Beleidyeyi 60 Milyon TL. Borç ile devir aldıklarını ileri süren ve bu borçları beklediyenin önüne astırdırğı bir pankratla kamuoyuna ilan eden Faruk Demir’in Faruk Köksoy’un döneminde bir çok yolsuzluk ve usulsüzlükler yaptığını öne sürüp, Köksoy’un hakkında ‘Yolsuzluk, Usulsüzlük’ ‘ iddiaları ile mahkemeye verip, dava ettiği Ardahan eski Belediye Başkanı Faruk Köksoy’un buna iddialar karşısında sesiz kalması ‘Acaba suçluluk psikolojisi mi?’ denilerek eleştirilmekte.

Partisi’de Köksoy Gibi..
CHP’li Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir’in partililer Köksoy hakkında ortaya attığı iddialar ve açtığı davalar karşısında sus-pus olan Ardahan eski Belediye Başkanı Faruk Köksoy gibi iktidar olan partisi de öne sürülen onca yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları karşısında sessizliğini bozmadığı görülürken aynı parti kent merkezinde bulunan ve yeni planla imara açılmak istenen ve bugünlerde içinde bulunan ağaçların budanma adı altında kesildiği Milli Egemenlik Parkı tartışmalarına da girmediği de dikkatlerden kaçmamıştır. Halbuki aynı parkta AK Partili Faruk ağaçları keserken CHP’liler eylem yapmıştılar.
Halbuki Göle eski belediye başkanı, Ankara eski belediye başkanı ve HDP’li başkanları görevden alıp, yerlerine kayyum atayan iktidarın haklarında ortaya atılan iddialar karşısında susmayıp, gerekli cevap ve adımları attıkları görülen şu günlerde Köksoy ve Köksoy ile yukarıda ki fotoğrafta olduğu gibi hiç resimi olmayan ve Faruk Demir’in çalışmalarını takdir edip, kendisine yardımlarını esirgemediği ileri sürülen AK Parti Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay, partisi Ardahan AK Parti İl ve İlçe Teşkilatlarının neden bunca iddia, yolsuzluk ve usulsüzlük karşısında sesiz kaldıkları merak edilmekte.
.jpg)
İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın..
Sadece gripal bir olay olan ve benim hala inanmadığım ama medya baskısı ile evlere kapatılanları öldürmeye kararlı olan karşısında aşısız, çaresiz kalınan Coronanın tartışılmaya devam ettiği şu günlerde ölümden, öldürmekten bahsetmek ne kadar anlamlı olur bilmem ama ölüm de hayatın bir gerçeğidir..
Şeyh Edebali’nin Osmangazi’ye söylediği gibi “Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” sözünü bana hatırlatanın benim dün oğlumla girdiğim, ona göre küçük ve basit ama baba olarak bana göre ağır ve büyük bir tartışma olan ve her zaman yaptığım gibi sakince düşünmek için erken uyuduğum yatağımdan gece yarısı uyanıp, yarın bu konuyu yazmam gerektiğini düşünürken, Osmanlının neden yıkıldığını da düşündüm.
Buna neden olan da yaptığım bir haber ardından yaşananların getirdiği gerginlik ile uyuduğum yatağımda gece yarısı uykumu bölen bu yöndeki düşüncelerimin beni uyandırması ardından elime aldığım telefondaki bir çoğunu tanımadığım rakiplerimle oynadığım hafıza tazeleme bilgi yarışması triviacrack adlı oyunun bir sorusu da sanırım biraz daha etkili oldu..
Çünkü gündüz yaşadığım tartışmanın ardından gece yarısı oynadığım oyunda karşıma gelen bir soruda ‘Hangi Osmanlı padişahı tahta çıkarken kardeşini öldürmüş?’ diye soruyordu..
Ve bu sorunun benim kardeşim ve oğlumun arasında yaşanan tartışmaya neden olanında devlet denen oluşumu sağlayan insanların hizmet beklediği yöneticilerden birinin neden olduğunu eklediğimde Başkan Erdoğan’ın konuşmalarında zaman zaman dile getirdiği ve Şeyh Edebali’nin Osmangazi’ye söylediği “Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” sözünün ne kadar önemli olduğunu bir kez bana ve anlaması gerekenlere hatırlattığını düşünüyordum..
İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han’ın bile kardeşini katlettiği Osmanlının neden yıkıldığını da düşündüren oğlumla benim aramdaki tartışmanın ana konusu olan ise kardeşim ile benim yazdıklarımdan rahatsız olan bir yöneticinin aracıları ile gönderdiği söylenen mesajının bir o kadar adice ve şehri eminliğe yakışmayan tehditvari olması da etkili oldu, benim bugünkü yazıma başlık olan ‘İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın’ sözünü hatırlatan..
Tahta çıktığı ilk gün bugün akla geldikçe çıkarılan, çıkartılan kanun hükmünde kararname gibi bir karar ile yani ‘Nizami Alem ve Kanunname Ali Osman-Name’ kararı ile 19 Kardeşini öldürten 3. Mehmet’in boğdurttuğu kardeşlerinin devlet töreni ile gömülmesi gibi bir durum olan bu tartışmaya neden olan bu konu, ‘Önce cinayet sonra tören’ şeklinde de anlaşılabilir..
Yani ‘cinayeti işleyeni serbest bırak, senin gibi düşünmeyenleri içeride tut’ anlamına gelen son karar ile içeride kalan siyasiler, gazeteciler, düşünürler içeride kalsın emrine benzeyen ve Fatih Sultan Mehmet’in kardeşini öldürmesine yol açan fermana neden olan ‘Kardeşleri katletmek vaciptir’ diyen o dönemin Şeyhülislamının fetvası gibi bugünde hükumet kararnamelerle, yerel yöneticilerde ellerinde bulundurdukları imkanlarla başta basın ve medya olmak üzere kendileri gibi düşünmeyenleri susturmaya çalıştığı bir duruma izin vermemi isteyen oğulun buna izin verilmesi halinde yarın sıranın kendisine geleceğini anlamadan aracılar aracılığı ile adeta kardeşimi öldürme mi, birilerine öldürtmemi istediğini anlamazken o mesajı yollayan idareninde ‘İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın’ sözünden bihaber olduğu anlaşılıyordu.
Evet, ‘Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ ata sözünü de hatırlatmak istediğim bu tartışmaya konu olan oğul ve o oğul aracılığı ile bana mesaj yollatığını sanması gerekenin bilmesi gereken tek bir şey var O da; ‘Kimler geldi, kimler geçti bu dünya ne sana ne de bana kalır’ sözüdür..Koltukların, ünvanların gelip geçici olduğunu nasıl anlamaz bu adamlar.
Kısacası kardeş katledenin doğal sayıldığı bir dönemin, gün geldiğinde kendi sonunu getireceğinin de bilinmesi gerekir derken konunun daha iyi anlaşılması için oğula ‘Sarı Öküz’ hikayesini de hatırla derim..
Çünkü birilerinin devletlerinin devamı ve amacı için aracı fesatlarla yaptıkları ince hesaplarını bozacak olanın o ailenin babası olanın görevi olduğunu ve verilen mesajları alıp, başlarına çalacağını hem oğulun hemde o oğul aracılığı ile mesaj gönderenlerin bilmesi için buraya not düştüm, ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyerek..
Ha bu arada, gazetecilerin, siyasilerin, kendisiyle aynı fikirde olmayanların içeride tutulup, birilerini bırakanların da, ‘Rize’nin Fındıklı ilçesinde Savaş Dalançıkar (37), arkadaş olmayı kabul etmeyen, Fındıklı AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve öğretmen evi resepsiyon görevlisi Gamze Pala’ya (46) tabancayla ateş etti. Sırtına mermi isabet eden Pala’yı bıçakla boğazını keserek öldürdü’ haberini okuyup, o kardeş katlini isteyenlerin alacakları kararların nelere neden olacağını da düşünmelerini tavsiye ederim..

Haftanın futbolcusu Göleli Faruk
arşiv haber 09/11/2015 tarihli haber
Haftanın “EN”leri
Her hafta sonu oynanan futbol maçlarının değerlendirmesini yaptığımız bu hafta, sizler için haftanın enlerini değerlendirdik…
35 yaşına rağmen haftasonu ve ondan önce ki haftalarda göstermiş olduğu performans, hırs ve futboluyla gençlere taş çıkaran Gölespor’lu Faruk Ağral, spor kamuoyundan takdir topladı.
Gölespor’un tüm galibiyetlerinde golü ve asistleri bulunan Faruk’un bu yaşına rağmen Gölespor’u sırtlayarak Gölelileri en güzel şekilde temsil etmesi, genç sporculara örnek oluyor. Tebrikler Faruk…
Haftanın takımı Damalspor
Damallıların erinmeden kalkıp gelip renk kattığı Ardahan Amatör liginde 9-1 lik galibiyete ulaşan Damalspor bu hafta ortaya koymuş olduğu centilmenlik ve mücadeleyle kamuoyunda haftanın takımı seçildi.
Haftanın olayı
Gölespor, Ardahanspor müsabakasında bozulan skorboard nedeniyle hakemin maçı erken bitirdiği anlaşılması haftanın olayı olarak değerlendirildi.
Müsabakanın son dakikalarında 6 dakika geriye alınan skorboard nedeniyle Hakem Sercan Şahan’ın maçı erken bitirildiği zannedildi ve kendisine şiddetli tepki gösterildi. Fakat durum sonradan izaha kavuştu.
Haftanın hakemi Hasan Ural
Haftanın takımının seçildiği maçı yöneten genç hakemimiz Hasan Ural, göstermiş olduğu enerjik performans ve doğru kararlar nedeniyle haftanın hakemi seçildi.
Genç hakemimiz Hasan Ural’ın bu yıl bir üst lige teklif edilmesi bekleniyor.