MASA BAŞI GAZETECİLER DOĞU ANADOLU'YU GÜNEYLE KARIŞTIRIYORLAR!..


SÎZDE KONUĞUMUZ OLUN..



Gazeteci Fakir Yılmaz ile Özlem Şeyma Yılmaz’ın Birlikte Hazırlayıp, TEMPO TV’de Sundukları ‘Gazetecilerle Gündem’ Alı Program Her Pazar Günleri ve Hafta İçi Özel Programlarla TEMPO TV’de 


Sizde Tempo TV ekranına konuksunuz..




MERHABA Bu haberi ve Ardahan’daki diğer gelişmeleri görüntülü izlemeniz için youtube ArdahanTV Kanalımıza abone olmanız umuduyla. Görüntülü haberlerimiz için TIKla abone ol, izle.. 



Özel Haber: Fakir Yılmaz

Hakkâri Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Değil, Doğu Anadolu Bölgesi’ndedir

Ardahan’ın da aralarında olduğu Doğu Anadolu Bölgesinde kaç vilayet olduğunu bilmeyen masa başı gazeteciler ve batıdaki birçok kişi Doğu bölgesinde bulunan 15 vilayetin yarısının Güneydoğu’da olduğunu sanıyor ve bu yönde yazı, yorumlar yaptıkları görülürken, bu durum ülkenin ne kadar bilindiği ve sorunlarına bakışını da ortaya koymakta.

Başta Hakkâri ilinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer aldığı bilgisi / iddiası doğru değildir. Hakkâri’de Gürcistan ve Ermenistan’a sınır olan Ardahan gibi Doğu Anadolu Bölgesi’ndedir. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuzeyinde bulunan Ardahan gibi diğer ucu, güneydoğu ucunda yer alan Hakkâri ili Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer aldığı yönünde bir galat-ı meşhur mevcut.

Halbuki Türkiye’nin güneydoğu köşesinde derin ve uzun Zap Vadisi’nin güney yamacına kurulu, dört bir yanı dağlarla çevrili Hakkâri şehri, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Hakkâri Bölümü’nde yer almaktadır. Doğu Anadolu’nun güneyindeki bu yöre 1941 yılında gerçekleştirilen Birinci Türk Coğrafya Kongresi‘nde “Hakkâri Bölgesi” olarak adlandırılmıştır.

Hakkâri Güneydoğu Anadolu bölgesinde bulunan 9 il (Gaziantep, Kilis, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak) arasında değil, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan 15 il (Malatya, Erzincan, Elazığ, Tunceli, Bingöl, Erzurum, Muş, Bitlis, Kars, Ağrı, Şırnak, Ardahan, Van, Iğdır ve Hakkari) içerisinde sıralanır.


Masa Başında Oturup, Doğu’yu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sayan Ünlü/Ünsüz Yazarlar, Kişilerden Örnekler..

Can Ataklı’nın Sözcü Gazetesi‘ndeki “Güneydoğu kentleri kendilerini şimdiden kayyuma alıştırsın!” başlıklı tarihli yazısından:

“Eğer çok önemli bir gelişme olmazsa Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki pek çok kentte seçimleri HDP’li adayların kazanma ihtimali çok yüksek. Örneğin Diyarbakır, Dicle, Şırnak, Hakkari’de HDP dışında bir partinin kazanması bana çok zor gibi görünüyor.”

Abdullah Karakuş’un “Büyük inşa süreciyle bölge ayağa kalkıyor” başlıklı yazısından (TOKİ Başkanı Ergün Turan’dan aktarıyor):

“Özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinde terörden zarar görenler için büyük bir konut hamlesi başlattık. Diyarbakır, Mardin, Hakkari ve Şırnak başta olmak üzere bir çok il ve ilçede yaklaşık 25 bin terör mağdurları için yeni konutlar yapıyoruz.”

Star Gazetesi eski köşe yazarı Sedat Laçiner’in kapatılan Cihan Haber Ajansı’na verdiği bir demeçten:

 “Biliyorsunuz yakın zamanda PKK üyeleri Hakkari’de Hakkari Üniversitesi’ne saldırdılar. İlkokullara, ortaokullara molotof atarak yaktıklarını biliyoruz. Şu anda Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde terörün mağduru olan bölgede en çok saldırıya uğrayan yerler dershaneler.”



Hollywood Siyaseti..

Bir taraftan ‘benim anamda, bacımda başını örtüyor’ diyen diğer taraftan birilerinin siyasi logo haline getirdiği gibi gayet normal ve de insanlık hali olan başörtüsü meselesi, Kart-Kurt deyip hala görmezden gelinen Kürt meselesi gibi bir çok mesele yüzünden yıllarca yapılan zulümlerin biriktirdiği mağduriyeti en güzel şekilde kullanıp, iktidar olanları biliyor musunuz bilmem.

Ama birilerinin mağdur rolleri oynayıp, elde ettikleri iktidarlarının devamı için oynadıkları rollerde kendilerine asıl pardon ‘yardımcı oyuncu’ görevi ile rol alanlarla birlikte hep ya da uzun süre iktidarda kalırlar.

Bu yardımcı oyuncu diğer adıyla rol kesenlerin başında gelenler ise kanla sulanan Ortadoğu’da yeni bir İsrail oluşturma, siyah kan denen petrolü elde etme adına kurdukları planının yani kısa adı BOP, uzun adı Büyük Ortadoğu Projesi olan ve birinin de ‘Ben BOP’un eş başkanıyım’ dediği oyunu kuran Amerika ve tayfası gelir.

Ve bu rolü oynarken de kendisine düşman bir toplum oluşturmaya çalışır, rahmetli Sunal’ın ‘sahte kabadayı adlı filmindeki rolü gibi.. 




Ve ‘Bana vur, seni kabadayı sansınlar’ diyen o filmin en bariz örneği de yıllardır oynanan filmi yine pardon Molla Rejimi ile yönetilen İran halkına düşman gibi görünüp, neftin başında bulunan Mollalarıyla arka kapılarda ortak yürüttükleri asıl iktidarıdır.

Ve her seçim dönemi bu rolünü sergileyen aynı Amerika ile tayfası yine sahne de ve son büyükelçiler konusuna benzeyen ‘Bana vur, dövüyormuşsun gibi. Beni güçlü sansınlar bak Reis ne yaptı gördün mü diz çökmedi..” desinler senaryosuyla oynadıkları filmin vizyonunu sergileyerek reyting yaparlar.

İşte dün ele aldığım ve birçok okurun “Ya sen ne diyorsun yoksa sen de Reis ci misin” diyerek sözde beni eleştirdikleri “Hepsi gidecek, Erdoğan kalacak” başlıklı yazımda anlatmak istediğimi anlamayanların durumudur anlatmak istediğim..

Yani her seçim dönemi ve arifesinde top, tüfek, silah, teknoloji yetmez Hollywood sahneleriyle dünyaya rol veren Amerikan filmini izliyoruz yine bugünlerde biline..

Onun için yeniden diyorum ki; Muhalefete destek verdiği ileri sürülen Bıden dahil hepsi gidecek Erdoğan yine kalacak benden demesi..

İnanmıyorsanız Roma’daki sonu kötü bitmiş gibi görünen filmi bir kez daha izleyin, hem de yardımcı oyuncu Amerika, Avrupa yani G-20 toplantısındaki bölümü…



arşiv haber 23/04/2015 tarihli haber/yorum/reklamlar


Yerel ağızla Ermeni kırımı.. SOYKIRIM DEĞİL, KIRIM..


100 Yıldır Tartışılan Olaylar Bir Hafta İçinde Yaşanmış


100 Yıla yakındır tartışılan ve ‘Soykırım’ mi, ‘Tecrit mi’ diye konuşulmaya deam eden Ermeni Meselesi bir hafa için yapılan katliamlarla gerçekleşmiş..


Bir çok ülkenin ard arda ‘Soykırım’ dediği 24 Nisan olaylarını yerelde yaptığı bir araştırma ile kitaplaştıran Ardahanlı yazar Kenan Karabağ’ın ‘Kura Çözüldü’ adlı kitabı yok satıyor.


Kısa bir süre önce yayınlanıp, yayın evlerinde ve internet üzerinde satışa sunulan ‘Kura Çözüldü adılı kitap Sinop Cezaevi başta olmak üzere bir çok ceza evinde bulunan idamlık, katillerin, tecavüzcülerin nasıl bir araya getirilip, Ardahan’a getirildiğini anlatıyor.


Bölge de kaça kaç olarak bilinen süreci yerel ağızlardan topladığı bilgilerle kitaplaştıran ve Ardahan’ı bir haftalığına ele geçiren Mahkumlar Ordusunun Teşkilat-ı Mahsusa’nın başı Dr. Bahattin Şakir, ünlü tetikçi Yakup Cemil, Alman Binbaşı Ştange, Sinop Cezaevi’nin silahlandırılmış azılı katilleri, Rus Generali Kalitin, Enver Paşa’nın bölgedeki milis güçleri olan Ur Beyleri ve bütün bunların yanında yaşamak için var güçleriyle hayata sarılanların romanı… 


Kura Çözüldü ve bir şehrin çığlıkları gökyüzüne yükseldi. Soluksuz okunuyor.


 


 ‘Kura Çözüldü’ Kitabının yazarı da yaşananlara ‘Kırım’ diyerek özür diledi..


 


368 Sayfalık ‘Kura Çözüldü’ adlı kitabı yazan Ardahan Sulakyurt (Sarzep) köylü yazar Kemal Karabağ o dönem yaşananların her iki taraf için bir insanlık kırımı olduğunu belirttiği açıklamasıyla o dönem yaşananlar için özür diledi.


Karabağ’ın 24 Nisan mesajı şöyle;


 

Anadolu topraklarında 24 Nisan’a odaklanan acılar,  Ardahan’da daha erken yaşandı. 29 Aralık 1914 – 05 Ocak 1915 tarihleri arasında bir şehrin çığlıkları yükseldi gökyüzüne…Mahkumlar ordusuyla Ruslardan aldıkları şehre giren çeteler burada yaşayan Ermenilere karşı top yükün bir kırım uyguladılar.


Şehri muhasara altına alan Alman binbaşı Ştange komutasındaki Osmanlı ordusu Kura boyunu tutarak kırıma ortak oldu… 


Rusların geriye dönüşüyle birlikte şehri terk eden çetelerin ardından yerli halk acımasızlığıyla ünlü Kazak süvarilerinin insafına kaldılar. 


Yörede bilinen kaça kaçlığın en amansızı yaşandı.


05 Ocak 1915 sabahında.  Kar altındaki Sahara’dan Şavşat’a kaçmak isteyen Türklerin çığlıkları yükseldi bu kez. Dağda donarak ölenlerin sesleri duyulmadı bile. 1921 yazında Beberek köyünde bir evde yakılarak öldürülen kadın ve çocukların çığlıkları değdi kulaklara. Bir arada yaşayan halkların arasına kan sokuldu. Anadolu topraklarında can veren Halkların çığlıkları gitmez kulaklarımdan. Ardahan’a her gelişimde Kura boyunda Ermenilerin çığlıklarını duyarım. Beberek’te Rumların. Sahara’da Türklerin çığlıkları duyulur. Bir hüzünle ayrılan Malakanlar geçer gözümün önünden. Ne çok acı ne çok dram yaşanmış topraklarımızda…


Adı soykırım ya da ne olursa olsun artık gidenler dönmeyecek bir daha. Yüreklerimizde onların acısını duyuyorsak hala vicdanımız var demektir. Tarihimizle ve orada yaşanan gerçeklerle yüzleştiğimizde bu acılar unutulacaktır. Anadolu topraklarına düşen canların anısına saygıyla…


Bu ülkede yaşayan Ermeniler, Rumlar, Malakanlar, Süryaniler, Asuriler ve Kürtler sizlere yaşattığımız acılar için ÖZÜR DİLİYORUZ…


Kenan Karabağ (Kura çözüldü’nün yazarı)


REKLAMLARINIZ BİZDE SİTEMİZ DE, TEMPO TV DE, GAZETE/DERGİLERİMİZ


VE SANAL ORTAMLARIMIZ DA YAYINLANIR..





REKLAMLARINIZ BİZDE SİTEMİZ DE, TEMPO TV DE, GAZETE/DERGİLERİMİZ VE SANAL ORTAMLARIMIZ DA YAYINLANIR..













ki…











 



 

 


 

arşiv haber/yorum/reklamlar 14/13/02/2007 tarihli haber/yorumlar..


 



Posof'tan genel görünüm 

Sitemiz Yazarlarının Gündemle ilgili yorumlarını 

sitemizin solunda bulunan EN YENİ MAKALE köşesinde okuyabilirsiniz.


Radyomuzu dinliyormusunuz? 

YÖRE TÜRKÜLERİYLE DOP DOLU RADYOMUZU DİNLİYORMUSUNUZ?






14/13/02/2007 Gününün Haberleri için DEVAMI tıklayın

 



 



Dammalı çouklar kayak öğreniyorlar 

YAZIYORSAM SEBEBİ VAR/

İki mektup, bir cevap ..

 


Fakir Yılmaz> Bugün işe gelip maillerime baktığımda birisinin tanımadığım bir öğretim üyesinden, diğerinin ise aynı zaman da İstanbul/Kağıthane’de bulunan Ardahanlılar Dernek Başkanı Güven Doğruyol’dan olmak üzere iki yeni mailin olduğunu gördüm

Açıp okudum. Ve okuduktan sonra da her gelen maillerime verdiğim cevap nezaketemi göstererek, bu iki mailide cevalandırdım.

Bakın bakalım bana ve bir çok kişye gönderilen bu iki mektuba. ‘Bir okuyun’ diyerek. Önce satırına, virgülüne dokunmadan bu maillleri köşeme aldım. Sonrada benim cevabımı da ardına ekledim. 

Yorumu siz sevgili okurlara bırakarak ..



***



Bu ülkenin ilelebet var olmasını istiyormusun?



Oku o zaman.



Yahudiler Hitlerin elinden kurtulduklarında hiçbirşeyleri kalmamıştı.

Bırakın devlet kurmayı yiyecek ekmekleri dahi yoktu. Ancak uluslararası camia Almanya’nın soykırım yaptığını kabul ettiğinde yahudilere tazminat yolu açılmış oldu. Yahudiler açtıkları davalarla neredeyse tüm alman şirketlerini ve alman bankalarını tazminata mahkûm ettirdi.

Bugün satılan bir Mercedesten bile belli oranda İsrail hükümetine 

pay gidiyor ve bu durum gizli değil, zaman zaman gündeme geliyor. 

İsrail bugün düyanın en zengin ülkelerinden biri. Ülkelerinde nükleer reaktörlerden tutun en son teknolojiye sahip uçak fabrikaları bile var. 

Ancak Hitler döneminde dünyanın en zengin ve en gelişmiş 

ülkesi olan Almanya bir dönem toparlanmış gibi görünse de belini 

doğrultamadı. Ekonomisi son 10 yıldır gittikçe kötüleşiyor.



Ermenistan çok fakir bir ülke.   

 

Sanayileri, markaları hiçbir şeyleri yok. Avrupa’nın lider ülkesi Fransanın bu soykırımı tanıyıp bize tazminat davası açılması yolunu açması bir anda tüm diğer ülkelere sıçrayacak. Şu an ciğerci kapısında bekleyen kediler gibi ellerinde dosya bekleyen ermenistan hükümeti açacağı binlerce tazminat davası ile Türkiyeyi 

çok zor duruma düşürecek.

Zaten belimiz kurulduğumuz günden beri bükük duruyor, bu tazminatlar Osmanlıyı çökerten kapitülasyonlar gibi bizi de çökertecektir. 

Siyasi görüşün ne olursa olsun, bu memleketin insanıysan bu maili yayabildiğin kadar yay, şu bilinçsiz halkını uyarmaya çalış.

Fransız markalarından alışveriş yapma, 3 kuruş fazla ver, 2 adım fazla yürü başka marka kullan. 

Cebin haysiyetinin önüne geçmesin.

Güven Doğruyol/gdogruyol@iski.gov.tr



***



Sevgili Ileti Sahibi ..



bana yolladginiz  bu mail dolaysiyla sanirim bir cogunuz Karslisinizdir. Türklerin

Erminilere soy kirim yaptigini idda eden cevrelerin bu iddalarini zamana yayarak

Türkiye´ye kabül ettirme cabalarinin basinda ise Dogu Kapinin acilmasi talebi

gelmektedir. Bir iki iyi niyetlinin disinda, Dogu Kapinin acilmasini Ermenistan´in

kullandigi söylemle dillendiren, bu talepleri icin günde en az iki defa demec veren

ve sanki Ermenistan´in Kars Baskonsoloslugu ya da Büyükelciligi gibi calisan siyasi,

akademik ve esnav gibi bazi cevrelere karsi bizzat Karslilar tarafindan etkin tavir

alinmadikca, sözde soy kirim iddalarina karsi gelmenin pratikte hic bir manaasi

olmayacaktir. Dolaysiyla Karslilarin, “Türkler Ermenilere Soykirim” yapti

suclamalarina karsin etkin olmak istiyorlarsa, ilk önce bir Ermenistan

Baskonsoloslugu/Büyükelciligi gibi calismasi cevrelereikarsi demokratik yollarla

tavir gelistirmek zorundadirlar. Demókratik yol ne demek diye soranlara isi bir iki

kücük örnek vermekle yetineyim: DOgu Kapinin acilisi Kars´in kurtulusutur

savsatasini yayan, Dogu Kapi acilmalidir diye ahkam kesenlere oy vermeyerek, bunlari yönetici secmeyerek, bunlardan alis veris yapmayarak ve bunlarla selami sabahi keserek hem demokratik bir üslüpla tavir kosmus olacaklardir hem de yürt severlik görevlerini yerine getirmis olacaklardir. Zaten asil has Karslilara da bu yakisir. 

Hepinize selam ve sevgilerimi sunuyorum



D. Aydin Findikci

Ludwig Maximilians Üniversitesi Ögretim ÜYesi

aydinfindikci@arcor.de



***



Öncelikle merhaba..



Göndermiş olduğunuz mailinizi okudum, okudukçada sinirlendim. Sinirlendikçede size ve sizin gibilere kızdım..

Nedeni ise de bu ülkenin 80 yıldır önünde engel olarak tutulan Ermeni sorunu ve Kıbrıs gibi savsatalara sizlerinde inanıp, gaza gelerek, Amerika’nın, İngiltere’nin, Fransa ve diğer batı ve de sömürgeci ülkelerin Türkiye ve Ermenistan arasında oluştumak istediği düşmanlığa katkı sunmanızdır.

Ki; Bu oyun Türkiye ile tüm komşuları arasında Amerake ve batı ülkelerince oynanıyor.

Bakın şimdi de Amerika senatosunda bizi yine aynı söylem ve iddilarla sıkıştırıyorlar. Bizde büyüklerimizi gönderip, rica minnete bulunuyoruz. Ki; bu senaryoları her yıl izliyoruz.

Asıl amacın, Amerika’nın bizim İsrailden 700 milyonluk Tank sözleşmesini yapmamız için bu ayak oynunu oynadığını, bunuda bizlerin bir türlü anlayamamasıdır.

Dün, Fransa çıktı ortaya yine aynı iddia ile .. (Gerçi her yıl çıkıyor ya)

Türkiye hemen korkar helikopter alır, hemde sizi ve beni borç altına sokarak.. (Bu yılda bu iddilar üzerine 70 helikopter sözleşmesi imzalandı.)

Öbür gün Almanya çıkar aynı safsata ile panzer satar, İngiltere çıkar uçak satar, diğerleri çıkar başka şey satar..

80 yıldır bunların, Amerika ve batı ülkelerinin Ermeni tehdidine inanıp, silah pazarlarına milyon dolarlar akıttığımızı hesaplayamıyormusunuz. 

Ya bu çok kötü ve anlaşılamaz bir durum.

En son kuş gribi konusunu duyan o çok böbörlenerek kardeş dediğimiz ve Ermenilerle aramızın bozulmasına neden olan Azerbaycan’ın bile dünyada ilk et ithalatını Türkiye’den girişini daha dün engellemedi mi?

Daha önce yapılan petrol ve doğalgaz anlaşmaların da Türkiye’nin adının olmaması için Azerbaycan, Türkmenistan lideleri bakanlarımızı masadan ellerinin tersiyle itmediler mi?

Bırakın bu ayak oyunlarına ayak olmayı, yol olmayı..

Bunları yapacağınıza, açın doğu kapısını, kabul edin Almanya gibi, Fransa gibi ortaya atılan iddiları daha karlı olursunuz.

Merak etmeyin, ‘bu ülkenin bir çakıl taşını kimseye vermeyiz’ diyenler değil, yine bizler, sizler ortaya çıkar, atalarımız gibi doğu cehpelerinde, Çanakalelerde kendimizi feda ederiz, kaldı ki öyle bir şeyde yok. Buda bir hikaye.. (Tabi sizler söyleye söyleye, ‘korkan göze çöp batar’ misalı bunu başarmazsanız!)

Yani kısacası yazmış olduğunuz mektuplarınıza katılmadığımı ve tam tersi düşündüğümü bilmenizi ve başta Kıbrıs kanburu olmak üzere Ermeni sorunu gibi sorunların üzerine cesurca gidip, Asıl düşmanın, yani Amerika’nın, batı ülkelerin elinde ki bu kozların alınmasının tek yolunun komşu olan bu ülkelerle dost olup, kardeş olup çözmek gerektiğine inayorum.

Aksine mi, 37 yaşıma kadar dinlediğim mektubunuzda ki hikayeyi sizin çocuğunuzda baba olduğunda dinleyecek ve hep kayıp eden taraf Türkiye ve bizler olacağız.

Bu nedenle diyorum ki; Doğu kapı açılmalı,

Ermenilerle, ‘hele gelin kardeşim ne var aramızda denmeli, gerekirse suçlar kabul edilmeli, günahlar-sevaplar ortaya çıkarılıp, her şey a ma her şey masaya yatırılmalı.

Kıbrıs’ın bir iki kişinin villalık evi, arazisi, kumarhanesi olduğunu bilerek gerçek sorunun ne olduğunu ciddi anlamda tartışıp, masaya yatırmalıyız.

Ki; Son Akdeniz petrol krizinde anlaşılımalıdır, İngiltere’nin burada ki ince oynunu.. Ve yine hesabın batı ülkelerinin Akdeniz petrolleri üzerinde ki amaçlarının ..

Bunu kırmak için Rumlarla gerekirse, ‘gelin, Akdeniz bizim ikimizin, ülkelerimizin petrol arama ekipleri bu işi yapsın’ denmelidir.

Soruyorum; Yunanıstan düşman, Irak düşman, İran düşman, Ermenistan düşman,

Bulgar düşman (Ki; Bulgaristan bile ortaya çıkıp Özal döneminde yaptığı hataları kabul edip, Türkiye’den özür diledi. Ödülünüde AB’ye girmekle, insanları arasında ki bölücülüğü önlemekle aldı. Dün demirperdedeyken, perişanken, bugün gelişen büyüyen bir ülke, bir komşu oldu.)

Suriye düşman derken biz ne kadar temiziz ve kardeşçe bir komşuyuz?..

Sizden ricam, bu tür söylemlere inanmaktansa gelin burada ki insanların halini görün, her kes bu politikaların kurbanı olurken, fakirliğe , yoksulluğa mahkum edildiğini görün.

Altı petrol kaynayan Kerkük’ün üzerinde yaşayanların perişanlığında burdaki insanların daha da perişan olduğunu görün. Göçle zaten bölgenin hızla boşaldığını görün.

Görün ki; Burada ki insanların sınırların açılmasını, ülkeler arasında, komşular arasında dostluklar kurulmasını istiyor olduğunu hisedin..

Edin ki; Yıllardır bu ülkenin önündeki engellerin mektubunuzda ki yanlış plan ve porjeler, hatta stratijilerle bir yere varılmadığını görün.

Ve en acısı Kars kadar büyük olan İsviçre’ye ye, Norveç’e bile bu ülkenin başta silah olmak üzere bir çok konuda bağlı olduğunu görün. Yanı başımızda ki gerici dediğimiz Pakistan’ın, Hindistan’ın sahibi olduğu gibi İran’ın atom bombası bile yaptığını görün. Kore’nin dünyaya kafa tuttuğunu görün.

Neden; Ya kardeşlikle yürütülen politikarla zenginleşmişler, yada silah güçleriyle ülkeleri üzerinde oynanmak isteyen oyunlara gelmiyorlar ve bu nedenlede Türkiye’den daha çok zengin ve de silah gücüne, hatta insan refahına sahiptirler.

Benim söyleyeceğim bu kadar, gerisi size kalmış..

Fakir Yılmaz/Gazeteci

fakiryilmaz323@hotmail.com

Haber/Fotolar: Barış Bilgin/www.arsiv.kuzeyanadolugazetesi.com

Ardahan sayılacak ..


Vali yapılacak çalışmaları anlattı.. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Projesi kapsamında devam eden çalıymaların Ardahan bölümünün, köylerde tamamlandığı bildirilirken, bugünden itibaren Ardahan kent merkezi ve ilçelerinde devam edeceği duyuruldu.

Vali Yıldırım konu hakkında bugün makamında, Cali Yardımcısı Halil Karbuz, Türkiye İstatistik Kurumu Kars Bölge Müdürü ile aynı kurumun Ardahan Koordinatörü ve mahalle muhtarları ile bir toplantı yaptı.

Konu hakkında basını bilgilendiren Ardahan Valisi Murat Yıldırım, köylere başarıyla biten projenin kentlerde de en iyi şekilde yapılması için gerek valilik, gerek İl Özel İdare gerekirse de İl Nüfus Müdürlüğü olarak tüm imkânları seferber edeceklerini belirtti.



***Görevlilere yardımcı olun, tam nüfusu verin ..



Yapılan çalışmanın gerek Ardahan gerekse ülke için büyük bir proje olduğunu ve bir o kadar önemsenmeli diyen Vali Yıldırım, görevlendiren anketörlere herkesin yardım etmesini isterken, haneleri tek tek ziyaret eden görevlilere mutlaka tam bilgi verilmesi gerektiğine de önemle işaret etti.

Ardahan’ın nüfusunun tam olarak belirlenmesi için titiz bir çalışma yapacaklarını dile getiren Ardahan Valisi Murat Yıldırım, başta mahalle muhtarları olmak üzere herkesin konuya duyarlı olmasını da istedi.

Bunun nedeninin Ardahan’ın geleceği ve hazinede alacağı milli payın öneminden olduğunu unutmaması gerektiğini dile getirinken, sayım sırasında geçici olarak il dışında bulunanların, kayıtlarını Ardahan’da uzun süre olmamak kaydıyla aldırmayanların da yazdırılması gerektiğini belirtti.

Haber ekleme saati: 21.19-14/02/2007

Haber/Fotolar: Fakir Yılmaz/Ardahan

Tüccarlar tarımı bastılar ..


Ardahanlı tüccarlar Tarım İl müdürlüğünü bastılar.. Ardahan merkeze bağlı iki köyde şap hastalığının görülmesi üzerine tüm il genelinde alınan karar karantina kararı hayvan tüccarlarını ve meydan esnafını kızdırdı.

Ardahan’ın Beşiktaş (Mucuc) ve Yaylacık köylerinde görülen Şap hastalığı ve bu nedenle iki hayvanın ölmesi ardından alınan karara tepki gösteren hayvan tüccarlar Ardahan’da bir ilke gerçekleştirip, eylem yaptılar.

 Alınan karantina kararını duyar duymaz Ardahan İl Tarım Müdürlüğünü basarak, uygulamaya konulan kararın acele alınmış ve Ardahan hayvancılığına darbe vuran bir karar olduğunu dile getiren tüccarlar, İl Tarım Müdürü Fevzi Karakoç’un makamına çıkarak konu hakkında kendisiyle bir süre görüştüler.

Alınan kararın bir küçük olayla kendi ekmeklerine darbe vurulması olarak algılayan hayvan tüccarları, iki köyde görülen karantinanın tüm il geneline uygulanmasının anlamsızlığına değindiler.

Hayvan tüccarları,  zaten uzun süren kış dolaysıyla perişan olduklarını, aylardır içeride bulunan hayvanlarına yem bulmadan zorluk çektiklerini, bu kararın zaten perişan olan hayvan üreticilerini iyiden iyiye perişan edeceğini belirtmiştirler.

İl Müdürü ile görüşüp, kararın düzeltilmesini ve hemen kaldırılması gerektiğini isteyen tüccarlar Ardahan İl Tarım Müdürü Karakoç’un en kısa sürede karantinayı kaldıracaklarını sözünü vermesiyle, müdürlükten olaysız ayrılmıştırlar.

Haber ekleme saati: 20.50-12/02/2007

Haber/Fotolar: Fakir Yılmaz/Ardahan

2. Otel davasında berat yok ..


Büyük oteli operasyon ardından mühürlenmişti Geçtiğimiz aylarda yapılan operasyon ardından tutuklanan büyük Ardahan Oteli Sahibi Özcan Uygur ile 3’ü yabancı uyruklu bayan ve bir polisin davası bugün Ardahan İl Kültür Müdürlüğü toplantı salonunda yapıldı.

İlk davada berat çıkmazken, sanıkları 7 Avukat savundu. Bir çok şahidin de dinlenildiği dava yaklaşık 8 saat sürdü.

Bilindiği gibi aynı operasyonlar sonucu Posof yolu üzerinde bulunan Damal Türkgözü Oteli ile Ardahan Merkez’de bulunan Kura Oteli davasında tutuklu kalmamıştı.

Haber ekleme saati: 20.20-14/02/2007

Haber/Foto: www.arsiv.kuzeyanadolugazetesi.com

‘Ata’dan/Dededen kalma yöntemlerle hayvancılık yapılmamalı’ diyen ARSİAD Başkanından ilginç benzetme

Hülya Avşar’ı bu ahıra getiremezsiniz!


İnekleri Hülya'ya mı benzetti? Bölge’de yapılan hayvancılığın mevcut şartlarda iyileşip, gelişmeyeceğini belirten Ardahanlı İşadamları ve Sanayiciler derneği Başkanı Gökmen Çapan’dan ilginç benzetme.

Mevcut hayvancılık yapanlar Atadan, dededen kalma yöntemlerle taş ve toprakta oluşan sağlıksız ahırlarda hayvancılık yaptığını, bununda bir türlü rantabl olmadığını  dile getiren Çapan, bölge de yapılan hayvancılığın Hülya Avşar’ı getirip, burada ki toprak evlerde yaşatmaya benzetiyorum dedi.

Çapan, ‘Düşünebiliyor musunuz, Hülya Avşar’ı getiri burada ki bakımsız, üstü toprakla örtülü evlerde yaşayacaksın, yaşar mı? İşte hayvancılıkta böyledir. Siz Hollanda, Amerika’da, İngiltere’de yetiştirilen hayvanları yetiştirmek için önce ahırları düzeltmek gerek, köylere su getirmek gerek. Yani hayvanın sağlıklı bir ahırda yaşamasını sağlamak gerek. Bu olmazsa mevcut hayvancılığı geliştiremez, yaşatamazsınız.’ dedi.

Hükümetin, KÖY/DES gibi projelerle susuz köy bırakmayacağını iddia ederken çok önemli bir konuyu, hayvanları unuttuğunu da belirten ARSİAD Başkanı Gökmen Çapan, köylere  getirilen suların hane sayısı hesaplanarak getirildiğini, ancak getirilen suyun kısa süre içinde yeterli olmadığını, bunun nedeninin de hane başı hesaplanarak yapılan su projeleri olduğunu belirtirken bunun o köyde, yani su getirilen köyün hayvan sayısının da hesaplanarak getirilmelidir. Çünkü insanların yanı sıra o köylerde hayvanlarda yaşadığını unutmamak gerek.

Bu böyle olunca hane sayısı hesaplanarak getirilen suyun büyük bölümün tüketen hayvanların susuz kaldığını söyledi.

Haber ekleme saati: 19.30-14/02/2007

Haber/Foto: www.kuzeyanadolugatesi.com

Emniyet’ten ilginç okul çetelerini çözme projesi!

ÖĞRENCİLER POLİSLİK YAPACAK


Trafik'ten sonra diğer polislik görevlerinide yapacaklar Polis okullarda yaşanan tatsız olayların önün geçilmesi için ilginç bir yol deneyecek.

Alınan bilgilere göre, okullarda artarak devam eden başta çete olayları ve diğer bir çok olumsuz olayın önüne geçilmek için İl Emniyet Müdürlükleri ile İl Milli Eğitim müdürlükleri arasında bir anlaşma düzenlenecek.

Bu anlaşmanın içeriğinde, öğrencilere polislik, polis olma özelliği, istihbaratçılık gibi polisin yaptığı görevler anlatılacak. Bunun akabinde seçilen öğrencilere, “Bende bir polisim” yazılı bir kimlik kartı verilecek. Bu kartı hak eden öğrenciler ile polis sürekli diyalog içinde olup, okullarda yaşanan her hangi bir olaya anında ve zamanın da müdahale edilebilecek.

Ardahanlı İşadamları ve Sanayiciler Derneğinin yönetimini ziyaretin de bu konu hakkında bir açıklama yapan ve “ bu projenin ülke de genelinde olduğu gibi önümüzde ki günlerde İl Milli eğitimle yapılacak olan anlaşma ile Ardahan’da da uygulamasına geçilecek’ diyen Ardahan İl Emniyet Müdürü Mehmet Gürtekin’i doğrulayan Ardahan İl Emniyet Müdürü Mehmet Yıldırım, İl Emniyet müdürünün konuyu kendisine de sözlü olarak açtığını ve önümüzdeki günlerde kendisini ziyaret edip, projeyi anlatacağını, kendisini de bakanlık görüşünü aldıktan sonra cevap verebileceğini söyledi

Haber ekleme saati: 19.27-14/02/2007

Haber/Foto: www.arsiv.kuzeyanadolugazetesi.com

Kuş Gribi söylentisi sonrası şimdi de şap karantinası!..


Şap ilanı... Batman’da başlayan, Ardahan’ın Posof İlçesinde de görüldüğü öne sürülen Kuş gribi kâbusundan sonra şimdi de Şap hastalığı dolaysıyla Ardahan süresiz olarak karantinaya alındı.

İl Tarım Müdürlüğü yetkililerinin il genelinde şap hastalığının görülmesi dolaysıyla böyle bir kararın alındığını belirtirlerken, karantinanın ne zaman kalkacağı konusunda bilgi vermekten kaçındılar.

Aşı çalışmalarının başlatıldığını belirten İl Tarım Müdürü Fevzi Karakoç, il genelinde görülen hastalığın diğer bölgelere sıçramaması için böyle bir kararın aldığını, karantina kararının ne zaman kaldırılacağını kendisinin de şimdilik tahmin edemediğini, ancak yapılacak çalışmalarla Mart ayının ilk haftasına kadar buna son vermek istediklerini belirtti.

Haber ekleme saati: 12.26-14/02/2007

Haber/Foto: Özkan Karakaya/Ardahan

Allah’tan ümit kesilmez diyen Ardahanlı iş adamı Cavit Çetin,“Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesini ilimizin lehine çevireceğiz” dedi.


Cevit Çetin'de tren tartışmasına katıldı Ardahan ilinde son günlerde büyük çıkış yapan iş adamı Cavit Çetin, “Türkiye- Ermenistan arasındaki demiryolu hattı olan Doğukapı’nın kapalı olması nedeniyle Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu (KTB) projesinin daha da önem kazandığını, bu projenin ilimiz Ardahan lehine çevirmemiz için henüz çok geç kalınmış değildir, bundan sonra Ardahan olarak, sayın valimiz, kaymakamımız, belediye başkanımız ve sivil toplum örgütlerimizle el ele verip sayın millet vekillerimizin yapamadığını yapıp, geniş bir kampanya ile ilimiz sınırları içerisine  daha önce etüt edilip karar verilen ve her nedense vazgeçilen Çıldır ilçesinde bir metropol istasyonu- istasyon yapılmasını için çalışmalıyız” diyerek Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu hakkında şu açıklamalara yer verdi. 

Sevgili dostlarım, 07.02.2007 tarihini aklınızın bir kenarında hep tutalım çünkü bu tarih Ardahan’ımız için önemli bir tarih, Kars-Tiflis-Bakü (KTB) Demiryolu Hattı Projesi için ilk önemli adım bu tarihte atıldı. KTB Demiryolu Projesi’nin çerçeve anlaşması bu tarihte Tiflis’te Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından imzalandı. Dolayısı ile hattın hayat geçmesi için en önemli aşama geçilmiş oldu. Bundan sonrası teknik hizmetler olup projenin kesinleşip hattın inşası aşamasıdır.  

Söz konusu hat, uluslar arası ulaştırma altyapısını sağlamakta olup ipek yolu gibi milletleri birbirine bağlayan önemli bir misyonu da üstlenmektedir. İlimizin bu kadar yakınında geçmekte iken es geçilmesi belkide bir daha sahip olamayacağımız şansları da elimizden kaçırmıştır. Gürcüstan ve Azerbeycan söz konusu projeye çok önem vermekte mal ve hizmetlerinin Avrupa’ya kadar taşınabileceği ekonomik ve güvenli bir ulaştırma altyapısına sahip olacaklarından bir an önce tamamlanmasını istemektedirler.. Böylece söz konusu ülkelerden ilimize sürekli girişler olacak ve bölgesel ve lokal ekonomiye düşünülemeyecek oranda ivmeler kazandıracaktır. 

Bir kent için en önemli avantaj geniş ulaştırma olanaklarına sahip olmasıdır hele ki Çinden- başlayıp Marmararay projesi ile birlikte Avrupa’nın en ücra köşesine kadar uzanacak böylesi devasa bir projenin bulunduğu ülkelere dolayısı ile illere yapabileceği hizmetleri ve etkilerini siz düşünün. Hattın 2008 yılında tamamlanacağı söylenmekte olup 1.5 milyar dolara maliyeti olacağı belirtilmiştir. Çalışmalara başlanılmıştır. Dolayısı henüz çok geç kalınmış değildir, bundan sonra Ardahan olarak, sayın valimiz, kaymakamımız, belediye başkanımız ve sivil toplum örgütlerimizle el ele verip sayın millet vekillerimizin yapamadığını yapıp, geniş bir kampanya ile ilimiz sınırları içerisine – daha önce etüt edilip karar verilen ve her nedense vazgeçilen Çıldır ilçesinde bir metropol istasyonu- istasyon yapılmasını sağlamalıyız.

Sayın bakanımız Binali Yıldırımın 2006 Ağustos ayında ilimizi ziyaretinde verdiği sözün “Söz konusu demiryolu ile ilgili Çıldır ilçesinde bir metropol istasyonu kurulması önerisinin değerlendirilebileceğini ifade eden bakanımız, şunları kaydetti:”Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi, tekniğine uygun bir şekilde uygulanacak. Bu iş gereğinden fazla konuşuldu. Yani bu projede teknik usuller ne diyorsa olacak. Biz proje uzmanı değiliz. Çıldır ilçesinde istasyon kurulmasını talep etmek, bir tercihtir. Ancak biz bu bölge demiryolundan ne kadar istifade edebilir, bunun yollarını arayabiliriz.”takipçisi olmalıyız. İlgili sözünü geliştirip her türlü baskımızı bu yönde kurmalıyız

Kentimizin gelişebilmesi ve yüzyıllardır kentleri geliştiren mal ve hizmetlerin pazara iletimini ham maddenin üretim mekanizmalarına taşınımını sağlayan ulaştırma alt yapılarıdır. Bunun en önemli ayağıda demir yolu ağlarıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun ve genç Cumhuriyetin pazara bağlanması, mal ve hizmetlerinin iletimi de ilk dönemlerde demiryolu ile sağlanmış ve ivmelenmiştir. Karayolu ağı 1950’lilerde yaygınlaşmaya başlamış ve yatırımların belli bölgelerde sınırlı kalmasına neden olmuştur. Özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarına bakıldığında planlı gelişmenin önemli ayağının ülkeyi saran demir yolu ağları ile yaygınlaştırıldığı görülecektir. Şu an kullanılan demiryolu ağları bile o zamanın yatırımlarıdır. Şu anki hükümetimiz demir yolunun önemine varmıştır ve bu yönde önemli ve hızlı adımlar atılmaktadır. Kars-Tiflis-Bakü (KTB) Demiryolu Hattının da hayata geçmesinde en önemli görevi üstlenmiş ve bunu başarıyla da sağlamıştır. Bundan sonra kentimizin gelişmesini yatırımların artması ve yıllardır göç veren illerin en başında olma durumundan kurtulmasının en önemli adımı söz konusu hattın ilimize bir istasyon doğurmasını sağlamaktır. Doğu komşularımızın sıcak denizlere ve Avrupa’ya yani geniş pazarlara açılmasının en önemli ve güvenli kapısı söz konusu hattır. 

Türkiye- Ermenistan arasındaki demiryolu hattı olan Doğukapı’nın kapalı olması nedeniyle KTB demiryolu projesinin daha da önem kazanacaktır  Hattın tamamlanması ile birlikte yatırımcılar transfer noktalarına yakın alanlarda yatırımlarını hızlandıracak, sanayi, ticari, kültürel ve turizm hayatı gelişecek istihdam artacaktır. 

Söz konusu proje bölgesel ölçekte düşünüldüğünde doğu illerini özellikle istasyon noktalarına sahip illeri eski SSCB ülke topraklarının ve hatta Orta Aysa coğrafyasının ticari ve kültürel başkentleri haline getirecektir. Her orta Asyalının Avrupa ve sıcak denizlere olan özlemi bu hat ile daha da somutlaşıp kültürel ve ticari zenginliklerin taşınmasında önemli bir vesile olacaktır.  Kafkasya’da ve Orta Asya’da 140 milyon kişiye hitap eden 250 milyar dolarlık büyük bir pazarın merkezlere bağlanması  bu proje ile sağlanacaktır. Dolayısı ile ilimiz proje kapsamında transfer noktası haline gelmek zorundadır. 

Sevgili hemşerililerim ilimize istasyon yapılması teknik olarak imkansız değildir, sayın millet vekillerimizin yapamadığını biz, valimiz olarak, kaymakamımız olarak, belediye başkanımız olarak ve her şeyden önemlisi siz halkımız ile birlikte en başta ben bütün gücümle çalışıp bunu sağlamaya çalışacağız henüz hiçbir şey bitmiş değildir, hükümetimizin bizi dinleyip söz konusu projenin sağlayacağı avantajların ilimizin de faydalanmasına bizden çok isteyeceklerine eminiz yeter ki biz kentimize ve projeye sahip çıkıp hakkımızı arayalım ve Ardahan’ımızın yılardır kötü giden bahtını değiştirip doğunun cazibe ve ticari merkezi haline getirelim. Üstümüzdeki ölü toprağını atıp Ardahanlı bilinciyle silkelenip yola çıkalım muhakkak ki güneşi göreceğiz… 

Haber ekleme saati: 20.00-14/02/2007

Haber/Foto: Özkan Karakaya

Uzun kışın mektubu..


Ardahan'da kış... Yılın yaklaşık 6 ayını kış olarak geçiren Ardahan halkı, kömür ve odun fiyatlarından bir hayli şikâyetçi. Özellikle Ardahan’da ki apartman sakinlerinin ödedikleri aidatların yakacak fiyatları yüzünden artması ve geçen yıllara oranla bu yıl daha fazla yakacağın kullanılması vatandaşları maddi açıdan zora sokuyor. Bunun en açık örneği ise elimize geçen ve bir apartman yöneticisinin, apartman sakinine gönderdiği bildirgede görülmektedir. Bildirge aynen şöyle:

“Bloğumuz kışlık yakacak kömürü daire başı 2 ton alınmış olup havaların soğuk gitmesi nedeniyle ekim ayanın 12 nci gün yakılmasına bir ay erken başlanmıştır.

2004-2005 yıllarında da 2 ton 350 kg kömür kullanılmıştır. Ardahan’ın kışının uzun olması ve yakıt alımlarında kömür tekelinin bazı fırsatçıların elinde olması sebebiyle fiyatlar çok pahalıya gelmektedir. Bazı blok sakinleri kömürlerini zamanında aldıklarından dolayı yüksek fiyat ödemediler. Şu anda Ardahan’ da 1 ton kalorifer kömürü 450.00 YTL den satılmaktadır. O da peşin para olmadan almanız mümkün değildir. İsteyen komşularımız daire başı 400 kg kömür alarak blok yönetimine teslim edebilir. İsteyen 2 taksitte blok yönetimine ödeyebilir. 6 ton kömür alımı için 6 x 450 =2700.00 YTL gerekmektedir.

Şubat ve mart ayında 2×84=168.00 YTL olarak taksitle ödeyebilirler.

Bu ödemeleri kiracılar ev sahiplerinin kirasından keserek yönetime ödeyeceklerdir.

BLOK YÖNETİMİ”

Yusuf Temirak-Bayram Yıldırım

KARS’IN “BALLI” MÜDÜRLERİ


Arşiv foto. Kars’ta en fazla personeli bulunan ve “önemli” olan Milli Eğitim, Sağlık ve Bayındırlık İl Müdürlükleri “geçici görev”le yürütülüyor. AKP iktidarı, “tasarruf” olsun diye resmi kurumların gazete almalarına bile yasak getirirken, Kars’taki üç kurumun müdürü, geçici görevlendirme ücretiyle birlikte adeta çift maaş alıyor.

AKP Hükümeti tarafından Kars’a atanan Bayındırlık, Sağlık ve Milli Eğitim İl Müdürleri’nin asıl kadroları başka illerde. Ancak, sözde tasarrufçu AKP Hükümeti, söz konusu kurumların müdürlerini, asıl görevlerinde bulundurmayıp, bunların asıl görev yerlerini başkalarına “vekaleten” yürütürken, asılları Kars’a “geçici görev”le gönderip, maaşları yanı sıra, maaşlarına denk düşen “geçici görev” ücreti ödeyerek, devleti zarara sokuyor.Kars Milli Eğitim Müdürü 



***MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ



Milli Eğitim İl Müdürlüğü’ne atanan Cevdet Aydın’ın asıl kadrosu ve görev yeri Bakanlıkta daire başkanlığı. Aydın, maaşını Milli Eğitim’deki Daire Başkanlığı’ndan alıyor. Kars Milli Eğitim Müdürlüğü’nü de “geçici görevlendirme”yle yürütüyor ve ayrıca, maaşı kadar da “geçici görevlendirme” ücreti alıyor. Cevdet Aydın’ın Kars Milli Eğitim Müdürlüğü’ne geçici görevlendirmeyle gönderilmesiyle boşalan daire başkanlığı görevini de bir başkası vekâleten yürütüyor ve o kişi de daire başkanlığına baktığı için daire başkanının aldığı düzeyde maaş alıyor.Kars Sağlık Müdürü 



***SAĞLIK MÜDÜRÜ



Dr. Türker Bahçeli’nin Afyon’a tayiniyle boşalan Sağlık Müdürlüğü’ne atanan Necip Yemenici, daha sonra asaleten Konya Sağlık Müdürlüğü’ne atandı. Bir süre Konya Sağlık Müdürlüğü görevini yürüten Yemenici, daha sonra, “geçici görevlendirme”yle Kars Sağlık Müdürlüğü’ne getirildi. Yemenici, maaşını asıl kadrosu olan Konya Sağlık İl Müdürlüğü’nden alıyor. Ancak, Kars’ta “geçici görevlendirme”de bulunduğu için,maaşı yanı sıra ayrıca geçici görevlendirme ücreti alıyor.

Kars Sağlık İl Müdürlüğü’nü “geçici görevlendirme”yle yürüten Necip Yemenici’nin asıl kadrosunun bulunduğu Konya Sağlık İl Müdürlüğü ise vekâleten yürütülüyor. Bu görevi vekâleten yürüten görevli de, ayrıca “vekâlet ücreti”yle, müdürlük maaşı alıyor.Osman Demir 



***BAYINDIRLIK MÜDÜRLERİ



Geçici görevlendirmenin en ilginci Bayındırlık İl Müdürlüğü’nde yaşanıyor.

Osman Demir’in müdürlüğünü yürüttüğü Kars Bayındırlık İl Müdürlüğü’nde, diğer bir çok kurumda olduğu gibi AKP iktidarıyla birlikte değişiklik yaşandı. 

AKP iktidara gelince, birçok kurumda olduğu gibi Bayındırlık Müdürlüğü’nü asaleten yürüten Hüsamettin Boy’u görevden aldı ve “geçici görevlendirme”yle Ardahan Bayındırlık Müdürlüğü’ne gönderdi. Ardahan Bayındırlık Müdürlüğü’nü asaleten yürüten Osman Demir ise Kars’a getirildi. Yani, şu anda Kars Bayındırlık Müdürlüğü görevini “geçici görevlendirme”yle yürüten Osman Demir, halen asaleten Ardahan Bayındırlık Müdürü. Osman Demir’in “geçici görevlendirme”yle Kars’ta bulunması nedeniyle, Ardahan Bayındırlık Müdürlüğü görevini de, asaleten Kars Bayındırlık İl Müdürü olan Hüsamettin Boy “geçici görevlendirme”yle yürütüyor.

Bu duruma göre, Kars Bayındırlık Müdürlüğü’nü “geçici görevlendirme”yle yürüten Osman Demir asıl maaşını Ardahan Bayındırlık Müdürlüğü’nden alırken, Kars’ta görev yaptığı için de “geçici görevlendirme” ücreti alıyor. Aynı şekilde, Ardahan Bayındırlık Müdürlüğü’nü “geçici görevlendirme”yle yürüten Hüsamettin Boy da, maaşını Kars’tan alırken, o da Ardahan’da maaşı yanı sıra “geçici görevlendirme” ücreti alıyor.

Haber ekleme saati: 11.34/02/2007

Haber/Foto: Gümüşpala Kortağ/Kars

-20 Operasyonu fos mu çıkıyor!


Arşiv foto. Geçtiğimiz aylarda yapılan ve sabahın erken saatlerinde yapılan baskınlar dolaysıyla Ardahan’da, ‘-20 Operasyonu’ diye adlandırılan operasyon sonucu göz altına alınıp, önce tutuklanan ve de ardından açığa alınan bürokratlar görevlerine geri döndüler.

Bilindiği gibi Ardahan ve Kars’ta bir süre önce yapılan “-20 Operasyonu” kapsamında açığa alınan bürokratlar göreve başladı.

Şafak Operasyonu kapsamında, gözaltına alınan İl Kültür Müdürü Kenan Bekis, Kültür Müdürlüğü’nde Şube Müdürü olarak görev yapan Turgay Kızılören, Sağlık Müdür Yardımcısı Yılmaz Aydar, Milli Eğitim Müdürlüğü’nde görevli Sivil Savunma Uzmanı Aslan Yılmaz, Arpaçay YİBO Müdürü Mustafa Aramaz ve Akyaka’dan Zarif Terzi, diğer sanıklarla birlikte çıkarıldıkları mahkemede, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmışlardı.Kenan Bakış 

Mahkeme tarafından serbest bırakılan bürokratlar, daha sonra Valilik tarafından açığa alınmışlardı.

Başta İl Kültür Müdürü Kenan Bekis olmak üzere, “Şafak Operasyonu” kapsamında açığa alınan bürokratlar, Valilik tarafından dün görevlerine başlatıldılar.

Haber ekleme saati: 10.39-14/02/2007

Haber: Gümüşpala Kortağ Foto: www.arsiv.kuzeyanadolugazetesi.com Arşiv

Çataklı çocuklar istanbul’u tanıdı ..


İstanbul'u tanıdılar .. Kars’ın Susuz ilçesi’nin Büyük ve Küçük Çatak Köylerinin ilk okul öğrencileri  Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun davetlisi olarak İstanbul’a geldiler. 

Soğuk iklimin çocukları hayatlarında ilk defa denizi, vapuru, oteli muzeleri,tarihi ve türistlik yerleri  gören çocuklar, köylerine geri dönerken yanlarında sevgiyi ve birlikte yaşamayı götürdüler.

Mera sorunu yüzünden yıllardır kavgalı olan Kars’ın Büyükçatak ve Küçükçatak Köyleri yıllardır bitmek tükenmez bilmeyen kan davası nedeniyle adeta birbirlerine düşman iki ayrı ülke insanı gibi yaşıyorlar. Büyükler inat yüzünden  barışma zeminini bir türlü yakalayamazlarken yıllarca birbirleri ile  acımazsızca kavga eden   manasız ve inat yüzünden 21.yy da kendilerini köhneliğe itmişler. Bu duruma sessiz kalmayan Devletin üst düzey yöneticileri, her iki köy arasında barışın sağlanması için yaptıkları girişimler sürüyor. 

Köyündeki bu durumdan rahatsızlık duyan ve çözüm yolları arayan gazeteci Kamil Uci, Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun Çatak köyleri arasında barış elçisi olmasını istedi. Üci 21yüz yılda halen ilkeliğin izlerine rastlamak türkiyeye yakışan bir dürüm değil.

 Dünya ile yarışacak olan bir ülkenin köylerinde halen kan davalarının olmasının çok acı olduğuna değinen Kadıoğlu, hiç olmazsa gelecek olan nesillerin birbirlerini boğazlamayan, ortak değerlerine sahip çıkan, aydın ve ülkesin seven gençler olması için gönüllü olarak bu görevi kabul etti.

Başkan Kadıoğlu, görevi geldiği 2004 yılının baharında köyümüze bir fidan dikin kampanyasını başlatan kamil ücinin bu girişimine destek veren Başkan Necmi Kadıoğlu  Çatak Köylerine çok sayıda fidan göndererek, köylülerin barış için bir fidan dikmelerini sağladı. Daha sonra her iki köyde de kullanılamaz halde olan okullara el attan Başkan Kadıoğlu . Büyükçatak Köyüne, son derece modern yeni bir ilköğretim okulu yaptırırken, Küçükçatak Köyünün ilköğretim Okulunu ise tüm tadilatını yaparak eğitim ve öğretime hazır hale getirirken Köylerde okuyan öğrencilere kırtasiye malzemeleri, önlükçanta, kışlık mont yardımı yaptı ayrıca yıllardır işçe suyu sıkıntısı çeken Büyükçatak  Köyüne İçme suyunu getirme sözü de verdi. 

Haber eklemesaati: 10.16-14/02/2007

Haber/Fotolar: Murat Abdullahoğlu

MHP T.C.’nin Tapusunu Dağıttı


MHP Kars İl Başkanlığı Tarafından, “Satılamaz” Şerhi Bulunan 10 Bin Adet Türkiye Cumhuriyeti Tapu Senedi Sokak Sokak Gezilerek Vatandaşlara Dağıtıldı. 

MHP Kars İl Başkanlığı tarafından, “Satılamaz” şerhi bulunan 10 bin adet Türkiye Cumhuriyeti tapu senedi sokak sokak gezilerek vatandaşlara dağıtıldı. 

Tapu senetlerinin dağıtımından önce MHP İl Başkanı Oktaş Aktaş, bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda dağıtılacak olan tapu senetleriyle ilgili olarak bilgi verildi ve yabancılara toprak satışını eleştirildi. Ardından il binası önünde toplanan partililer sokak ve caddelere yayılarak 10 bin adet Türkiye Cumhuriyeti tapu senedini dağıtmaya başladılar. Dükkanlar birer birer gezildi ve kaldırımda yürüyen herkese tapular dağıtıldı. Tapuları alıp inceleyen vatandaş da bu tür uygulamadan memnun olduklarını ve destek verdiklerini söylediler. Özellikle de Ermenilere gönderme yapan Karslılar, Ermenilerin Türkiye topraklarında gözü olduğunu fakat buna asla fırsat vermeyeceklerini belirttiler. 

“Satılamaz” şerhi bulunan, “Türkiye Cumhuriyeti Tapu Senedi’nde şu ibareler yer aldı: 

“İli: Türkiye  İlçesi: Cumhuriyeti, Mahallesi: Türkiye, Köyü: Cumhuriyeti. Sokağı: Türkiye, Mevkii: Cumhuriyeti, Satış Bedeli: Satılamaz, Ada No: 1923, Parsel No: 1, Yüzölçümü: 780 bin 576 kilometrekare, Niteliği: Vatan, Sınırı: Misak-ı Milli, Edinme Sebebi: İstiklal Savaşı 

Şerhler: Bu parsel bir bütündür. Bölünemez, parçalanamaz, satılamaz 

Sahibi: 70 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı”. 

Haber ekleme saati: 09.31-14/02/2007

Haber: O bir kral

Alınak: “Kars Sömürge Mi”


Kars’ın Devlet Hastanesi’nde Yoğun Bakım Ünitesi Bulunmadığı İçin Hastaların Sürekli Olarak 200 Km’lik Erzurum’a Sevk Edilmesini Eleştiren DTP Kars İl Başkanı Mahmut Alınak, “2 Dönemdir İktidar Partilerine Oy Veren Kars, Sömürge Toprağı Mıdır? Karslılar Neden Böyle Bir Zulme Uğratılmaktadır” Diyerek Tepki Gösterdi. 

Kars’ın Devlet Hastanesi’nde yoğun bakım ünitesi bulunmadığı için hastaların sürekli olarak 200 km’lik Erzurum’a sevk edilmesini eleştiren DTP Kars İl Başkanı Mahmut Alınak, “2 dönemdir iktidar partilerine oy veren Kars, sömürge toprağımıdır. Karslılar neden böyle bir zulme uğratılmaktadır”diyerek tepki gösterdi. 

Konuyla ilgili bir yazılı açıklama yapan Alınak, şahit olduğu iki ayrı hastane olayını anlatarak şöyle dedi: 

“Şayet Kars sömürge toprağı ise, iktidar partilerini ve yandaşlarını hayatlarında hiç değilse bir defalık dürüst olmaya ve bunu açıklamaya çağırıyoruz. Seçim zamanları nutuk çeken siyasetçiler şimdi nerede? Kars halkının verdiği oylar sizlere haram olsun. Halkın sorunları söz konusu olduğunda tüm işbirlikçiler gibi Kars’lı işbirlikçiler de ölüm sessizliğine gömülürler. Ama seçim yaklaştığında karanlıkta boy atan zehirli mantarlar gibi ortaya çıkarlar” Kars halkına köle muamelesi gördüğünü iddia eden Alınak, “DTP olarak biz senin yanındayız. Senin haklarını korumaya, senin için her türlü çileyi çekmeye ve ölmeye hazırız. Ama korkuyorsan bizim yapabileceğimiz birşey yok. Ya korkuyu yenip insanca yaşama kavuşacaksın, yada bir lokma ekmeğin esiri olup bu zavallı hayatı yaşamaya devam edeceksin” dedi 

Haber ekleme saati: 09.06-14/02/2007

Haber: O Bir Kral

Minibüsler köy yolunda çarpıştılar


Köy yolunda çarpıştılar Ardahan’ın Göle ilçesinde meydana gelen trafik kazasında iki köy minibüsü çarpışarak bir çok kişinin yaralanmasına neden oldu.

Bu sabah saat 7.30 sıralarında sis nedeniyle meydana gelen kazada Karlıyazı (Kirziyan) ve Sürügüden (Heyve )köylerine ait iki minibüs çarpıştı kazada Hikmet Yıldız,Cemil Taştan, Aslı Yıldız ve Letif Demirkuş yaralnandı. Yaralılar Göle Devlet Hastanesine kaldırıldı son alınan bilgilere göre yaralıların durumunun iyi olduğu öğrenildi.

Haber ekleme saati: 14.05-13/02/2007

Haber/Fotolar: Tuğba Yılmaz/Göle

Vali’nin eşinden duyarlı davranış


eşi Fatma Karahisarlı ve özürlü Iğdır Valisi Saim Saffet Karahisarlının  eşi Fatma Karahisarlı, daha önce ziyaret ettiği Mehmet Çavuş İlköğretim Okuluna tekrar ziyaret ederek okul yöneticilerinden bilgi aldı. Bayan Karahisarlı, önceki ziyaretinde kemik erimesi rahatsızlığından dolayı okula devam edemeyen ve maddi durumu iyi olmayan Gökhan Sinay adlı öğrencinin durumunu sordu. Gökhan Sinay’ın evinde yattığını öğrenen Bayan Karahisarlı hasta çocuğun evine giderek, ailesinden sağlık durumu hakkında bilgi aldıktan sonra, ailesine geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Gökhan Sinay’ın günlerinin sıkıcı geçmemesi için ona bir takım hediyeler getireceğini söyleyen Fatma Karahisarlı, Gökhan’ın kendisinden özel bir isteği olup olmadığını sordu. Gökhan maç seyretmeyi çok sevdiğini, ancak Digitürk olmadığından seyredemediğini söyledi.

Haber ekleme saati: 13.50-13/02/2007

Haber/Foto: Suat Deniz/Iğdır

Ardahan’ın da içinde bulunduğu 7 ilde sinema yok


Hakim Avcı Türkiye’de, sinema seyircisi sayısı her geçen gün artarken Ardahan, Bayburt, Bitlis, Gümüşhane, Iğdır, Kilis ve Şırnak’ta sinema salonu bulunmuyor. Karabük, 135 kişiyle nüfusa göre sinema koltuğuna düşen kişi sayısı açısından en şanslı il olurken, Ağrı’da 5 bin 637 kişiye bir sinema koltuğu düşüyor.Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Genel Sekreteri Deniz Yavuz’un “Türkiye Sinemaları Genel Görünümü” başlıklı araştırmasından derlediği bilgiye göre, 2000 yılında 284 sinema kompleksi, 651 sinema salonu, 156 bin 240 sinema koltuğu bulunan Türkiye’de, günümüzde, 411 sinema kompleksi, bin 299 sinema salonu ve 198 bin 489 sinema koltuğuna ulaşıldı. Buna göre bir vilayete 5 sinema kompleksi, 16 sinema perdesi ve 2 bin 450 sinema koltuğunun düştüğü Türkiye’de, sinema salonlarının koltuk ortalaması ise 152 oldu.Türkiye çapında sinema salonlarında 4 bin personelin çalıştığı, 2 binin üzerinde sinema projeksiyon makinesinin ise faal durumda olduğu tahmin ediliyor.

     

**“DİĞER” SİNEMA SALONLARI

     

Türkiye’de düzenli olarak vizyon filmleri gösteren sinemalar dışında, askeri tesislerde hizmet verenler, erotik filmler gösteren salonlar, yazlık-açıkhava sinemaları, üniversite-okul salonları ile üç boyutlu film gösterimleri yapan işletmeler de bulunuyor.Erotik film gösterimi yapan 125 sinema salonunun 17 bin 33 koltuk kapasitesi bulunurken, 27 askeri sinema salonunun 7 bin 755, 27 üniversite-okul sineması salonunun 7 bin 564, 18 yazlık-açıkhava sinema salonunun 10 bin 205, 8 üç boyutlu film gösterimleri yapılan sinema salonunda bin 376,  1 arabalı sinemada ise 301 koltuk kapasitesi bulunuyor.

     

**SİNEMA ZİNCİRLERİNİN KAPASİTESİ

     

Araştırmada, Anadolu’da ve İstanbul’da uzun yıllar hizmet veren köklü sinemaların yerlerini, sinema zincirlerine bağlı modern sinema salonlarının aldığına dikkat çekiliyor.AFM, 11 farklı ilde 31 sinema kompleksi, 157 salon ve 25 bin 226 koltuk sayısıyla sinema zincirlerinin başını çekerken, Mars’ın 7 ilde yer alan 13 sinema kompleksinde 13 bin 425 kapasiteli 84 salonu, Tüze’nin ise 9 ilde yer alan 17 sinema kompleksinde 12 bin 500 kapasiteli 79 salonu bulunuyor.Zincir sinemaların toplam koltuk kapasitesi ise Türkiye genelinde mevcut koltuk kapasitesinin yüzde 44’ünü oluşturuyor.



**İLLERE GÖRE SİNEMA SAYILARI

     

Her hafta yaklaşık 500 bin kişinin sinema bileti alması, yıllık seyirci ortalamasının 30 milyona yaklaşması ve gösterime giren yerli filmlerin sayısının artması gibi olumlu gelişmelere rağmen Ardahan, Bayburt, Bitlis, Gümüşhane, Iğdır, Kilis ve Şırnak’ta halen sinema salonu bulunmuyor.Türkiye’deki 198 bin 489 sinema koltuğunun yüzde 50’sini İstanbul, Ankara ve İzmir’deki sinema koltukları oluşturuyor.

Haber ekleme saati: 13.44-13/02/2007

Haber/Foto: www.arsiv.kuzeyanadolugazetesi.com

GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ ZORUNLU


Hakim Avcı Kars Ticaret Borsası Başkanı İsmet Çelik, Kars-Tiflis Demiryolu Projesi’nin Kars için bir şans olduğunu belirterek, sanayicilerin bu fırsatı değerlendirmeleri gerektiğini kaydetti.

Yaptığı yazılı açıklamada, projenin tamamlanmasından önce yerel yönetimlerin altyapı çalışmalarını tamamlamaları gerektiğini ifade eden Çelik,  “İpek yolu projesi dediğimiz, Bakü-Tiflis-Kars arası Devlet Demir Yollarının yapımı iki sene içerisinde gerçekleşmesi Kars halkını şahlandırdı. Şimdi diyoruz ki, Kars’ı cazibe merkezi yapalım. Seksenler öncesi gibi doğunun ticaret merkezi olması için Kars yerel yönetiminin bu hususta alt yapı çalışmaları, Kafkasları Asya’ya, Kars’a bağlayan demiryolunun Kars için ne getireceğini, ne yapılacağım yerel yönetim olarak bir arge çalışması yapmanın zamanıdır diye düşünüyorum.” dedi.

Kars-Tiflis Demiryolu Projesi’yle birlikte Kars’a tam donanımlı bir Gümrük Müdürlüğü kurulması gerektiğinin altını çizen Kars Ticaret Borsası Başkanı Çelik, şu görüşleri dile getirdi:

“Tam donanımlı bir Gümrük Müdürlüğünün istenmesi, serbest bölge ve yer seçiminin yapılması sanayici ve kobilerimizin Ortaasya, Kafkasya Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan gibi ülkelere ihracat ve ithalat yapanların bu arada depoculuk sistemine gidilmesi, bu ülkelere ithalat ve ihracat yapmak isteyen sanayicilerimizin bu ülkelerden alacakları hammadde yakınlığı demiryolu ucuz, taşımacılığının güvenli oluşu nazara alındığında, ilimizde yapmış oldukları sanayinin yan kuruluşunu veya kobilerin ilimizin sanayisinde yer almaları menfaatleri icabıdır. Teşvik yasasından ve yeni çıkan Anadolu yaklaşımı yasalarından yararlanmaları da bilinmektedir. Kars halkının da yerel yönetimlerle durumu gözden geçirerek hazırlanması birlik ve beraberlik, güç birliği yaratarak , ufak esnaf ve hizmet sektörümüzün de eğitilerek iyi bir duruş sergilemesi gerekir. Bu ülkelerden gelecek gerek yolcu, gerek turist, gerek ticaretçi günü birlik ticaret esnafın yüzünü güldürecek. Baku Kars arası uçak seferlerinin de başlaması için girişimler yapılmalıdır.”

Haber ekleme saati: 13.33-13/02/2007

Haber/Foto: Gümüşpala Kortağ/Kars

Kars Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Gültekin Avcı:“YENİ CİNAYETLER BEKLİYORUM”


Hakim Avcı Kars Ağır Ceza hakimi Gültekin Avcı, İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (Mazlum-der) İstanbul Şubesi’nde düzenlenen panelde çarpıcı açılamalarda bulundu.

MİT’teki askeri kadroların MİT’i yozlaştırdığını, kurumu askeri bir istihbarat servisine çevirdiğini, MİT’te kendi kamu bürokratlarını fişleyen, halkını bölen bir istihbarat yapısının ortaya çıktığını söyleyen Avcı, profesyonel istihbaratçılığın bu olmadığını ifade etti. 

Devlet yapısının her yere yerleşmediğinden bahseden Avcı, boşlukları derin devletin doldurduğunu vurguladı. 

İstihbaratın karışık bir hale gelmesi durumunda halkın paranoyak bir yapı içersine gireceğini ifade eden Avcı, “Bu durumda halk ayrı bir türkü söyler, bürokratik mekanizma çok daha farklı bir türkü” dedi.



***’TEHDİT ALIYORUM’



Avcı, “Karanlık İlişkiler adlı kitabımı yazdıktan sonra tehditler hat safaya ulaştı. Ben de korumalarımın artırılmasını istedim. Gazetelerde çıkan haberlerle ilgili savcılar artık seyrediyorlar diyorlar. Savcılar artık seyredecek. Çünkü ailesini düşünüyor. Niye savcı ateşin içine girsin. Siz savcılara görev verin, yetki verin, teminat verin ondan sonra görev bekleyin savcıdan” diye konuştu.



***’DİNK’İ İSTİHBARAT ÖLDÜRDÜ’



Dink cinayetine de değinen Avcı, olayın seçilmiş bir terör eylemi olduğunu, bu tarzdaki terör eylemlerinin toplumda ilgi uyar-dıracak, ölümle mesaj verilecek nitelikte durumların söz konusu olduğunu söyledi. Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok cinayetlerinin de bu tarzda eylemler olduğunu belirten Avcı, “Hrant Dink cinayeti faili meçhul bir cinayettir. Savcıların, polisin önüne iki azmettirici, tetikçi koyarsınız, olay biter. Failleri yakaladık derler, örgüt bağlantısı yokmuş derler. Sonuçta tetikçilerle yetinmek zorunda kalırsınız. Bu tür siyasi ve seçilmiş terör eylemleri aynı zamanda bir propagandayı, bir psikolojik harekatı bünyesinde barındırır. Bu tarzdaki propagandalar çoğunlukla istihbarat servisleri tarafından yapılır. Ben bu cinayeti istihbarat servislerinin yaptığını düşünüyorum” açıklamasını yaptı.

Cinayetin işlendiği zamanla ilgili de açıklama yapan Avcı, “Türkiyenin AB’de kontrol sürecinde olması, Kuzey Irak, Kerkük meselesine yoğunlaştığı, müdahaleyi düşündüğü bir zamanda ortaya çıkıyor. Türkiye farklı düşünen bir insana hayat hakkı tanımadı, farklı unsurları bünyesinde barındıramadı. Mesaj verildi bu cinayetle. Cinayeti yaptıran istihbarat servisi ve arkasındaki aktörler amacına ulaştı. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere denk gelen dönemde bir ya da bir kaç daha özel eylem olabileceğini sanıyorum” iddiasında bulundu.

Haber ekleme saati: 13.32-13/02/2007

Haber/Foto: Gümüşpala Kortağ/Kars