GES'LERDEN SONRA BİOMASS!

Ardahan Emniyeti geçtiğimiz hafta bir garip operasyona imza attı. Ardahan’da bulunan tekel bayi, market ve büfelere ani baskın düzenledi. Düzenlenen operasyonda işyerleri didik didik aranırken, aranan şeyin ne olduğu ise duyanları şaşırttı.

Nitro marka isimli enerji içecekleri için bu işyerlerine ani baskın yapan Ardahan Emniyeti, bu ürünlerin satıldığı iş yerleri sahiplerini ve çalışanlarını ifadelerini almak için karakola götürdü.

Nitro isimli enerji içeceği bilindiği üzere tüm Türkiye’de tekel bayilerden büfelere, akaryakıt istasyonlarından, jet marketlere kadar her yerde tezgahlarda satılır durumda.

İşletme sahiplerinin” bu ürünü faturalı alıyoruz, toptancısını da biliyoruz”, demelerine rağmen, karakola kadar götürülmeleri tuhaf karşılandı.

**fatura belli, toptancı belli, marka belli ama baskın işletmelere..

İşletme sahiplerinin belirttiği üzere, güvenlik güçlerinin bir tebligatla bu ve benzer ürünlerin satışının yasak olduğunu belirtmeleri takdirde zaten kural ve kanunlara uyacaklarını ancak, herkes ve piyasa tarafından bilinen bir markanın ürünlerinin, sanki kaçakçılık yapıldığı algısı yaratılarak, baskın üzerine toplatılması, kendileri ve kamuoyu tarafından tuhaf karşılanmış durumda.

Küçük Azınlığın Mutluluğu..

Ayasofya’dan sonra Taksim Camiisini açarak, kendisini yüzde 49’larda tutanları bir kez daha mutlu eden Erdoğan’ın, karşısında durup oylarını arttıramayanların, önce sık sık fetö operasyonlarına uğrayan askere, sonra ABD’nin yeni başkanı Biden’a, şimdide mafya liderinin videolarına umut bağladıklarını izlerken, bu grubun yanında olup,yok denen HDP’nin toplumsal çağrıları doğru olsa da iki taraftanda karşılık bulmadığını izliyoruz..

Çünkü HDP’nin “biz olmasak iktidarı unutun” çağrısını dert edinmeyenlerin derdi, kendilerine ait olan küçük azınlıkları mutlu etmekten öte bir şey değil..

Yani dertleri ülkede ki sorunlar değil, iç barış hiç değil! Asıl dert kendilerine yakın olanları işe almak, beslemek, onları mutlu etmektir. Bunun başını da, ulusalcıların ağırlıkta olduğu CHP çekmektedir.

Bugüne dek bir kaymakamın, bir valinin, bir belediye başkanının hatta belediye meclis üyelerinin, il genellerinin hizmet adına atanıp, seçilirlerken bu hizmetler için yaptıkları ziyaretlerde, toplantılarda neden yolluk, oturum parası aldıklarını sorgulamayan CHP ve CHP’nin yanında olanlar, karşılarında gördükleri Ak Parti’nin kendi tayfasında bulunan bir kişiye niye bir kaç yerden maaş verildiğini sorgularken,

karikatür: Oğuz Gürel

“tencere dibin kara, seninki benden kara” atasözünü hatırlatırlar..

Doğalgazdan sonra petrol bulduğunu söyleyip camii açan Erdoğan’ın bir mafya liderinin İçişleri bakanı ve tayfası hakkında söylediklerini görmezden gelip, atamayla gelip kamuda çalışan bir memurun, bir bürokratın niye bir kaç yerden hatta kendisinden daha fazla maaş aldığını açıklayamayıp es geçerken, muhalefet denen karşısındaki CHP’nin başını çektiği ekibinde derdi kendisi gibi küçük olanları mutlu etmek için yerel iktidarı kullandığını da söyleyemez..

“Seninki benden kara” atasözüyle karşılaşmamak için..

Ataların sözleriyle hırsızlığa, yolsuzluğa, usülsüzlüğe izin veren “bal tutan parmağını yalar” gibi sözlerle ön açtığı ülkedeki toplumunda iktidardan ve muhalefetten aşağı kalmadığını emeklilik, yaşlı yetmedi engelli maaşlarının yanında kömür, makarna ile tavandan tabana kadar çürümüşlüğü ortaya koyduğu ülkede, derdin toplumsal sorunları çözmek olmadığı küçük tarafların, taraftarlarını mutlu etmek olduğunuda görmek mümkün..

Son örnek mi? Emekliliği geldiği halde beş kuruş daha fazla almak için emekliye ayrılmayanın, oğlunu, kızını ya da yakınını yerine koyana kadar devletin kaynaklarından ayrılmayışı değil mi bu toplumun ana sorunu?! 

İşin özü ülkenin ana sorunun altında yatanın HDP’nin dediği gibi bütün toplumun değil küçüklerin mutluluğudur. “Yani gelen zaten çalacak en azından benimkisi çalsın” anlayışıdır, ananın baba sorunu!!

ki…