MAYIS'TA DA ARDAHAN'DA KAR YAĞAR!..


SÎZDE KONUĞUMUZ OLUN..



Gazeteci Fakir Yılmaz Cumartesi Günü Saat: 17.15’de de TEMPO TV’de Programa Başlıyor..


Her Cumartesi günü saat:17.15’te ekranlarınızda..


Sizde Tempo TV ekranına konuksunuz..





Başta bölgenin en yüksek dağı olan Kısır’da olmak üzere yaşanan kar yağışı ve soğuk hava ekili alanları vurdu.


Ekili alanlar dondan zarar görürken, Mayıs ayında yağan kar ise şaşırttı. Kar yağışından dolayı kentin etrafını çevreleyen dağlar adeta beyaz çiçek açtı. Saklı Cennet Posof’a Mayıs karı yağdı. İki günlük yağmurlu havadan sonra gece kar yağınca her taraf beyaza büründü.


Ortalama rakımı 1583 metre olan serhat ilçe Posofta yüksekliği 3 bin metreyi geçen dağlarla beraber Posof vadisi değişik renkleri yansıtmaya devam ediyor. Vadi de açan çiçeklere yağan kar da karışınca adeta renk armonisi oluştu.


Fotolar: Hoçvan Hasköy’lü Olmaktan Gurur Duyanlar


.


YAZMAKTAN VAZ GEÇME(me)K..


İnsanın iç dünyası dahil tüm dünyayı yazıp, yazıya dökmek için eline kalemi değil, teknolojinin klavyesine sarılması bu duygulara acı bir fren misali basan ve dur diyen bir ses ile kendisine gelirken tek bir soruya cevap arar..


Ki o düşünce ve duyguları frenleyen soru ‘Peki, yaz ama değiyor mu?’ olurken ‘Hayır değmez, yorma, üzme kendini cevabı ile karşı karşıya kalıp, klavyeyi kırarcasına bilgisayarı okşayan parmakların da soğuduğu ve ‘değmez’ denilerek yazmaktan vazgeçtiğini hisseder insan.

Ve bırakır kendi dünyasını diğer onca yazılması gerekenlerle baş başa bulunan dünyaya döner, bir yandan coronadan ölenlerin, diğer yandan kim vurduya  uğramamak için yaşarken ölenleri yazmaya başlar..

Başlar başlamaz da her geçen saatte uzaklaştığı limandan açıldığı okyanusta yeni limanları arar kimi siyasetin yoğun olduğu bir limanda, kimi zamanda kendi sorunlarından daha ağır sorunlar yaşayan insanların limanında yazmaya, gördüklerini , hissettiklerini ve düşündüklerini yazıya dökerek asıl kendi limanından uzaklaşmanın, unutmanın rahatlığı ile adeta kalkan sisten gördükleri ile yaşamaya yeniden başlar.




Ve köşesine çekilip, kendi başıma kalıp, açtığı belgeselde izlediği heyelanın birçok güzelliği alıp, götürdüğünü görünce korkup, sığındığı sandığı limandan uzaklaşmaya karar kılmış ve durduğu yerde bir daha durmamak için geriye adım atmış yaşanan heyelan afetinin zemini alt üst ettiğini gören bir insan misali gerçeklerin aslında bir depremden farklı olmadığını anlayıp, kendisine gelir..

Çoruh nehrinin azgın akışı gibi hırsla akan bir nehir gibi olmaktansa kardelenleri açan güneş misali yeniden doğmuşçasına yazmaktan ve hayattan vazgeçmemek gerektiğini hatırlayıp, kendine gelmesi ise en güzeli ve yaşananlara direnmenin tek şartıdır aslında yaşananları, yaşanmamışcasına umursamayıp görmezden gelenleri bir an önce yeniden yaşayacaklarını sana yazan geriye kalan hayatı yaşamak daha doğrusu diyerek..




ki…








MERHABA Ardahan’daki gelişmeleri görüntülü izlemeniz için youtube ArdahanTV Kanalımıza abone olmanız umuduyla. Son iki haberimiz için TIKla abone ol, izle.. 



arşiv haberler 21/12/2016 tarihli haber


 


ARDAHANLI MERCEK YAYINDA..


Karatay ve Yaşam’dan sonra Mercek’te yayında.. Ardahanlı Gazeteci Hasan Tık’ın hazırlayıp, yayına soktuğu ‘Mercek’ adlı yerel gazete yayında.


Ardahan’da olduğu gibi ülke genelinde bulunan Ardahanlıların yanı sıra İstanbul başta olmak üzere yurt genelinde yaşamlarını sürdürdükleri bölgelerde Ardahanlıların sesinin daha gür çıkması için mücadele eden Ardahanlı gazeteciler kervanına katılan Ardahanlı Hasan Tik İstanbul Sultangazi Bölgesinin de sorunlarını gündeme taşıyacak olan Mercek adlı ilk gazetesini çıkardı.


www.tempo75.com adlı haber sitesiyle gazetecilik hayatına başlayan Hasan Tik en son Gazeteci Fakir Yılmaz’ın hazırlayıp, her pazartesi günleri Yaşam TV’de yayınlanan ‘Hayata dair programına katılmıştı.


**Karatay ve Yaşam Gibi Oda Yeni..


İstanbul Metropolünde bulunan Ardahanlıların güçlü bir çatı altında buluşması için verilen mücadeleye tam destek veren ekibin içinde yer alan Ardahanlı Gazetecilere çıkardıkları gazeteleri ile destek veren ve Mercek adlı gazetesinin ilk sayısını çıkaran Hasan Tik’ten önce İstanbul Avcılar da Karatay’ adlı gazeteyi yayına sokan Ardahanlı Gazeteci Gürbüz Küpeli gibi yine Ardahanlı olan Gazeteci Erkan Sarıkaya’da İstanbul Ataşehir Bölgesinde ‘Yaşam’ adlı gazeteyi yayın hayatına sokmuştu.


**Gazetemizin Araştırması Sona Erdi..


**25/03/2015 Tarihli Haber


CHP Ardahan’da Öğüt’süz, AK Parti, Atalay ile Kayıp Eder!


CHP ve AK Parti Seçmeninin Genel Merkezlere Mesajı Var..


Kars’ta Zeki Naci Tarhan’ı liste birde gösterip adeta ayağına kurşun sıkan CHP’nin Ardahan’da kimi aday göstereceği büyük bir merakla beklenirken gazetemiz muhabirlerinin Ardahan il genelinde yaptığı araştırma da CHP’nin Ardahan’da Öğüt’süz, AK Partinin ise Atalay ile seçimi almaktan zorlanacağını tahlil etti.

7 Haziran’da yapılacak olan Genel Seçimler öncesi adaylarını belirlemeye çalışan partilerin başına gelen iki parti CHP ve AK Parti halen adaylarını belirlemezken, kent genelinde yapılan araştırma da mevcut milletvekilleri hakkında yapılan araştırmamız sona erdi.


Gazetemiz muhabirlerinden oluşan 8 kişilik bir kadronun Ardahan il genelinde yaptığı araştırma da CHP’nin Ensar Öğüt’süz, AK Partinin ise Orhan Atalay ile seçimde bir hayli zorlanacağının tespit ederken, her iki partinin önümüzdeki günlerde vereceği karar Ardahan ve ilçelerinden büyük bir merakla beklendiği görüldü.

www.kuzeyanadolugazetesi.com


 


GAZETECİ’DEN EN SON YORUMLAR..







**Birleştikçe bölünenler..


Ardahan Dernekler Federasyonu üzerinden ülke genelinde oluşturmaya çalıştığımız ‘Güçlü bir Ardahan Birlikteliği’ nden korkanlar ve bu yönde yaptığımız çalışmaları içlerine sindiremeyen İstanbul’da ki Ardahan Diaspoarası kolları sıvayıp, bu birlikteliği nasıl bölüp, parçalayacağı konusun da hiç boş durmadı, durmuyor da..


Evet önce benim başarılı olamayacağımı bekleyen, ancak bizim ekip olarak yaptığımız çalışmalar ile oluşturduğu güzel hava üzerine harekete geçip önce federasyonu bölüp, bölmeye bunu başaramayınca federasyona gelen derneklerin ve iş adamların önünü kesmeye bundan da başarılı çıkamayacaklarını anlayınca gidip, yeni federasyoncuklar kurmak için kendilerin piyon buldular..

Ve birleşiyoruz diyerek heyecanlanan Ardahanlıları yeniden bölüp, parçalamak için yeni oyunlar ortaya koymaya devam etmekteler..

İstanbul gibi devasa bir kentte kendi mahallelerinden dışarı çıkma yürekliliği gösteremeyen ve en önemlisi köyden getirdikleri fesatlık ve kurnazlıklarıyla Ardahanlıların bir araya gelip, bunların gerçek yüzlerini görmesini perdelemeyi çok iyi başaranların bizi yıldırma çabaları sürmekte..

Evet bu çabalar süre dursun, bunu başaramayacaklarını bir taraftan çalışmalarımıza devam ederken diğer taraftan bunların pis yüzlerini ve amaçlarını tüm topluma anlatmaya devam edeceğiz.

Bunun içinde tüm Ardahanlılardan kimin samimi, kimlerin samimiyetiz ve Ardahan’ı değil kendi siyasi ve ekonomik öz çıkarları için çabaladılarını iyi bilip, bu yönde davranmalıdır..



**İnanın barış zor değil..


Kolombiya hükumetinin solcu Farc örgütü ile 52 yıldır devam eden iç savaşı resmen sona erdirmesi başta havuz medya da olmak üzere savaşta, çatışmada, kan ve göz yaşından beslenen taraflarca görülmezlikten geldi.

Halbuki Kolimbiya gibi yıllardır bir kör çatışma içinde olan ülkenin kendisinden çok uzaklarda olan Kolimbiya’da olanları önemsemeliydi..

Çünkü kan ve göz yaşının gün geçtikçe toplumlar arasında ki uçurumu açtıkça ülkenin içte ve dışta sıkıntılara girdiğini son günlerde yaşanan ekonomik kriz tartışmaları ve yeni bir darbe kalkışması iddiaları ile devam ettiğini bu ülkede yaşayan herkes anlamalı ve bu yönde yani barıştan yana haykırmalıdır..

Öcalan’ın bile adına kör bir savaş, kazananı olmayacak bir inat dediği ülkemde ki iç çatışmaların Kolimbiya’da ki gibi el ele verip, barışla sonuçlanabileceğini konuşmak, yazmak ve söylemek bu ülkeye ihanet değil, tam aksine bu ülkenin güçlenmesine, kardeşlik hukukunun yenide yeşermesine neden olacağı kesindir..

Evet Kolimbiya’da olduğu gibi Türkiyede barışın zor bir iş olmadığını daha bir kaç yıl önce başlatılan ancak 7 Haziran ve 1 Kasım Genel seçimleri ardından masasının ayakları kırılan Barış Sürecinde de gördük, yaşadık, mutlu olduk..

Gelin bir kez daha hep birlikte düşünelim ve birlikte bu ülkeye barışı getirelim..

Gelin bir birimize düşman gibi değil, hak ve hukuku verilen fertler, toplumlar olarak kavga etmeden, tartışmadan, çatışmadan konuşarak, görüşerek hatta sevişerek bir kez daha barışı zorlayalım..


Çünkü inanın barış zor değil..



**Paranın şımarttığı çocuklar..


Yıllardır gerek yerel de gerekse ulusalda dile getirdiğimiz onca sorunu kişiselleştirip, iftiralar atanların aslında kendi suçlarını saklamak ve gölgelemek için çabaladığını ve bizlere çamur atarak güneşi karalamaya çalışması şu günlerde yeniden gündem de olan Serhat Ardahan Spor ile bir kez daha karşımıza geldi..


Çünkü yoksul bir Ardahan Mahallesinin çocuklarının kurup, cep harçlıkları ile oluşturdukları takımı alıp, HES’ine perde eden birinin tutum ve davranışlarını anlatırken ona avukatlığa soyunan savunucularının namussuzca suçlamalarıyla karşılaşıyoruz..

Amacımızın Ardahan ve Ardahan’ı ilgilendiren her şey olduğunu anlamayan, algılamayan bir başka grupta başkanlığını yaptığım ARDA/FED yani Ardahan Dernekler Federasyonunun çalışmaları gündeme geldiğinde ortaya çıkar..

Evet, her yazdığımızla eski kuyruk acılarını hatırlayıp, bize saldıranlar bugünlerde gündemde olan Serhat Ardahan Spor üzerinde yaman saldırıya geçmiş durumdalar..

Çünkü yazıp, dikkat çektiğimiz Serhat Ardahan Spor’un şimdi ki HES’ci sahibine hizmet yarışı ve yaranma içinde olanlar bunu ortaya koymak ve kendilerini kanıtlamak için en iyi yolun gerçekleri yazan ve babasının oğlu da olsa kıvırtmadan olanları kamuoyuna aktaran Fakir Yılmaz’a yüklenmek olduğunu da iyi biliyorlar..

Çünkü Fakir Yılmaz’a sürtünüp, çok parlayanların olduğunu iyi biliyorlar..

Evet paranın şımarttığı çocuklardan harçlık almak ve ona yaranmak için bir Ardahanlı çocuğun içinde olmadığı Serhat Ardahan Spor’un içinde bulunduğu durum şimdilik kısaca böyle..



**Bende Kürtçe Bilmiyorum..


Kuzey Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi ve siyasi partiler ile görüşmeleri kapsayan 4 günlük temasları dün gece tamamlayan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Kürtçe bilmediği eleştirilerine, “Evet, bu bizim için bir eksiklik olabilir. Kürtçe konuşamamam bir ayıptır, ama bu benim değil, Türk devletinin ayıbıdır” diye konuştu.


Demirtaş’ın bu açıklamasını okurken bu ülkede Kürtlerin varlığını kabul edip, onların dillerini başta olmak üzere kendilerine has insani gelenek, kültürlerini yaşanması için bir şey yapmayanlar aklıma geldi.

Kürtçe’yi kabul edip, dili ve diğer hakları ile ilgili yasal hiç bir şeyi kabul etmeyenlerin Demirtaş’ın Kürtçe bilmediğini söylemesi, hatta dalga geçmesi ne kadar etiktir?

Bilemem ama Türkçe gibi Kürtçe’nin de bir çok şivesinin olduğunu bilip, bunların hepsini ‘Bu ülkeyi birlikte kurduk, bu gemi batarsa hepimiz batarız’ deyip, ama Kürtçe dili olduğu gibi dğer insanı hakları başta milli eğitim sistemine olmak üzere Anayasasına koymayıp, ‘Ne var işte Kürtçe konuşuyorsunuz ya’ diyerek işi geçiştirmekle devletin bu yöndeki anlayışını kapabilirmisiniz?

Tabi ki hayır.

Çünkü, ‘İnsanım, insanlarım, 78 Milyonum’ deyip bu insanların dilini, gelenek ve kültürünü yani hak ve haklarını vermekte zorlanan bir anlayış oldukça Demirtaş’ta, bende Kürtçenin tümünü nasıl öğreneceğiz?

Bunun cevabını vermeden önce kendinizi Demirtaş ve benim yerime koyup, empati yaparak ona göre bir cevap verin..

Verin ki utanan sizin değil, bu ülkenin yöneticilerinin olduğunu anlayın kardeş..



**Barajda Fasulye Yiyenler Gazı Çıkaramadılar mı?


Benim inadıma yapılan en son işlerden birine daha şahit olurken çok güldüm kendi kendime..


Çünkü benim yazdığım, benim yaptığım, benim dediğim kabul olmasın diye değil Ardahan’ı memleketi batırmaya çalışanların ne kadar olduğunu bir kez daha anladım..

Evet, Çıldır Dernekler Federasyonu da kurulmuş..

Hayırlı olsun..

Adam benimle yarıştı, çoğu Çıldırlı olan delegeden oy alıp, Ardahan Dernekler Federasyonuna başkan olamadı..

Önce kahrından 2-3 ay ortalarda gözükmeyen, sonra yine başkanlığı bana bırakan hocanın da gazı ve sekretaryası ile oluşturulmaya çalışılan Çıldır Federasyonuna kendisini attı ve dünde alındı belgesi ile karne almış ilkokul öğrencisi gibi sanal ortamda seviniyordu..

Dedim ya hayırlı olsun…

İstemeyen, kıskanan bu mübarek Cuma günü Çıldır gölünde boğulsun..

Neyse ‘Göle Federasyonun da gördük’ deyip bu konuyu geçerken yazımıza başlık olan asıl konuya gelmek isterim..

Geçtiğimiz gün yapılan Serhat Ardahan Spor-Trabzonspor karşılaşması ardından birilerinin ağ vağlar çektiğini, hatta saç baş yonduğunu görürken Hanak Sevimli Barajında birilerine verilen kuru fasulye yemeği aklıma geldi..

Çünkü o zaman da yani Serhat Ardahan Spor Kongresi öncesi de ben demiştim ki; Gelin bu takımı sahipsiz bırakmayın, sizde yönetimde yer alın dediğimde birileri bana inat gidip, barajda kuru fasulye yediler..

Ve benim dediğim olmasın diye takımı bir kap yemeğe pazarladılar..

Ve fasulyenin gazı ile kala kaldılar..

Şimi de fasulyenin oluşturduğu gazı çıkaramamanın sancısını çeker duruyorlar..