi ayni binada olmasaniz da, yan komsunuz, ayni dolmusa bindiginiz, ayni cafe de çay içtiginiz, ayni lokantanin tabaginda yemek yediginizin biri polis, biri siz degil misiniz?!. Polis olmazsa da savci, hakim, asker, jandarma, istihbaratçi ve yada devletin bir memuru degil mi o birlikte yasamayi seçmis, ayni evde, ayni binada, ayni ülkede yasarken yillardir süren inatlar dolaysiyla karsi karsiya geldiginiz.. İste size son inat.. Biri, ‘ben erken Nevroz’u kutlayacam’ dedi, digeri, ‘hayir erken kutlayamazsin’ dedi.. Dünde ayni degilmiydi, erken olmazsa da, ayni güne bile izin vermiyordular.. Ve sonuç meydan muhaberesinde karsi karsiya gelip, kan revan içinde kalip, yaralanip, ölüp ayni binaya, ayni eve gelip, ayni suyu içtigimizi hep unuttuk.. Kim kazaniyor bu yillardir süren ama çare bulunamayan inatlasmada, kim kayip ediyor bu anlamsiz ve de anlasilmaz inatlasmada kim?.. Her iki tarafta kayip etmiyor mu? **Nevroz’a Gelecekler mi? Geçtigimiz gün yapilan ve ayni zamanda Damizlik Yetistiriciler Birligi Baskanligi yapan Yunus Baydar’in yeniden İl Baskanligina seçildigi AK Parti Ardahan İl Kongresi’nin ardindan CHP’nin İlçe seçimleri yapilacak. Ama bundan önce İlhan Evliaoglu’nun baskanligini yaptigi Ardahan Aricilar Birligi’nin seçimi var. Daha sonra Baydar’in baskanligini yaptigi ve duydugumuz kadariyla Hoçvan Panik Muhtari Hikmet Yildiz’in, Göleli Orhan Palavan’in, Yildirim Karakoç’un aday oldugu Damizlik Sigir Yetistiriciler Birligi’nin seçimi var.. 1,5 yila yakin bir zamanin kaldigi yerel seçimler öncesi yapilacak olan bu seçimlerden birilerinin kazanmak için gezerken, ben Türküm, ben Kürdüm dedigini de bol bol duyacagiz.. Gerçi Çildir’a giderken ‘Kardasiz’ diyen, Hoçvan’a giderken, ‘Ez mere teme’ yani ben sizin adaminizim diyenlerin bollasacagini da herkes iyi biliyor. Ama benim asil merak ettiklerimin Ardahan’da siyaset yapan Kürt kimlikli sahislardir.. Ve bunlarin Kürtlerden almak istedikleri destegi isterlerken her zaman ki gibi Kürt kimliklerini ön plana çikarmalaridir.. Yillardir degismeyen bu aliskanlikla Kürtlerin sirtina binip, onlarin verdigi oylarla bir yere gelenlerin Kürtlere ne verdiginin de sorgulanmasi gerektigini düsünerek aklima takilan önemli bir konuyu gündeme getirecegim ve soracagim.. Ülkenin önemli bir süreçte geçtigi ve ne kadar saklanmak istense, ötelenmek, gizlenmek istense de ülkenin birinci sorunu olan Kürt sorununun gündemde oldugu su süreçte her seçimde Kürt kimliklerini öne çikarip, Kürtlerden oy aldiktan sonra onlarin sorunlariyla ilgilenmeyenlerin gerçek yüzünü bir kez daha görecegimiz su günlerde ard arda yapilan seçimlere aday olan bu Sayin Kürt ileri gelenlerimiz yarin yapilacak olan Nevroz’a da gelecekler mi acaba? Bilmiyorum ama basta Kürtlerin yogun bir sekilde oy verdigi partiye geçmiste İl Baskanligi yapan Hikmet Yildiz, rahmetli abisi bu sürece büyük katki sunmus olan İlhan Evliyaogilu, CHP Merkez İlçe Baskanligina yeniden aday olan Nehir Ziya Alpaslan, su an seçimleri gündemde olmayan ama seçimleri geldiginde Kürt kimlikleri ile öne çikan Ardahan’da ki diger sivil toplum kuruluslarinin baskanlari bu yil Ardahan Şehir Stadyumunun önünde bulunan bos alanda yapilacak olan Nevroz etkinligine katilacaklar mi? Kürtlerin bizim, Türklerin bizim dedigi ama ‘Gelin bu Nevroz ikimizin de olsun’ diyemedikleri gibi, bir türlü bir araya gelmeyip, ayni gün iki Nevroz kutladigi Ardahan’da BDP’nin organize ettigi Nevroz’a katilacak olanlarin arasina bu isimlerini saydigimiz, isaret ettigimiz sahislar katilacaklar mi? Ve biz Nevroz’u halkimizla birlikte kutlayacagiz diyecekler mi? Onlari bilmem ama halkin orada olacagini kendim gibi iyi biliyorum.. **BÖLGE GAZETESİ ÇIKARMAK.. Bugün davasi zaman asimina ugrayan Sivas katliaminda zor kurtulan, ama simdi hayatta olmayan Aziz Nesin’in de hep hayal ettigi ve bu yönde bir sirket kurup, benimde içinde bulundugum birçok gazetecinin beyinleri ve de cep harçligi ile çikarmak istedigi doguya has bir bölge gazetesi rüyasinin gerçeklesmesi için yeni bir çalisma baslatan arkadaslar bu yönde bir çalismalarinin oldugunu belirtip, beni arayinca çok sevindim. Çünkü basta Ege’de olmak üzere Karadeniz’de ülkenin birçok bölgesinde o bölgede yasananlari günübirlik gündeme getirip, sorunlarinin çözümünü isteyen onca bölge gazetesi olmasina karsin bugün birçogunun Güney Dogu’da sandigi Şirnak’in da içinde bulundugu Dogu Anadolu’nun 17 Vilayetinde böyle bir gazete yoktu. Gerçi irili, ufakli onlarca gazetenin bu yönde mücadele ettigi, bir o kadarinin ise valinin, kaymakaminin, bir iki müdürün haberi ile resmi ilan disinda halkin sorunlarindan uzak yayin yaptiklarini da bilen bir gazeteci olarak Dogu Anadolu’nun 17 Vilayetini içine alan, bu illere bagli bulunan onlarca ilçe, yüzlerce köyde yasananlari gündeme tasiyacak bir Bölge Gazetesi’ne gerçek anlamda büyük bir ihtiyaç var oldugunu hep düsünmüs, gerek manevi, gerek ise maddi olarak bunu bir türlü gerçeklestirememis bir gazeteci oldugumu da bilmenizi isterim. Çünkü 1990 yillarda gittigim İstanbul/Cagaloglu’nda yayin hayatina devam ettirdigim Dogu Anadolu isimli gazetemi Hakkâri’ye kadar gönderdiysem de gerek imkânsizliklar, gerek ise o dönemde yasanan deprem dolaysiyla bu hayalimi bir kez daha ertelemek zorunda kalmistim. Ve Kocaeli’nde günlük olarak çikardigim 12 sayfalik Siyah Beyaz Kocaeli isimli gazetemin benim gibi deprem kurbani olunca yeniden geldigim Ardahan’da yine bu yönde bazi girisimlerde bulunmus, hatta Dogu Anadolu’ya baglanmasi için büyük mücadele verdigim Artvin’in Şavsat ilçesine bile Ardahan’da çikardigim gazetemi göndermis, Ardahan ve ilçelerinde oldugu gibi Kars’ta, Igdir’da ve Şavsat’ta gazetemi dagitmaya çalismistim. Yani isin kisacasi bugün Dogu Times’i çikaran arkadaslarin gerçeklestirmek istedigi bir bölge gazetesine mutlak bir ihtiyaç oldugunu bilen bir gazeteci olarak Dogu Times’e ben dâhil herkesin mutlak destek vermesi gerektigini düsünüyorum. Hepsi benim gibi bu meslege yillarini vermis, canlarindan, zamanlarindan, sosyal haklarindan ve en önemlisi kendi cep harçliklarini bir araya getipi, Dogu Anadolu’nun sorunlarni, bu bölgede yasananlari güçlü bir ses ile gündeme tasimayi hedefleyen bu arkadaslarin çikardigi Dogu Times isimli yeni bölge gazetemize basta bölge siyasileri, isadamlari, gazete okurlari el atmali ve yasalasi için destek vermelidirler. Vermelidirler ki; Ankara’nin görmek istemedigi, batinin hep ikinci gözle baktigi Dogu’da günesin dogdugunu herkes iyi bilmeli ve anlamalidir. Bunun bir yolunun da bölgede bölgeyi temsil eden her görüse, her fikre, her anlayisa yer veren bir gazetenin yasamasinda geçtigini herkes iyi bilmelidir. Bu nedenle Dogu Times’e yeniden aramiza hos geldin diyor, resmi ilan mahkûm olmayan, halkinin gazetesi olan bir gazete olmasi umuduyla ülkemin en kuzeyinde bulunan, Türkiye’nin Kafkaslara açilan sinir kenti serhat Ardahan’dan merhaba diyorum. fakiryilmaz323@hotmail.com-0.535. 418 32 58