BELEDİYE BAŞKANINI VURAN ARDAHAN'DA TUTUKLU!


SÎZDE KONUĞUMUZ OLUN..



Gazeteci Fakir Yılmaz Pazar Günleri ve Hafta İçi Özel Programlarla TEMPO TV’de 


Sizde Tempo TV ekranına konuksunuz..



MERHABA Ardahan’daki gelişmeleri görüntülü izlemeniz için youtube ArdahanTV Kanalımıza abone olmanız umuduyla. Son iki haberimiz için TIKla abone ol, izle..  


Bu haber aşağıda ki linki kopyalayarak izleyebilirsiniz..


https://www.youtube.com/watch?v=x_54lQa4WaQ&ab_channel=ArdahanTV



Trabzon Yomra’nın İYİ Partili Belediye Başkanı Mustafa Bıyık’a, 11 Haziran 2021’de tarihinde yapılan silahlı saldırıyla ilgili yargılama devam etti. Tutuklu sanıkların tutukluğunun devamına karar verildi. Yargılama, 3 Haziran 2022 tarihine ertelendi.


Trabzon Yomra’nın İYİ Partili Belediye Başkanı Mustafa Bıyık’a 11 Haziran 2021’de tarihinde yapılan silahlı saldırıyla ilgili yargılama, ikinci duruşma ile Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etti. Duruşmaya tutuklu sanık Tolgahan Kılıç, Oltu T Tipi kapalı cezaevinden, Halit Aytekin ise Ardahan T Tipi Kapalı Kapalı Cezaevi’nden SEGBİS üzerinden katıldı. Tutuksuz yargılanan Ayhan Kılıç ise duruşma salonundaydı.


Tutuklu sanıklardan Tolgahan Kılıç, “Bu işin ihaleyle ilgili bir yanı yok. Ben Halit’in beyanlarının dikkate alınmasını isterim. Ben azmettirmedim. O kendisi bir şeyler yapmıştır” dedi.


Tanık olarak dinlenen Fen İşleri Müdür Vekili H.A, “Yomra Belediyesinde Fen İşleri Müdür Vekilliği yapmaktayım. İlk ihaleyi Ali Mete Türkler ve Rüzgar Mühendislik isimli iş ortaklığı en iyi teklifi vermişti. Ancak maliyetlerden dolayı ihale sonuçlanmadı. İhale evraklarını Tolgahan Kılıç bana getirmişti ve ben de işlemlerini yaptım. İhale salonunda ihaleyi Tolgahan Kılıç ve Ayhan Kılıç takip etmişti. Bu kişilerin belediye başkanına karşı husumet güdüp gitmediklerini bilmiyorum. İhale süreciyle ilgili bilgim bunlardan ibarettir” dedi.


Tanık olarak dinlenen inşaat müteahhitti H.Ş taraflar arasında bir husumet olup olmadığını bilmediğini belirterek şunları söyledi:


“İnşaat müteahhidiyim. Ayhan Kılıç benim çocukluk arkadaşım Mustafa Bıyık’la da siyasi olarak arkadaşız. Halit Aytekin adlı kişi Başkan Bıyık’a ateş etmiş. Tolgahan Kılıç ve Ayhan Kılıç’ın azmettirdiği iddiası var. Onun öncesinde böyle bir olay konuşulmadı. Olay olduktan sonra basından öğrendim. Ayhan Kılıç’la komşuyuz. Çocukluk arkadaşımdır. Mustafa Bıyık’ı da tanırım. 2019 seçimlerinde Ayhan Kılıç İYİ Parti adayına, biz AK Parti Adayına destek verdik. Aralarında husumet olduğunu bilmiyordum. Ben de geçmişte Demokrat Parti ilçe başkanlığı yapıp siyasetle ilgilendim. Hem kamuoyunda hem de basında Yomra ilçesiyle ilgili olayları takip ederim. Shell’de petrolün satılmasıyla ilgili benim de eleştirilerim oldu. 13 milyona satılmasının çok cüzi bir rakam olduğunu söyledim. Bu benim fikrimdi. Sonuçta yargıya gidildi ve gerçek değerinde 20 milyona satıldı. Bunun haricinde Ayhan Kılıç’ın Mustafa Bıyık’la şahsi bir husumeti olduğunu bilmiyorum.  İhale iptali olaylarını bu olaylardan sonra duydum. Bunun öncesinde ihale iptalini ve benzeri durumları duymadım. Taraflar arasında husumet olup olmadığını bilmiyorum.”


“ANLAŞMAZLIK OLDUĞUNU DUYDUM, SOMUT BİR TEHDİT DUYMADIM”


Tanık olarak dinlenen Meclis Üyesi E.Ç, “Emekliyim. AK Parti Belediye Meclis üyeliği yapıyorum. 2019 seçimlerinden beri bu görevi yapmaktayım. Sanık Ayhan Kılıç, Mustafa Bıyık’ı desteklemiştir. Ayhan Kılıç’ı 30 yıldır tanırım. Tolgahan Kılıç’ı da onun oğlu olduğu için bilirim. Düğün salonunu yıkıp yerine yeni bir kültür merkezi yapacağını Meclis’te beyan etti. Sonrasında süreç işledi. Bildiğim kadarıyla Tolgahan Kılıç ihaleye başvurdu ve aldı. Başkan Bıyık takdir hakkını kullanarak iptal etti. Sonrasında sağdan soldan sokaktan belediye Başkanı ile Kılıç arasında bir anlaşmazlık olduğunu duydum. Ancak somut olarak bir tehdit duymadım. Bunların hepsi duyumdan ibarettir” ifadelerini kullandı.


“KÖY YOLUNDAYKEN TESADÜFEN ALDIK”


Olay günü Halit Aytekin’i köy yolundan araca alan tanık E.B., Halit’i tanımadığını köy yolunda araca el kaldırdığını belirterek, “Lokanta işi yapıyorum. Ayhan Kılıç ve Tolgahan Kılıç’ı tanırım. Diğerini tanımam, Halit’i tanımam. Hava almak için köye çıktık. H.S’in kullandığı araçtaydık. Yolda gelirken Halit Aytekin olduğunu öğrendiğim şahıs el kaldırdı. Araca aldık köy yolu 5 dakikadır, önümüze bir doblo kırdı. Polis direkt ona baktı ‘tanımıyoruz’ dedik. Halit’i gözaltına aldılar. Halit de silah olup olmadığını görmemiştik. Polisler bizim yanımıza gelince üzerinde olan silahı arabanın altına atmış. Belediye Başkanı’na saldırı olayını ben daha önceden duymamıştım” dedi.


“HALİT EVİME GELDİĞİNDE ELİNDE DESTE İLE PARA VARDI”


Bir başka tanık S.T. ifadesinde Halit’in evinde çok kalmadığını ve taksiciyi aradığını belirterek şunları söyledi:


“Ben Yeşiltepe’deki evdeydim. Halit geldi Kızım olan A.T’in önceden arkadaşıdır. Kapıda onu görünce açmak istemedim ama ısrar edince açtım. Neden geldiğini sorduğumda bana Yomra belediye başkanına 5 el ateş ettiğini ancak yaralanmadığını söylediğinde ben de ona niye evime geldin dedim telefonunu kullanabilir miyim dedi. Telefonu kullanıp taksiciyi aradı. Halit bana bu iş karşılığında kendisine para vereceklerini söylediğinde ona bende ona para karşılığında belediye başkanına ateş etmesinin yanlış olduğunu söyledim. Halit Aytekin evime geldiğinde elinde deste ile para ve silah vardı. Bana bu şekilde söyledikten sonra taksiciyi arayıp çıktı. 5-10 dakika kadar evimde kaldı. Taksici gelene kadar evimde bekledi.  Bana herhangi bir para vermedi. Kızımla da görüşmedi. Sonrasında evden ayrıldı.”


Emniyette alınan ifadesinde 30 bin lira aldığı yönündeki ifadenin hatırlatılması üzerine S.T., “Tolgahan Kılıç’ın Halit Aytekin’in kendisine 5 hap verdiğini söyledi. İfadem genel olarak doğrudur. Tolgahan Kılıç’ın kendisine uyuşturucu hap içirdiğini ancak Tolgahan Kılıç’ın kendisine silah verdiğini söylesem de bu doğru değildir. Ben az önce evinde 5-10 dakika kadar kaldığını söylesem de 20 dakika kalmış olabilir. Daha önce ifademden 30-35 dakika kadar kaldı desem de olayın üzerinden zaman geçti. Tam olarak hatırlamıyorum” dedi.


“EŞİM ONUNLA GÖRÜŞMEMİ İSTEMİYORDU”


Tutuklu sanık Tolgahan Kılıç tanık beyanlarını ve üzerine atılan suçlamaları kabul etmeyerek tahliyesini talep ederken, “Ben o dönem cezaevindeydim. Benim dosya verme imkanım yok. Niye benim adım söylendi bilmiyorum. Bu süreç kesinlikle ihaleyle ilgili olan bir süreç değildir. 2019 dönemiyle alakalı. 2019 mahalli sürecinde vermiş olduğum mücadelenin karşılığını alamadım. Babamın tek hatası internetten yapmış olduğu paylaşımlardır. Eşim onunla görüşmemi istemiyordu. Halit’e yanıma gelme dedim. Bize güzellik yapma, yanaşma arzusu mu vardı bilmiyorum. Halit tekrar bize yaranmak için, gözümüze girmek için mi yaptı bilmiyorum. Bu işin ihaleyle ilgili bir yanı yok. Ben Halit’in beyanlarının dikkate alınmasını isterim. Ben azmettirmedim. O kendisi bir şeyler yapmıştır” dedi.


Cumhuriyet savcısı ve avukatlarının beyanlarının ardından mahkeme heyeti; bir sonraki duruşmaya, olaya ilişkin videolara dair bilirkişi raporlarının getirilmesine, duruşmaya katılmayan tanığın bir sonraki celseye zorla getirilmesine ve sanıkların mevcut hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 3 Haziran 2022 tarihine erteledi.


ANKA / Esra Nur Pervan – Yerel



GÖLE-FED’E ÇÖKENLERE


GÖLELİLERDEN TEPKİ..


Kuruluşundan bu yana aynı isimle yönetilen Göle Dernekler Federasyonunun kongresini kaybedeceklerini anlayınca kanunsuz ve yasal olmayan ayak oyunları ile ertelemeye gitmeleri Gölelilerin tepkisine neden oldu.


BIRAKIN AYAK OYUNALRINI DA ÇEKİLİN ARTIK!


800 delegesi olan İstanbul Göle Dernekler Federasyonunun 3. Olağan Genel Kurulu ‘çoğunluk sağlanamadı’ gerekçesiyle ertelenirken bu ertelemenin yasal şekilde yani bir hafta sonraya değil, 2 ay sonraya ertelenmesi Gölelilerin tepkisini çekti.


Bir çok köy dernek başkanı ve delege birilerinin federasyona çöktüğünü iddia edip, alınan bu yasal olmayan kararı kınarlarken kongrenin daracık bir yerde yapılmak istenmesi de dikkatlerden kaçmadı.


HEP AYNI DALAVERE!..


Yasal olarak ertelenmediği gibi yine yasal olmayan yani genelde Cumartesi ve Pazar günleri yapılan Genel Kurulu Ramazan’ın ortasında hem de Perşembe mesai günü yapılmak istenmesine tepki gösteren Göleliler, istenmeyen ve kaybedeceklerini anlayanların dalaverelerine tepki göstermesi üzerine bir hayli gergin geçen Genel Kurulda neredeyse kavga çıkacaktı.

800 delegesi olan bir federasyonun genel kurulunun 50 M2’lik köhne bir binada yapılmasına karar verilmesine de tepki gösteren Göleliler toplanan paraların nereye gittiği belli olmayan geceleri şaşaalı yerlerde yapan mevcut yönetimin bu davranışını da kınarlarken Göle Gölelilerindir diyerek bir kaç kişinin olmadığını belirttiler. Ramazan’a üstelik de mesai günü olmasına rağmen Sosyal medyadan üzerinde resmi olarak değil sanal duyurularla ‘Genel Kurul yapılmayacaktır’ ilanının da yasal olmadığını belirterek, mevcut yönetimin Göle adı üzerine çöküp, kendi öz çıkarları dışında bir şey yapmadıklarını da öne sürdükleri  görüldü.



Bu Yaşananları Ancak Barış Dili Çözer..


Cumhurbaşkanı Başkan Erdoğan’ın da savaş dediği Afrin Operasyonundan sonra şimdi de Irak’ta devam eden ölümlerin durması ve bölgede oynanan oyunların bozulmasının tek ama tek bir yolu var.


O da yıllardır ortaya konulan yanlış politikalar dolayısıyla gün geçtikçe iyiden iyiye birbirinden kopan Türk- Kürt Kardeşliği makasının yeniden ele alınması ve makasın açılan ağzının daha çok kan akmadan kapatılmasıdır.


Bunun için Afrin, Irak Operasyonları başta olmak üzere ülke içinde ve dışında çatışmalara neden olan adımların geri atılması gerekir.


Çünkü bu her iki tarafı da yaralayan ve kardeşlik makasını iyiden iyiye geren adımlar atıldıkça başta Amerika olmak üzere bölgede ve ülke üzerinde hesapları olanların oyunlarını görmemiz gerekir.


Sesi sedası çıkmayan ama Türkiye’ye yeni silahlar satan İngiltere’nin ve diğer Avrupa ülkelerinin bu ülke ve bu bölge üzerindeki hesaplarını bozmanın zamanıdır.


Bunun içinde barış sürecinde olduğu gibi bu konuda da cesaretle adım atacak olan ve oylarının büyük bölümünü Kürtlerden alan Başkan Erdoğan’dır..


Barış süreci diye adlandırılan ve şu an hala buzlukta tutulup, dondurulmak istenen ama hep sıcak ve yakıcı olan sürece ‘Gerekirse elimi değil, başımı da koyarım’ diyen ve başlatan Erdoğan’ın bu yönde atacağı adımın yanı sıra yaşanan çatışma ve ard arda gelen şehit haberleri ile gün geçtikçe daha çok sarsılan ve yıllardır birlikte yaşadığı, kız alıp verdiği komşusu Kürde diş bileyen Türklere de büyük iş düşmektedir.



Türklerin kendi atasözlerinin işaret ettiği gibi ‘Kan kanla değil, su ve sulh ile yıkanır’ diyerek bu yönde atacakları barış adımı ile ABD, AB ve Rusya’nın oyunlarını bozacak, ülke ve bölge üzerindeki oyunlarını bozacak, ortadan kaldıramazsa da en azından 30-40 bilemediniz 100 yıl öteleyecektir.


Bu nedenle; Türkler, Kürtler ile Kürtlerde, Türklerle barışmalı, onlara başkaları değil, birbirlerinin kardeş olduğunu anlatacak yeni adımlar atmalı, bu yönde kardeşlik tohumları atmalıdırlar.


Aksine ölende, ağlayanda ve gün geçtikçe birbirinden biraz daha ayrılan da Türk ve Kürt kardeşliği olacak, bir taraftan Kürtlerin yanında olduğunu diğer yandan Türklerle müttefik olduklarını belirtip, her iki halkın göz yaşları ile mutlu olanlar dost olmadığını belirttiğimiz Amerika başta olmak üzere silahları ile dünyayı kana bulayanlar mutlu olacak, kıs kıs gülmeye devam edecekler..


Bunun önüne geçmek içinde başta sanal ortamda Kürtlere, onların seçtiklerine, partilerine ve yedi sülalelerine küfür eden dost, kardeş bildiğimiz Türkler klavye kahramanlığını bir an önce bir kenara bırakıp, barışa yönelik bir genel af dahil güzel ve umut veren mesajlar vermekle başlamalı…


Türk siyasiler dışarıda ya da başka yerlerde değil, Ankara’da, Ardahan’da Kürt siyasiler ile bir araya gelmeli ve kardeşliği yeniden yeşertecek söylemler içine girmeli…


Televizyon başlarında ellerine aldıkları çubuklarla kaç Kürdün daha öldürüldüğünü anlatanlar, bu ülkenin hepimizin olduğunu, komşularımızla savaşı değil, barışı konuşmalıyız demeli ve gündemi germekten kaçmaları gereklidir.


Kürtler de Barzani gibi birilerinin gazına gelmemeli, kardeşliğe yara veren adım ve söylemlerden kaçmalı.


Yaşananların kendilerini de yaraladığını, zarar verdiğini yüksek sesle söylemeli, dile getirmeli.


Evet bu anlattıklarımız için zaman geçti mi?


Hayır..


Peki bunları yapmak zor mu?


Hayır..


Para, pul lazım mı?


Hayır..


Sadece barış dilini kullanmak yeter ve artar..


Haydi bugüne başlarken bu dediklerimizi yapalım..


Yapalım da bir bakalım, kapalı hava da bulunan kara bulutların nasıl dağıldığını ve her iki toplum üzerine güzel günlerin geldiğini ve güneşin doğduğunu hep birlikte görelim..



arşiv haber 26/05/2017 tarihli haber/yorum


Avrupa’dan Göleliye Ödül..


Avrupa’nın en büyük ödülü Nilüfer Göle’ye Prof. Dr. Nilüfer Göle, ‘Gündelik Yaşamda Avrupalı Müslümanlar’ adlı kitabıyla ‘Yeni Avrupa Elçisi Büyük Ödülü’ne layık görüldü.


Göle, Avrupa konusunda fark yaratan çalışmalara sunulan ödülü Polonya’da düzenlenen törende aldı. Kitapta, 2009-2013 yıllarında 21 Avrupa kentinde göçmen Müslümanlar ile yerel halkı yüz yüze tartışma toplantılarında biraraya getiren saha araştırmasının sonuçları değerlendiriliyor.


Sosyolog Prof. Dr. Nilüfer Göle, ‘Gündelik Yaşamda Avrupalı Müslümanlar’ adlı kitabıyla ‘Yeni Avrupa Elçisi Büyük Ödülü’ne layık görüldü. Göle, ödülü önceki gün Polonya Gdansk’ta Avrupa Dayanışma Merkezi Müzesi’nde düzenlenen Avrupa Üstüne Düşünceler Forumu’nda aldı.


Bu sene altıncısı verilen bu ödül her yıl Avrupa Dayanışma Merkezi ve Polonya Jan Nowak-Jezioraski Doğu Avrupa Koleji Avrupa konusunda fark yaratan ve Lehçede yayınlanmış kitaba ve onun yazarına takdim ediliyor. Türkçe’de 2015 yılında çıkan Göle’nin kitabı Almanca, Fransızca, İngilizce ve Lehçe dillerinde de yayımlanmıştı.


Göle ‘Gündelik Yaşamda Müslümanlar’ kitabında, 2009-2013 yıllarında Avrupa’nın 21 kentinde ‘göçmen’ Müslümanlar ile ‘kökten’ Avrupalıları yüz yüze tartışma toplantılarında biraraya getiren saha araştırmasının sonuçlarını yorumluyor. Araştırmanın amacı İslam’ın gündelik yaşamda görünürlülük kazanmasıyla birlikte ortaya çıkan ihtilafları çift başlıklı okumaya tabi tutmak. Prof. Dr. Göle, özellikle namaz, örtünme, helal ve şeriat etrafında yapılanan inancın Avrupa seküler modelinde ortaya çıkardığı yapı-bozucu etkilerini irdeliyor. Geliştirdiği ‘Deneysel Kamusal Alan’ yöntemi sayesinde Göle pek çok basmakalıp düşünceyi sarsıyor ve bütün bu tartışmaların, aslında çatışmalara rağmen, ortak bir kamusal kültürün ortaya çıkmasına paradoksal biçimde katkıda bulunduğunu gösteriyor.


**Göleli Şengal’da Öldürüldü..


*18/0472015 Tarihli Haber


YPG Üyesi Gülcan Özdemir


Ailesi İstanbul’da yaşayan Göleli Özdemir ailesinin kızı Gülcan Özdemir katıldığı YPJ saflarında giriği çatışmada hayatını kayıp etti.

İstanbul’da toprağa verildiği öğrenilen Gülcan Özdemir’in geçtiğimiz yıllarda Şengal’e gidip YPJ saflarına katıldığı öğrenildi.


**YPJ’li Özdemir’i binler son yolculuğuna uğurladı


Tirpespî’de DAİŞ çetelerine karşı savaşırken yaşamını yitiren Ardahan Göleli YPJ’li Gülcan Özdemir (Sara Dersim) Gazi Mahallesi’nde düzenlenen cenaze töreninin ardından binlerce kişi tarafından son yolculuğuna uğurlandı.


Tirpespî’de DAİŞ çetelerine karşı savaşırken yaşamını yitiren YPJ’li Gülcan Özdemir (Sara Dersim) için Sultangazi ilçesi Gazi Mahallesi’nde binlerce kişinin katılımıyla tören düzenlendi. Mardin Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsi işlemlerinin ardından önce Diyarbakır’a ardından da İstanbul’a getirilen Özdemir’in cenazesi Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan alınarak Gazi Mahallesi’ne getirildi. Gazi Cemevi’nde düzenlenen cenaze törenine KJA, YAKAYDER, SODAP, GÖÇ-DER, Demokratik Alevi Kadın Hareketi, TUAD, HDP İstanbul il yöneticileri ile yüzlerce kişi katıldı. HDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy’un da katıldığı törende YPJ bayrağına sarılı Özdemir’in tabutu “Jin jiyan azadi”, “Şehid namirin”, “Bijî Serok Apo” sloganları ile karşılandı. Dini vecibeleri yerine getirilen YPJ’li Özdemir’in cenazesi kadınlar tarafından omuzlanarak, yürüyüşle Gazi Mezarlığı’na getirildi.


“Baharı uyandıran cemre gibi halkların bilincine güneş yüreğini umut oluyorsunuz”, “Sara Dersim yoldaş halkların kardeşliğinin mücadelesinde yaşayacak” pankartlarının açıldığı törende konuşan YPJ’li Özdemir’in ağabeyi Kubilay Özdemir, “Üzgün değiliz aksine onurluyuz çünkü devrim şehitler ile yüceldi” dedi. Törende konuşan KJA İstanbul İl Koordinasyonu’ndan Türkan Esen ise Özdemir’in “Dersim’in isyan kızı” olduğunu ve kadın mücadelesini Dersim’den Rojava’ya taşıdığını söyledi.


Törende konuşan HDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy da Rojava’da kadınlar tarafından yapılan devrimin tüm dünya gündeminde olduğunu söyledi. Konuşmaların ardından Özdemir’in cenazesi sloganlar eşliğinde kadınlar tarafından toprağa verildi. Cenazeyi defneden kadınlar, Özdemir’in mezarına Kobanê’de taşıdığı şal, PKK bayrağı ve karanfiller bıraktı.


Ardahanlı Siyasi Fetocu Var mı?








  Fakir Yılmaz Yazıyorsam Sebebi Var

fakiryilmaz323@hotmail.com


Hükumetin ortağı konumunda MHP’nin bile AKP’li siyasiler içinde hiç mi fetocu siyasi yok?’ diyerek dikkat çektiği bu durum benim dikkatimi Ardahanlı siyasilere çevirdi.

Gerçi son genel seçimlerde bu yönde bir çok kez yorum ve haberde bulunduğumu da hatırlatan bu duruma bakınca öncelikle Fetonun Ardahan’da kamp kurmasına öncülük eden Ardahan’da siyaset yapanlar aklıma geliyor.

Evet bir zamanlar Hoca efendi deyip, el eteklerini öptükleri feto adına okular açan, onun adına yurtlar yaptıranlar olmak üzere Ardahan’da hiç mi fetocu siyasiler yok?

Sorumu genişleterek şu an bulunduğum İstanbul’da, sık sık gittiğim Ankara’da ve diğer illerde siyaset yapan Ardahanlılar arasına hiç mi fetocu yok?

Bilmem ama benim 30 yıllık gazetecilik hayatımda zaman zaman isimlerini bile verip, fetocu dediklerim şu an her keseten daha çok Reisçi olduğunu da görmekteyim..

Gerçi sadece siyasiler değil, bir zamanlar fetonun gazetesinde çalışan ve hala valiliğin koridorların da tur atan sözde muhabirlerin de içinde bulunduğu çok ama çok fetocu siyasiyi ben değil tüm Ardahan iyi biliyor..

Ardahan’da siyaset yapıp, Şavşat’ın dağlarında villa dizenlerin yanı sıra kendileri olmazsa da eşleri, kardeşleri, akrabaları ve dostları şu an fetoculuk yapanlarla dolu Ardahan’da hiç mi fetocu siyasi yok?!..

Umarım yoktur..