Kadın Hakemler: Hakem arkadaşımıza atılan yumruk Erkek şiddetinin açık ve en çirkin örneğidir!

Twittirda PaylasKime ait oldugu hala netlesemeyen, Çildirli is adamlarinin verdikleri sözleri yerine getirmedikleri için müteahhittin parasinin verilmedigi için bir türlü teslim edilip, ögrenci kabul edilemeyen Çildir’da ki Ögrenci Yurdu’nun 100 Bin TL. bagislayip, Kura Nehrinin ortasina hançer gibi saplanan Kayabeyi HES Barajin da bir isçinin daha öldügünü haber aliyoruz. Çogumuzun doganin ölümünü izledigimiz gibi bu ölümü de normal karsilanirken, Necati Ünal’in 80m yasina geldigi bir süre de bir tas üzerine tas koymadigi Hanak’a 2 dev HES Barajini yaptigindan da kimsenin haberi yok.. Olanlar ise Ünal’in Ankara’da ki lüks otelin de yemek yiyip, Ardahan’a en azinda bir 100 kisilik ögrenci yurdu yapma gücü olan Necati amcayi bol bol dinlediler.. Neyse asil konumuza ve basligimiza gelelim mi? Yani Ülkü Ocaklari’na sordugumuz sorumuza cevap alalim mi? Bilmem ama HDP’liller dedigimi Ülkücülere de demeye devam edecegim.. Çünkü bu memlekette sadece sorun toplumu kutuplastiran sorunlar yasanmiyor, Ardahan’in basta olmak üzere Göle’nin, Çildir’in, Damal’in, Hanak’in, Posof’un hatta su an bulundugu Ankranin onca sorunu karsisinda neden bir açiklama yapilmaz, HES’lerin dogayi katlettigi söylenmez, bu yönde hazir kalip olsa da birer basin açiklamasi yapilmaz.. Yoksa Ülkü Ocaklari HES’e karsi degil mi? **Zemheri de yüzümüzü saklarsak terörist mi olacagiz?!… Türklerin bir türlü anlamak istemedigi Öcalan’in Kürt politikasi ve Kürt sorununun üzerin de ki gücünün bir kez görüldügü Kobani eylemlerine, ‘baskaldiri’ deyip, yeni yasaklar getirmeye hazirlanan hükümetin unuttugu tek sey Çiller döneminde oldugu gibi bunca antidemokratik yasalara karsin Kürtlerin bir türlü susturulamadigidir.. Ve en önemlisi İmrali’da bulunan Öcalan ne düsünüyorsa dagda ki Kürt, Ovada ki Kürt’te onu düsünüyor.. Ve bu düsüncenin içinde bölünmek degil, birlikte demokrasisi tam oturmus, gerçek anlamda insan haklari, esitlik, hak, hukuk ve dili verilmis insanlarin birlikte yasadigi bir ülke istegidir. Ve bu istek Kobani eylemlerinde ve o eylemlerin durdurulmasindan da bir kez daha ortaya çikmistir.. İsterseniz anlayin, isterseniz anlamayin yada kabul edin, etmeyin ama bu ülkenin Suriye, Irak olmamasi için mücadele verenlerin basinda Öcalan gelmektedir.. Ama bunu anlamayanlar, ‘daha çok özgürlük, daha çok demokrasi’ diyenleri terörüze edip, yasakçi zihniyetin eseri olarak yeni yasalar çikarmaya hazirlaniyorlarmis. Hatta simdiden insanlari, ögrencileri, siyasileri tutukluyorlarmis.. Hatta yaklasan kis öncesi Ardahan’in ayazindan korunmak için yüzünü, gözünü kapatanlar bile, ‘Doga’ya, Kis’a, Zemheri’ye İsyan’ denilerek ‘Terörist’ diye gözaltina alinabileceklermis.. Çogu zaten var olan onca yasaya yeni yasalar eklemekten öteye bir ise yarayacagina inanmadigim bu tür girisimler içinde olanlarin neden bir de barisi düsünmedikleri de soru isaretidir.. Ama bana soracak olunursa ve yeniden olusturulmaya çalisilan Akil Adamlar Heyetine beni de alip, ‘Sen ne diyorsun? diye cevap beklenecekse tek diyecegim sey, ‘Birakin su ise yaramayan yasakçi zihniyetleri der, bu zihniyetin panzehri olan ‘daha çok demokrasi, daha çok insan haklari’ der ve Öcalan’in elini rahatlatacak girisimler için adimlar atar, hatta ABD ve çetesinin elinde ki kozlari almak için Kürtlerle tarihi baris adi altinda bir genel af ilan ederim.. Çünkü son Kobani olaylari bir kez daha gösterdi ki pamuk ipligi ile bagli olan Türk-Kürt kardesliginin güçlenmeye, yeni baglara ihtiyaç duymaktadir.. **Gitti Akil Adamlar, Geldi Akil Adamlar.. Son Kobani olaylari ari ardindan ölen onca insanin neden, niye ölüp, yaralandigi ve niye onca olayin yasandigini anlamak istemeyenler filmin basina yani yine Akil Adam oyununa basladilar.. Ya bu sorunun öyle ‘Akil Adam’ denilen, ama dogu, güneydogu nerede diye sorsan bilmeyecek aracilarla yada besleme basinin mansetleri araciligiyla çözülemeyecegini ve varsa bir sorunun her iki tarafin bir masa da bir araya gelip, konusabildigi, eksigi, fazlayi yüz yüze dedigi ve el sikistigi masa da olacagini bir türlü neden anlasilmaz ki.. Bilmem ama belki daha erkendir diyebilecegimiz zor bir sürecin devam ettigi su günler de bu yönde atilan tüm adimlara el atmayi, omuz vermeyi kendimiz bir insanlik görevi saydigimiz biline yeter.. Evet, dün yeni basbakan ile 12 saatlik bir görüsme ile bir araya gelen akil adamlar ve toplumun büyük kesimi barisin sürmesi için taraflarin siddeti dogurmayan açiklamalar yapmalarini, konusma ve demeçlerinde barisi simgeleyen kelimeleri kullanmalarini istiyordular.. Bu hakli talebin taraflarca ne kadar ciddiye alinacagin da merak ederken özellikle hükümetin araci bir kurum olan HDP ve onun milletvekillerine hassas davranmasi gerektigine isaret ediliyordu.. Çünkü Devleti temsil eden hükümetin elinde bulundurdugu devlet gücüne güvenip, alakasi ve siddet doguran açiklamalar yaptigindan ve bunu yaparken de siyasi rakibi olan HDP’yi hedefe koydugunu görüyordular.. Bu nedenle HDP’den istenen hassasiyet, ‘Yapilacak eylemlere misli ile cevap verilecek’ diyen bir anlayisin önüne geçilip, bu ülkenin hepimize yettigini ve kardesçe, sirt sirta vermemiz halin de o çok tartisilan bölünmenin degil, birlesmenin, kuvvetlenmeyi gerçeklesecegini anlatmak, bu yönde sikça mesajlar verilmeli.. Hatta okullarda bu süreç masaya yatirilip, ‘Çözüm nasil olur?’ yarismalari yapilmali ve bu yarismalarda çikan görüsler de o baris masasina getirilip, kayit alyina alinmalidir.. Çünkü toplumun her kesimini emsil ettikleri ve nerede, hangi kriterlere uyularak ayarlandiklari bilinmeyen eski ve yen, akil adamlarin yani sira toplumun tüm kesimlerinin gçörüs ve fikirleri de dikkate alinmalidir.. Yoksa bir önce ki akil adamlarin yaratmak istedigi sine enerji yeni akil adamlarda ortaya çikmaz ve saatler harcadiginiz o degerli zamaniniz da bosa gider ve devami çok istenen baris süreci bir adim daha ileri gitmez, yerinde sayip, belkide geri adim atar..