Ermenistan‘daki uluslararası otoriteler tarafından dünyanın en tehlikeli nükleer santrali ilan edilen Metzamor Nükleer Enerji Santrali’nin patlaması durumunda Türkiye‘nin ne boyutta etkileneceğinin araştırıldığı rapor ortaya çıktı. Raporda, patlaması muhtemel olduğu ileri sürülen ve patladığı takdirde deTürkiye‘ye 20 kilometre yakınlıkta olan santralin başta Iğdır, Kars, Ardahan, Artvin, Erzurum, Ağrı olmak üzere birçok ili radyasyon kaplayacağı belirtildi.
FETÖ’NÜN TEHDİTLERİ BU GÜVENSİZ SANTRALİ AKILLARA GETİRİYOR
Türkiye‘de sık sık gündeme getirilen ancak bir türlü çözüm bulunamayan Ermenistan‘daki Metzamor Nükleer Santrali’nin yeniden gündeme getirilmesinin bir nedeni deErmenistan‘da yaşanan iç savaş sorunu ve Türkiye‘nin FETÖ Lideri Fethullah Gülentarafından tehdit edilmesi. Gülen, başarısız darbe girişiminin ardından verdiği bir röportajda, ‘Eğer ölmez sağ kalırlarsa yaptıklarından utanç duyacaklar. Eğer yaşıyorlarsa ölelim diye dua edecekler’ şeklindeki cümlelerinin Türkiye‘yi açık açık toplu ölümlerle tehdit ediyor şeklinde algılanmıştı. İşte ülkemiz tam da böylesine bir tehdit altında ikenErmenistan‘da yaşanan iç kargaşa ve PKK terör örgütü ile FETÖ arasındaki bağlantılar ve son günlerde ortaya çıkan FETÖ’nün TSK‘ya sızan üst düzey askerlerin PKK‘ya sığınmış olmaları bu olasılığı arttırıyor. Böylesi bir tehlike ortamında Türkiye‘nin yanıbaşında bulunan ve ülkemiz sınırının sadece 20 kilometre uzaklığında yer alan son derece eski bu tehlikeye dikkatlerin çevrilmesinin ve Ermenistan tarafından gerekli önlemlerin alınmasının sağlatılması şart görünüyor.
1977’DE İNŞA EDİLDİ, OLUMSUZLUKLAR DİKKATE ALINMADI
Ermenistan’ın Metzamor şehrinde 1977 yılında inşa edilen Metzamor Nükleer Enerji Santrali mevcut santraller içerisinde en güvensiz reaktör olma özelliğinde. Nükleer santralin kurulma aşamasında Sovyet bilim insanları bu nükleer santralin Ağrı Dağı fay hattı üzerinde bulunması sebebiyle yapılmasına karşı çıkmış, yine aynı şekilde bu santralin bölgedeki yeraltı sularına radyasyon sızdırması ihtimali de o dönemde gündeme getirilmişti. Bu olumsuzlukları dikkate almayan Sovyet bürokrasisi santralin yapımını onaylamıştı. Türkiye sınırına 16 kilometre mesafede bulunan Metzamor Nükleer Santrali’nin ömrünün dolmasına birkaç yıl kala, Ermenistan santralin 2023 yılına kadar işletilmesine devam edileceğini açıklamıştı.
TÜRKİYE BÜYÜK BİR TEHDİT ALTINDA
Türkiye’yi açık tehdit eden nükleer santraldeki tehlikeyi 2005 yılında fark eden döneminArtvin İl Genel Meclis Başkanı Galip Özçelik ile yine aynı dönemin İl Özel İdare Genel Sekreteri Çetin Demirkaya tarafından hazırlatılan rapor ortaya çıktı. Yapılan araştırma sonucunda ortaya çıkan rapor Türkiye‘nin büyük bir tehdit altında olduğunu gösteriyor. Raporda, Ermenistan topraklarında bulunan Metzamor Nükleer Enerji Santrali’nin her an patlama tehlikesi ile karşı karşıya olduğu, santralden insan sağlığını ciddi şekilde tehdit eden birçok radyoaktif madde sızdığı belirtildi.
HAYVANLAR SAKAT DOĞUYOR, KANSER VAKALARI ARTIYOR
Arpaçay ve Aras nehirlerinden çekilen suyun santralin soğutulmasında kullanılarak nehirlere geriye verilerek suyun da kirletildiğinin ifade edildiği raporda, “Iğdır İl Tarım Müdürlüğü’nün verilerine göre, son yıllarda hayvanların sakat doğumları artmış olup, bölgede kanser vakalarında da büyük bir artış olduğu belirtilmektedir. Ayrıca Çernobil Nükleer Santrali mesafe olarak Metzamor Nükleer Santrali’nden daha uzak olmasına karşın, bu santralde meydana gelen bir kaza sonucu Karadeniz Bölgesi insan ve çevre sağlığı bakımından büyük zarar görmüş, bölgede kanser vakalarında yüzde 40’lara varan oranlarda artış olmuştur. Bu bağlamda nükleer tehlikelerin mesafeye bakılmaksızın tüm Dünya için ciddi bir tehlike olduğu gerçeği gözardı edilmeksizin nükleer santrallerinin yerleşim birimlerine en az 90 kilometre uzaklıkta kurulması gerekirken Iğdır‘a 20, Erivan‘a 50 kilometre olduğu ve bu bölgenin su kaynakları radyasyon karıştırma tehlikesinin yüksek olduğunu bildirerek santralin hayata geçirilmesine karşı çıkmışlardır. Metzamor 1 ve 2 Nükleer Santralin Uluslararası Atom Enerji Ajansı standartlarına göre dünyadaki 146 nükleer santral arasında güvenlik açısından en son ikinci sırayı aldığı belirtilmektedir” ifadelerine yer verildi.
1988’DE KAPATILMIŞ, ERMENİSTAN YENİDEN AÇTIRMIŞ
1970’li yılların teknolojisi ile Ruslar tarafından yapılmış olan santrallerin, 1988 yılı depreminde hasar görünce kapatıldığının kaydedildiği açıklamada, “Ermenistan 1995 yılında enerji sıkıntısını bahane ederek 2005 yılına kadar kullanma lisansı alarak faaliyet izni verilen Metzamor Santrali’ne bugüne kadar standartlara uygun güvenlik sistemi kurmadığı gibi, santralin çekirdeğini kapsaması gereken en az iki metre kalınlığındaki çelik zırh bile halen yapılmamış durumdadır. Santralin fay hattı üzerinde olması ve kullanıma geçmesinden sonra 10 yılda 150’ye yakın kaza geçirmesi ise sorunun ciddiyetini göstermektedir. Söz konusu Nükleer Santralin faaliyetlerinden dolayı baştaIğdır Ovası olmak üzere Ardahan, Kars, Artvin, Erzurum illeri Doğu Anadolu ve KaradenizBölgeleri radyasyon tehlikesi ile karşı karşıya olduğundan dolayı bu durum Türkiye için büyük bir tehlikedir. Eskimiş teknoloji, köhne tesislerin yarattığı ve dahası yaratacağı tehditlerin en tabi insan hakkı olan yaşam hakkının ihlali kapsamına girmektedir” ifadelerine yer verildiği öğrenildi.
**AK Parti’ye Yeni Bir Fırsat Doğmuştur..
Başta bir türlü bitmeyen Ardahan yolları olmak üzere onca sorunu gündemin arkasına öteleyen 15 Temmuz Darbe Kalkışmasının ardından yaşananların tüm dünyaca yakından takip edildiği şu günlerde 15 Temmuz Darbesinin ilk saatlerinden itibaren ‘Her şeyde bir hayır var’ diyerek, toplumun ret edip, geri ittiği bu kalkışmanın yeni bir sürece yol açtığını ima eden Cumhurbaşkanı ve AK Parti Hükumetinin bu süreçte ne yapacağını merakla beklendiği bir gerçektir..
İktidar’da bulunan AK Parti Hükumetinin, Cumhurbaşkanı ile birlikte ortaya koyacakları sürecin daha demokratik bir ülkemi yoksa ortaya konulacak baskı politikaları ile içine kapanan bir ülkeyi mi seçecek?..
Bilmem ama AK Partin bu fırsatı tüm dünyayı şaşırtacak demokratik taçlandırmasını umarken bunun çokta zor olmayacağını demokratik adımlar ile atılacak olan bir iki samimi adımla ortaya konulabilir ve darbe kalkışması dolaysıyla çevresinde bir araya gelen halka, topluma, aydınlara cesaret vermelidir.
Çünkü AK Parti bu yönde büyük bir imkan ele geçirmiş ve başta Avrupa Birliğine olmak üzere tüm dünyaya ders verebilecek bir imkanı yakalamıştır..
Bu fırsat ve imkanın demokrasiden yana olacağını ortaya koyacak adımlara ihtiyaç duyulduğu bir süreci yaşı
yorken bunun tam tersinin başta AK Parti’ye olmak üzere kimseye yaramayacak..
**657 Neden Kaldırılmalı?
10 Milyon insanın oy verip, kendisini temsil etmesi için gönderildiği meclisten atılmak, hatta tutuklanmak istediği ülkem de dokunulmaz olanların sadece milletvekilleri olmadığını yeniden gündeme gelen 657 Devlet Memurları Kanununun değiştirilmesi konusuyla bir kez daha hatırlatmak isterim..
Çünkü bırakın Valiyi, Kaymakamı bir odacıya bile dokunulmadığı bir ülkede yaşadığımızı ve bu nedenle asıl iktidarın halkın oyları ile seçilmişlerin değil, bürokratların hep iktidar olduğunu en iyi bilenlerdenim.
Evet aslında çoktan değişmesi gereken bu kanunun yeniden gündeme geldiği şu günlerde bürokrasiden yakınanlar başta olmak üzere herkesin bu kanunun çöpe atılmasından yana olması gerektiğinin altını çizmek istiyorum..
Çünkü bu memlekete hizmet gelmemesinin diğer bir nedeni de kendisini her türlü saldırıdan, uyarıdan korumaya alan iş yapmaz sözde memurlardır..
Benden yaşlı olan, 1965 doğumlu bu kanunun bu süre içinde yine memurlar tarafından hazırlanan kararnameler ile yani delinmez kalkanlar ile sürekli daha kalın bir zırha büründüğünü anlayan iktidarın bu yönde ki adımını destekleyen biri olarak siz bu yazıyı okuyanların da mutlaka 657’yi baştan aşağıya okumasını ve bu delinmesi çok zor olan kalkanın kaldırılmasına herkesin yardımcı olmasını isterim.
Gerçi memur okurlarım bu isteğime kızacak ama onların da bu tür olağanüstü dokunulmazlıklar yüzünden hizmet alamayan bir ülke de yaşadıklarını artık anlayıp, ‘Evet, insan onurunu ayak altına alacak tutumlar’ dışında her türlü kalkana yani dokunulmazlıklara karşı olması gerektiğinin zamanı gelip, geçtiğini bilmelidirler..
Çünkü yeri geldiğinde 657’nin dokunulmazlığına bürünen ve kendisine memur deyip, insanların onuru ile oynayan, bir küçük işe ‘bugün git bir ay sonra gel’ diyen, ben memurum ulan bana yazamaz, bana bir şey söyleyemezsin’ narası atan ve nice bu tür tutum ve davranışlar içinde olanlarla onlarında karşılaştığını bilirim.
Evet, 14 yıl boyunca ortaya koyduğu onca baskı, haksızlık, hukuksuzluğun yanında güzel işlere de imza atan AKP hükümetnin 657’ye yönelik çıkışını destekliyor ve bu kanunun mutlaka değişmesi gerektiğini bir kez daha yineliyorum..
Çünkü bu kanunun sivillere olduğu gibi sivillerin seçtiği siyasileri de zorda bıraktığını her dinlediğim siyasinin, ‘Bürokrasiyi aşamıyoruz ki kardeşim’ diyerek yakınmasından da bilirim..
‘Haydi bakalım, hep birlikte demokrasinin önünde ki engelleri hep birlikte kaldıralım’ dediğimiz şu günlerde halkın seçtiği milletvekillerini önce meclis lojmanlarından attıran, kendileri bir milyonun üzerinde ki devlet lojmanlarında hiç bir ücret ödemeden oturan memurların dokunulmazlıkları kaldırılan vekiller gibi kendilerini yıllardır dokunulmazlar olarak gören 657’yi koruma refleksini hep birlikte kırmak için iş önce bu kanundan canı yanan, bu kanun yüzünden odacıya bile iş yaptıramayan siyasilere olmak üzere herkese iş düşmekte, kamuoyunun oluşmasında yardımcı olması gerekmektedir.. Çünkü bu kanun bildiğimiz iş yapan, alın teri ile ekmeğini kazanan memurdan ziyade aynı konum da olan ama onlardan kat kat fazla maaş alan üst düzey memurları korumaktan başka işe yaramadığı da bilinmelidir..