
Son günlerde Ak Parti Meclis Üyesi Aday Adaylık listeleri bazı mecralarda dolaşıyor.
Şahsımın ismi de o listelerde geçmektedir.
Ancak ben uzun zaman Esenyurtlu bir aday için kampanya yapmış biri olarak Aday netleştikten sonra Aday Adaylık sürecimi geri çekmek için dilekçemi yazarak Ak parti Esenyurt İlçe başkanlığına ulaştırmama rağmen ismim bu listelerden çıkartılmamıştır.
Kesinlikle böyle bir talebim yoktur.
Saygıyla duyurulur.
.jpg)
**Sol Düşüncenin Marketi Tanzim Satışlar..
Ülkede yaşanan ekonomik sıkıntılara çözüm bulmaktansa ya baskı politikası ile yada ciddiye alınmaya karşı çıkışlar ile müdahale dönemi başlatan Başkan Erdoğan bir zamanlar ret ettikleri, beğenmedikleri hatta ‘Milletti sıraya mahkum ettiler’ diyerek tepki gösterdiği sol düşüncenin yaratıcılıklarına sarılmaya başladı.
Gerçi bugün MHP ile ortak olan aynı Erdoğan’ın bir adım daha ileriye gidip, iktidarı bir değil iki dönem daha elinde tutmak için HDP ile de ‘Negri negri’ türküsü söylemiş ama sonrasında bir çok insanın ağlamasına neden olan politikalar ortaya koymuştıu ya neyse..
Evet bugün başta domates, salatada olmak üzere gıda ve diğer tüketim maddelerinde yaşanan olağanüstü artışın önüne geçmeye çalışan Başkan Erdoğan piyasalarda ki sıkıntının başını çekenin, demokraside ki daralma, tek başına iktidarın verdiği güç sarhoşluğu ve buzdolabına kaldırılan barış süreci dolaysıyla gerek sınır ötesi, gerekse sınır içinde yürütülen olağanüstü, güvenlik önlemlerini unutmuşa benziyor..
Ve sanki yaşananlar keyiften yaşanıyormuş gibi suçlu arayıp, bu suçu da bakkal ve marketçilere atarak, sol düşüncenin ürünü olan ‘Gerekirse Tanzim Satış Açarız’ demesi üzerine babamın da bir dönem İl Genel Meclis Üyeliğinin yaptığı Ecevit’li CHP döneminde ki Tanzim Satışlar aklıma geldi.
Bugün yerine beton Kızılay binasının yükseldiği alanda açık olan ve oğlu Tokat Valisi olma başarısını yakaladığı belediye çalışanı Osman amcayı orada tanıdığım Ardahan’da ki Tanzim Satış Mağazasını bana hatırlatan Başkan Erdoğan’ın bahsettiği ve ekonomideki yanlış gidişatı da ortaya koyan o açıklamasına neden olan Tanzim Satışların bugünkü sömürü düzeninin bir kordonu olan devasa marketler, avm’ler değil halkın olduğu aklıma geldi.
Ve birlikte şu Tanzim Satış Mağazalarının tarihine bir bakalım dedim..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında yüksek gıda fiyatlarına tepki göstererek, “Fiyatlar için gerekirse ayar çekeceğiz. Belediyelerimiz vasıtasıyla tanzim satış yapabiliriz.” açıklamasının ardından herkes nedir bu tanzim satış demeye başladı. İşte tanzim satış hakkında merak edilen tüm detaylar…
TANZİM SATIŞ NEDİR?
Tanzim kelime anlamıyla düzene koyma, yoluna koyma anlamı taşımaktadır. Tanzim satış ise satıcı fiyatlarının yükselmesini önlemek, bazı malların tüketiciye ulaşmasını sağlamak için belediye veya başka kamu kuruluşları tarafından yapılan satışa denir.
TANZİM SATIŞ HALKIN YARARINADIR
Tanzim etmek düzene koymayı veya düzen getirmeyi vurgular. Tanzim satmak ise kamu kurumlarının piyasaya müdahale şeklidir. Belediyeler ve halka hizmet amaçlı çalışan kamu kurumlarının halkın iyiliğine piyasaya ucuz ürün sunmasıdır.
TANZİM SATIŞ TANSA İLE BAŞLADI
Tanzim satış, Türkiye’de 1973 yılında kurulan Tansa ile başlamıştır. İzmir’de kurulan Tansa o yıllarda tüketicilere ucuz et ve kömür sağlamak hedefiyle yola çıkmıştı. Tansa, 1976 yılında “Tanzim Satışlar Müdürlüğü” çatısı altında ilk mağazasını açtı. 1986’ya gelindiğinde mağaza sayısı 12’ye ulaştı.
TANSA-TANSAŞ-
MİGROS
DÖNÜŞÜMÜ
Yaşanan gelişmeler üzerine 15 Aralık 1986’da Tansaş İzmir Büyükşehir Belediyesi İç ve Dış Ticaret A.Ş. kuruldu.
Ve bugün bir çok develet malının özle geçmesine neden olan Özelleştirmenin başlamasıyla birlikte 1996 yılında belediyeye ait hisselerin yüzde 32,98’i halka açıldı. 1999 yılına gelindiğinde şirketin hisselerinin büyük bölümü Doğuş Grubuna geçti. 2002 yılında hizmet kalitesini yükseltmek isteyen Tansaş Macrocenter’ı kendi bünyesine kattı. 3 Ağustos 2006 yılında Tansaş ve Migros birleşti. Firma ticaret hayatına Migros adı altında devam ediyor.
*Hazıra Almış Seçmen..
-İstanbul’un kaç milletvekili var?
-Kaçını tanıyorsunuz?
-Peki ya Ankara, Bursa, İzmir’in milletvekili sayısı kaç?
-Hangisi, hangi partide?
Diye sorsanız memleketinde ki vekilini bile doğru dürüst tanımayan ve seçimden seçime sandığa gidip, vekil seçtiğini sanan seçmen bu sorularımıza cevap veremez..
Çünkü seçimden seçime hatırlanan sayın seçmenin kendisini dikkate aldırmadığı bir seçmen ve seçim sisteminin olduğu ülkemde buna itiraz eden bir seçmen kitlesi de bulamazsınız?
Yani; Yeni bir seçime kadar seçilmişlere, siyasilere demediğini bırakmayan bir seçmen tipi olan ülkem de hangimiz kalkıp ta akşama kadar başımızı kaldırmadığımız internet yoluyla da olsa tüm partilerin genel başkanlarına, genel merkezlerine nasıl bir vekil profilosu istediğimizi belirttik mi, önerdik mi?
Belirtemeyiz..
Çünkü ya ‘Bizi kim dinler?’ der işin kolayına kaçarız, yada çok zahmet olur..
Veya ‘Amannn işin mi yok’ der oralı bile olmayız..
Ve genel merkezlerin kendi kafalarına belirlediği ve çoğunu tanımadığımız vekillerimiz listelere konur, biz de tanımadıklarınızı seçmekle seçmen görevi yapmış sayar, kenara çekilip, tanımadığımız, bilmediğimiz vekilin sorunlarımız çözmesini bekleriz.
İşte tam da burada, şu an bu yazıyı okuyan ve 24 Haziran’da sandık başına gitmeye hazırlanan siz seçmene bir soru sorayım;
Sayın seçmen;
Senin bir öneride bulunma zahmetinde bulunmadığın için genel başkanın, genel merkezin ya da ikili ilişkiler sonucu aday edilip, listeye konan vekilinin sana olduğunu gibi senin sorunlarınla yakın biri mi?
Kendisini yakından tanıyor musun?
Ve ‘Şu adam, bu kadın siyasi aday olsa en mantıklısı’ diyerek düşündüğün insanın aday edilmesi için partinin genel başkanına, genel merkezine bir öneri de bulundun mu?
Yani kendin partinin olduğu gibi diğer partilerin de bu ülkenin yönetiminde söz alacak olan vekillerin seçimini yaparken sen nasıl bir katkıda, öneride bulundun söyler misin?..
Bir iki tanıdığın ilçe başkanını, il başkanını, genel merkezde ki görevliyi aradın mı, mail attın mı, mektup yazdın mı, twit attın mı?
Tabi ki hayır..
Çünkü her konuda hazıra alıştığımız gibi vekilimizin de birileri tarafından belirlenip, önümüze getirilmesini bekleyen bir seçmeniz..
İşte tamda burada bir soru daha..
Senin belirleyemediğin, katkı, öneride bulunmadığın, kamuoyu oluşturamadığın biri vekilin olduğunda o zaman niye kızar bağırır ve sitem edersin be seçmen kardeş..
Yok canım o kadar da değil diyorsan eğer haydi daha gecikmeden sende kendi adayını belirle, genel başkanların, genel merkezlerin maillerini, telefonlarını, wapsaplarını, twitllerini öneri yağmuruna tut.
Ve benim ön seçimim, ön teamülde bu de..