ESNAFLA BİRLİKTE BELEDİYE DE NORMALLEŞTİ!..


MERHABA Ardahan’daki gelişmeleri görüntülü izlemeniz için youtube ArdahanTV Kanalımıza abone olmanız umuduyla. Görüntülü haberlerimiz için TIKla abone ol, izle.. 



Hayvancılığı destekleme adına hazırlanan porje kapsamında geçtiğimiz gün İzmir Büyükşehir Belediyesine Karkas et gönderen CHP’li Ardahan Belediye Başkanı Fark Demir yanına aldığı daire amirleri ile birlikle Ardahan Gazeteciler Cemiyeti ve Ardahan Dernekler Federasyonu Başkanı olan Gazeteci Fakir Yılmaz’ın da aralarında bulunduğu esnafı gezerek, geçmiş olsun dileklerini ileten ve moral verdi.


Süreci birlikte aşmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirten Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir başta maske önlemi olmak üzere Covit-19 önlemleri kapsamında alınan önlemlerin devamı ile normalleşmeye dönme zamanı olduğunu belirterek, yeniden işinin başına dönen tüm esnaflara hayırlı işler diledi.



ÖLMEK İÇİN AZRAİL’E GEREK VAR MI?


Corona saçmalığına inanmadığım gibi bir şey daha var desem, kimilerinin, ‘Ula bu kafir, hem de tam kafirmiş’ diyeceklerini bile bile varlığına inansam da, ‘zahmet etmesine gerek yok’ dediğimi siz bilmesenizde Allah biliyor.. 


Çünkü ölüm korkusu ile dinin emri olan camilerde bir araya gelmeyi bile terk eden insanoğlunun ölümüyle ilgili özel birine yani Azraille gerek olmayan sıkıntılar, son dakikada gelen kara haberlerle  yaşanan gerilme ile adına küçük kıyamet denen yani ölmeye neden onca olay var ki Azrail Alehiselama bile gerek kalmıyor..

Kimilerinin ‘Hadi oradan sende..’ deyip, bana katılmayacaklarını da bilen ben bu dünyada ölüm için Azrail’e çok görev düşmediğini iddia ediyorum.

Çünkü ölüme neden olan o kadar çok olay var ki; Azrail başta olmak üzere birisinin özel olarak gelip, senin canını almasına gerek kalmıyor bile..

Çünkü insan denen varlığın öncelikle değerini bilmediği zaman akışı içinde yol aldığı ölümün  anbe an her canlıya yaklaştığı aşikâr olurken biz insanların ‘Kader, zaman, süre’ diyerek kendimizi teselli edip, her sorun, sıkıntı ile yaklaşan değişmez sonu düşünmeyerek ve en önemlisi Corona saçmalığında olduğu gibi ölü sayıcılığını ‘normalleşme’ adı altında bir anda bir kenara itip yaşananlara ve yaşanacaklara karşı oralı olmayışımız da bile ölüm olduğunu anlamayız..




Örnek mi..

Esnaf olanın çek senet derdi, evli olanın çel çocuk derdi, ya da evlenemeyen, bu dünyaya bir eser bırakmadan giden, şoför olanın yol derdi, hatta ‘mafyayım’ diyenin 1 kuruş etmez bir mermiye her an kurban gitme stresi varken Azrail’e gerek var mı bilinmez..

Başbakan gibi büyük  bir makamda olmasına karşın bakım evine attığı annesinin öldüğünü duyup, cenazesine katılamayan Hollanda Başbakanı Rutte’nin de içinde olduğu biz insanların dert görmediğini sanarken onca sorun sıkıntının aslında bizi adım adım ölüme götürdüğünü anlamasak da asıl ölüm her an yaşanan diş ağrısı,   beyazlayan saçların dökülmesi, ani, şok bir haberi, gelişmeyi, hatta yanlış bir adım ile tetiklenen kalp krizi korkusunu, meme, akciğer kanserine yakalanma riskini ve niceleri hep ölüme işaret değil mi Azrail alleyhisselama iş düşecek diye bekleyenlerin aslında ölüme doğru yürüdüklerini bilmeden..

Kimi sevdiğine kavuşamama, kiminin ‘seviyorum’ dediğinin işkencesine, kiminin ise tam kavuşacakken yaydığı radyasyonuyla  başta beynini olmak üzere vücut hücrelerimizi öldürdüğü ileri sürülen teknolojiden önce attan düşüp ya da gelişen teknolojiden sonra son model, havalı araçla kız istemeye gitmenin heyecanı ile yaşadığı trafik kazasında hayata göz yumması gibi nicesinin sanki yarın yokmuş gibi dünyadaki tüm yiyecekleri yeme telaşıyla yedikleri ile aslında obez değil de ölümü vücuduna enjekte ettiği şu dünyada inandığım bir şey var; Oda bu dünyada yaşayan bizlerin dün ölenleri ‘Azrail  geldi, canını aldı..’ diye geçiştirirken bugün her dertte, keramette kendisine yaklaşan ölümü düşünmez bile..

Evet, son 3 aydır ölü sayarak dünyayı korku atmosferine sokanların normalleşme adı altında beyaz bir polisin siyahi bir insanın nefesini kestiği şu dünyada yapılan onca silah, atılan onca bomba, dili, dini, rengi için siyasette olduğu gibi normal yaşamda nefes almasına engel olunmak ölüm değil de nedir? 

Sanırım dünyayı ve 7 kat semayı yaratan Allah’ın görev verdiği Azrail’de benim gibi düşünüyor birbirini yiyen, öldüren, zulme, cinnete yani ölüme doğru iten onca insanı izlerken.. 

Ha unutmadan sanalda toplayıp aldığı kararlar ardından maskeleri indirmeme şartı ile normalleşme diyerek topluma yaşama gereğini hatırlatan Başkan Erdoğan’ın Corona saçmalığı boyunca çeşitli neden ve adlarla ceza yiyen insanların da onca saçma cezasını af ettiğini de ilan etse daha çok puan alacak ve ha bugün, ha yarın denen seçime giderken daha rahat olacak diye düşündüğümü de..

Kanuni Sultan Süleyman’ın hasta yatağında söylediği söz olarak bilinen 

“Halk içinde, ‘Mu’teber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” diyerek rica ediyorum..

Çünkü o cezaları yiyenlerde şu an kara kara o cezaları nasıl ödeyeceklerini düşünerek adeta can çekiştiklerini düşünmüyor değilim..



ESKİ  HABERLERİMİZ İÇİN TIKlayın.. 


http://arsiv.kuzeyanadolugazetesi.com/ardahan.php


BELEDİYE BAŞKANININ BABASI ÖLDÜ..


Köksoy Hayata Göz Yumdu


arşşv haber 10/07/2016 tarihi haber/yorum


lınan bilgilere göre uzun süredir rahatsız olan AK Partili Ardahan Belediye Başkanı Faruk Köksoy’un babası Fariz Köksoy (1936) hayata göz yumdu.


Köksoy’un  11 Temmuz Pazartesi günü ikindi namazının ardından düzenlenecek olan cenaze merasimi ardından köyü olan Baştoklu (Y. Dikkan) köyünde toprağa verilecek.


Ardahan’ın Hanak İlçesine bağlı Baştoklu (Y. Dikkan) köyünde toprağa verilecek olan Ardahan Belediye Başkanı uzun süredir Kars’ta tedavi görüyordu.


****Kıskanmayın, siz de el atın..


27 Yıllık gazetecilik hayatımda Ardahan’ın gelişmesin de, tanıtımın da ve o çok arzuladığımız güzel alanda olması için verdiğimiz mücadele ortada dururken birilerinin yaptıklarımızı gölgelemek uğraşı içinde olduklarını da görmekteyiz..

Gerçi bu süre içinde hep aşıp, kenara attığımız bunların benim Ardahan Federasyonu Başkanı olmamla birlikte bayatlayan yol ve taktiklerle yeniden çeper diplerinde aleyhime dedikodular ürettiklerine de şahit olmaktayım..

Evet defalarca bu tür yazılar yazarak, bu gölgeciler karşın doğru bildiğim yerde durup, hep bir adım daha ileriye diyerek işime bakarken bunların beni kendilerine benzetme çabalarının da artık tutmadığı ve benim değil, toplumun onların yüzlerine tükürdüğünü de görmüyor değilim..

Tek dişi kalmış canavar misali son bir kaç çırpınışla sözüm ona önümü kesmeye, benim ve ARDA/FED’in yönetiminin yaptıklarını karalamaya çalışanların beyhude çabaları sonuç vermezse de mide bulandırmıyor değil..

Çünkü Ardahanlıların yakından tanıdığı bu dinazörlerin defterini kapatan bir çok çalışmaya imza atmaya başladığımız şu süreçte önce ‘Bizde federasyon kuruyoruz’ deyip, kaz pişirip, şenlik ve festivallerde göbek eriten dernekçiliklerinden öteye geçememeleri, ardından ‘Birlik başkanları’ atayarak, kendilerini ARDA/FED’den üstün görme çabaları, yetmedi kirasını, özel ilişkilerimi kullanıp, bir kaç duyarlı iş adamının desteği ve çelim, çocuğumun hakkı olan cebim de ödediğim ARDA/FED merkezini özel kullandığım yönünde dedikodula üreterek, yerini bilmedikleri ARDA/FED’i karalamaya çalıştıklarını da görmekteyiz. 

Şerefsizliğin daniskasına başvuran bunların kendi sözde derneklerini ceplerinde taşıdıklarını unutup, sözüm ona bana yönelik çamur atma çabalarının da boşa ve beyhude olduğunu yakında ARDA/FED’e bir yer alarak ortaya koyacağımı da bura da üzülerek (!) belirtmek isterim..

Bunların yanı sıra yalandan yanımda görünüp, arkadan kuyu kazıyanların da olduğunu iyi bilen biri olarak buradan bir kez daha diyorum ki;

Sizin boşa çabalarınıza karşın, bizim Ardahan ve Ardahanlı sevdamız her geçen gün daha da büyümektedir..

Siz ne kadar dedikodu üretirseniz biz o kadar çalışacağız..

Siz ne kadar dedikodu üretseniz de biz daha çok çalışacağız ve toplumun o çok arzuladığı ama bu soyları tükenmek üzere olan diasporalar yüzünden bugüne kadar gerçekleşmeyen, ‘Güçlü Ardahan Lobisi’ ni gerçekleştirmeye çabalayacağız.

Bugün ortaya konan çaba da budur..

O ele demiş, bu bele demişe bakmadan gücümüzün yettiği, ömrümüzün izin verdiği sürenin en son saniyesine kadar doğru bildiğimizi yapmaya devam edeceğizimizden kimsenin şüphesi olmasın..