BUGÜN BİR GAZETE ALIN.. HABERİMİZ ULUSAL GAZETE YENİ BİRLİKTE!


SÎZDE KONUĞUMUZ OLUN..


Gazeteci Fakir Yılmaz’ın Hazırlayıp Sunduğu ‘Fakir Yılmaz İle İş Dünyası’ adlı programımı izlemek için YouTube ArdahanTV kanalımıza abone olun..


https://www.youtube.com/channel/UCDwxU5TIdZejp-mbbNw5fmw


‘Gazeteci Fakir Yılmaz Île Îş Dünyası’ Yaşam TV’de Her Cumartesi Günü Saat: 17.00~19.00’da Yaşam TV’de


İZLEMEK İÇİN Yaşam TV Türksat 4A Uydusu Frekans: 12034 MHz Symbol Rate: 27500 Polarizasyom: V (Dikey) Fec: 5/6



ÇALINAN AYDINLATMA DİREĞİNİN


AHIR İNŞAATINDA KULLANILDIĞI ORTAYA ÇIKTI..


Ardahan’da aydınlatma direği ile kablolarını çalarak ahır inşaatında kullandığı öne sürülen zanlı tutuklandı.


Kent merkezine bağlı Çalabaş köyünün yayla bölgesinde yaklaşık 15 bin lira değerindeki demir aydınlatma direği ile elektrik iletim kablolarının çalındığını fark eden köylüler, durumu jandarmaya haber verdi.


Jandarmanın çalışması sonucu aydınlatma direği ile kabloların yakındaki Hacıali köyüne götürüldüğü belirlendi.


Bu tespit üzerine köyde araştırma yapan jandarma, çalınan malzemenin Ş.G. tarafından ahır inşaatında kullanıldığını saptadı.


Gözaltına alınan Ş.G, jandarmadaki işlemleri sonrası Ardahan Adliyesine sevk edildi. Cumhuriyet savcısına ifade veren zanlı, çıkarıldığı sulh ceza hakimliğince tutuklandı.


SARI SAZANLAR,


‘SESSİZ SEDASIZ’ YOK OLUŞUN EŞİĞİNDE..


Çıldır Gölü’nün simgesi olan ‘sarı sazanlar’ kuraklık ve Arpaçay barajına düzensiz su akışının sağlanması sonucu yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.


Çıldır Gölü’nün simgesi olan ‘sarı sazanlar’ kuraklık ve Arpaçay barajına düzensiz su akışının sağlanması sonucu yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.



Çıldır Gölü kıyısında işletmesi bulunan Atalay Uzunkaya, Çıldır Gölü’nde yaşayan ve halk arasında “sarı sazan” olarak bilinen balığın neslinin tehlikeye girdiğini belirtti. Uzunkaya, sarı sazan balığının üreme ve yaşam alanlarını gezerek, gölde birçok balık türünün yaşadığını ancak bunlardan en kıymetlisinin sarı sazan olduğunu vurguladı.



“’ÇILDIR SARI BALIĞI’ YOK OLMA TEHLİKESİ ALTINDA”



Çıldır Gölü’nün simgesi olan sarı sazan balığının ilkbahar aylarında üremeye başladığını ve üreme alanı olarak ise Çıldır Gölü kıyısında Gölbelen ile Gölebakan köyü arasında kalan sazlık alana yumurtalarını bıraktıklarını söyleyen Uzunkaya, “2017 yılının kurak geçmesi ve Arpaçay barajına Çıldır Gölü’nden düzensiz su akışının sağlaması sonucu gölde su seviyesi düşmüş durumda. Bunun sonucunda gölün ünlü aynalı sazan balıklarının yumurta bıraktıkları yer olan ve doğal yaşam döngüsünde önemli bir yere sahip sazlık alanda kuraklık yaşanmasına neden olmaktadır” dedi.



“MİLYONLARCA BALIK ÇILDIR GÖLÜ’NE DÖNEMİYOR VE MARTILARA YEM OLUYOR”



Su seviyesinin düşerek doğal yaşamı tehdit etmesi sonucu milyonlarca balığın martılar ve diğer kuşlara yem olmaktan kurtulamadığını söyleyen Uzunkaya, “Çıldır Gölü’nün, sarı balık dediğimiz bu balığın yumurta yaptığı yer burası. Bundan bir tane de Arpaçay’da var. Sarı balık bu iki yerden başka yere yumurtasını dökmez. Ama insanı çok üzen, burada yaşayan, Çıldırlı bir birey olarak beni üzen bu balığın bir daha buraya gelip yumurta dökememesi. Önceden sarı balıklar ilkbaharda buraya gelerek yumurtasını döküyordu. Su sirkülasyonu yapan balıklar gidip gelmeyince bu alan kurudu. Tabi kuraklıkta etkiledi ve burada kalan balıkları martılar, diğer kuşlar yedi bitirdi. Milyonlarca balık bu göle bir daha gitmedi. Bu gölü dışarıdan balık getirerek kurtaramayız. Biz bu alanı kurtaracağız. Çıldır Kaymakamımız buraya gelerek incelemelerde bulundu. Hatta barajdan ve Kars Devlet Su İşleri’nden mühendis isteyerek burada inceleme başlattı. Kaymakamımız baraj bölgesine de giderek orada bulunan alanda suyun ihtiyaca göre kullanılması için kapak önerisinde de bulundu. Fakat Kaymakam beyin bu çabaları da göz önüne alınmadı. Alınmadığı için de yavru balıklarda büyük bir kıyım oldu” ifadelerini kaydetti.



“MENFEZLER KUMLARLA DOLU”



Uzunkaya, “Tam menfezin önündeyiz ve aslında en çok geç kuruması gereken yer burası olması lazım, arkalar zaten kurudu. Yağmurların yağmaması nedeniyle kuraklık meydana geldi. Suyun çok azalması nedeniyle menfezden su gelip buraya yetişmiyor. Yetişmediği zaman da görüldüğü gibi susuzluktan dolayı toprakta çatlaklıklar meydana gelmiş ve bu çatlaklıkların arasında balık da olsa çıkmasının mümkünü yok. Böyle bir kuraklık görmedik, bende yıllardır gölün kenarındayım ve böyle bir şey görmedim” dedi.



DSİ’YE SESLENDİ



Devlet Su İşlerine seslenen Uzunkaya, “Sorumlu olan Devlet Su İşleri (DSİ) bilimsel olarak bu balığın yaşaması için, çoğalması için araştırmalar yapmalı, çalışma yapmalı. Sarı sazan dediğimiz balık türü yok olmaya başladı, niye? Üretim alanları gittikçe kısıtlanmaya başlandı. Kaymakamımızın girişimleri sonucu buraya delen DSİ yetkilileri balıkların üreme alanlarını inceleyerek gerekli çalışma başlatacaklarını söylemelerine rağmen maalesef şimdiye kadar hiç uğraşmamışlar. Bu da içler acısı bir durum. Bu balıkları bir daha yaşatalım, çoğaltalım, biz bir işletmeci olarak müşterilerimize çok balık satmak amacında değiliz. Bu Çıldır Gölü’nün simgesi olan sarı balığın neslinin devam etmesi önemli” şeklinde konuştu.



“ÇILDIR GÖLÜ’NÜN SİMGESİ SARI SAZANLAR YAŞATILSIN”



Uzunkaya, “Bu balık Çıldır Gölü’nün bir simgesidir. Yerel dilde sazan deriz biz buna. Biz gelen müşterilerimize sazan dediğimiz zaman müşterilerimiz biz sazan yemiyoruz ‘sarı balık’ yiyeceğiz diyorlar, yani Çıldır balığı. Onun için de önemi çoktur ve ben buradan Devlet Su İşlerine sesleniyorum? Buraya gelip bilimsel araştırma yapsınlar. Çıldır Kaymakamımızın dediği öneriler göz önünde bulundurarak burada gerekli çalışmayı yapsınlar. Bu balıkları bir daha yaşatıp, çoğaltıp gölde yaşamasını sağlayalım” ifadelerini kaydetti.


.


MERHABA Ardahan’daki gelişmeleri görüntülü izlemeniz için youtube ArdahanTV Kanalımıza abone olmanız umuduyla. Görüntülü haberlerimiz için TIKla abone ol, izle.. 




DEPREM VE TIRMALANIIP, ISIRILMAK!..


Sanki belediyesi, belediyeleri yokmuşcasına İzmir Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediyelerin görmezden gelindiği ama mevcut iktidardan önce İzmir Büyükşehir Belediyesinin çadır görüntüleri ile izlediğimiz İzmir depremi tüm Ege bölgesini sallamamış gibi sadece iki ilçe de yani Seferihisar ve Bayraklı ilçelerinde yıkılan iki bina üzerinden tartışılırken ben bugünkü yazımı insanlarla, hayvanlara ayırmak istedim..


Çünkü daha önce bizzat yaşadığım 99 Marmara depremi ve öncekiler gibi bu deprem gerçeğini de ‘elde tutulan basın ve medya’ aracılığı ile bir kez daha göz ardı etme çabası devam ediyordu..

Ve onca beton yığınının altında kalan Buse’nin yönlendirmesi ile hayvan deyip değeri bilinmeyen canlıların, hayvan değil insan bile sayılmayacakların yani ‘Ben de insanım’ diyenler için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlıyoruz bir deprem gerçeği ardından daha..

Sıkça “Isıracak köpek dişini göstermez” deyip es geçilen ve ‘nankör’ diye önemsemediğimiz kedi ve köpek, insan olan Buse’yle birlikte bu depremin simgesi olurlarken, dişini göstermez dediğimiz köpeğin, nankör denen kedi ile birlikte hareketinin önemini de bir kez daha gördük..

Ve bugün, “o ısırmaz” denen köpeğin, beton dedikleri kum ve paslı, tel inceliğindeki demir yığınlarının altında kalan insan Buse’nin önerip kedi sesi çıkarmasıyla sonuçlanan sevincin devamı için ‘hoşt’ denip itilen köpek, nankör denen kedi yani insandan daha insani hayvanların kendisini adam, bulunmaz Hint kumaşı pardon insan sananları ısırması, tırnaklaması da bir o kadar acıtır.

Acıtır… Çünkü insanı unutup dünyanın sadece kendileri için var olduğunu sanıp ellerindeki paranın, iktidarın gücüyle köpek ve kediyi olduğu gibi diğer canlıları yani kendileri gibi insan olanları görmezden gelip işleri düştüğünde kullandıktan sonra hain, terörist, bizden değil denilip, kenara attıklarını sansalarda, yeri geldiğinde görülen dişin, çizen tırnağın acısını hissettiklerinde hatalarını anlarlar ama çoktan iş işten geçmiş olur…




Ve bu yazının anlatmak istediklerinin kime yönelik olduğunu düşünenler ve yaptıkları hatayı anlayanlar şunu bilsinler ki; Kendilerinden daha insani duygulara sahip olan canlılara köpek ve kedi, hain, terörist, gavur diyerek önemsemedikleri, hayvana olduğu gibi kendilerinden daha insan olanlara karşı olan sorumluluklarını yerine getirmediklerinden dolayı, yeri geldiğinde ısırılarak, tırnaklanarak acı duymaları, adı aslında Ege olan İzmir depremi öncesi Marmara depremini unutanlar değil mi?

Bilmem ama bugün İzmir ile bir kez daha sarsılan ve köpek, kedi denenlerin kendilerinden daha insani duygulara sahip olduğunu anlamayan insan oğlunun Marmara depremi gibi unuttuğu insanı duygularıdır insanım diyenleri acıtan, tırmalayıp, kanatan hatta öldüren asıl durum..













HANAKLI KÜVET VE İÇ KAPLAMADA MARKA!




 







İNSANLAR HAYVAN


KÖPEKLER KAZ ÇALDI!


arşiv haber 13/12/2018 tarihli haber/yorum


Ardahan’da yaşanan ve bir çoğu faili meçhul olan hayvan hırsızlıkları devam ederken başı boş köpekler de kaz hırsızlığına başladılar.


Ardahan’da yaşanan ve bir çoğu faili meçhul olan hayvan hırsızlıkları devam ederken başı boş köpekler de kaz hırsızlığına başladılar.

Ardahan kent merkezinde olduğu gibi Göle ve diğer ilçeler de yaşanan hayvan hırsızlıkları devam ederken Göle’de de ilginç bir hırsızlık yaşandı.

Hayvancılık yaparak geçimlerini sağlayan Ardahan’lıların yaşanan hayvan hırsızlıklarının büyük bölümünü faili meçhul kalması da bir hayli rahatsız oldukları görüldüğü şu günlerde Ardahan’ın Göle ilçesin de başı boş köpekler de Ardahan’lıların kışlık yiyecekleri olan kazları çalmaya başladılar.

Göle ilçesine bağlı Dedeşen köyün de yaşanan ve 12 hayvanın çalınmasıyla sonuçlanan hayvan hırsızlığının öncesin de Göle kent merkezinde başı boş gezen köpeklerin Kazım Karabekir Mahallesin’de 10 kazı boğarak telef ettikleri öğrenildi.


Haber:Ömer Turan


fakir yılmaz ile ilgili görsel sonucu


BATI’DAN DOĞU’YA


Daha 4 ay sonra yapılacak olan yerel seçimleri aday belirleme yarışı başlatarak ülkenin gerçek gündemini yani ekonomi başta olmak üzere işsizliği ve onca sorunu unutturmaya başlayan iktidar şimdi de savaş kararı aldı.


Her seçim döneminde milliyetçiliği işleyerek MHP kendine savunucu parti haline getiren mevcut iktidar partisi AK Parti seçimleri kazanmak için yeni ve tehlikeli bir yola daha başvurmaya hazırlana biliyor.


Rusya’nın koruması olan ABD ve Fransa başta olmak üzere İsrail ve diğer batı ülkelerin yarısından çoğunu işgal ettiği ve bugüne kadar 8 milyon insanın öldüğü yerinden yurdundan olduğu ülkeye komşu Suriye’ye 2. girişi yapmak üzere bir kaç gün için doğu Fırat’a yönelik yeni bir operasyon başlatacağını belirten başkan Erdoğan aynı gün milliyetçi kanadın partisine kendi partisinin savunmacısı haline gelen MHP ile de görüştü.


Seçim öncesi yeni bir savaş kararı alan ama bunu muhalefete ve kamu oyuna anlatmaktansa Dünya’nın jandarması olan ABD’ye anlatmak istemesi ise düşündürücüdür.


Yeni bir savaş kararı alırken hedefin de ABD askerleri değil onun sıralandığı YPG olduğunu belirten başkan Erdoğan bu kararı aldığını belirttiği toplantı da yaptığı konuşma da asıl hedefinin terörist Kürtler olduğunu belirtmesi de dikkat çekiciydi.


Aslın da PKK’nin kolu olan YPG’nin sıralandırılması güçlendirilmesi ve Suriye de söz sahibi olmasına tepki gösteren ve ABD’ye üstü kapalı olarak ‘bölge de ki çıkarlarını onlar değil ben korurum’ dercesine ‘Gönder YPK’yi gelsin TSK diyen başkan Erdoğan ABD ile son görüşmesin de buna ikna edip etmediğini de Batıdan Doğuya yeni bir bilinmez yola sokulan askerimizin bu yoldan nasıl çıkacağını şimdiden merakla tartışmaya başladı bile.


Erdoğan’ın bu kararı alırken diğer bir hedefinin de askerin yönünü iç siyasetten dış siyasete çevirmek olduğunu da ileri sürenler tartışa dursun


Mart 2019 seçimler öncesi dış Kürtlere karşı yani Erdoğan’ın değişiyle terörist Kürtlere karşı açtığı bu kapı içer de ki vatandaşımız denen Kürtler tarafından nasıl algılanacağını da hep birlikte göreceğiz Batı’dan Doğu’ya doğru yol alırken.