“Özgürlüklerin herkes için alabildiğine geniş bir şekilde yaşatılabilmesi amacıyla mücadele ediyoruz”
İzmir’de halka hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim kimsenin inancıyla, ibadetiyle, zikriyle, fikriyle bir derdimiz yok. Tam tersine biz, bu özgürlüklerin herkes için alabildiğine geniş bir şekilde yaşatılabilmesi amacıyla mücadele ettik, ediyoruz” dedi.
Bugüne kadar, birilerinin yaptığı gibi İzmir’i, İzmir halkının değerlerini ve hassasiyetlerini istismar etmediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Soruyorum size, korku ve tahrik siyasetiyle İzmir’in üzerine karabasan gibi çökenler, Allah aşkına bu şehre ne vermişlerdir? Hangi eserleriyle, hangi hizmetleriyle, hangi yatırımlarıyla İzmir’in geleceğine katkıda bulunmuşlardır?” sözleriyle seslendi.
“TÜRKİYE’Yİ SADECE BİR AVUÇ SEÇKİN İÇİN DEĞİL, HERKES İÇİN YAŞANILABİLİR BİR YER HÂLİNE GETİRDİK”
AK Parti’nin 15 yılı geride bırakan iktidarları döneminde, İzmir’e sadece yatırım ve hizmet kazandırdığını, İzmir’e ve İzmir halkına en küçük bir baskısının ve kötülüğünün dokunmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam tersine, biz Türkiye’nin diğer 80 vilayetiyle birlikte İzmir’de de demokrasinin, temel haklar, temel özgürlüklerin, bireysel ve kültürel hakların genişletilmesi için var gücümüzle çalıştık” diye konuştu.
Demokrasinin bu ülkede sadece belli bir kesimin değil, tüm vatandaşların hakkı olduğunu söylemenin ve bunu gerçekleştirmenin suç olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları ekledi: “Özgürlüklerin sadece belli bir grubun değil, hangi kökenden, hangi meşrepten, hangi kesimden olursa olsun herkesin hakkı olduğunu, bunları savunmak ve bununla mücadele etmek suç mudur? Türkiye’yi sadece belli bölgeleri ve belli klanlarıyla değil, tüm şehirleri, tüm bireyleriyle kalkındırmak, geliştirmek, zenginleştirmek, herkesin refah düzeyini artırmak için çalışmak suç mudur? Eğer bunlar suçsa, evet, bizim suçumuz büyük, hem de çok büyük. Çünkü Türkiye’yi 15 yılda 3,5 kat büyüttük. Türkiye’de vesayetin, darbelerin, cuntaların tepesine bindik. Çünkü Türkiye’yi sadece bir avuç seçkin için değil, herkes için, güven ve zenginlik içinde yaşanılabilir bir yer hâline getirdik.”
Her seçimde İzmir ile İstanbul’un ve Ankara’nın belli ilçelerinin oylarına ipotek koyanların, tüm eksiklerini, hatalarını, yanlışlarını ve ihanetlerini “laiklik” kavramının altında gizlemeye çalıştığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin laikliğe bakışının, Avrupa ülkelerinde dahi takdirle karşılanan bir tanımla vücut bulduğunu söyledi.
“TÜM İNANÇLARA MENSUP VATANDAŞLARIMIZIN İBADETLERİNİ RAHATÇA İCRA EDEBİLMELERİNİ SAĞLADIK”
AK Parti programında laikliği, “demokrasinin vazgeçilmez şartı, din ve vicdan hürriyetinin teminatı” olarak gördüklerinin açıkça yazdığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, laikliğin Türkiye’de birilerinin bilinçli olarak ve ısrarla yaptığı gibi “din düşmanlığı” şeklinde yorumlanmasına ve bu sebeple örselenmesine de karşı çıktıklarını sözlerine ekledi.
Türkiye’de, Hristiyan ve Musevi vatandaşların ibadetlerini rahatça icra edebilmelerini, dini kurumlarını rahatça çalıştırabilmelerini kendilerinin sağladığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hristiyan ve Musevi cemaatlere sorulduğunda, en rahat, en huzurlu, en özgür dönemlerini AK Parti iktidarlarında yaşadıklarının cevabının alınacağını ifade etti.
Kimsenin inancıyla, ibadetiyle, zikriyle, fikriyle bir dertlerinin olmadığını; özgürlüklerin herkes için alabildiğine geniş bir şekilde yaşatılabilmesi amacıyla mücadele ettiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda tek bir kırmızı çizgimiz var, o da, ülkemizin ve milletimizin aleyhinde faaliyet yürütülmemesi, özellikle de terör örgütlerine bulaşılmamasıdır” diye ekledi.
“DİNİN SİYASETE ALET EDİLMESİNE KARŞIYIZ”
Dinin, siyasete alet edilmesine de, inancını yaşamak isteyenlerin örselenmesine, tedip ve tahkir edilmesine de karşı olduklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizin dini hassasiyetlerini örgüt çıkarları için kullananlara karşı en güçlü tavrı biz koyduk. FETÖ’ye karşı 17-25 Aralık’ta mücadele ettik, CHP’yi bu ihanet örgütünün saflarında bize karşı yumruk atarken bulduk” dedi.
Ana muhalefet liderinin daha önceleri “Darbe olursa tankların üzerine önce ben çıkarım” dediği hâlde 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminde darbecilerin tanklarının koruması eşliğinde Atatürk Havalimanından çıkarak Bakırköy belediye başkanının evine gittiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bunları inkâr ediyor. İstediğin kadar inkâr et, tüm belgelerde, tüm televizyon kayıtlarında varsın; yandın Kemal yandın. Sen darbe karşıtı değil, darbecisin” ifadelerine yer verdi.
Darbe girişiminin olduğu gece Başbakan Binali Yıldırım ile sürekli irtibat hâlinde olduğunu ve süreci yönettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisi milletvekillerinin Başbakan Yıldırım’ın Ilgaz Tüneli’ne saklandığı yönündeki sözlerini hatırlatarak, “Eğer tünellere saklanacak olanlar varsa başınızdaki adam saklananlardan bir tanesi. Ama o tünel bulmadı, Bakırköy Belediyesine gitti” şeklinde konuştu.
“15 TEMMUZ’DA MİLLETİMİZLE BİRLİKTE FETÖ’YE TARİHÎ BİR ŞAMAR VURDUK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’da milletle birlikte FETÖ’ye tarihî bir şamar vurduklarını; ancak CHP’yi yine bu örgütün saflarında üzerlerine yürürken bulduklarını dile getirerek, “CHP artık bugün yargımızın terör örgütü olarak tescillediği FETÖ’nün ülkemizdeki borazanı hâline dönüşmüştür. Sadece bununla kalmayan CHP, aynı zamanda PKK’dan PYD’ye kadar ülkemize ve milletimize kurşun sıkan ne kadar terör örgütü varsa hepsinin de sözcüsü durumundadır” dedi.
Terör örgütlerine karşı verilen mücadeleye de değinerek, Zeytin Dalı Harekâtı’nın başladığı günden bu yana, Afrin’de 4305, Kuzey Irak’ta 372, yurt içinde 281 teröristin etkisiz hâle getirildiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmetçiğin kanının ve gazilerin ahının yerde kalmayacağını, mücadeleye bu kararlılıkla devam edeceklerini vurguladı.
Her seçimde İzmir’e gelip laiklik nutukları atanların, Meclisteki grup kürsülerini aylarca FETÖ’ye kiraladıklarının unutulmadığını belirterek, “İzmir’in artık CHP’nin ilkesiz ve omurgasız siyasetine teslim olmayacağına inanıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmirlileri 24 Haziran’da istismarcılara derslerini vermeye, tercihlerini hizmetten, projeden ve icraattan yana kullanmaya, büyük ve güçlü Türkiye’yi beraber inşa etmeye çağırdı.
“TAYYİP ERDOĞAN’A ‘DİKTATÖR’ DİYECEKSİN, KALKIP DİKTATÖRLÜĞÜN DANİSKASINI YAPACAKSIN”
Erken seçim kararının ilan edildiği 18 Nisan’dan bu yana yaşananlara dikkat çekerek, ana muhalefetin ve onunla birlikte hareket edenlerin savrulmalar yaşadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yeni yönetim sistemine geçiş kararının verildiği 16 Nisan halk oylamasından bugüne 1 yılı aşkın sürede ana muhalefette, ne cumhurbaşkanı adayları, ne de seçimde millete söyleyecekleriyle ilgili en küçük bir hazırlığın olmadığının görüldüğünü söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin ise seçimlerin 2019 yılında yapılacağı hesabıyla hareket etmelerine rağmen, cumhurbaşkanı adayından yeni yönetim mimarisine kadar her konuda çalışmaya başladıklarını, seçim ittifakları konusunu hukuki bir zemine kavuşturarak MHP’yle “cumhur ittifakı”nı oluşturduklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, muhalefet neden bu konuda kılını kıpırdatmadı dersiniz? Çünkü bunların ülkeyi yönetmek, millete hizmet etmek, yeni projelerle, yeni yatırımla Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkartmak gibi bir dertleri yok. Üstelik öyle bir tezgâh kurmuşlar ki, birisi ‘oradan sar bana 15 mebus’ diyor, öteki daha cümle bitmeden 15 milletvekilini paket yapıp gönderiyor. Mecliste bakıyorum arka tarafta milletvekilleri ağlıyor. Niye ağlıyor? Kendi yuvası orası, kendi yuvasından genel başkanı onu kovuyor. Ne diyor? Git sözde bir parti var, o partiye siz hadi bakalım. Ben de o gün 23 Nisan’da Meclis’teyim, baktım ki koltuklar bomboş, bu 15 kişi sözde partiye hâlâ katılmamışlar, yine onlar kendi sıralarında oturuyor. Böyle demokrasi olur mu, böyle millî idare olur mu? Tayyip Erdoğan’a ‘diktatör’ diyeceksin, kalkıp diktatörlüğün daniskasını sen kendin yapacaksın. Ve bu millî iradeye saygısızlıktır, o 15 kişiyi seçenlere saygısızlıktır. Sen genel başkan olabilirsin; ama sen o milletvekillerini pazarlayan bir insan olamazsın, bu budur. Ve tarih bunu Güneş Motel’de yazmıştır, bir de şimdi Bay Kemal’le yazmıştır. Zira bizlerin tarihinde asla ve kata bu yoktur. Zira milletimizin iradesine biz ipotek koyamayız.”
“TAYYİP ERDOĞAN’I SOROS DEĞİL MİLLET GETİRDİ”
Milletvekillerinin CHP’den istifa ettirilerek başka bir partiye geçirilmesine ilişkin, “İnternetten oyuncak bebek siparişi verseniz, inanın bu kadar hızlı servis olmaz” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları ekledi: “Bütün bunların sebebi nedir biliyor musunuz? Bunlar siyaseti millete hizmet için değil, göbeklerinden bağlı oldukları mahfillerin hesapları için yapıyorlar. Bunlar içeride ve dışardaki Soros’lar için yapıyorlar, onların talimatlarıyla yapıyorlar. Bunların tek derdi var, o da Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak. Sanıyorlar ki Tayyip Erdoğan olmazsa milletimiz bunları baş tacı edecek. Yahu Tayyip Erdoğan’ı Soros getirmedi, Tayyip Erdoğan’ı benim milletim getirdi milletim. Alırsa milletim alır, milletim aldığı zaman bana düşen de el-göz baş üstüne.”
Her seçimde milletin partileri kantara koyup notunu verdiğini, boş çuval gibi ayakta duramayanlara oy vermediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Partinin seçimlerde elde ettiği oy oranlarının lütuf değil, emeğinin, alın terinin karşılığı olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hani şayet biz de onlar gibi, ‘beş dönüm bostan, yan gel yat Osman’ diyerek çalışmayı bırakıp ense yapsak, milletimiz inanın bize de kapıyı gösterir, ama biz çalışıyoruz, çalışacağız” diye konuştu.
“BİZ HEP HİZMET VE ESER SİYASETİ YAPTIK”
Ana muhalefet partisi yetkililerinin seçimlere “yüzde 25 oy cepte garanti” diye baktığı için AK Parti’nin yüzde 52 oyun üzerine yatacağını zannettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki milletimizin bize teveccühünün sebebi, daha çok çalışacak, daha çok hizmet verecek olmamızdır” diye ekledi.
Vatandaşlara, “İzmir, 24 Haziran’da kendisine biçilen gömleği parçalayıp atmaya, özgürleşmeye hazır mı? İzmir, 24 Haziran’da kendi iradesini çantada keklik görenlere hadlerini bildirmeye hazır mı? İzmir, 24 Haziran’da tercihini demokrasiden, kalkınmadan ve hizmetten yana kullanmaya hazır mı?” sözleriyle seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yürüttükleri siyasetin hiçbir zaman “lafla peynir gemisi yürütme siyaseti” olamadığını, her zaman hizmet ve eser siyaseti yaptıklarını dile getirdi.
15 yılda İzmir’e 50 milyar liralık yatırım yaptıklarını aktararak, eğitimde 9 bin 252 yeni derslik eklediklerini, 6 bin 200 yataklı yeni yükseköğrenim yurtları inşa ettiklerini, 3 yeni üniversiteyi faaliyete geçirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOKİ kanalıyla 18 bin konut projesini hayata geçirerek kentsel dönüşümün önünü açtıklarını, sağlıkta 31’i hastane olmak üzere 107 sağlık tesisini şehre kazandırdıklarını aktardı.
Konuşmasında şehirdeki diğer yatırım ve hizmetlerden örnekler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmirlilerle buluşmasının, 24 Haziran seçimlerinin ilk mitingi olduğuna işaret ederek hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
**Kapitalistler sola iktidar izni verecek mi?
Suriye aynen duruyor..
Irak hala oturmadı..
Yemen, Cezayir, Mısır
Ve Filistin..
Ve kısacası siyah petrolün kırmızı kana döndüğü Ortadoğu..
Ve üzerinde bir çok hesabın yapıldığı ileri sürülen Türkiye..
Ve 24 Haziran Başkanlık ve de Milletvekilliği seçimleri..
Yani tamda aranan sağ bir anlayış iktidar,
Ortadoğu’ya uyumlu bir Muhafazakar bir yönetim..
Ve sizce hangisi kapitalistlere uyumlu bir yönetim..
İncirliğe karşı,
Özelleştirmeye karşı,
BOB’a karşı,
Amerika’ya faşist diyen,
Sol mu?
Yoksa içeride,
‘Eyy Amerika’ ABD’nin yavrusu İsrail’e One Minute’ deyip,
Dışarıda kapalı kapılar ardından da değil,
Alenen, ‘Ben sizin eş bakanınızım’ diyen mi?
Yoksa ‘Ne istediler vermedik’ diyen
Sağ mı?
Yine iktidar olur
Bilemiyorum benim kafam çok karışık..
Çünkü daha önce ki seçimlerde olduğu gibi bu seçimlerde de İsrail Filistinlere vurup, muhafazakâr oyu elinde tutan tabakaları ayağa kaldırıyor..
Almanya başta olmak üzere Avrupa yine yalandan mevcut iktidara karşı olduğunu gösterip, HDP’ye izin verip, en çok oyu Avrupa’da Almayan’da olan iktidar yanlılarına izin vermeyip, oyları iyice sağda kemikleştiriyor..
Ya S-400’leri satmak için dost olan Rusya?!.
Ve ya Erdoğan’ın dostu Putin..
Ve onun emrinde oldukları ileri sürülen, eniştesinin bakan yapmadıysa da eşini başkan yardımcısı eden Azerbaycan ağası Aliyev ve adaşları Kafkasya..
Perinçek üzerinden iktidara yönelik olduğunu gösteren Çin..
Bunlar sola izin verecekler mi?
Peki ya birçoğu oy kullanacağı iddia edilen Suriyeliler,
AVM’leri alan Araplar..
Belediyeler, İş-Kur, Sosyal Politikalar Müdürlüğü ve
Onca yan kuruluşta iş bulanlar..
Feto hariç cemaatler..
Gül’ü helikopter ile ziyaret eden asker, mit,..
16 yıldır ihaleleri alanlar,
İnce, kalın hesapları olanlar,
Son olarak;
Sanki 20 günden bir zaman kalan 24 Haziran seçimleri öncesi Türkiye’ye gelen ve iktidar değişmeyecekmiş gibi Münbiç görüşmeler yapan AB’lilerin tutumu..
Ve evet/hayır da bakan aracılığı ile Demirtaş’a ‘Evet’ deyin diye mesaj yolladığı ortaya çıkan Öcalan’ı da unutmayın..
Yani bu saydıklarımız ve sayamadıklarımız,
Sol bir iktidara izin verecekler mi?
Ecevit’li DSP-ANAP-MHP hükumetini saymasak Menderesten bu yana sağla idare edenler ülkeyi sola teslim edecekler mi?
Bilmem ama benim bu yönde şüphelerim var..
Ve yukarıda saydıklarımın sola değil, sağla işbirliği içinde olanlar olduğunu düşündükçe Başkan Erdoğan’ın tek korkusu olan HDP dışında bana göre kimse sola ülkeyi teslim etmez..
Sola etmezse sağda ki Akşener’i eder mi?
Evet, eder ama o da bu seçime 24 Haziran’a yetişir mi ki?
Kısacası 6 Milyon oyu alan HDP’ye bir saniye yer vermeyen TRT başta olmak üzere havuz medyası, onca iktidar yalayıcısının olduğu ülkede sol bir iktidar düşünmek sanki biraz hayalci geliyor bana..
Çünkü onca seçimi gören ve 49 yaşına gelen biri olarak iktidar da görmediğim solun iktidara gelmesi için hala ortamın, dünyanın ve kapitalistlerin hazır olmadığını düşünenlerdenim.
Siz ne düşünüyorsunuz?..
‘CHP, İYİ Parti, Saadetliler birinci turda Erdoğan’ı geçirmez, ikinci turda İyi Partili, SP’li, CHP’nin yanında yer almaktan başka şansı kalmayacak olan HDP ile sol olur’ diyenleri duyar gibiyim..
İyi bakalım az bir süre kalan 24 Haziran akşamı hangimizin dediği olacak?..
**Ardahan’da durum 1-1
İstanbul’da CHP’nin 3 bölgede en az 4 en çok 5 bilemediniz 9 alabileceği, iktidarda gideceği ileri sürülen AK Parti’nin de yine İstanbul’un 3 bölgesinde en az 6 en çok bilemediniz 11 alacağı ileri sürülürken nasıl bir tablo karşımıza çıkacak anlayamıyorum.
Yani ülkenin sınır kentinden, Serhat Ardahan’dan İstanbul’a sorduğumuz da, CHP’nin ülkenin en büyük kentinde aday gösterdiği listelerin hiç birinde 10’un üzerinden vekil çıkaramazken iktidar nasıl gidiyor diyebiliriz?
Bu konuda da şaşkın biri olarak İstanbul’da bana soruyor, ‘Ardahan nasıl olur?’ diye..
‘-Vallahi durum şimdilik 1-1 gibi görünüyor’ deyince de ‘Tamam anladık, 1 AK Parti peki diğer 1 kim?’ sorusu geliyor.
O soruya da verdiği tek cevap var..
O da; Ardahan’da durum 1-1 ama 3 parti var..
Yani, AK Parti, CHP ve HDP arasında..
CHP’nin 1. Sıra adayına tepki var ama oturuyor gibi..
Oturmazsa HDP..
AK Parti’de kent merkezi ile Göle kavgası var..
Barışmazlarsa HDP,
HDP’de de kırgınlıklar var..
Anlaşamazlarsa;
AK Parti: 1
CHP: 1