Atalay: Yan Cebime Koy Dedi.. Yani yine Aday!

Yeniden aday olup olmama konusunda kendi fikrinin yanı sıra partisinin görev vermesi ile ilintili olduğunu yazan ve günü geldiğinde gerekli açıklamayı yapacağını belirten Atalay bu açıklama ardından daha önce zamanın Ardahan İl Telekom Müdür tarafından Ardahan’ın alt yapısına eklenen fiber kablo sisteminin ilçesi Göle’ye de yaptıracağını işaret ettiği yatırımları sırlaması Atalay’ın yeniden milletvekili adayı olup, olmayacağı adeta ‘İtemiyorum ama yan cebime koy’ demeye getirdiği dikkatlerden kaçmadı.


İşte Atalay’ın o açıklaması;


Değerli Ardahanlı Hemşerilerim,


Önümüzdeki seçimde adaylığımla ilgili haberlerin tamamı asılsızdır. Bu konu sadece benim şahsi bir mes’elem değildir. Bir partinin üyesiyim ve bir memleketin sorumluluğunu yüklenmişim. Bunun bilincinde olarak görüş ve kararımı zamanı gelince burada sizinle paylaşırım. 

Şu an itibariyle önümüzdeki günlerde müjdesini vereceğim üç dosya üzerinde çalışıyorum:

1-Yeni Serbest/Sınır Ticareti

1-Fiberkent

2-Hayvan Hastalıkları Araştırma Enstitüsü


Küçük Ama Güzel ARDAHAN’A Hayırlı Olsun.



Seçim, Fenerbahçe-Beşiktaş, Karsspor-Sarıkamışspor Ne Alaka?


Ardahanlı Gazeteci Meslektaşım Levent Gültekin’den sonra CHP Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz’ın da Başkanlığa aday olduğunu açıkladığı 24 Haziran 2018 tarihinde  yapılmasına karar verilen Başkanlık ve milletvekili seçimlerinin yoğun bir şekilde tartışıldığı bir zamanda milyonların gündemini ikinci  kez sarsan Fenerbahçe-Beşiktaş maçında yaşananlar sizce normal mi ? 


Bana sorarsanız  bu durumun hiç de  normal olmadığı ve hatta hiç de  hayra yorumlanacak bir durum olmadığını söyleyeceğim .


Çünkü bu karşılaşmadan önce Başkanlığı kafasına koyan Cumhurbaşkanı  Erdoğan’ın bir hafta önce Galatasaray ile karşılaşan Başakşehirspor maçı öncesi durup dururken  Başakşehir taraftarlarına ‘Tribünleri doldurun’ demesinin ardından yaşanan gerginliğin devamı dün gerçekleşen karşılaşmada ortaya çıktı gibi..


Nasıl mı?


Öncelikle yazımı okuyacakların dikkatini çekmek isterim ki ;  zaman zaman sert bir dille eleştiriyor olsam da  Başkan Erdoğan’ın ve AK Partinin düşmanlığını yapmayan sade bir vatandaş gibi  Fenerbahçe taraftarı olan biri olarak benim dün yaşananlara taraflı baktığım anlaşılmasın lütfen..


Çünkü birincisi siyasetin içindeyim ama hiçbir partili değilim, Fenerbahçe taraftarıyım fakat  koyu ve de fanatik ya da  holigan derecesinde değilim.


İkincisi futboldan çok siyaseti, satranç, kayak ve bisiklet yarışlarını izlemekten zevk alırım.


Ancak milyonların olduğu gibi benimde dünkü Fenerbahçe- Beşiktaş maçları gibi önemli derbi  karşılaşmalarının önemine göre takip edip,  sonucunu da merak edenlerdenim.


Gelelim maça;


Takımı yenildiğinde adeta kanı kuruyan yaşı 80’e dayamış olan fanatik bir Galatasaray taraftarı  ile izlediğim dün akşamki  Fenerbahçe-Beşiktaş maçının daha ilk dakikalarında bir şeyler olacağı belli gibiydi..


Çünkü maçın ilk on dakikasının ardından gerek saha da gerekse tribünlerde yolunda gitmeyen bir şeyler var gibi ilk sinyalleri verilse de biz, “ Yok canım derbi maçının  heyecanıdır’ diyip ,  çaylarımızı içerek maçın koptuğu dakikalara kadar sakince izlemeye devam ettik.


Galatasaraylı arkadaşımın Fenerbahçe’yi  çok fazla  sevmediğini bildiğimden dolayı  sessizce izlediğim karşılaşmanın bir anda gerilmesi  ile ikimiz de  iyiden iyiye pür dikkat kesilip, olacakları beklemeye başladık..


Ve sonuç sizlerin de bildiği gibi maçın tatil edilmesi ile son buldu.


Başta sanal ortamda olmak üzere tv kanallarında , özel konuşmalar ve sohbetlerde, ‘Ne oldu şimdi, bu gerginlik, bu istenmeyen olaylar niye çıktı?’ tartışmalarının hızla başladığı bir sırada dikkatimi çok çeken gelişmeler oluyordu.


Başta birlikte maçı izlediğim Galatasaraylı arkadaşım olmak üzere bir çok kişinin bir taraftan sporda yaşanan bu tür olaylara tepki koyanlar , diğer yandan bıyık altı kıs kıs sevinen Galatasaraylılar gibi adeta ‘Fenerbahçe’ye  iyi oldu’ diye aklından geçirenler ve  birileri de seçim kararı öncesi olaylar büyüyecek diye el ovuşturanlar.


Ben ise  korkuyordum, tedirginlikle gelişmeleri bekliyorum 


Çünkü  yaşananlara biraz da komplo teorisi gözü ile bakıp, ‘bu iş seçim öncesi bir dalavereye ve karanlık bir oyuna benzer gibi’ oldu diyordum. 


Çünkü maçı izlerken erken gelen sarı ve kırmızı kartlar, kartı gören futbolcunun seyirciyi tahriki ardından alakasız bir anda bir futbolcunun gidip tribünle muhatabı, sonra Şenol hocanın kafasının yarıldığı haberi ve son olarak  kafasındaki  dikişlerin fotoğraflarının jet hızıyla  basında yayınlanması bu işin sanki önceden planlanmış  karanlık bir oyun olduğu kanısına varmama sebep oldu .. Bu olaylar sonucunda  komplo teorisi olduğunu düşünürken aynı gün İstanbul’dan çok uzaklarda olan Kars’ta da  yine bir futbol karşılaşması ardından yaşananlar aklıma geldi.


Aynı zamanda arkadaşım olan Muharrem Yıldız’ın başkanlığını yaptığı Karsspor’un Sarıkamışspor’a yenilip, BAL ligine veda etmesi ardından,  futbolcularının Karsspor yöneticileri tarafından sopalarla dövülmesi olayı ile Fenebahçe-Beşiktaş maçında yaşananları bir birine bağlayıp, ‘Seçim öncesi yine mi acaba?’ sorusunu sorup, kendi kendime cevap aramaya başladım.


Bu komplo teorime neden gerek duyduğumu soracaklara 7 Haziran seçimleri sonrası yaşanan ve 1 Kasım seçim sürecini başlatan gelişme ve olayları hatırlatmak istemesem de seçimler öncesi bu yaşananların ‘yahu  kardeşim bir maç karşılaşmasında yaşanan normal şeyler’ deyip geçilmemesi gerekir diye düşünüyorum ..


Çünkü zaten iyiden iyiye gerilmiş olan ortam sanki bir kıvılcım bekler gibi.


Kısacası ve işin özeti;


Umarım sizlerin de anlatmak istediğimi anladığı ama benim gibi korkup, dillendirmediği seçimler öncesi yaşanması muhtemel olayların hazırlığı değildir bu yaşananlar..


Ve aklıma getirmek istemediklerim benim paniklenip, kendi kendime kurduğu komplo teorisi olarak kalır..