Gazeteci Fakir Yılmaz ile Özlem Şeyma Yılmaz’ın Birlikte Hazırlayıp, TEMPO TV’de Sundukları ‘Gazetecilerle Gündem’ Alı Program Her Pazar Günleri ve Hafta İçi Özel Programlarla TEMPO TV’de




ARDAHAN İÇİN NE YAPABİLİRİZ?
Bir seyahatte görüşme fırsatı bulduğum Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Aksu ve Genel Müdür Murat Erkan’a, “Ardahanlı çocuklarımız için ne yapabiliriz?” diye sorunca Milli Eğitim Bakanlığı ile koordineli yürütülen Zeka Gücü projesini önerdiler tereddütsüz. Hemen harekete geçildi.


Zeka Gücü projesi kapsamında toplu açılışı yapılan 25 yeni sınıftan 70’incisi Ardahanlı öğrencilerin hizmetine sunuldu. Özel yetenekli öğrencilerin yeteneklerini keşfedip, teknolojinin desteğiyle gelişmelerine katkı sağlama amacı taşıyan proje kapsamında Ardahan, yeni sınıf açılan 42’nci il oldu. Zeka Gücü Teknoloji Sınıfları’nda dizüstü bilgisayardan üç boyutlu yazıcıya, akıllı tahtadan elektronik ve robotik kodlama setlerine değin çok geniş teknolojik imkanlar yer alıyor. Öğrenciler bu sınıflarda yapay zeka, kodlama, uzay bilimleri, robotik, akıllı ev ve bulut teknolojilerine yönelik eğitimler alarak yeni projeler geliştiriyor.
Türkiye’nin yerli ve milli ileri teknoloji hamlesine de destek olmak amacı taşıyan projelerle adeta küllerinden doğan gençler, “Eksiğimiz yok, fazlamız var. Yeter ki bize olanak yaratılsın” diyor. Hepsi heyecanlı, hepsi istekli ve mücadeleci. Proje kapsamında 200 bin öğrenci destek aldı. Kurulan Zeka Gücü sınıflarında bugüne kadar sadece çevrimiçi robotik ve kodlama eğitimi verilme süresi ise 400 bin saati geçti. Zeka Gücü projesinde eğitim gören öğrenciler, ulusal ve uluslararası yarışmalarda şimdiye kadar 400’ün üzerinde ödül kazandı. Özel yetenekli öğrenciler, yüksek teknolojiyle donatılmış sınıfların yanı sıra projeye uygun olarak tasarlanmış mobil uygulama üzerinden de 26 farklı dersin eğitim içeriklerine online olarak her yerden ulaşabiliyor. Ayrıca Türkiye’deki tüm öğrenciler http://www.zekagucu. com.tr eğitim portalı üzerinden de Arduino, Robotik, Uzay Bilimleri, Mobil Oyun Geliştirme, Yapay Zeka, Akıllı Ev, Derin Öğrenme gibi eğitim içeriklerine ücretsiz olarak erişebiliyor.

Geniş teknolojik imkanlarla donatılan Bilsem Okulları’nda, ‘eğitim 2023 vizyonunun’ yol haritası niteliği taşıyan Zeka Gücü sınıfları, aynı zamanda çocukların hayallerinin pratiğe dönüştüğü, makus talihin yenildiği yer olmuş. Kaygıları, beklentileri ve gelecek vizyonları benzer olan çocuklar, “Ardahan’ın makus talihini değiştireceğiz” diyerek hedeflerini her gün daha iyiye taşıyacaklarını vurguluyorlar. Bilsem’de eğitim gören öğrenciler, bakanlıkça yapılan tablet sınavının ardından da bireysel değerlendirme sınavlarını geçerek yeteneklerini sergiliyorlar. Öğrenciler, temel düzeyde robotik bilgileri, tam donanımlı bir atölye de hayata geçiriyor. İlk projelerini yapıp, ilk dijital oyunlarını yazan öğrencilerin olması büyük mutluluk yaratmış öğretmen ve velilerde.
Eğitimlere katılan öğretmenler, öğrencilerle birlikte proje ve planlama yapıyor. Turkcell’in hayata geçirdiği Zeka Gücü sınıfıyla birlikte, Ardahan Bilim ve Sanat Merkezi, öğrencilerin hayallerini gerçeğe dönüştürüyor.

Ülkenin en büyük millet bahçesini açacaklarını ilan edip, bu yönde havuz medyasına çarşaf çarşaf reklamlar veren anlayış bahçe yapma işinin yerel yönetimler olduğunu bilmesine rağmen belediye kendilerinde değil diye paralel denilen bir anlayışla hareket edip, cumhuriyetin ilan edildiği başkentte açılışa hazırlanırlarken başta ulusalcılar olmak üzere ülke genelinde birileri de ‘biz daha cumhuriyetçiyiz’ deyip, her tarafı doğayı kirletip, katleden afişler, pankartlar asa dursun ben de cumhuriyetin anladığım halini anlatayım…
Öncelikle kafaların giyotinle kesildiği Fransız İhtilali öncesi bugünkü burnumuzun dibinde adaları olan deniz ve kara komşumuz Yunanistan ve Hitlerin, Musolininin faşist yönetimlerinden arınıp, bugün demokrasinin beşiği denilen Avrupa’yı oluşturan ülkelerin hemen hepsinin cemresinden geçtiği baskıcı faşist yönetimleri değil, halkın yönetimi olan cumhuriyeti bizlere armağan eden Atatürk’ü saygıyla anarak yazıma başlamak isterim.
Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Ajansı, fosil yakıtların insanlar ve çevreye yönelik etkilerine dikkati çekmek için “Yok Oluşu Seçme” kampanyasını başlattığı kampanya kapsamında yayınlanan videoda, uzaydan geldiği öne sürülen bir göktaşını yok ettiği dinozorun insanlığa seslendiği gibi Cumhuriyetinde aynı insanlığa ‘Bir yanınınız zengin, diğer büyük bir yanınızın yoksul’ dediği tüm dünyaya haykırıyor önemimi bilin diyerek…
Nesli tükenen “Frankie The Dino”, adlı dinozor’un Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuşma yapıp, iklim felaketine doğru gidildiğini belirterek, “yok oluşu seçmeyin” çağrısı yaptığı bir sırada cumhuriyeti bahane edip, rantlarına rant katma uğruna matbaalara, afişçilere ödedikleri milyonları yoksul halka çok gören sözde cumhuriyetçilerin yanından cumhuriyet düşmanlarının da değerini bilmediği bir anlayıştır cumhuriyet..
BM Kürsüsünden tüm dünyaya seslenen Dinozor’un yaptığı çağrıda, “İklim felaketine doğru gidiyoruz. Buna rağmen hükümetler her yıl halkın parasından yüz milyarlarca doları fosil yakıtları desteklemek için harcıyor” ifadeleri kullanılırken ulusalcılar başta olmak üzere sözde cumhuriyetçilerin milyonlar ödedikleri afiş ve pankartlarla donattıkları doğayı katleden bir anlayış içinde olan insanlardan ne farkı var sorusunu da sordururken cumhuriyetin sözde değil özde yaşatılmadığı da gözler önüne serilmektedir.
Çünkü İngiltere’nin demokrasi adına Amerika dahil birçok ülkede hala devam ettirdiği sömürgeciliğin adına takılan insan haklarını, eşitliği, özgürlüğü içinde barındıran yani kısa adı demokrasi olan cumhuriyetin öneminin her geçen gün biraz daha anlaşıldığı Afganistanlı, İranlı, Kuzey Kore ve darbe yapılan Sudanlı bir dünyada tek adam, diktatörlük özleminin kimseye yaramadığı daha iyi anlaşılmakta.
Ulusun, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi olan Cumhuriyetin getirilen başkanlık sistemi ile allak-bullak olmasının ana nedenlerinden olan milletin seçtiği vekillerinin değil de, atanmış bakanların, vekillere ”sus konuşma” diyen seçilmiş olan başkanın atadığı başkan yardımcıları olsa da Cumhurbaşkanı olanın tüm cumhuru eşitçe, ötelemeden, terörist demeden temsil etmesini emreder.
Ülkemiz için daha genç olan ve olgunlaşan bir insanın yaşına ulaşan Cumhuriyeti, cumhuru oluşturan milleti, yani insan gibi hayatı bir yaşa gelmiş ve sona ermeyecek, geleceğe ışık tutacak ve kendisini tamamlayan demokrasinin tam yerleşmesine en büyük katkıyı sunacak olan tek ama tek rejim ve de faktördür.
Bu nedenle; 2023’te 100 yaşına girecek olan Cumhuriyet Rejiminin kendilerine sağladığı imkanlar ile ülke yönetiminde bulunan, birkaç kişiye ya da şirkete, cemaate, canana, havuza değil, halka gerçek cumhura hizmet etmek zorunluluğu bulunan herkesin ama herkesin başlıca görevidir.
Bu nedenle herkese bugünkü gibi yarında lazım olacak olan nice Cumhuriyetlere..
arşiv haber 18/10/2018 tarihli haber/yorum/reklamlar
ÜNSEV KOLEJİ’NDEN,
Kardeş okula eğitim yardımı kapsamında, Ünsev Fen Bilimleri Koleji’nin bütün öğrenciler seferber edilerek kardeş okul öğrencilerine, kaynak kitaplar, masal, hikaye, roman kitapları, her çeşit kırtasiye ve giyim yardımları toplanmıştır. Okul tarafından ise çizgisiz top kağıt ve yazıcı toneri bağışlandı.
Toren alani önüne konulan yardım malzemelerini öğrenciler alkışlarla karşıladı. Törende ilk sözü alan, kampanyayı başlatan ögretmen Ergin Taşçı, konuşmasında, “Okul kurucuları, öğretmen ve öğrencilerine, katkılarından dolayı, Çardaklı Köyü ilk ve ortaokul öğretmen ve öğrencileri adına minnet ve şükranlarını ileterek teşekkür ederim.” Büyük bir coşku ve sevinç içinde karşılayan öğrenciler, uzun süre alkışlarını eksik etmediler.
Daha sonra söz alan Çardaklı Köyü Dernek başkanı Rasim Pakır, kendini tanıttıktan sonra: “ “Kampanyayı başlatan, köyümüz öğretmeni Ergin Taşçı başta olmak üzere, okulunuzun kurucuları, yönetimi, öğretmenlere ve en önemlisi de siz sevgili öğrencilere teşekkürlerimi iletirim.” diyerek devam ettiği sözüne, “Bu kampanyada emeği geçen öğretmenimiz Ergin Tasci’ ya’ minnettarlığımızın ifadesi olarak, okulumuz ve derneğimiz adına bu teşekkür plaketi sunuyorum.” dedikten sonra plaketi verdi. Plaketi alan Ergin Taşçı:” Bu plaketi, her ne kadar hak ettiysem de, kampanyaya izin veren kurucuları, okul yönetimi ve öğrencilerimiz adına kabul ediyorum. Bu nedenle bu anlamlı plaketi okuluma vermeyi uygun buluyorum.” dedi.
Toplam 29 koliden oluşan yardım malzemeleri, 12 Ekim 2018 Cuma günü okulda yapılan ve bütün öğrenciler ve öğretmenlerin katıldığı törende, köyün İstanbul’daki ‘Çardaklı Köyü Derneği’ başkanı Rasim Pakır yönetimine teslim edilmiştir. Yönetim tarafından bir veya iki kişi eşliğinde yardım malzemeleri köye ulaştırılacağını belirten başkan, tekrar teşekür etti.
Her şeyden önemlisi ise iki okul öğrencileri arasında dostluk ve kardeşlik düzeyinde arkadaşlığın başlatılması için öğrencilerin yazdığı mektuplar koliler ile gönderilmesiydi. Bu konuda konusma yapan Ergin Bey,: “Mektupla başlayan bu arkadaşlığın sonsuza kadar devam edeceğine inanan öğrenciler, büyük bir coşkuyla mektuplarını yazdıklarını dile getirmişlerdır.
Bugün sınıfımdaki öğrencilerle kampanya hakkında konuşurken, “Bu arkadasliginiz öyle bir seviyeye gelecek ki, siz onu, o da sizi ziyaret edecektir. Gelecekte ülkenin yönetiminde söz sahibi olacaksınız. Hatta gerekirse siz 7. veya 8. Sınıfa geldiğinizde, hep birlikte “Doğu Ekspresi” yle, ailelerimizle birlikte kardeş okul olarak belirlediğimiz köye gider, bizzat tanışır, birkaç gün o bölgeyi gezip dönebiliriz de.” dediğimde, 7. Sınıfı beklemek istemeyen öğrencilerden biri “Bu yıl gidelim.” demesi karşısında, daha mektuplar yerine ulaşmadan öğrenciler deki bu düşünceye hayran olmamak mümkün değil. dedi.
Bayrak töreni sonrası, malzemeler, öğrencilerin de yardımıyla kamyonete yüklenerek yola çıktı.
Yardım malzemeleri, dernek başkanının yakinen tanıdığı otobüsün 15 Ekim 2018 Salı günü otobüsle gönderilecek. Malzemeler, 16 Ekim Çarşamba sabahı köye ulaşacaktır.
Adı da HDP..
Aslında 7 Haziran’dan bu yana bir operasyon olduğunu defalarca yazmış, üzerine basa basa HDP’nin birilerince kontrol altına alınmak istendiğini veya alındığını savunuyorduk.
Bu tezimizin birinci maddesi de ülke de oy diye sayılamayacak kadar azınlıkta olanların pat diye getirilip, sosyalist devrimci diye yutturularak senden, ondan daha büyük HDP’li olarak kamuoyuna lanse ediliyor, ardından parti yönetimine yetmedi seçilecek sıralara konuyordu.
Bunun en son örneği, ‘Ardahan Sarzepli hemşerimizin bileşenler adı altında getirilip, önce eş başkan sonra bu görevi bıraktıktan sonra içeri alınıp, kısa sürede serbest bırakılması ve İzmir’de milletvekili edilmesidir’ diyeceğim de bu hemşerimin eş başkan olarak emeğine saygı olarak demesem de asıl diğer bir örneğin de seçimlere çok kısa b ir süre kalmasına karşın attığı bir twitl birden devrimci ilan edilip, Hatay’da 1. Sıradan milletvekili edilendir..
Yetmedi mi bilmem ama Ardahan’da da durum İzmir, Hatay ve diğer illerden farklı değildi, öyle de oldu.
Bugün yok sayılmak istenen Demirtaş’lı HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde elde ettiği başarıyı gölgeleyen açıklaması ile bomba etkisi yaratan ailesi MHP’li, kendisi HDP’li olan Figen hanımın neden hala hapiste olduğunu da sormak ve birilerine ‘ayıp ediyorsunuz’ diyerek hatırlatmak isterim.
Çünkü aynı Figen değimliydi ki durup, durduk yerde sırtını Kandil’e verip, büyük bir başarı elde edilen 7 Haziran seçimlerinin 1 Kasım’a gitmesine neden olan kişi olarak görevini yapması..
Yani o açıklama ile düğmeye basılmış ve 1 Kasım’a kadar Ardahan Göle’ye kadar gelip çadır kuranlar, Erzincan yolunu kesenler, durup, durduk yerde barış sürecinin bitirenler diye hep anılacak olan hendekçiler aslında kurulan bir oyun oyuncularımıdılar?.
Yani bunlar ve sayamadıklarımız HDP’nin siyasi bir parti kimliğinden uzaklaştırılmadılar mı ya da bunun öyle olmasına katkı sunmadılar mı, bu başarılmadı mı?
Bunu da milliyetçi kesimin tepkilerini Demirtaş’lı partinin üzerine çekmek için kurulan çadırlarda, kazılan hendekler de planlar yapılmış ve son genel seçime kadar bu plan tıkır tıkır işlemişmiydi?..
Demirtaş’ın ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ inadından vazgeçmeyeceğinin anlaşılması ve içeri alınması ardından başta Kürt seçmen olmak üzere Türk toplumunun tanımadığı bir isimin başına getirildiği HDP’nin bugün Demirtaş’ı yok sayıp, yaklaşan yerel seçimlerde MHP gibi birçok yerde aday göstermek istememesi de bu şüpheleri daha da kuvvetlendirmiyor mu?
Bilmem ama benim yıllardır ısrarla üzerinde durduğum ve bu nedenle ne İsa’ya nede Musa’ya yarayamadığım bu tür bana göre doğru tezlerimin gerçekten doğru olduğunu görmek için seçimden seçime ortaya çıkıp, İl Başkanı, PM Üyesi, Genel Merkez Görevlisi adı altında partinin seçimlerde aday belirlemede oynadıkları rolle görev (!) lerini yapanlar bugün partinin 6 yılında Demirtaş’ı görmezden gelmeleri gayet normal ve de doğaldır.
Çünkü ‘Türkiye Partisi olacağız’ denilirken sisteme uyan, muhalefet etmeyen ya da formaliteden arada sırada sözde kükreyen bir parti olmasına çalışılan HDP artık istenen noktaya gelmiş, sus-pus edilmiştir.
Birileri şimdi çıkıp, bana yönelik ‘hain, satılmış’ diyerek aleyhime atıp tutacak ama ben bugüne kadar olduğu gibi bugünde bildiğimi, düşündüğümü yazmaya ve başta Avrupa Diaspoarı olmak üzere İstanbul’da ki sözüm ona büyük çok büyük sosyalist devrimcilerin dün kü Türkiye İşçe Partisinin sol anlayışını olduğu gibi şimdi de HDP’yi bitirme görevinde olduklarını buradan yüksek sesle bir kez daha ilan ediyorum.
Neyse fazla karıştırmadan ve bunlara inanıp, hala aynı hata da olanlara bu son yaşananlar hayırlı olsun mu desek yoksa bugüne kadar bizim defalarca anlatıpta, anlatamadıklarımıza gözüz aydın mı desek?!.
Bilmem ama benim bildiğim tek bir şey var oda birilerinin , ‘benim partim’ deyip, yaşanan gerçekleri görmelerine karşın birçok gerçekte olduğu gibi burada da hala ikiyüzlü olması ve görünen gerçekleri görmek istememesidir.
Ha unutmadan; AK Parti’nin karşısında olduklarını belirtip, ‘Bir oyum İnce’ye bir oyum HDP’ye’ demeyenlerin tekkesi de düşüyor gibi..
Çünkü yeni bir seçim daha geliyor ve kapalı kapılar ardından yeni kurgular hazırlanıyor..
İnanmıyorsanız havuz medyasının bile artık oralı olmadığı ve her geçen gün eriyen muhalefet gibi biten bir parti var artık. Adı da HDP..
a
REKLAMLARINIZ BİZDE SİTEMİZ DE, TEMPO TV DE, GAZETE/DERGİLERİMİZ
VE SANAL ORTAMLARIMIZ DA YAYINLANIR..
ki…
arşiv haber 18/10/2018 tarihli haber/yorum/reklamlar
Ardahan’da bir çok kurumun incelemeye alınacağı öğrenilirken incelemenin başında Köy-Des projeleri olacağı bilgileri alındı.
Yolun kilometresi28 Bin YTL
Ardahan’da yaz aylarında yapılan Köy-Des projeleri ile ilgili olarak bir çok iddia ortaya atılmasına rağmen bir çok yol yapılmadan müteahhitler paralarını aldı.
Başta Göle, Hanak ve Damal olmak üzere yapılan tüm projelerde kaymakamlar ve birlik üyeleri arasında tartışmalar çıksa da kaymakamlar yetkilerini kullanarak işleri devam ettirdi.
Yollar ve su işleri yapıldıkça tartışmalar arttıkça kaymakamlar birlik üyeleri yok sayarak işleri devam ettirdi. 18 Milyon (Trilyon) YTL’ye yakın para ile yapılan projelerin çoğu yarım olmasına rağmen firmalar paralarının büyük bölümünü aldı. Ardahan’da bir kilometre yolun bedeli 28 Bin YTL’ye mal olurken Erzurum’da aynı yolun maliyeti 15 Bin YTL’yi geçmedi. Yapılan yolların çoğu ise eksik ve yanlış malzeme kullanılarak yapıldığı çoğu kes yapılan incelemelerle tespit edildi.
Göle’de işe başlamadan avans verildi
Göle’de yapılan grup yol ihalesinde şartnameye koyulan 50 Kamyon ve 10’a yakın iş makinesinin şirketin öz malı olması ibaresi bir çok firmayı ihaleye teklif sunmadan ihale dışı bırakırken ihaleye tek bir firma girerek işi aldı. İşi alan ÖDF Yılmazlar adlı firmaya ihaleyi aldıktan birkaç gün sonra 525 Bin YTL avans ödendi. 60’a yakın aracı olan firma işe başlamazken firmaya ihaleden 10 gün sonra kiralık araç kullanma izni verildi. Ödf Yılmazlar adına alınan ihale Kaya İnşaat’a ait 20 araç ile yapıldı. Bu olay Ardahan basınında sık sık yer alması ortamı gererken birlik üyeleri ve Göle Kaymakamı arasında tartışmalar çıktı.
Hanak ve Damal’da durum aynı
Hanak ve Damal’da yapılan ihalelerde ise durum pek farklı değildi. Birlik üyeleri ve kaymakamlar arasında sık sık tartışmalar çıkarken sorunlar basına sızdırılıyordu. Kaymakamların birlik başkanı olarak yetkilerin kullanmaları işleri tek başlarına yürütmeleri sorunlara neden oludu. Birlik üyeleri ödemelere onay vermediler. Küfürleşmelere kadar giden olayların ardından firmaların çoğu parlarını alırken yarım kalan kısımlar için küçük meblağlar firmalara ödenmedi.
Bakan’a şikayet edildi.
Yaşanan sorunları Vali ve Milletvekillerine şikayet eden il genel meclisi üyeleri bir sonuç alamazken şikayetlerini bakanlıklara ulaştırdılar. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın Ardahan ziyareti sırasında İl Genel Meclisi Üyesi Bagali Demir yaşanan sorunları sözlü olarak Bakana bildirdi. Halk Eğitim Merkezi’nde yapılan toplantıda vatandaşların aynı konuyu ardı ardına dile getirmesinin ardından Bakan bu konu ile bizzat ilgileneceğini ve bu yönde İl Genel Meclis Üyesi Begali Demir’den ayrıntılı bir dosya hazırlamasını istedi.
Yollar standartlara uygun değil
Ardahan’da yapılan yol çalışmalarının çoğunun standartlara uygun olmadığı tespit edilirken firmaların çoğunun paralarını aldığı bilinmekte. Yapılan yollarda başlıca çıkan sorunlar ise Diranajların standartlara uygun olmaması, yeterli dolgu yapılmamış olması, gösterilen ocakların dışında ocaklardan malzeme çekilmesi, yol genişliğinin eksik olması, ve daha bir çok eksik kontrolörler tarafından tespit edimsine rağmen ödemelerin yapılması.
İşlerin suçlusu basın
Yapılan işlerle ilgili olarak bir çok iddia Ardahan kamuoyunda dolaşırken bu işlerle ilgili olarak yapılan incelemelerde suçlu olarak basın gösterildi. Yapılan yollardaki eksikleri gündeme getiren basın mensupları bir taraftan müteahhitler tarafından tehdit edilirken diğer taraftan da tekzip edilerek yalanlandılar. Yapılan yollar ve harcanan paranın miktarı ise ortada olmasına rağmen kimse inceleme yapma gereği duymadı. Erzurum’da yolun kilometresi 15 Bin YTL yi geçmezken Ardahan ovasında yol yapmak iki katına mal oldu.
Haber ekleme saati: 14.59/05/02/2007
Haber: Bülent Kılıç Foto: Fakir Yılmaz
Herkesin gündemi kendisine!..
Ardahan şehrinin ilçe ve de köylerini tanıtmaya çalışan, internet dünyasında bulunan Web siteleri her geçen gün artarken, bu sitelerin incelemesinde ortaya çıkanın, olay gözden kaçmıyor. Gözden kaçmayan olayı saptamaya çalıştığımda, herkesin kendi gündemiyle uğraştığı görülmektedir.
Posofluların Ahıska’yı ve Ahıska Türklerini tartıştığı, Çıldırlıların ise yeni yeni oluşmaya başlayan Terekemeler birliğini, Gölelilerin Ardahan’la olan kopukluğu ve de Kaşar Festivali’ni tartıştıkları ilk etapta görülürken, Hanak ve Damal’ın bu yönde sessizlik içinde olduğu gözlenmektedir.
Çok fazla internet sitesinin bulunmadığı bu iki ilçemizin olan siteleri de aylar, hatta yıllar önce güncellendiği ve de öylesine bırakıldığı görülen diğer önemli bir konu olmakta.
Posofluların Türk milliyetçiliğini işledikleri bir süreçte Çıldırlıların Tereke milliyetçiliğini ön plana çıkarmaya çalıştıkları sitelerinde en çok ilgi gören site bölümlerinin ziyaretçi defterlerinde ki tartışmalar dikkat çekiyor.
Çoğunluğu tanıtım ve resim ağırlıklı olan sitelerimizin dikkat çeken diğer bir yönünü ise, hemen hepsinin kendilerine özel internet radyo linkleri kurup, bu radyolarında yine yöre müziklerini işlemeleri gezlerden kaçmıyor.
Haber ekleme saati: 01.13-05/02/2007
Haber/Araştırma: Saddam Doğu Yılmaz
Kaşar Festivalinin tarihi belli oldu
Fakir Yılmaz Vilayetimiz olan Ardahan’da ki sorun ve sıkıntıları dile getirmemizin bize pahalıya mal olduğunu biraz geçte olsa anlamaya başlıyor gibiyiz.
Çünkü, bu kenti yazmak, bu kentte yaşananları yorumlamak adeta suç haline geldiğini, postacının her gün kapıdan içire girip, bize verdiği sarı zarflarda çıkan beyaz kağıtlarda, ‘gereği düşünüldü’ satırlarıyla biten nağmelerden anlaşılıyor..
Gazetecilik yaparken top yükün bir savaşta olduğumuzu hissettiğimiz bir süreci yaşarken, bizim elimizde kalem, onların elinde ise her şeyin olduğunu da görüyoruz..
Yani anlayacağınız bu savaşta, yani gazetecilik yaparken eli mizin bir hayli zayıf olduğunu, yanımızda olan halka ve de okura rağmen işimizin bir hayli zor olduğunu anlıyoruz.
Ve, düşünüp yeni bir taktik izleme kararı alıyoruz, karşı cehpenin yeni saldırılarına karşı direnmenin yolunu ararken.
Gerçi, bu ağır süreçte yanımızda görünüp, kayıp ettiğimiz cehpelere bakıpta bunun hiçte öyle olmadığını çıkarları uğruna bizi terk edenlerden de görüyoruz ya neyse..
Ne yapmalı diye düşünürken Dünya’da bizden daha beter olan ve de yazılması gereken yerlerin olduğunu öğreniyoruz.
Orada da sorunlar var, gazeteciler var, yazanlar var ve de duymayanlar var diye bakarken bizimde Ardahan’ı değil, onları yazmamızın en iyisi olacağını düşünüyoruz.
Çünkü, dünya halklarının kardeş olduğunu ve de sorunlarının aynı olduğunu görerek diyoruz ki; Ardahan’da yazıp başımıza işler açmaktansa, daha evrensel olup alacaksak büyük işler almalıyız bu belalı başımıza..
Ne gerek var bu küçük kente yazıpta başımıza işler açıp, adliye kapılarından ayrılmayıp, kendimizi yormaya..
Biz bundan sonra Zambiya’yı, Angola’yı ve uzak diyarlarda olan perişan halkları yazmalıyız.
‘Onlarında, yolları, suları yok, onlarında sınır kapıları sorunu var, onlarda bizim gibi siyasilerinin ilgisizliği, sivil toplumlarının duyarsızlığı var.’ diyerek.
Hem onları yazarken sanırım davalar edilip, mahkemelik olmayız, tekzip yemeyiz, gazetemizi toplattırmayız sadece bir iddia yüzünden milyonluk cezalar almayız belki de..
Evet şu Zambiya’da neler oluyor bir bakalım, hem de nerede olduğunu ve nüfusunun ne olduğunu, kimlerin yaşadığını öğreniriz değil mi?!.
Zambiya Cumhuriyeti, Güney Afrika’da, denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Tanzanya, Malavi, Mozambik, Zimbabve, Botsvana, Namibya ve Angola ile komşudur. Adını Zambezi Irmağından alır, eski adı Kuzey Rodezya’dır. Ülke yüksek platolardan ve kısmen dağlardan oluşur, tropikal iklimi vardır. Nüfusun %70’inden fazlası yoksuldur. HIV/AIDS, en büyük sağlık sorunlarından biridir. Zambiya’da 630.000 AIDS öksüzü çocuk vardır (Eylül 2005). Ülkenin ekonomik geliri büyük ölçüde bakır madenlerine dayanagelmiştir. Ancak yatırımların azlığı nedeniyle bakıra bağımlılıktan kurtulmak için 2000’li yıllarla birlikte tarım, turizm, elmas ve su gücü alanlarında projeler geliştirilmektedir…
**TGRT’yi kutluyorum
Ardahan’da haber için oturduğumuz bilgisayarımızın başında gazetecilik yaparken elimiz ve ayağımızın soğutulduğu bir dönemi yaşarken, dün TGRT’nin Ardahanlı hemşerimiz/meslektaşımız Doğan Şentürk isimli muhabirinin imzasıyla yaptığı habercilik karşısında yeniden, bu işi yapmamız gerektiğine inandım.
Çünkü, TGRT gerçekten yılın haberciliğini yapmış, beni dahil tüm gazetecileri kıskandırmıştı.
TGRT’nin ortaya çıkardığı rezilliği sonra tartışalım diyerek yeniden meslektaşlarımı kutluyorum. Çünkü gündemi sarsan bir habercilik örneğiydi, bu sarsılmada bakalım kimler düşecek yere diyerek..
fakiryilmaz323@hotmail.com-0.535.418 32 58
KÖY/DES İhaleleri nedeniyle Kaymakamları şikayet etti ..
Ardahan’da 600’e yakın polis görev yapıyor Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü kurulacak 43 İl Emniyet Müdürlüğü’nde; Önleyici Hizmetler Şube Müdürlükleri’ne bağlı resmi devriye ekipleri, motosikletli ve bisikletli polis timlerince yürütülen önleyici polislik hizmetleri Çevik Kuvvet Şube Müdürlükleri tarafından yerine getirileceğini belirten Çalışkan, Önleyici Hizmetler Şube Müdürlükleri tarafından yürütülmekte olan ve suç soruşturması niteliğinde olmayan önleyici polislik görevlerinin de Çevik Kuvvet Şube Müdürlükleri’nce yerine getirileceğini vurgulayarak, böylece Asayiş Şube Müdürlükleri’nin uzmanlık gerektiren hırsızlık, kapkaç, yankesicilik, gasp, cinayet gibi alanlarda uzmanlaşmalarının sağlanmış olacağını söyledi.
Pasaport Tanzim Sistemi alımı hakkında da bilgi veren Çalışkan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti namına verilen pasaportların Uluslar arası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) normlarına uygun olarak tanzim edildiklerini kaydederek, “Gerekli olan pasaport tanzim sistemi alımı için yürütülen teknik bazdaki çalışmalar tamamlanmıştır. Bu alıma ilişkin ihalenin 26 Mart 2007 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir. Söz konusu alımın gerçekleştirilerek projenin hayata geçirilmesi halinde; pasaportlarımız, tüm dünyada ICAO normlarına uygun olarak işlem yapan makinelerin tamamında okunabilecektir. Chipli, elektronik pasaport standartlarına uygun olarak tanzim edilecek, bilgilerin kaydedilmesi, kayıtlı bilgilerin kontrol edilmesi gibi işlemler hızlı ve en önemlisi yüksek doğruluk ve güvenlik içerisinde yürütülebilecektir” dedi.
Bilindiği kadarıyla Ardahan ve 5 ilçesinde 600’ün üzerinde polisin görev yapıyor.
Haber ekleme saati: 00.19-03/02/2007
Haber/Foto: www.arsiv.kuzeyanadolugazetesi.com
Kars’ta şüpheli paket korkuttu
Remzi Yeni Fakir Yılmaz Dışişleri Bakanı Abdullah Gül bugün Amerika’ya gidiyor.
Nedeni ise her yıl ısıtılıp, ısıtılıp Türkiye’nin önüne getirilen bayat filimin vizyon’a girmesini engellemek.
Yani bir gün Fransa’nın, bir gün İngiltere’nin, bir gün ise İtalya’nın ısıtıp ısıtıp Türkiye’nin önüne getirdiği Ermeni filminin şimdi de Amerika’nın senatosunda ısıttığını görmekteyiz. Dikkat edilirse isimlerini verdiğimiz ülkelerin tümü dünyaya silah satan ülkeler..
Ve Gül daha yola çıkmadan, bir açıklama geliyor, ‘Türkiye 100 bilmem ne özellikli tanksavar almak için ihale açacak!’
Ne tesadüf değil mi?
Fransa Helikopter ve radar satmak istediğinde, İngiltere gemi satmak istediğinde, Norveç, İspanya, Danimarka, İtalya ve de diğerlerinin silah satmak istediklerinden oynadıkları filimin bir versiyonunu da Amerika oynuyor..
Işın kısacası Türkiye’ye silah satmak isteyen her ülkenin oynadığı bir oyundur, Ermeni Tasarısı konusu..
Ki; Biz bunu kaç defa yazdıysak ta anlatamadık.
Peki çözüm nedir sizce diye soranlarda oldu bizim bu tür yazılarımız ardından ve bizde hemen cevabını verdik, emekli Koramiral Attilah Kıyak’ın dediği gibi.
Türkiye bu Ermeni sopasını silah tüccarı ülkelerinin elinde almak için hareket etmeli ve başta Ermenistan olmak üzere komşularıyla barışık bir politika izlemelidir diye.
Bu tezimizin doğruluğu da ortaya koyan görüşlerimizi nedeni ise aşağıda yazdıklarımızdır.
Bakın İngiltere’nin Kıbrıs adası hassasiyetinin nedenini öğreniyoruz, Rum kesiminin Lübnan’la birlikte Akdeniz’de petrol aramak için kolları sıvadığı bir sırada.
Ki; Bu bilinmeyen bir durum değildir. Akdeniz’in altının Ortadoğu’da bulunan petrol kaynaklarının ana tabakasını oluşturduğunu ..
‘Vay efendim gemileri sürün’ demektense, çağırıp Lübnan’ı, hatta Rumları.. Varsa bir kaymak birlikte yiyelim, birlikte yapmak varken, Ermenistan kapısını açarak komşum aç iken ben tok yatmam denmelidir.
Yoksa! yoksa her yıl birileri çıkıp, tehdit eder, milyon dolarlık silah ihalelerinin kendilerine verilmesi için..
Tezimizi yeniliyor ve diyoruz ki; Düşmansa en büyük düşman dost görünüp en büyük düşmanlığı yapanlardır.
80 yıldır aynı filimi başımıza oynayanlardır.
Bu nedenle bundan sonra ki politik çıkışları yeniden değerlendirip, işin tam tersine gidip, pastanın paylaşılması gerekirse komşularımızla yaparız denilmelidir.
Aksine, daha çok seyrederiz Ermeni Tasarısı, Kerkük Meselesi ve daha nice isimli bayatlanan filimler…
Olanda bütçemizin belini kıran milyon dolarlarımızın, dost görünüp, düşman olanların kasasına gider. Biz yine diyelim dedik, sayın Gül’ün Amerika gezisi sırasında..
fakiryilmaz323@hotmail.com-0.535.418 32 58