Ardahanlı Gazeteci: Cumhurbaşkanı Adayı Olabilirim..

Katıldığı tv programında ülkenin durumunun iç açıcı olmadığını belirten ve bu gidişatın çok tehlikeli olduğuna dikkat çeken Gültekin 2019 seçimlerinin ülkenin geleceği için hayati bir seçim olduğuna dikkat çekerek tüm duyarlı kesimlerin bağımsız bir adayın etrafından bir araya gelerek, ‘Biz varız’ demeli’ dedi.


Kendisinin bu ülkeyi düşünen bir vatandaş olarak muhalefetin hala bir aday çıkarıp, topluma sunamamasından rahatsız olduğunu belirten Ardahanlı Gazeteci/Yazar Levent Gültekin kimse çıkıp, benim, bizim adayımız budur diyemiyor. muhalefet başta olmak üzere toplumun önderleri olarak bilinenlerin salınan korku imparatorluğu dolaysıyla kenara çekilip, bana dokunmayan yılan bin yaşasın dediğini ve Cmhurbaşkanı Erdoğan’ında bunu çok iyi kullanıp, tek adam rolüne soyunduğua dikkat çeken Gültekin, ‘kimse çıkıp ben adayım’ diyemediği bir süreçte ‘gerekirse ben çıkıp adayım diyeceğim’ diyerek bu yönde yaptığı hazırlık ve araştırmaları anlattı.


Muhalefetin bir çok konuda olduğu gibi bu hayati konuda da hala bir araya gelemediğinden yakınan Levent Gültekin başta muhalefet olmak üzere bu gidişattan rahatsız olan tüm kesimlerin bağımsız bir aday etrafından birleşip, şimdiden ‘Bizim adayımız şudur’ demeli. Aksine 2019 seçimlerini biz kazanırız diyenler gibi tüm ülke yanılacak ve yine aynı kişinin, bir kişinin yönetimi ile daha kötü günlere doğru yol alacak diyerek kendisinin aday olması için yapılan baskı ve analizleri değerlendirdiğini ve bu yönde hazırlıklarını sürdürdüğünü belirtti.


Levent Gültekin Kimdir?, 1972 yılında Ardahan’ın Göle ilçesinde doğdu. … Yaklaşık beş yıl farklı görevler aldı ve bir süre Yeni Şafak’ın haber müdürü oldu. 2000 yılında Yeni Şafak’tan ayrılan Gültekin, Gerçek Hayat dergisini çıkartmaya başladı ve derginin genel yayın yönetmenliği görevini de üstlendi.


POSOF İLÇE UNVANINI KAYIP MI ETTİ?!.


*24/*3/2018 Tarihli Haber


Tünel çalışmalarının durduğu ilddiia edilen ve Ahıskallıların bile gelmediği Posof’u Aşıkşenlik ve Ortakent’in akıbeti mi bekliyor?.


Ulgar Tünelinin çalışmalarının durdurlduğu ileri sürülen Ardahan’ın Gürcista’a sını İlçesinin Beleidyesinin kapanma ile kar karşıya olduğu ileri sürüldü.


Gazeteci Erkan Sarıkaya’nın yaptığı bir haberinde Ardahan’ın Posof ilçesinin nüfusunun 2 Binin altına düştüğünü iddia ederken, bu durum nüfus iki binin altına düşen ilçelerin köy edildiği yasa da nasıl bir karşılanacağı merak edilmeye başlandı.


Ardahan’ın en çok göç veren ve en çok yaşlının yaşadığı Gürcistan’a komşu ilçesi Posof’un nüfusunun ilçe olma vasfının altına düştüğünü ve son nüfus sayımına göre Bin 959’a düştüğüne dikkat çeken Gazeteci Sarıkaya’nın haberi şöyle,


Posof Merkez Nüfusu 1.959 Köprülü Beldesi Nüfusu 2.069


2017 Yılı Adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına göre, Ardahan Posof ilçe merkezi nüfusu 1.959 Ardahan’nın tek beldesi olan Köprülü Beldesi nüfusu ise ilk defa Posof ilçe merkezini geçerek 2.069 olduğu açıklandı.


Ardahan dışarıya yoğun göç vermesi yüzünden 2017 Yılı Adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına göre, Köprülü Beldesi (Koreveng) nüfusu Posof ilçe merkezi nüfusunu geçtiği için Köprülü Beldesi’nin ilçe olmak için çok önemli bir fırsat yakaladığı belirtiliyor. Sosyal medya üzerinden Köprülü Beldesi’nin ilçe olması için çağrılar yapılıyor.


**Ortakent (Büyük Nakala) ve Aşık Şenlik (Suğara) Belde Özelliklerini Kayıp Edip, Mahalle Edilmiştiler..


Bilindiği gibi daha önce 2005 yılında kabul edilen 5393 sayılı yasa ile herhangi bir yerleşim biriminde belediye teşkilatının kurulması için, 5.000 ve üzeri nüfus koşulu getirilmiş ve nüfusları 2 binin altına düştüğü için Ardahan’ın üç beldesinden olan Çıldır Aşık Şenlik ile Hanak Ortakent Belediyelerinde ki belediye özelikleri kaldırılmış ve her iki yerleşim birimi de önce köy ardından Çıldır ve Hanak’a mahalle olarak kabul edilmiştiler.


Kanun Ne Diyor?.


(Belediye Kanunu, 2005). Bu düzenleme aynı zamanda yerel yönetimler reformunu ve buna bağlı olarak da nüfusu 2.000’in altına düşen 966 yerleşim yerinin belediyelerinin kapatılması sürecini de beraberinde getirmiştir.


Nüfusları 2.000’in altına düştüğü için, 6360 sayılı yasal düzenlemeyle kapatılan belediye teşkilatları için hükümetin sunduğu temel iki gerekçeden birincisi, bu belediye teşkilatlarının yeterli hizmet sunamadıkları, ikincisi ise merkezi yönetime mali yük olduklarıdır. Çünkü belediyelerin en


önemli gelir kalemleri nüfuslarına göre merkezi idareden (Genel Bütçe Vergi Gelirleri) aldıkları paydır. Örneğin 2007 yılında merkezi yönetim, belediyelere kişi başına 130 TL ödeme yapmıştır.


Nüfusu 2.000’in altında olan belediyelerde bu pay belediye başkanının maaşı ve çalışan personelin maaşını bile karşılayamamaktadır. Bu durum, nüfusu az olan belediyeleri hizmet yapamaz hale getirmektedir. Ayrıca bu belediyeler fiiliyatta hemşerilerine belediyecilik hizmeti verememenin


ötesinde personel giderlerini dahi ödeyememektedirler. İstisnaları olmakla birlikte daha çok siyasi nedenlerle kurulmuş 2.000’den az nüfuslu belde belediyelerinin kapatılması yasal zorunluluk olarak görülmüştür.


PKK Amerika’nın Silah Satış Bürosu mu?


Son aylarda olağanüstü bir kafa karışıklığı ile izlemeye devam ettiğimiz Ortadoğu ve Suriye’de ki gelişmeler her geçen gün iyiden iyiye netlik kazanmaya başladı gibi..

Çünkü Türkiye’nin Rusya’da alacağı savunma sistemlerinin yanı sıra İngiltere, Almayan’dan sonra şimdi de Amerika’dan yeni füzelere almak için kolları sıvadığını görüyor, gözlemlemekteyiz..

Silah tüccarlarının kana bulayıp, dolarlarına yeni milyon dolarla eklemeye devam ettiği Ortadoğu’da ki satrançta atılan her hamlenin altında silah ve onun aracılığı ile gelen milyon dolarların olduğunun daha net bir şekilde görüldüğü şu günlerde bu işte en karlı tarafın ABD ve onuna ortakları Avrupa’nın çıktığını bir kez daha görmekteyiz.

Peki bunlar olurken Başkan Erdoğan başta olmak üzere bir çoklarının bile şaşırdığı Afrin’de ki gelişmeler ardından şimdi de Sincan’da çekildiği ileri sürülen PKK’nin durumu da tartışılır hale geldi..

Çünkü bir zamanlar, ‘cehennemden çıktı geldiler’ denen ve yıllarca oynadıkları korku filmi ardından bölgeye ABD’nin yanı sıra Rusya’yı getiren ve Suriye’nin altını üstüne getiren İşİT’e oynatılan oyunun aynısı sanki şimdi de PKK’ye oynatılmakta gibi..

Yani ‘Çık ortaya devlet kuracağını söyle, önce çukurları kazı 5 bine yakın genci o çukurlara gömdür, ardından ‘Suriye’de Kanton kurdum de Türkiye’yi de bölgeye çek, bizde silahlarımız satalım’ filmi oynanıyor ve bu filimde silah satış bürosunun görevini de PKK üstlenmiş gibi..

Bilemiyorum ama 7 Haziran’da HDP’nin aldığı oyları içine sindirmemiş gibi 1 Kasım seçim sürecini başlatan adımlar atan ve bu adımları attıkça başta Kürt siyasetçileri olmak üzere bir çok insanı zora sokan Öcalansız PKK sanki burada da bir başka görevde gibi..

Salim Müslim’in Türk Askerini bölgeye çeken adımlar daha atılmadan bölgeyi terk etmesi gibi önce Afrin’den ardından Şengal’den çekileceğini belirten aynı PKK’nın neden bir çok insanın yanı sıra barış sürecini zora sokan ülke içinde ki adımlarına ‘Türkiye’den de çekiliyoruz’ demediği de ayrı bir soru ve tartışılır bir durum..

Kısacası değeneğin her iki ucuna da dokunmanın bir hayli zor olduğunu gördüğüm şu günlerde Uğuru Mumcu’nun kitaplarını bir kez daha okuyup, burada ki oyunun nasıl olup yıllar önceden planlandığını görün diyeceğim..

Ama korkum o ki benimde içinde bulunduğum çok meraklıların ya Mumcu gibi yada onca gazeteci ve bilim adamı gibi bir akıbete uğrayabileceğinden korkarım..

Öyle ki dağı taşı bombalarken sanki bir şey görmüş gibi çarpılan ve arıdan veda konuşması yapıp, istifa etmese de kızağa alınmışcasına kenara çekilen içişleri bakanı gibi bizlerinde bu işleri çok karıştırmaması gerekir bir durumdayız gibi..

En iyisi Putin’in nasıl olup o kadar başarılı (!) bir politika izlemesine karşın geçtiğimiz günlerde yapılan seçimlerde %99′ değil de, %76 gibi küçük (!) bir oy ile yeniden seçilmesini tartışalım..

Çünkü sahada kendisine ses çıkaracak bir muhalefet bırakmamasına karşın Putin’in Arabistan ve diğer demokrasisi çok gelişmiş (!) diktatör, aşiret ve krallıklardan daha az bir oy alması PKK’dan ve onunla birlikte bölgede satranç oynayanlardan daha önemli bir konu ve bir o iktidar da tehlikesiz bir durumdur..

Evet şeker fabrikaları ardından ABD’de de füze alacağını öğrendiğimiz Türkiye’nin Rusya’dan sonra Amerika’da alacağı füzeleri beklerken vali ataması beklenen Afrin’in ardından Şengal’dan da çekileceğini belirten PKK Türkiye’den ve Kandil’den de çekilir mi sizce demeden biz en iyisi Putin’i kıskanıp, onun aldığı oylardan biraz daha fazlasını almak için hazırlıkların devam ettiği 2019 seçimlerine bakalım..

Çünkü yaşananlara baktıkça, okudukça zaten olmayan aklımız iyiden iyiye kendisini yeyip, bitirecek gibi..

Bu arada dün Barzani’ye terörist deyip çok kızanların Barzani’nin kontrolünde olan Erbil’e uçak kaldırmaya yeniden karar verirken aynı karar vericilerin yine Ardahan Havaalanı istemini gözardı etiklerini de hatırlatalım?