LİG ERTELETEN ÖLÜM TÜM ARDAHAN'I ÜZDÜ!..

**Jandarma Tesedüfen Rastladı!


Ardahan’ı yasa boğan trafik kazası sonucu hayatını kayıp eden Banka çalışanı İbrahim Gök ile arkadaşının Kars’tan Ardahan’a gelirken Hoçvan yakınlarında önlerine çıkan bir hayvana çarpmamak için direksiyonu kırınca mıcılı olan yolda takla attığı ve bu kaza ardından hayatını kayıp ettiği öne sürülürken kazayı bölgede çalınan hayvanların izini süren H. Hasköy Jandarma Karakoluna bağlı Jandarma ekibinin tesedüfen görüp, müdahale ettiğide alınan biligiler arasında oldu.


**LİG ERTELENDİ..


Aracı kimin kullandığı, Gök’ün kemerinin bağlı olup olmadığı öğrenilemeyen kaza ardından yaklaşan kış öncesi dondurucu bir soğuk gün olmasına karşınson yılların en yoğun bir insan katılımı ile kılınan cenaze namazı ardından göz yaşları ardından toprağa verildi. Öte yandan İbrahim Gök’ün ölümü ardından Ardahan 1. Amatör Liginin bir hafta ertelendiği de öğrenildi.


Foto/Grafik: Osman Baytöre/İstanbul


ARDAHANLI HAKEMLER VE SPOR CAMİASI YASTA!


ARDAHANLI HAKEMLER VE SPOR


 


CAMİASI YASTA!


Ardahan İl Hakem Kurulu eski başkanı İbrahim Gök bir iş için gittiği Kars’tan Ardahan’a dönüşte geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Alınan bilgilere göre evli, 2 çocuk babası, Ardahan Vakıfbank çalışanı İbrahim Gök ile birlikte bulunan bir arkadaşının da aynı kazada yaralandığı öğrenildi.



**ARDAHAN’DA 3 GÜNDE 3 ÖLÜM..


Uzun yıllar Ardahan İl Hakem Kurulu Başkanlığı yapan Ardahan Vakıfbank çalışanı İbrahim Gök’ün ölümü ile yasa boğulan Ardahan bugün iki cenazeyi kaldırcaklar.


Ardahanlılar bugün Çıldır’da Nejdet Kanbir’in babasını toprağa vermeye hazırlanırken gece yarısı gelen kaza haber ile İbrhim Gök’ün de hayata veda ettiğinin haberini almanın üzüntüsünü yaşadılar. Geçtiğimiz günde yaşadığı rahatsızlığa dayanamayarak hayata göz yuman Ardaha Devlewt Hastanesi çalışanı Uğru Çoban’ı toprağa veren Ardahanlılar 3 günde 3 ölüm haberi ile sarsıldılar.



Sıkıntıların Altında ki ÖSO Ne olacak?!


Adalet arayışı için Adalet adı altında yürüyüşler düzenleyen ama kendisini destekleyen partinin seçilmiş belediye başkanlarının çeşitli bahaneyle  görevlerinden alınıp, yerlerine kayyumlar atanması karşısında sus-pus olan ve Suriye olayında Esad ile görüşülmesi gerektiğine inanan muhalefet partisi CHP’nin İl Başkanlıkları ve Büyük Kurultay öncesi atanmış, seçilmiş ilçe başkanlarını sessiz, sedasızca görevden alıp yerlerine kayyumlar atayan ve dün yöntem şeklini eleştirdiği iktidarın parti içi uygulamalarına geçmek isteyen yani parti örgütlerine ‘Kongrelerde aday çıkarmayın, uzlaşın, tek aday etrafında birleşin’ dediği şu günlerde dış politikada yaşananlar gün geçtikçe can sıkıcı hale geliyor.

Çünkü Türkiye’nin sınırında oluşturulmak istendiği ileri sürdüğü oluşuma müdahale etmek adına üçüncü sınır ötesi için girdiği Suriye topraklarında birlikte mücadele ettiği Özgür Suriye Ordusu yani kısa adı ÖSO yani birileri için resmi, yasal  diğerleri için silahlı terörist bir grup olan oluşumun ne olacağının hiç konuşulmadığı şu günlerde Amerika’nın Ermeni Tasarısı ile yaptırımlarla ilgili aldığı iki karar, İsrail’in Ankara Büyükelçiliğini kapatmasını da gidişatın hiç de iyi olmadığını ortaya koyar gibi..


Bölgede bir dönem birlikte hareket edilen hatta sınır içinde geçişlerine izin verilen YPG’yi bir anda terörist ilan edip, bir dönem içinden geçtiği sınırdan 30 km. uzağa göndermek için başlatılan operasyonların birlikte yapıldığı ve bu mücadelede dörtyüze yakın kişinin yaşanan çatışmalarda öldüğü bizzat başkan Erdoğan tarafından açıklanan bu oluşum yasal bir oluşum mu yoksa bunlar da terörist mi?


Çünkü resmi bir devlet olan Suriye’nin resmi Devlet Başkanı olan Beşar Esad’ın temsil ettiği rejimi devirmek için savaşan silahlı bir örgüt, oluşum olan ÖSO’nun komşumuz olan bir devletin yani Suriye’nin Devlet Başkanı Beşar Esad’ın temsil ettiği rejimi devirmek için savaşan, silahlı örgüttür ve bu örgüt ile birlikte alanda askerleri ile beraber hareket eden bir ülke ve ABD başta olmak üzere batı ülkelerinin yanı sıra Arap devletleri tarafından hedefe alınan Türkiye var..


Yani şu an ordusu bir başka ülkenin topraklarında olan Türkiye’yi dünya da sıkıntıya sokan ÖSO ne olacak?


Bu resmi olmayan ve resmi bir devletin yönetimi ile çatışan ve dünyaca terörist, birilerince özgürlükçü denen bu sürü nereye sürülecek, sonu ne olacak?


Hepsi silahlı, hepsi askeri giyimli ve kimileri gibi general, albay olan bu örgütün resmi anlamda hiç bir yerde yeri yokken ve Suriye’nin ve de dünyanın büyük bölümünün terörist olarak gördüğü ÖSO değil mi Türkiyeyi olduğu gibi bölgeyi rahatsız eden?


Bilmem ama sanki dünya bu günlerde birilerine   bol bol asker selamı verenlere bir şeyler anlatmak için yani birilerine, ‘senin terörist dediklerini biz öteledik ya bizim terörist dediklerimiz yani ÖSO ne olacak?’ sorularını sorup, Ermeni tasarısının bir anda kabul gördüğü ABD’de olduğu gibi tüm alanlarda Türkiyeyi olumsuz etkileyen kararlarla bu durumu anlatmaya çalışıyor gibi..


Evet sanırım benimde cevabını aradığım bu soru yani bölgede yaşanan sorunların, sıkıntıların altında ki ÖSO ne olacak?!


Ha bu arada yazımı bitirirken asker kökenli savunma bakanının katıldığı grup toplantısında verdiği asker selamı ardından alelacele bölgeye giderek burada yaptığı sınır denetimleri sırasında,”Her an her şey olabilir, hazırlıklı olunmalı.” diyerek yaptığı son dakika açıklamasına baktığımızda bölgede yeni gelişmelerin hatta ülkesindeki teröristleri ve rejime karşı silahlanan ÖSO başta olmak üzere grupları temizlemeye çalışan Suriye ordusu ile karşılaşmanın an meselesi olduğunu da anlatır gibi..



**Kadınlar ve Hakları..


 


Posof ilçe kaymakamının başlattığı ve kurmak için kolları sıvadığı kadın derneğine karşı çıktıklarını öğrendiğimiz kadın derneklerinden hangisinin ne kadar çalıştığına baktığımız da, bu derneklerimizinde Ardahan Dernekleri gibi varlıkları ile yokluklarının belli olmadığını rahatlıkla görebiliriz..


En son olarak Ardahan Belediyesi tarafından kurulan Kent Konseyinin Kadın Konseyi’ne toplam yedi kadının katılması, kurulmak istenen, kurulu bulunan derneklerin ne kadar aktif olacağını da gösteren diğer bir önemli durumdur..


Evet kadın derneğinin kurulmasına karşı çıkan erkeklerimizin kurdukları derneklere ne kadar sahip çıkıyorlarsa, kadınlarımızın da o kadar sahip çıkacakları zaten başta belli değil midir..


Bilmiyorum ama erkeğimizin de, kadınımızın da hakkını aramadığı bir Ardahan’da olsa ne olur, olmasa ne olur dedirten son gelişmeyi Posof’un erkek kaymakamının kadınları düşünüp, kurmak istediği derneğe sahip çıkması gereken Posoflu kadınlardan anlamak daha anlamlı olmaz mı?


Biliyorum ki; Onlarda biz Ardahanlı kadınlar gibi erkeklerimizin ardına sığınıp, gördüğümüz şiddeti ‘Falan ne der, filan ne söyler’ diyerek saklar, dururuz..


İKİ ACI ÖLÜM.. Halit Karahan Annesini Kayıp Etti..İKİ ACI ÖLÜM.. 


 


Halit Karahan Annesini Kayıp Etti..


*Arşiv Haber: 24/06/2018 Trihli Haber


Murathan Pul Civata’nın Yönetim Kurulu Başkanı, Ardahan Çıldırlı İşadamı Halit Karahan’ın annesi hayata gözlerini yumdu. 5 Çocuk annesi 85 yaşında ki İntimat Karahan’ın bugün Çıldır Aşıkşenlik (Suğara) mahallsi mezarlığında toprağa verilecek. Başsağlığı İçin : 05322437570 Halit Karahan**Gazeteci Bilgin’de Amcasını Kayıp Etti..


Ardahanlı Gazeteci Barış Bilgin’de öz amcasını kayıp etti.


Ardahan Merkeze bağlı Bağdeşen (Kinzodamal) köyü mezarlığında toprağa verildi.


Başsağlığı için: 05436418805



Özgürce Haber Vermek…


Ulusal basının büyük bölümünün toplanıp, iktidara yakın bir havuz atıldığı adına da ‘Milli Basın/Medya’ konulduğu şu günlerde başta İBB seçimleri olmak üzere ülke de ve dünya da yaşanan gelişimlerin topluma nasıl aktarıldığı da tartışılan konuların başında gelmekte.


İktidarın baskısı ve kanunların özgürlükten yoksun ettiği basın ve medyanın diğer bir bölümünde direnmeye devam ediyor.


Her iki tarafın kendi düşüncelerinin esiri ile yaşanan haber akışına baktığımızda ise bir tarafın bırakın hükumete yalakalık yapmayı Hitler döneminde ki gibi beyin yıkama makinanalara dönüştüğünü de görmek mümkün.


Diğer tarafa baktığımızda ise verdikleri her görüntüde, haber de, her satırda korkunun olduğunu görmek mümkün.


Çünkü demokrasinin 4. kuvveti denip, kanadı, kolu kırılan özgür basın ve medyanın her haberde başına ne geleceğini düşünmekten o istenen haber ve yorumları yapamadığını en iyi bilen bir gazeteci olarak ülke de ki ekonomi gibi basın ve medyanın son yıllarda bir hayli zorda kaldığını da bilirim.


Tabi bunu söylerken mevcut iktidarın ve onu öncesinde ki iktidarların baskılarının yanında basın ve medyanın aslı sahipleri olan halkın okuma, izleme ve yorumlama gücündeki kaybını da hesaba almak lazım.


Çünkü 90 Milyona yaklaşan bir nüfusa sahip bir ülkede medya da dizi, basında bulmaca, spor gibi konuları öne alan bir toplum olduğu da bilmek gerekir.


Günlük gazete satışlarında ve kitap okumada ki istatistiklere baktığımızda basın ve medyanın iktidarlarca değil okur olan millet tarafından çokta önemsemediği ve sanal ortamda okunan başlıklarla işi geçiştiren bir okur kitlesi olduğun da diğer bir gerçek.


Bu nedenledir ki resmi ilanlar dahil bir çok konuda devlet mekanizmasına bağlı olan basın ve medyanın özgür haber yapamayışı..


Bunu kırmak için her gün bir gazete bayiisine giderek günlük bir gazete alan, İmamoğlu, Yıldırım programı gibi programların reytingini kırmakla ancak özgür basın, medya yani özgür habercilik alabiliriz.


Yani kısacası ‘Satılık Basın’ demektense ‘Alınan basın’ dediğimiz gün özgür haberde almış olacağız.