Ahıskalı Türkleri 99 yıl önce bugün sürgün edildi
Açlık, salgın ve bulaşıcı hastalıklar nedeniyle 30 bin Ahıskalı daha Orta Asya’nın çeşitli bölgelerinde hayatını kaybetti..
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) tarafından 99 yıl ( 14 Kasım 1944) önce vatanlarından sürülen Ahıska Türkleri, anavatanlarına dönecekleri günü bekliyor.
Gürcistan’ın Türkiye sınırında yer alan Ahıska, 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşının ardından imzalanan antlaşmayla Rusya’ya bırakıldı.
Bölge, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Gürcistan’a bağlandı.
Bu dönem, Ruslar adına 2. Dünya Savaşı’na da katılan Ahıskalı Türkler, savaş bitip evlerine döndüklerinde sürgünü yaşadılar.
Ahıska’da yaşayan 86 bin Türk ve Müslüman, dönemin SSCB Lideri Josef Stalin‘in kararıyla birkaç saat içinde Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a sürüldü. Trenlere doldurulan Ahıskalı Türklerin tüm eşyaları geride kaldı. Vagonlara üst üste bindirilen Ahıskalıların zorunlu yolculuğu bir aydan fazla sürdü. Gönderildikleri yere vardıklarında, yaklaşık 20 bin Ahıska Türkü, açlık, soğuk ve hastalık nedenleriyle hayatını kaybetmişti.
Hayatta kalanları ise çok ağır şartlarda idame etmeleri gereken bir yaşam bekliyordu.
Sovyet yönetimi, Ahıskalıları, kadın, yaşlı, çocuk ayrımı yapmadan en ağır işlerde kullanmak üzere çalışma kamplarına adı.
Ahıska Türklerinin şehirlere yerleşmeleri yasaklandı. Bulundukları yerlerden izin almadan ayrılmaları kurallara aykırıyken, kuralı ihlal eden Ahıskalılar, yakınlarıyla birlikte Sibirya’ya 25 yıllık sürgüne gönderilerek cezalandırıldı.
Açlık, salgın ve bulaşıcı hastalıklar nedeniyle 30 bin Ahıskalı daha Orta Asya’nın çeşitli bölgelerinde hayatını kaybetti.
Sovyet kayıtlarında Ahıska Sürgünü
Stalin yönetimi, sürgünün gerekçesini, “Tüm erkekleri Ruslarla cephede olan Ahıska Türklerinin, 2. Dünya Savaşı’nda Nazilerle iş birliği yapması” olarak açıkladı.
Ancak SSCB’nin dağılmasıyla, gerçek amaç ortaya çıktı. Sovyet kayıtlarına göre, Kırım ve Ahıska Türklerinin sürgünü, Karadeniz çevresini Türklerden temizlemek amacıyla yapıldı.
Vatana dönüş ümidi
Bugün Ahıska Türklerinin anavatanlarında yaklaşık 20 bin kişi yaşasa da bunların çok küçük bir bölümü Türklerden oluşuyor. Ahıskalı Türklerin çok büyük bir bölümü zorunlu sürgün edildikleri yerlerde veya daha sonra göçtükleri ülkelerde yaşamlarını sürdürüyor.
Uluslararası kuruluşların raporlarına ve çeşitli kaynaklara göre, bugün 450 bin ila 650 bin Ahıska Türk’ü vatanlarından uzakta yaşıyor. Ahıskalı Türklerin en çok yaşadıkları ülkelerin başında Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Rusya, Özbekistan, Kırgızistan, Ukrayna ve ABD geliyor.
Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla gündeme gelen Ahıska Türklerinin topraklarına dönme konusu ise yıllara rağmen bir çözüme ulaşmadı. Gürcistan yönetiminin ilk zamanlardaki isteksiz tutumu, Avrupa Konseyine üye olma sürecinde yerine getirmesi şartlar arasında “Yerlerinden edilmiş Ahıska halkının durumu” konusunun “öncelikler” arasına girmesiyle değişti.
2007’de dönemin Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili tarafından imzalanan ve Ahıska Türklerinin anavatanlarına geri dönüşünü kapsayan kanunun yürürlüğe girmesi, sürece dair olumlu bir adım olarak değerlendirilse de bugüne kadar hala somut adımlar atılmadı.
Gürcistan, sürgün edilenlerin topraklarına dönmesiyle Ahıska’nın da içinde bulunduğu Cavaheti bölgesinin çoğunluğunu oluşturan Ermenilerle, Abhazya ve Güney Osetya’da olduğu gibi bir etnik sorun yaşamak istemese de Ahıska’nın gerçek sahipleri anavatanlarına dönecekleri günü bekliyor.
Virüs’ün Bile Engelleyemediği Operasyonlar!
Yani kısacası Yunanistan sınırında insan hakları arayan Türkiye Barolar Birliği ve Ardahan’ın da aralarında olduğu diğer baroların, büyük aydınların, pala bıyık solcuların, ulusalcı demokratların ve kendileri dışındakiler insan değilmiş gibi bakan sözüm ona insan hakları savunucularının, ‘Şu an Çin virüsü var, açıklama yapacak, tepki koyacak halimiz yok’ dediği şu günlerde birilerine göre virüsten de daha tehlikeli olan Avukatların, Siyasilerin, Gazetecilerin gözaltına alınması ve tutuklanmasına devam edilir, ‘biz varken Avrupa kimmiş demokrasinin beşiği biziz’ diyenlerin ve Çin Virüsünün bile gözaltına alınabildiğini iddia edenlerin iktidar olduğu ülkemde..
1922 yılında Vakit gazetesinde tefrika edilen aynı yıl kitap olarak basılan Çalıkuşu adlı kitap ve konuya muhatap olan baş kahramanın Ardahan Posoflu olduğu ima edildi.
Beşinci baskısından sonra eser, 1939 yılında bizzat Reşat Nuri Güntekin tarafından sonra tekrar yayınlanan romanının baş kahramanın Posoflu olduğunu ima eden Posoflu Gazeteci Burhan Özkoşar şu iddiayı ileri sürdü.
Bursa’daki eski Piremir mahallesi insanlarının çoğu kaçakaçlık zamanında (93 harbi) Posof’tan gelenlerdir.
ÇALIKUŞU’NUN HİKAYESİ
“1920 li yılların başlarında Bursa Erkek Lisesi’nde Edebiyat öğretmeni olarak görev yapan Reşat Nuri Güntekin aynı zamanda Işıklar Asker Lisesinde de derslere girmektedir. O yıllarda Piremir Mahallesinde 93 harbinden sonra Posof’tan göç eden bir avuç insan yaşamaktadır. Bu insanlar aynı zamanda eski adıyla Beşevler, şimdiki adıyla Zeyniler olan yaylayı da kullanmaktaydı. Rivayet odur ki, bir gün mahalleye gelen Reşat Nuri, 4-5 yaşlarında son derece hareketli ve cıvıl cıvıl Feride yi görür. Dikkatle küçük kızı gözlemler. Yazar için böyle bir başlangıç yeterlidir. Gerisini hayal gücü halletmiştir. Sonrasında edebiyat tarihimizin en çok bilinen kahramanlarından biri olan idealist Feride öğretmen karakteri çıkar. Eğer rivayet dogruysa yazarın ilham aldığı resmin sol başındaki Piremirli Feride dir.
Kaynak: Zeyniler Çalıkuşu”
**Diğer bir başka anlatımla Feride..
Çalıkuşu Romanının Kişileri Nedir

POSOF’TA MUHTARLAR UNUTULMADI..
19 Ekim Muhtarlar Günü Posof’ta düzenlenen programla kutlandı. Hükümet Konağı önünde bulunan Atatürk anıtına Muhtarlar tarafından çelenk sunulması, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan program, günün anlam ve önemine binaen yapılan konuşmalar ile devam etti.
Hükümet Konağı önünde düzenlenen programın ardından Posof Kaymakamı Murat Mete, İl Genel Meclis Üyesi Nihat Ülvan, İl Genel Meclis Üyesi Necmettin Taşçı, mahalle ve köy muhtarları ile kurum amirleri Kaymakamlık tarafından muhtarlar onuruna verilen yemek programında bir araya geldi. Kaymakam Mete’nin günün anlam ve önemine binaen yaptığı konuşma ile başlayan program, ebediyete intikal etmiş şehitlerimiz ve muhtarlarımız için Kur’an-ı Kerim Tilaveti yapılarak dua edilmesi ile devam etti.
19 EKİM MUHTARLAR GÜNÜ KUTLAMA TÖRENİ
19 Ekim Muhtarlar Günü İlçemizde düzenlenen programla kutlandı. Hükümet Konağı önünde bulunan Atatürk anıtına Muhtarlar tarafından çelenk sunulması, saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan program, günün anlam ve önemine binaen yapılan konuşmalar ile devam etti.
Hükümet Konağı önünde düzenlenen programın ardından Sayın Kaymakamımız Murat Mete, İl Genel Meclis Üyesi Nihat Ülvan, İl Genel Meclis Üyesi Necmettin Taşçı, mahalle ve köy muhtarları ile kurum amirleri Kaymakamlığımız tarafından muhtarlarımız onuruna verilen yemek programında bir araya geldi. Kaymakam Mete’nin günün anlam ve önemine binaen yaptığı konuşma ile başlayan program, ebediyete intikal etmiş şehitlerimiz ve muhtarlarımız için Kur’an-ı Kerim Tilaveti yapılarak dua edilmesi ile devam etti.
Muhtarlar Günü dolayısıyla verilen yemek programı, “Barış Pınarı Harekâtına” destek vermek için Kaymakam Murat Mete, İlçe Protokolü ve muhtarların hep birlikte asker selamı vermeleri ile sona erdi.
POSOFLU YENİ MUHATRLARDA ŞÖYLE;
POSOF – EMRAH ŞİMŞEK
DOĞRULAR MAH. – ERTUĞRUL SOYAK
AKBALLI KÖYÜ – ALİM AKÇA
ALABALIK KÖYÜ – SEYFİDAR BALTACI
ALKÖY KÖYÜ – ALİYAR ŞENTÜRK
ARILI KÖYÜ
ARMUTVEREN KÖYÜ – NECATİ ACAR
ASMAKONAK KÖYÜ – TEMEL ELKILIÇ
AŞIKÜZEYİR KÖYÜ
AŞIKZÜLALİ KÖYÜ – BÜLENT ULUDAĞ
BALGÖZÜ KÖYÜ – BARIŞ ERARSLAN
BAYKENT KÖYÜ – TEKİN DOĞRUYOL
BİNBAŞIEMİNBEY KÖYÜ – MURAT TAŞ
ÇAKIRKOÇ KÖYÜ
ÇAMBELİ KÖYÜ
ÇAMYAZI KÖYÜ
ÇAYIRÇİMEN KÖYÜ – KADİR ÇAKMAK
DEMİRDÖVER KÖYÜ – NEVZAT KAYA
DERİNDERE KÖYÜ – SONER AKTAŞ
ERİM KÖYÜ
GÖNÜLAÇAN KÖYÜ – MİKAİL DEĞİRMENCİ
GÜMÜŞKAVAK KÖYÜ-MEHMET GÖÇOĞLU
GÜNBATAN KÖYÜ
GÜNLÜCE KÖYÜ – MUHARREM ÖZER
GÜRARMUT KÖYÜ – FEVZİ ÇAĞLAYAN
İNCEDERE KÖYÜ – SONGÜL ÜZÜM
KALEÖNÜ KÖYÜ – ERCAN ŞENAL
KALKANKAYA KÖYÜ – İLİMDAR AKSOY
KAYINLI KÖYÜ – MUHAMMET TAŞDEMİR
KIRKÖY KÖYÜ
KOLKÖY KÖYÜ
KOPUZLU KÖYÜ
KUMLUKOZ KÖYÜ – MUHSİN ÖZDEMİR
KURŞUNÇAVUŞ KÖYÜ – ZEKİ ERGÜN
ÖZBAŞI KÖYÜ – ENGİN ÇETİN
SARIÇİÇEK KÖYÜ
SARIDARI KÖYÜ-MUHAMMET KURŞUN
SAVAŞIR KÖYÜ – GÜRSEL ÇİFTÇİ
SÖĞÜTLÜKAYA KÖYÜ – YUNUS YILDIRIM
SÜNGÜLÜ KÖYÜ – ÜMMET ÇAĞLAYAN
SÜTOLUK KÖYÜ – RESUL YILMAZ
TAŞKIRAN KÖYÜ – FIRAT YAŞAR
TÜRGÖZÜ KÖYÜ – KEMAL BEYAZ
UĞURCA KÖYÜ – ABDULLAH YILMAZ
ULUÇAM KÖYÜ – TURGAY AKYÜZ
YAYLAALTI KÖYÜ
YENİKÖY KÖYÜ – ARİF BİLİCAN
YOLAĞZI KÖYÜ – FEHİM GÜNDÜZ
YURTBAŞI KÖYÜ
YURTBEKLER KÖYÜ – TURGUT ÇAKMAK
Kaynak: Posof sayfası
**31 Mart’ta Demokrasi Kazandı!
Siyasilere olduğu gibi biz gazetecileri de bir hayli yoran ve strese sokan Mahalli Yerel Seçimler nihayet sona erdi.
İktidarın bir Beka sorunu haline getirdiği, muhalefetin tahrik olmadan, tüm baskı ve usulsuz bir seçim çalışması ortamına karşın alttan alıp, mütevazi davranarak ortamı germek isteyenlere fırsat vermediği bir seçimi geride bırakırken, demokrasinin güzelliğini de bir kez yaşama hazzını yaşadık.
AK Parti’nin MHP ile birlikte gittiği 31 Mart Yerel Seçimlerine CHP’nin İYİ Parti, Saadetle açık, HDP ile gizli denilen ama alenen çok olan ittifakla giderken, bu seçimlerde kazananın demokrasi özlemi içinde olan seçmen oldu.
Anketlerin bangır bangır sonuçların ne olacağını günler öncesi ima ettiği son olarak YSK’nın İstanbul dahil 81 İl’in sonuçlarını resmi olarak vermesi ile sona eren Yerel Seçimler bu ülkede kör/topal da olsa demokrasinin olduğu ve yaşatılmak istendiğini de gördük.
Seçilenlere ‘başarılar’, kayıp edenlere, ‘geçmiş olsun’ dediğimiz bir seçimi geride bırakırken bundan sonra ki yapılacakların, hizmet ve ülkemizin iç barışı olduğunu da hatırlatan bir seçim sonucunu olduğunu da başta siyasiler olmak üzere her kes bilmeli, anlamalı.
Hükumetin uyarı, muhalefetin sorumluluk aldığı son Mahalli Seçimlerine ilk bakışımız da görüğümüz diğer önemli bir notta solun Ulusalcı, Kürt diye ayrı durdukça başarılı olamayacağı ve CHP’yi bir çok yerde destekleyen HDP’nin İYİ Parti, Saadet demeden demokrasi adına samimice bir davranış içinde olmuştur.
Tabi aynı durum AK Parti’ye destek veren MHP için de geçerli sayılmalı.
Ve bu ülkenin özlemini çektiği, daha çok geliştirmesini beklediği demokrasiye bir kez daha sahip çıkmıştır..