Gürcüler Sapık ve Çapkınlardan Bıktı!

Son olarak yaşanan bir tecavüz olayı ardından toplanarak aralarında Ardahanlıların da olduğu yabancıları istemediklerini belirten Gürcüler ülkelerine gelenlerin iş için değil ülkenin asayişini bozmaya geldiklerine dikkat çektiler.


Gürcistan’da yaşayan bir grup Gürcü Türk, Ortadoğulu ve Müslümanların ülkelerine gelmesini istemediği için eylem yaptı.


Haç gibi bazı dini simgeler, bayraklar ve dövizler taşıyan yüzlerce Gürcü, Müslüman göçünü artık istemediklerini söyledi. 14 Temmuz günü Tiflis şehrinde düzenlenen yürüyüşe arabalarından destek verenler de oldu.


 


“TİFLİS’İ GENELEVE ÇEVİRDİLER”


Yürüyüş sonrası basın açıklamasında bulunan eylemci Lado Sadghobelashvili; “Tiflis’i bir büyük genelev haline getirdiler!” ifadesini kullandı.


Geçen haftalarda iki Hintlinin çocuklara yönelik cinsel istismarda bulundukları iddiası göstericilerin öfkesinin sebebi olarak gösteriliyor.


 


“TURİST OLARAK GELSİNLER”


Türkler, Arap ve İranlılar’ın Tiflis’te iş yeri açmalarından, ikamet etmelerinden rahatsız olan grup içerisinden bir kişi; “Turistlere ve misafirlere karşı hiçbir şeyim yok, fakat kalmaya gelmemeliler ve kültürümüze saygı göstermeliler… Şimdi kendi şehrimde turist oldum.”


Yetkililerinin güvenlik gerekçesiyle yaptığı çağrı üzerine, Arap ve Türk kökenli iş yeri sahipleri dükkanlarını kapattı.


 


Gürcistan ‘sınırdan’ geçiniyor


Yasadışı ticaret, Gürcistan ekonomisinin beşte birini oluşturuyor. Bu ticaretin tamamına yakını da, Türkiye sınırı üzerinden yapılıyor. Kaçakçılık hızla büyümeye devam ederken, Gürcistan ve Türkiye yönetimleri, halen ortak bir gümrük düzenlemesine yanaşmıyor. Avrupa Yeniden İnşa ve Kalkınma Bankası (EBRD) Tiflis temsilcisi Nikolay Hadjiyski, Gürcistan ekonomisinin durumunun sanıldığından daha feci olduğunu belirtiyor. Resmi rakamlara göre, kayıtdışı ekonominin, Gürcistan’ın Gayrı Safi Milli Hasılası’nın (GSMH) yüzde 45-50’sini oluşturduğunu belirten Hadjiyski, “Bence kesinlikle yüzde 50’nin üzerinde” diyor. Ona göre; hiçbir ceza almayacaklarına ve kanuni yollarla kazandıklarından çok daha fazlasını elde edebileceklerine inanan Gürcistan halkı için kaçakçılık giderek daha cazip hale geliyor. Dünya Bankası’nın Gürcistan temsilcisi Tevfik Yaprak ise, bu Kafkas ülkesinin “düşmanla dolu çevresi ve zayıf hükümetinin”, yatırım yapacak patronları yasa dışı yolları kullanmaya ittiğini savunuyor. Türkiye ve Gürcistan arasındaki sınır ticaretinin tarihi çok eskilere gitmiyor. Fakat, 12 yıldır devam eden ilişkiler, ticaretin hızla gelişebileceğini gösterdi.



**4 Bin Abone Ülkeden Daha Çok Yaktı!


*14/07/2017 Tarihili Haber


BTC/BOTAŞ ve TANAP Petrol ve Doğalgaz Hatlarının geçtiği Ardahan’ın doğal gazı tüketen ilelerin başında geldiği belirtildi.


BTC/BOTAŞ ve TANAP Petrol ve Doğalgaz Hatlarının geçtiği Ardahan’ın doğal gazı tüketen ielerin başında geldiği belirtildi.


Önümüzde ki yıllarda ilçelerinede verileceği öğrenilen doğal gaz tüketiminde bir çok ili geride bıraktığı öğrenilen Ardahan’ın bugüne kadar 4 bin doğal gaz kullanıcısı olduğuda alınan bilgiler arasında oldu.

Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği Derneği (GAZBİR), doğalgaz dağıtım sektörünün 2016 performansını ve 2017 yılı beklentilerini içeren bir çalışma yaptı.


DOĞALGAZ TÜKETİMİ YÜZDE 3,5 ARTTI


GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan, çalışma sonuçlarını değerlendirirken 2016 yılında Türkiye’nin doğalgaz tüketiminin yüzde 4’lük düşüşle 45.9 milyar metreküpe gerilediğini söyledi. Bu düşüşü ılıman geçen iklim şartları ile doğalgazın elektrik üretimindeki payının azalmasına bağlayan Arslan, 2017 yılındaki doğalgaz tüketimini ise yüzde 3.5’lik artışla yaklaşık 47.5 milyar metreküp olarak beklediklerini açıkladı.


Arslan, tüketimin yeni yatırımların etkisiyle artan kullanıcı sayısından, yani konutlardaki tüketim artışından kaynaklanacağını kaydetti. Geçen yıl doğalgaz santrallerinin tüketiminde ortaya çıkan azalış trendinin yavaşlayacağını ve yatay bir seyir izleyeceğini ifade eden Arslan, burada oluşan boşluğu da konut tüketiminin dolduracağını söyledi.


EN ÇOK TÜKETİM ARDAHAN’DA

Yıllık tüketiminin en yüksek olduğu iller arasında 1544 metreküple Ardahan ilk sırada yer alırken, bu ili sırasıyla Karabük, Kars, Van, Gaziantep, Gümüşhane, Bayburt, Kırklareli, Erzincan ve Kastamonu abone başı yıllık ortalama tüketimin en yüksek olduğu ilk 10 şehir arasında yer aldı.


EN DÜŞÜK TÜKETİM ANTALYA’DA

Abone başına doğalgaz tüketim miktarını belirleyen en önemli faktörün iklim şartları olduğunu da ortaya koydu. Abone başı yıllık ortalama tüketimin en düşük olduğu il 701 metreküple, Türkiye’nin turizm başkenti Antalya olarak dikkat çekti. Antalya’yı Mersin, Yalova, Hatay, Osmaniye, Kırşehir illeri izledi. Türkiye’de abone başı yıllık ortalama doğalgaz tüketiminde başkent Ankara 1082 bin metreküp ile Türkiye ortalamasının üzerinde yer aldı. İstanbul ise abone başına yıllık 857 metreküple Türkiye ortalamasının altında kaldı.



**Konut Satışında Geride Kaldı..


Bir çok müteahhit firmanın battığı ileri sürülen Ardahan’da konut satışı da geriledi.

Alınan bilgilere göre son yıllarda en revaçta iş olan konut yapımı ve satışında geride kalmaya başlayan Ardahan’da vatandaşın alım gücüne bağlı olarak konut satışını da düştüğü belirtildi.

TÜİK Denizli Bölge Müdürü Ali hasan Yücedağ tarafından 2016 yılı Mart ayı Konut Satış İstatistikleri çerçevesinde alınan bilgiye göre, 2016 yılı Mart ayında Aydın ilinde bin 105 ilk satış, bin 600 ikinci el satış olmak üzere 2 bin 705 konut satış sonucu el değiştirdi. Aynı dönemde Türkiye genelinde ise 117 bin 205 konut satış sonucu el değiştirdi. Konut satışlarında İstanbul 21 bin 993 konut satışı ile en yüksek payı yüzde 18,8 oranla elde etti.İstanbul’u 12 bin 730 konut satışı yüzde 10,9 ile Ankara, 7 bin bin 549 konut satışı yüzde 6,4 ile İzmir takip etti. Aydın ise Türkiye genelinde yüzde 2,3’lük payla 11. sırada yer aldı. Konut satış sayısının düşük olduğu iller sırasıyla 10 konut ile Ardahan, 19 konut ile Şırnak, 20 konut ile Bayburt oldu.


YABANCILARA 60 KONUT SATILDI

Yabancılara satışlar hakkında da bilgi veren Yücedağ,”Aydın ilinde yabancılara 2016 yılı Amart ayında 56 konut satışı gerçekleşti. Yabancılara yapılan konut satışlarında, Mart 2016’da ilk sırayı 583 konut ile stanbul aldı. stanbul ilini sırasıyla 360 konut satışı ile Antalya, 115 konut satışı ile Bursa, 73 konut satışı ile Muğla, 66 konut satışı ile Yalova izledi” ifadelerini kullandı.


**DOĞALGAZ DA HAVAYI KURTARAMADI!


*13/11/2106 Tarihli Haber


Azerbaycan’dan Botaş/BTC boru hatları ile Ardahan üzerinden ülkeye getirilip, Ardahan kent merkezine de verilen Doğalgaz’a rağmen Ardahan havası yine kirli.


Soğuk havaların her geçen gün etkisini hissettirmeye devam ettiği Ardahan’da doğalgazın yanından başta Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma tarafından dağıtılmaya başlanan kömürler, tezek, odunların günün 24 yanmaya başladığı Ardahan’da hava kirliliği de baş göstermeye başladı.


Özellikle gece saatlerinde nefes alınmamaya başlanan Ardahan’da çöken his ile birlikte dağılmayan kömür, tezek ve odun dumanlarının yarattığı hava kirliliği kentin genelinde etkisini gösterdiği görülen Ardahan’da 3 bine yakın doğalgaz abonesine karşın hala birçok ev ve işyerinin doğalgaza kavuşamadığı da görülmektedir.


**TOGAY ÇOBAN


SAĞLIKLI KENTLER İÇİN İSTANBUL’U TEMSİL ETTİ..


**16/10/2016 Tarihli Haber


Ardahan Hanaklı hemşehrilerimizden İstanbul Esenyurt Belediye Meclis Üyesi Togay Çoban ‘Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’ üyesi olarak İstanbul’u Mersin’de temsil etti.


14-15-16 Ekim 2016 Sağlıklı Kentler İçin Yenilebilir Enerji Mersin Buluşması’ toplantısında İstanbul Büyükşehir Belediyesinei temsil eden, Ardahan Hanak Esenyurt Dernek Başkanı da olan Mali Müşavir/İşadamı Togay Çoban üyesi olduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gönüllülük çalışmasıyla ödüle layık görüldüğü toplantıda yaptığı açıklamada Esenyurt Belediye Meclis Üyesi olarak temsil ettiğimiz İstanbul Belediyesinin ödüle laik görülşmesi Kadir Topbaş başkanlığında ki Büyükşehir’in sağlıklı kentler çabalarının bir göstergesi olduğunu belirtti.**HANAKLILAR SEÇİME GİTTİ..


**27/06/2016 Tarihli Haber


Aynı zaman da Ardahan Dernekler Federasyonu üyesi olan İstanbul Hanaklılar Derneği olağan genel kurulunu yaptı.


Merkezi İstanbul Esenyurt’ta bulunan ve kurucu başkanlığını Mali Müşavir, Esenyurt Belediyesi Meclis Üyesi Togay Çoban’ın yaptığı Esenyurt Ardahan İli Hanak İlçesi ve Çevre Köyleri Derneğinin kongresine ilgi büyüktü.


Mevcut başkan Togay Çoban ile Sürücü Kursu Sahibi Erdal Özdemir’in yarıştığı, ARDA/FED Başkan Yardımcısı Yener Bayrakçının da katıldığı kongrede zaman zaman gergin anların yaşandığı kongrede 147 Delegenin oy kullandığı seçimi 116 delegenin oyunu alan Togay Çoban yeniden başkan oldu.


Erdal Özdemir’in 31 oy aldığı kongre de yeni yönetim şu isimlerden oluştu.


Başkan: Togay Çoban 


Yönetim Kurulu: 2- Lemyaz Koçak, 3- Tuncer Çelik, 4- Sıtkı Dursun, 5- Cengiz Çelik, 6- Güven Yurtsever, 7- Turgay Öztürk, 8- Alibey Göğyıldız, 9- Paşali Beşli, 10- Özkan Işık, 11- Metin Aydın, 12- Ergül Aydın, 13- Çetin Işık, 14- Bahattin Çoban, 15- Varol Ataman, 16- Burhan Çiftçi, 17- Sürmeli Yılmaz, 18- Şeniz Değirmenci, 19- Hakan Keskin, 20- Ayhan Durdu ve 21- Özgür Kılıç



YAZIYORSAM SEBEBİ VAR/Fakir Yılmaz/Gazeteci


**Hükümet Destekleri..


15 Temmuz Darbe Kalkışması ardından eline aldığı Kanun Hükmünde Kararname gücü güç katan Başkan Erdoğan kalmışsa yastık altında ki altın ve paraları istediği şu günlerde Başbakanlığa getirdiği Yıldırım’da  memleketinde buzağı dağıtıp, memleketinin ilçelerine Ardahan’dan gelen doğalgazı bağlıyor..

HDP’li Milletvekilleri hapse attırıp, belediye başkanlarının yerine kayyum atayan başkan ve başbakanın yönetiminde ki idare bir taraftan KHK’lar ile kendilerine muhalif olanların hesaplarına, fabrikalarına, iş yerlerine el koyup, gözaltına alıp tutuklayıp, sustururken diğer taraftan her geçen gün bozulan ekonomi çarklarını yeniden rayına oturtmaya çalıştığı şu günlerde benim ve kimilerine göre Kürt Sorunu, kimine göre Doğu ve Güneydoğu Sorunu, kimlere göreyse de ekonomik sorun adı verilen soruna da çare aramaktalar..

Ve; Yıllardır bir türlü çözüm bulunmayan ve hep aynı taktiklerle ısrarla tersinden çözülmeye çalışılan sorunun insan hakları, anayasal hak, kültürel ve sosyal yara olduğunu unutup, bir taraftan güvenliği diğer taraftan masa başında hazırlanan ve bölge ekonomik yapısıyla uzaktan yakından alakasız yeni destek projelerine başvurmaktalar..

Son olarak ‘Al buzağıyı vereyim 750 lirayı’ diyerek bitme noktasına gelen hayvancılığı kurtarmaya, bölgede yaşanan göçü durdurmaya çalışan Başkan ve Başbakanın yanlarına aldıkları Devlet Bahçeli ile birlikte hem içeriği belli olmayan, bir türlü kamuoyu ile paylaşılmayan başkanlığı, hem de Bahçeli’nin meydanlarda salladığı idam urganı ile düzelteceklerini sanıp, sorunu bir buzağıya verilecek destekle çözmeye çalışırlarken asıl çözülenin dünya ekonomisine bağlı ülke ilişkileri olduğunu görmek istememektedirler..


**Size benzemeyeceğim..


Ardahan’ın ilk günlük gazetesini çıkaran ve bu yönde verdiğimiz bir yıllık mücadele sonucunda almam gereken ilan hakkımın engellenmesi üzerine yeniden haftalığa dönme kararı vermeye hazırlanırken rahmetli babam matbaaya gelip, günlük gazeteyi neden haftalığa çevirdiğimi sordu..

Ben de Hasan Özdemir’in Ardhan’da vali olduğu dönem de yaşadığımız sıkıntıları ve gelen denetleme kurulunun kararını anlatınca babam bana dönüp dedi ki; ‘Oğlum mücadelen boyunca şunu bil ve unutma.. Düşman seni yenemediği an bu kez taktik değiştirip, seninlşe dost gibi görünüp, seni kendisine benzetmeye çalışır.. Bu nedenle alacağın karar ya onlara benzemek yada bildiğin doğruya devam etmektir’

Yani o sıkıntılı anda yanıma gelip, ‘sen doğru bildiğini yap’ diyerek bana cesaret veren ve Ardahan’a günlük gazete kültürünü kazandıran o günkü müacadelimizde önümüze çıkarılan engellemeler bugünde vasıflı olma mücadelesinde görmüyor değiliz.. 

Ama yolumuza devam ediyoruz.. 

Ama benim bugünkü konum Ardahan Dernekler Federasyonu Başkanı olduktan sonra yaşadığım onca sorunları anlatmak olacak..

Çünkü gazetecilikte yaşadığımız sıkıntıların diğer bir benzerini gördüğüm bu alanda da birileri beni kendilerine benzetme çabası içinde olduğunu ve ARDA/FED olarak verdiğimiz mücadele de hep engelleme, arkada konuşma, şerefsizce, alçaka iftiralarla karşılaştığımız bir süreci yaşadığımızıda bilmenizi isterim..

Yani beni ve arkadaşlarımı kendilerine benzetmeye çalışanların güçlü bir Ardahan Lobisi korkusu içinde oyun üzerinde oyun içinde olduklarınıda görüyorum..


**Siyasiler kurşun sıkmak..


Yeni bir seçimin olup, olmayacağı yönünde tartışmaların devam ettiği şu günlerde 7 Haziran’ın sonuçlarını beğenmeyip, 1 Kasım’da ülkeyi yeniden seçime götürenlerin kazanamadıkları belediyeler de kayyum ataması ardından şimdi de siyasi cinayetler işlenmeye başlandı..

7 Haziran sonuçlarını beğenmeyen tek tarafın mevcut iktidarın değil, 1 Kasım’a kadar yolları kesip, Türkiye Partisi olma iddiasıyla yola çıkan HDP’yi kamuoyu nezdinde yıpratan ve aldığı 81 vekilin kendilerinin sayesinde alındığını belirtip, şımaran PKK’nın üstlendiği siyasi cinayetlerin bu ülkenin ana dinamiklerine olduğu gibi barış ve demokrasi yanlısı olanların elini de zorda bıraktığını da belirtmekte fayda var..

Çünkü; ‘Ya herro, ya Merro’ denilerek halkın seçilmişlerine saldırıp, onları görevden alıp, içeri atmak kadar insanları olduğu gibi siyasileri de öldürmek o kadar yanlıştır.. 

Çünkü benimde içinde bulunduğum kamuoyunun sert bir dille kınadığı bu cinayetlerin siyaset alanını daralttığı gibi bu ülkede siyaset yapan A yada B veya da C partili tüm siyasileri bunaltıp, şaşırtıp, demokrasiyi yok ettirir..


**RÜYAM’DA KİMİ GÖRDÜM?..


Aslında uğurlu günüm Salı..


Siz okurlarımın büyük b ölümünün de içinde bulunduğu toplumun Pazartesi sendoryumunu bende atlatıp, uğurlu saydığım Salı’ya ve ardından Çarşamba, Perşembe derken hazır mesajlarla kutlanan Cuma’dan sonra en sevdiğim gün olan Cumartesi’ye kendimi atarım..


Ve adına; ‘Cumartesi Yazıları’ dediğim yazımı yazarken gerek hafta içinde gerek geride kalan özellerimide okurlarımla paylaşmak istercesine bilgisayarın tuşlarına hızla değil, sakince, dikkatlice hatta bir sevgiliyi okşarcasına dokunur, içimi siz okurlarla paylaşmaya çalışırım ..


Bu cumartesi de öyle oldu..


Hafta boyunca sabahın ilk saatlerinde başına geçtiğim bilgisayarımın açılmasını beklerken dün gece uykumu bölenin ne olduğunu ve neden gece üçte kalktığımı hatırlayıp, sanal beyinli cep telefonumu elime alarak, önce gelen mesajlara sonra bir çoğumuzun içeriğini okumadan başlığına bakıp, yalandan beğendiği facebook’a ardından ülke de ve dünya da yaşananlara bakmak için twitter’e göz attım..


Ve beni uyandıranın neden olduğu aklıma gelince yeni bir cumartesi yazısı daha beynimden kalbime, ardından parmaklarıma oradan da bilgisayarıma akmaya başladı..


Çünkü beni gece yarısı uyandıranın bir rüya olduğu ve o rüya da hayatımın yol haritasını çizen çok değerli birini görmüş, tam olarak olmazsa da şimdi mum ışığı ile aradığım özlediğimi, sevdiğimi görmüştüm.


Rüyamı hatırladıktan ve gördüklerimi iyice hatıladıktan sonra dinlerken olağanüstü bir haz duyduğum Kur’an dinletisi açarak yazıma devam ettim..


Dinlediğim Kur’an hediye ettiğiminin, dün değerini çokta bilmediğimiz, çekip gittikten sonra da gözyaşları içinde aradığımız olması ise bir başka bir eziklik ve arayıştı..


Sizce rüyamda gördüğüm hangi sevdiğim, hangi beni ardından bırakıp, çekip, giden ve gelmesi mümkün olmayan ve bizi bekleyendi..


**Ekmeğe muhtaç bırakmak..


Kamu kesiminde eşi benzeri görülmemiş bir şekilde görevden çıkarma cezaları veriliyor. Şu anda on binlerce

ailenin ocağında gözyaşı, hüzün ve “yarın ne yapacağım?” kaygısı var. Resmi Gazete’de isimleri yayımlananların

sayısı 100 bini çoktan geçti, daha da devam edeceğe benziyor. İnanın bazılarına memuriyetten atılmak değil

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmakla suçlanması daha ağır geliyor.

Şunu belirtelim: Kamuda terör örgütü elemanlarının bulunması zaten kabul edilemez. Girenlerin önemli bir

bölümü de AKP döneminde işe alındı. Kamu görevine son verilenlerin tamamının FETÖ’cü olduğuna kimse

inanmaz. Görevden alınanlardan tanıdıklarınıza bir bakın. Atatürkçü, laik, çağdaş isimler de bu furyada

görevden alınıyor.

Sadece bu alandamı oluyor ki bunlar? 

Hayır tam tersi hemen her alanda yaşanan bu durum bizim camiamızda da yaşanıyor..

Son olarak benimde bir dönem gazete çıkardığım Kocaeli’nin en önemli gazetecilerinden olan Güngör Aslan’ın da gazetesine el konulup, ekmeğe muhtaç bırakıldığını öğreniyorum..

‘Kendisini arayıp, yapabileceğim bir şey var mı? diye sorduğum bir anda Ardahan’da beni arayan eşim basın müdürlüğünün ilanımızı iki aylığına askıya aldığını öğreniyorum..

Beni de şok eden bu gelişmenin gerekçesi de gazetemizin bo yalarının kurumadan basına götürüldüğü ve baskı hataları olduğu için olduğunu öğreniyordum..

Eşimin gergin ses tonunu ‘Bir şey olmaz hanım, neye dayanmadı ki buna da dayanmayalım’ diyerek yumuşatmaya çalıştığım bir sıra da bu ülkede birilerinin birilerini ekmeğe muhtaç hale getirmekle meşgüldü..


**Ayrılıklar hep zordur..


Ülkenin komşuları ile olan sorunları, komşuların emperyalist güçlerce işgal edilmeye çalışması, toprak ayrımları ve parçalanmalarını tartışıldığı bir sürecin yaşandığı şu günlerde yeniden ısıtılıp, önümüze getirilen başkanlık sisteminin ayrışıma neden olacağı da konuşulmakta..

Yani önce Başkanlık, ardından bu başkanlığı başında olacağı eyaletler ardından herkesin kendisini yönettiği öz yönetimlerin gündeme gelebileceği korkusu ve travması yaşanıyor ülkemde..

Evet benim de desteklediğim ve istediği başkanlık sistemine geçmeye çalışan ve 10 yıla yakındır bir çok sorun ve sıkıntıya neden olan sistemden ayrılmak istemeyen ülke zorda..

Başkanlık gelsin mi, gelmesin mi?

Sistem yenilenerek kalsın mı, kalmasın mı?

Başkanlık gelirse yapabilir miyiz, yapamaz mıyız?

Bölünür müyüz, bölünmez miyiz?

Soruları ile tartışılmaya devam eden sistem değişikliği bu ülkeye ne getiri bilmem ama bana sorarsanız kavga etmeden tartışılması en güzeli..

Çünkü Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasından bu yana zaten sistem değişmiştir..

denilen bir ülkedeyiz.. 

Ve Reis denilip, üzeri kapatılmak istenen Başkanlığı zaten o günden bugüne kadar Başkan olarak yapan bir Erdoğan bunu resmileştirmek istiyor..

Evet başkanlığı bende ama ülkemin bölünmeden istiyorum..

Bu ülkenin sistem değişikliğine olan ihtiyacın daha çok tartışılmadan, kan, revan bulaşmadan gerçekleşmesinde yanayım..

Zor ama şart olan bu değişikliği bir an gerçekleştirmek bu ülkenin önünü olduğu gibi hepimiz rahatlatacağına inananlardanım..

Kısacası aşklardan, sevdalardan, sevdiklerinizden, alıştıklarınızdan

ayrılırken yaşanan aynı  duygu gibi 100 yıldır yaşadığımız sistemde de ayrılmak zor olsa da şarttır..


**Irak gibi Suriye’de diyecek..


**Fakir Yılmaz/Gazeteci


Son günlerin en çok tartışılan konuların başında gelen konu Irak Meclisinin topraklarında bulunan Türk Askerinin çekilmesini istemesi ve konuyu Birleşmiş Milletlere götürmesi olduğunu görmekteyiz..


Evet Irak ve Suriye’nin olduğu gibi ülkenin birliğinden bahseden yöneticilerimizin Irak’tan sonra Suriye’ye gönderdiği Askerlerimizin konumu yeniden tartışılmakta..

Çünkü başkalarının topraklarında bulunmak o topraklara tecavüz olduğunu ve bunun bir savaş nedeni olduğunu benim gibi bu ülkeyi idare edenler de iyi biliyorlar.

Irak’ın bu beklenmedik çıkışı karşısında önce şok olan ardından şaşkın şaşkın ‘ABD orada ne geziyor?’ diyerek müttefik dedikleri ABD ile zaten gergin olan ilişkilere yeni bir gerginlik ekleyen yöneticilerin şimdi ne yapacakları beklenmekte..

Çünkü Dünya 5’ten büyüktür diyerek Birleşmiş Milletlere kafa tutan başkanın dış politikası dolaysıyla gün geçtikçe iyiden iyiye sıkışan ülkenin kendisine komşu olan diğer ülkelerin topraklarında ki Askerleri nasıl bir yöntemle yasal hale getireceği yada geri çekeceğini de bilmiyor..

Evet Ortadoğu’da söz sahibi olmak için çabalayan ABD ile Rusya arasında adeta sıkışıp kalan ülkem bugünlerde bir hayli sıkıntıda..

Çünkü; ‘Irak’ta Meclis var mı ki böyle bir karar alıyor’ diyenlerde biliyor ki o açıklamayı ABD değil, ortada olmadığı, darmadağın olduğu ileri sürülen Irak üzerinden ABD’nin yaptırdığı bir gerçektir..

Şimdi gelelim Suriye’ye..

Çünkü Irak’tan sonra Suriye’nin de böyle bir yola başvurup, BM kanalıyla Türk askerinin topraklarından çekilmesini isteyebilir, biz Suriye’ye silahtan sonra ambulans gönderirken..