HAYVANCILIĞI UNUTAN BAŞKAN DA VEKİLE ÖZENDİ!





MERHABA Bu haberi ve Ardahan’daki diğer gelişmeleri görüntülü izlemeniz için youtube ArdahanTV Kanalımıza abone olmanız umuduyla. Görüntülü haberlerimiz için TIKla abone ol, izle.. 


https://www.youtube.com/channel/UCDwxU5TIdZejp-mbbNw5fmw



Bazı iş insanlarının 6. Bölge desteklerinden yararlanmak için Ardahan ve ilçelerinde kurduğu tekstil atölyelerinin fabrika diye kamuoyuna sunulduğu bir süreçte Posoflu olduğu öğrenilen iş insanı Yasin Selami Erdoğan tarafından, yapılıp, Ardahan’a bağışlanan tekstil atölyesini çalıştıracak tekstilciler arayan CHP’li başkan geçtiğimiz günlerde maske atölyesinde dikim yapmaya çalışan AK Partili Milletvekiline özenip, kurulan atölyeyi işletecek olan birilerini aramak için gittiği Ağrı ve Iğdır’da aynı fotoğrafı vermesi dikkatlerden kaçmadı. 


Bölgede hayvancılık ve çiftçilik yaparak geçimlerini sağlayan çiftçilerin diğer kentler ve dünya standartlarında tarım ve hayvancılık yapması için son model makine ekipmanla donatılması sağlanarak, modern tarım ve hayvancılıkla dünya devletleriyle rekabet edebilir bir seviyeye gelmesi için verilmesi gereken mücadelenin unutulduğu ve sanki birinci geçim kaynağı olan hayvancılığın ekonomisinin dinamosu olan Ardahan’ın tekstil kentlerinden olan Gaziantep ve Denizli’ymiş gibi davranıldığı şu günlerde aynı zihniyetle Posof’a kurulan tekstil atölyesinin kısa sürede kapandığı görülürken, CHP’li Başkanın işletmeci aradığı ama bulmakta zorlandığı görünen Ardahan’daki atölyenin ne kadar yaşayacağı şimdiden merak konusu oldu. 


**CHP’li Esenyurt’ta Çiftçiliğe Soyundu..


Ardahan ve Posof Belediyelerinin belediyecilikle alakası olamayan  alanlara yönelip, bölgeye yatırım adı altında tekstil atölyeleri ile uğraştıkları görülen şu günlerde birçok Ardahanlının yaşadığı ve Ardahanlı birinin belediye başkanı olduğu sanayi, çikolata, inşaat, yer altı termal sulara sahip 1,5 Milyonluk metropol kent İstanbul Esenyurt Belediyesi de patatesciliğe soyundu.

Çiftçinin elinde kalan patatesler Esenyurt Belediyesi tarafından alınarak ihtiyaç sahiplerine dağıtılmaya başlandı. 

Başında bulunduğu kentin ana sorunlarından uzak projelerle uğraştığı görülen Esenyurt Belediyesi yetklileri konuyla ilgili, ‘üreticiden tüketiciye aracısız sağlıklı gıda’ vaadi kapsamında satın alınan patateslerle hem çiftçiye hem de ihtiyaç sahibi yurttaşlara destek sağlanmış oldu.’ dediler.


MİLLETVEKİLİ ATALAY İPLERİ YENİDEN ELİNE ALDI!


arşiv haber 06/02/2020 tarihli haber


Erzurum Atatürk Üniversitesinde sade bir öğretim üyesiyken Cengiz Çapan’ın başını çektiği bir ekibin önerisiysle siyasete yönlendirilen ve o günden bugüne yanındakilerinin büyük bölümü saha dışına itilip, adlarının unutulduğu bir süreçte 25 yıldır iktidarda bulunan partide 4 dönemdir Milletvekilliği yapan Prof. Dr. Orhan Atalay son genel seçimlerde, İl Başkanı Hakan Aydın’ı da saha dışında bırakıp, istenmeyen adam ilan edilen rektörün yeniden atanmasını sağlamakla kendisini güçlendirdi.


CHP’den seçilip, partisinden atılan ve parti kurup, Ardahan ile çok ilgilenmeyen diğer milletvekili Öztürk Yılmaz’ın da boş bıraktığı sahada bir kez daha adından söz ettiren AK Parti Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay önce kendisinin göreve gelmesini sağladığı ama Aksel ardından AK Partili Köprülü Belediye Başkanıyla uğraşmaya başladığı iddia edilen ancak çıkan kararname ile Amasya’ya giden Valinin görevden aldığı Ardahan eski İl Genel Sekreterini bu kez Ardahan Üniversitesinde göreve gelmesini sağladı. 




Yaklaşan yeni bir seçim öncesi her geçen gün elini bir hayli güçlendirdiği görünen ve bunlar ile yetinmeyen AK Parti Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Atalay ardından barışık olmadığı ve Yunus Baydar, Faruk Demir başta olmak üzere parti içi muhalefetle hareket ettiğini düşündüğü şu anki AK Parti İl Başkanı Hakan Aydın’ın devre dışı kalmasını sağladı. Aynı Atalay Ardahanlıların bir bölümünün yerine yeni bir isimin atanmasını istediği mevcut rektörün ikinci dönem için görevde kalmasını sağlarken birçok il müdürünün de Atalay’ın döneminde göreve gelen isimlerle olan yakın diyaloğu ile bilinmekte.


**KURA HAZARA AKACAĞINA KARADENİZ’E AKSA NE OLACAK Kİ?Ardahanlıların havaalanı istemine ‘önce yollar’ diyerek karşı çıkmasıyla tanınan ama kendi ilçesi Göle-Ardahan yolu başta olmak üzere Çıldır-Ardahan, Hanak, Damal-Posof bölünmüş yollarının hala bitmediği, Posof Ulgar Tünelinin çalışmalarının durduğu, Göle Durançam Sulama Barajının iptal edildiği, Kar-Tiflis Demiryolu’nun Ardahan’ın son durağı olmasını  kulak ardı eden AKParti Ardahan Milletvekili Prof Dr. Orhan Atalay Beşikkaya HES Barajı ile önü kesilip, suyunun büyük bölümünün Karadeniz Çoruh’a akıtılması hedeflenen Kura Nehrinin yönünün değişmesine de karşı çıkmayıp, tam tersi desteklediği görüldü.


Sanal ortamda katıldığı bir yayında ‘Ne olmuş ki, Hazara akan Kura Karadeniz’e aksa bunda ne var?!’ diyerek Ardahan Ovasının susuz kalacağı söylenen Kura Nehrinin yönünün değişmesine onay veren AK Partili Ardahan Milletvekili Orhan Atalay’ın bu çıkışı ile ‘ben ne dersem o olur’ dercesine karşı karşıya kaldığı valinin devre dışı kalması, görevden alınan eski genel sekreterinin rektörünün bir dönem daha atanması, il binasında olduğu için kendi partisinin yeni binasını ziyaret etmemekle karşı olduğunu alenen ortaya koyan ve yeniden aday gösterilmemesi ile devre dışı bıraktığı il başkanının gitmesiyle güçlenen eliyle kendisinin onay verdiği yeni il başkanı ile yaklaşan seçimlerde yeniden aday olmasının rahatlığı ile yoluna devam edeceğe benzer.


Durançam Barajı İnşaatı İptal Edildi

Ardahan Köprülü Beldesi mahallesi olan Durançam (Hımıskar) Köyü’nde yapımı 2019 Temmuz ayında durdurulan Durançam Baraj inşaatının tamamen iptal edildiği açıkandı. AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay  ”HES barajı çalışması durdurulmuş, kesinlikle artık başlatılmayacak proje iptal edilmiştir” dedi.


AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, Köprülü Belediye Başkanı Yücel Akkoç, Serinçayır (Çölpenek) eski Dernek Başkanı Acar Dağ ve İşadamı Bülent Samancı, Serinçayır Köyünde bir araya geldi.




AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, Serinçayır eski Dernek Başkanı Acar Dağ’a yaptığı açıklamada, ’“HES barajını iptal ettik bölgeye gerçekten zarar verecekti. Durançam ve Günorta köyleri tamamen sular altında kalacaktı, Durançam köylülerinin tapuları yok halk gerçekten büyük zarar görecekti. HES barajı çalışması durdurulmuş, kesinlikle artık başlatılmayacak proje iptal edilmiştir müjdesini halkımızla paylaşabilirsin” dedi.


ATALAY, MASKE DİKTİ..



Serhat Kalkınma Ajansı’nın (SERKA) başlattığı meslek liselerinin altyapısının güçlendirilmesine yönelik çalışmalar kapsamında Genel Sekreter Dr. İbrahim Taşdemir’le birlikte liseleri gezen Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay, maske dikip gruba dağıttı.



SERKA Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı (SOGEP) kapsamında, faaliyet yürüttüğü Ağrı, Ardahan, Iğdır ve Kars’taki meslek liselerinin altyapısını güçlendirme çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmalar kapsamında Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay ile SERKA Genel Sekreteri Dr. İbrahim Taşdemir Ardahan kent merkezi ile Göle ilçesindeki mesleki ve teknik liseleri gezerek okulların altyapısıyla ilgili okul müdürlerinden bilgi aldı. Atalay ve Taşdemir kent merkezinde Kazım Karabekir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ni ziyaret ederek atölyeleri gezdi ve burada üretilen malzemelerle ilgili bilgi aldı. Atalay ve Taşdemir daha sonra Şehit Türkmen Tekin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ni ziyaret etti. Lisede her türlü dezenfektan ve maske üretimi yapıldığını öğrenen Atalay ve Taşdemir, okul müdürlerine teşekkür etti. Taşdemir, mesleki eğitim altyapısının iyileştirilmesi için ihtiyaçların tespit edilerek SOGEP’e başvuruda bulunabileceğini söyledi.



MİLLETVEKİLİ MASKE DİKİP GRUBA DAĞITTI



Milletvekili Atalay ile SERKA Genel Sekreteri Taşdemir, lisede maske üretimi yapılan atölyeyi gezerek, çalışanlarla bir süre sohbet etti. Milletvekili Atalay daha sonra dikiş makinesinin koltuğuna oturarak maskelerin ipliklerini dikmeye başladı. Maskeleri makineden geçiren Atalay, son halini verdiği maskeleri gruba dağıttı.

Ardahan Milletvekili Atalay ile Genel Sekreter Taşdemir, Ardahan’daki ziyaretlerinin ardından Göle ilçesine giderek buradaki mesleki ve teknik liseleri gezdi. Meslek liselerinin altyapısının güçlendirilmesi için burada yapılan toplantıya Göle Kaymakamı Haluk Koç, Belediye Başkanı İlhan Güntekin, SERKA Sanayi, Ulaştırma ve Enerji Birim Başkanı Ramazan Mutlu Doğaner, Köprülü Belde Belediye Başkanı Yücel Akkoç, Ardahan İl Milli Eğitim Müdürü Erhan Bulut, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Ersin Arslan, KOSGEB İl Müdürü Ramazan Sivri, İŞKUR İl Müdürü Ahmet Sonkaya, TKDK İl Koordinatörü Yusuf Güder ile Göle İlçe Milli Eğitim Müdürü Mevlüt Özalp katıldı.Toplantıda konuşan Milletvekili Atalay, ilçede teknik eleman ihtiyacının çok fazla olduğunu belirterek, mesleki ve teknik liselerin bu ihtiyaca cevap verebileceklerini söyledi. Atalay, liselerdeki mobilya bölümlerinin Türkiye’nin en kaliteli ağaçlarından biri olan Göle’nin sarıçam ağaçlarını değerlendirerek her türlü mobilya üretimi ve katma değeri yüksek ürünleri üretebileceğini vurguladı. SERKA Genel Sekreteri İbrahim Taşdemir ise, mesleki ve teknik liselere Ajans olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını belirterek, “Bölgemizin kalkınması için gençlerimizin hem kaliteli eğitim alarak üretime katılması hem de liselerdeki beşeri sermayenin geliştirilmesi konusunu çok önemsiyoruz. Bölgemizde beşeri sermayenin gelişmesi aynı zamanda göçün de azalmasını sağlayacaktır” diye konuştu.



AMAÇ 2. TWİTTER DARBESİDİR..


Daha 20 gün önce “siz arka kapılarda anayasa görüşmesi yapıyor ülkeyi bölmeye hazırlanıyorsunuz” diyenler bugün “yeni bir anayasa yapalım” diyorlar. Halbuki bunu diyenler yeni bir anayasa için bir araya geldiklerini iddia ettiklerini terörle iş birliği yapmakla suçlamamışlar mıydı?


 Bilemiyorum ama ülke siyasetinde “Dün dündür bugün bugündür” politikası hala devam ediyor gibi.

 Yani jet hızıyla değişen, değiştirilen gündemi geri götürüp 20-30 gün önceki düne götürmektense en iyisi ben de “bugün bu gündür” deyip Boğaziçi Üniversitesinin istenmeyen rektörü gibi Ardahan’daki istenmeyen rektör olayına benzer Boğaziçi üniversitesine ve okyanus ötesinden gelen dolu ağırlığındaki tweetlere bakayım.

Çünkü “Görünen köy kılavuz istemez” deyimi dün yazılsa da bugün geçerliliğini hala koruyor. Menderes’i astıran, solcu, sağcı demeden herkesi toplayıp zindanlara attıran bir o kadarını da ortadan kaybettiren zihniyet sanki yeniden hortlamış, tweet dolularıyla korkutuyor kendisinin ölmediğini hissettiriyor gibi. Çünkü okyanus ötesinden Boğaziçi’ne düşen tweetlere baktığınızda silinen tweetleri de görüyoruz.

Yani Trump’ın başına düşüp onu yıkan aynı tweetlerle onun attığı, silinen tweetler aynı gibi. Onca baskı, önlem, bekçi alımının ardından gelen pandemi önlemlerinin korkutup pısırıklaştırarak susturduğu toplumun pandemiden dolayı sosyal hayattan    sanal ortama esir ettiği umudunu kesenler şimdi twitter aracılığı ile darbe peşindeler. 




Aynı twitciler ulusalcıların çok güvendiği askerden de umudunu kestiği için okyanus ötesinden attıkları twitlerle doları da yükseltemeyince bu kez de twit silmekle birilerini sindirip, 1. twit darbesiyle giden Trump gibi sileceklerini umut eder gibiler. 

Evet, Amerika attıkları twitle sarayı bastırtanların yeni hedefi ülkedeki sarayı bastırmak olsa da 15 Temmuz’da ki gibi bu kez de halkın karşılarında olduğunu görüyor ve yeni yollar arıyorlarsa da şunu dip not olarak düşmek isterim..

Demokrasinin Adaletin, İnsan Haklarının ve Ekonominin tek adam, tek elden, 5 müteahhit ya da atanmış bakan, rektörle değil tüm halkların birlikte aldığı kararla güçlenmesi, güçlendirilmesi hainde hiç kimsenin bu ülkede yeni bir darbe yapmak için twittiri da ya da ayağında ki yırtık ayakkabılarına karşın hak, hukuk, adalet ve kendisinin de olduğunu, dinlenilmesini isteyen öğrenciyi kullanırım diyerek ülkede darbe yapacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar..

Çünkü bu ülkedeki halkların ne Arap, ne Afrikalı olmadığını Avrupa’yı Asya’ya bağladığı gibi yeri geldiğinde Türk, Kürt, Alevi, Çerkez, Ahıskalı, Romen, Azeri demeden yetmişiki millet, tek millet olur ve dün dediği gibi bugünde bu ülke hepimizin der..

Diyor da..


Tek sorun bunu görenlerin şımarıkça davranmayıp, halkı başta olmak üzere insanları ötekileştirip, muhalefet edene ‘terörist’ diyerek başkalarının kucağına iten hal hareketlerde bulunmamasıdır ve atılan, silinen twitter darbelerine hep birlikte direnilmesini sağlamaktır..  

Yoksa “su uyur,düşman uyumaz” hesabı Okyanus hep dalgalanmaya devam eder ve bu dalgaların  çarptığı kayaları  ergeç yorup, yıkar…



https://www.parcabox.com


ALO PARÇA: 0 532 485 62 56 Firmamız, oto tamir servisinden elde ettiği deneyimlerle 2006 yılındaEsenyurtFatih Oto Sanayii’nde ilk şubesini açarak yedek parça sektörüne giriş yapmıştır. İhtiyaç duyulanRenault, Citroen, Peugeot, Fiat, Opel, Bmw, Audi, Volkswagen, Volvo, Mercedesmarka otomotiv yedek parça ürünlerini kısa zamanda müşterilerine sunarak, sektördeki yerini hızla almıştır. 256 Bit ödeme altyapısı ve %100 güvenli ve doğru parça sloganıyla müşteri odaklı hizmet veren firmalarımız, hizmetteki faydanın  her iki tarafın yararına olması gerektiğini prensip edinmiştir. Müşterisinin memnuniyetini ve yedek parça çeşitliliğini daha üst seviyeye çıkarmak için 2. Şubesini de 2016 tarihinde  açmıştır. 


Kurulduğu günden bu yana yenilikçiliğe, teknolojiye ve inovasyona önemli ölçüde yatırım yapan İlke Otomotiv, sürdürülebilir ve çevreci bir anlayışla işletmelerinde otomasyon sistemini kurarak koşulsuz müşteri memnuniyeti prensibiyle e-ticaretle de müşterisine yedek parça hizmeti sunmaya başlamıştır. Binek ve hafif ticari araç gruplarındaki oto yedek parça satış hizmetini Müşterisine en uygun fiyat ve kaliteli hizmetle sunmayı ilke edinmiştir. 


İlke otomotiv, ‘Müşteri şikâyete değil teşekküre gelmelidir!’ Sloganıyla sürdürülebilir ve sosyal sorumluluk anlayışıyla hareket ederek geleceğe kendini yenileyerek giren bir işletmedir. 



Vizyonumuz: Perakende oto yedek parça sektöründe teknolojik değişimlere ayak uydurarak müşteri değeri ve tatminini sağlamaktır.


Misyonumuz: İhtiyaç duyulan yedek parçayı sürekli çeşitlendirerek müşteriye en kısa zamanda en uygun fiyatta ve en iyi hizmetle sunmaktır. 



Eski haberlerimiz için TIK la http://arsiv.kuzeyanadolugazetesi.com/ardahan.php


MİLLET VEKİLİ ADAYLARI ORHAN ATALAY-SAFFET KAYA VE ENSAR ÖĞÜT’ÜN SÖZLERİ HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ


 Nejdet Kanbir 


arşiv haber 28/05/2015 tarhi yorum


 


“İstediğini söyleyen, istemediğini işitir”


Saygı değer okurların izniyle önce iki kısa değerlendirme ile iki vekil adayının sözlerinin kıymetini görelim, sonra da biraz uzun olmayı icap ettiren son değerlendirmemizle,  2015 Milletvekilliği Genel Seçimi için son sözlerimizi söyleyelim.


1-Ensar ÖĞÜT; “Ben bu kez milletvekili olmak istemiyordum sayın Genel Başkan ısrar etti” yollu bir sözünü broşürünün birine yazmış. İNANMIYORUM. Kimsenin de inandığına İNANMIYORUM. Bencilliğin getirdiği ‘kayıp’ı ayıpla örtmenin manası da faydası da yok. (nokta)


2-Saffet KAYA; “Çıldır-Ardahan-Karadeniz Bağlantılı Demiryolu…” yatırımını 2008”de kendisinin Ardahan için aldığını ve “nerede” olduğunu sormuş bir broşüründe. Daha önce de  (http://arsiv.kuzeyanadolugazetesi.com/yazdir.php?type=A&item_id=5006 )


11 Haziran 2013 yazdım, Orhan Atalay’a da bunu söylettiler, bu söylentinin ilk sahibi kuşkusuz Saffet Kaya’dır, ikinci kez ve farklı bir güzergâhla, “Kars-Susuz-Ardahan-Karadeniz” diyen SERKA Yönetim Kurulu doğal üyesi Ardahan Belediye Başkanı Faruk Köksoy’dur. Orhan Atalay’ı da yönlendiren de sanırım O’ dur.


Kısaca akla aykırıdır, Ardahanlı ile alay etmektir. Akılsızcadır. Çünkü. Karadeniz’e Ardahan’dan tren gitmez, coğrafya uygun değildir. Sayın Kaya’nın diğer sözlerini değerlendirmeye gerek yoktur. (nokta)


3- Orhan ATALAY: Ha şimdi biraz uzatacağız ister istemez; şöyle ki; Orhan Atalay, AKP Ardahan mitinginde 5 Mayıs 2015 günü yaptığı konuşmada freni boşalmış kamyon gibi üzerimize geliyor. Bu hırsı anlamak mümkün ancak kabullenmek mümkün değil.


Ne diyor Sayın Atalay; “2002 öncesi Türkiye’yi biz ‘Eski Türkiye’ diye tanımlayıp, ayaklar altına aldık, O,  Eski Türkiye’de siz değerli insanların dini yasaktı, dili yasaktı, düşüncesi yasaktı…”


Peki kast edilen nedir? 12 Eylül rejiminin getirdiği kimi yasakların içinde bunlar da var doğru, ama Orhan Atalay bize bunu söylemiyor. Demiyor ki “12 Eylül 1980 rejiminin yasaklarını ayaklarımızın altına aldık”, 2002 öncesi tüm TÜRKİYE TARİHİNİ suçluyor.


Mevcudu beğenmemek, kendisi iktidar olsa bile kendisini de yeterince beğenmemek ilericilerin kimyasında var. İlerlemenin doğasında var. Bu satırların yazarı da kendini ilerici-ilerlemeci saymaktadır ve toplumsal düzenle-yaşamla ilgili olarak, hiç olanla yetindiği görülmemiştir. Ancak, Orhan Atalay’ın tümüyle ayaklar altına aldığı ve dili-dini-düşüncesi yasak edilmiş saydığı ülkeye, Ardahan’ın vatan parçası diye katılması Türkiye Devleti’nin fiili kurulmasından sonra olmuştur. Öncesinde mevcut devlet-hanedanlık ise Ardahan’ı terk etmişti, Rus Çarlığı’na savaş tazminatı olarak MASADA vermişti! Bu gerçeğe rağmen, ESARETE rağmen dilini-dinini-düşüncesini terk etmemiş, Çarlık Rusyası tarafından konulmuş yasaklar varsa da bu yasağa uymamış bir topluma, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ Mİ YASAKLADI dilini, dinini, düşüncesini? Rus Çarlığına esarete rağmen benliğini koruduğunu, düşüncesinin kaybolmadığını Ocak 1919’daki Ardahan Kongresiyle göstermiş bir yöreye söylenen söze ne diyeceğiz?


Esarete ve 12 Eylüle rağmen, Ardahan’ın Türkü Türk, Kürdü Kürt, Türkmeni Türkmen, Yerlisi Yerli, Terekemesi Terkeme olarak yaşamış ve bir biriyle dünür olmuş, kirve olmuş, bir birinin cenazesini kaldırmış, bir birinin toyunda halay çekmiş, türküsünü söylemiş. Ve hala da öyledir. Bu topluma tarihine küfürle-nefretle bakmasını öğütleyemezsiniz!


Madem 2002 öncesi her şeyimiz yasaktı, siz bu benliğinize 40 yaşından sonra bir günde mi kavuştunuz, zembille mi geldiniz?



Bu kadar hırs, bu kadar kendini inkâr, bu kadar toplumuna yabancı, bu kadar Cumhuriyet karşıtlığı ancak bir insan ‘dönme’, ‘devşirme’ olursa anlaşılır olabilir. Yani kraldan çok kralcılık, Ardahanlı birine hiç mi hiç yakışmıyor.


Dün kitap yazacaksınız “Doğu Batı Kültüründe BİRLİKTE YAŞAMAK” üzerine felsefe sahibi olduğunuzu söylemiş olacaksınız, bu gün bizimle birlikte yaşamak istemediğinizi bağıracaksın!


Ha diyeceksiniz ne kitabı? Sanırım doktora tezini genişleterek yayınlamış ve dikkat çekici bir yayıncıdan; Kurucusu ve Onursal Başkan Fetullah Gülen olan bir vakfın, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının yayınları arasında çıkan kitabında Orhan Atalay, Müslümanların diğer dinlerden olanlarla birlikte yaşamalarının felsefi ve tarihi ve dini temelleri üzerine ciddi bir çalışma yapmış.


Siyasete girince yavaş yavaş bozulmuş görüyoruz kendisini. Örnek mi?


Tarihi sırasıyla yaklaşımlarının nasıl değiştiğine bakalım;


Kitaptan iki yıl sonra;


 


1-  Atalay; “Ardahan’da tarih yazmak için yola çıktık”


19 Mayıs 2011





“Tarih yazmak için çıktık bu yola. Bugüne kadar siyasetten bu millete kim hizmet etmişse Allah ondan razı olsun. Çünkü bu millete hizmet etmenin yolu siyasetten geçer. Siyasetin dışında da başka bir yol yoktur…”


http://www.ardahanhaberleri.com/haber/3006/atalay-ardahanda-tarih-yazmak-icin-yola-ciktik


Her ne kadar siyaset dışında millete hizmeti önemsemiyorsa da gayet olumlu bir başlangıç görünüyor değil mi? Ilımlı bir dile ve tarihe olumlu anlamda katkı için geldiklerini ve tarihte kalanlara müteşekkir olduklarından bahseden yumuşak bir dil! Bu tutuma sevinen bir hemşerimiz, Hakan Çapan şöyle bir yazı yazıyor;


 


“HAKAN ÇAPAN


1 Haziran 2011


Ak Parti Ardahan milletvekili adayı Prof. Dr. Orhan Atalay’ın seçim konuşmalarından birisini dinleme fırsatım oldu. Konuşmalarını can-ı gönülden dinledim ve dinledikçe Cenab-ı Hak’ka şükrettim.


“Hiçbir bilgi derinliği olmadığı için, mecburen ‘‘Ben sizi seviyorum’’ ‘‘Ben sizin hizmetkârınızım’’ diyerek başında bulunduğu halkın 20 yılını yiyen siyasilerden sonra, Egosu olmayan, siyasi kimlik elde edip zengin olma hırsı bulunmayan, donanımlı bir akademisyeni siyaset sahnesinde görmek ve O’nun seviyeli konuşmalarını dinlemek insanı ziyadesi ile mutlu ediyor.”


http://www.ardahanhaberleri.com/haber/3060/-8216-8216ben-muhalefeti-kisir-inege-benzetiyorum-8217-8217  ”


Hakan Bey, şimdi kendilerinin karşısında aday, fazla söze gerek var mı acaba, şimdi ne düşünüyor diye?!


Ancak aradan çok geçmeden, seçimin arifesinde bir değişik ses çıkıyor Orhan Atalay’dan, sanki gerçek Orhan Atalay’ı biraz daha ele veriyor gibi; hoş görü dilinden çok nefret dili, ötekileştirmeden ötekini kabullenme dili yerine, kasıtla öteki yaratma dili;


 


2-  Atalay: Ardahan 12 Haziran’da ‘AK Parti’ diyecek





11 Haziran 2011


CHP’nin yalan ve iftiralarla siyaset yaptığını, MHP ve Bağımsız adayın ırkçılık üzerine siyaset yaptığını açıklayan Atalay; “Ardahan halkı meydanları doldurarak bu şer ittifakınaprim vermediğini ortaya koymuştur” dedi.


http://www.ardahanhaberleri.com/haber/3115/atalay-ardahan-12-haziranda-ak-parti-diyecek


 


Devam edelim; İlk milletvekili seçildiğinden bir gün önce ağılı bir dil kullanan Orhan Bey, aradan yaklaşık bir buçuk yıl geçince artık kendini daha fazla ifade etme gereği duyuyor ve rüştünü, zamanın başbakanında denemek istiyor;


3-  BAŞBAKAN FENA FIRÇALADI!


 


5 Kasım 2012 Pazartesi Urfa Haber


Atalay, seçim bölgesine ilişkin taleplerini ve sorunlarını sıralarken Erdoğan’a, “Sizin milliyetçi söyleminiz bölgede bizi sıkıntıya sokuyor” eleştirisinde bulundu. Atalay’a, “Benim hangi milliyetçi söylemim?” diye soran Erdoğan, milletvekilinden “milliyetçi söylem” olarak nitelendirdiği ifadelerine “örnek” vermesini istedi. Atalay’ın, “Tek devlet, tek millet, tek dil, tek bayrak, tek din” açıklamasını anımsatınca Erdoğan’ın, “İlahiyat profesörüyüm diyorsun ama sen daha benim ne dediğimi anlayamamışsın” tepkisini gösterdiği öğrenildi.


http://www.urfahaber.net/haber/basbakan-fena-fircaladi-12185.html Haberi,  Ardahan dışı bir kaynaktan vermemin özel bir amacı var, anlaşıldığını umarım. Haber Ardahan’da da duyuldu ve genel kanaat, artık Orhan Atalay’ın Tayyip Erdoğan tarafından üstünün çizildiği yönündeydi.


Ancaaaaaak, aradan bir yıla yakın bir zaman geçti ve bu sefer başka bir deneme yaptı, değişik bir rüşt ispatı için ve şöyle bir çıkış yaptı Orhan Atalay;


 


4-  AK Partili Orhan Atalay dershaneleri KCK’ya benzetti


27.11.2013


“Nasıl ki devlet içinde KCK bir paralel yapılanmadır. Dershaneler de öyle oldu. Bir tür paralel yapılanma hâline geldi”


http://www.bugun.com.tr/gundem/sok-benzetme-haberi/876105


 


“Paralel” nitelemesini ilk kullanan oldu kendileri. Yani isim hakkı Orhan Atalay’a ait. Merak ediyorum, bu tabir 17-25 Aralık 2013 operasyonlarından bir aya yakın bir süre önce kullanılmamış olsaydı, bu operasyonları yapanlara ne denirdi? Yani katkı küçümsenemez!


1994’te kurulan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Birlikte Yaşamak, Medeniyetler İttifakı gibi konuları işlediği bir dönemde, Fetullah Gülen’in Papa ile görüştüğü bir dönemde, Tayyip Erdoğan’ın İspanya Başbakanıyla birlikte Medeniyetler İttifakı toplantıları organize ettiği bir dönemde, benzer içerikte ve BİRLİKTE YAŞAMAK adında kitabını (1999),  yayınlayan guruba-cemaate karşı, Başbakan Erdoğan’dan yediği “fırça”nın izini silmek için mi, Gülen Cemaati’ne karşı,  içinden çıkmış biri olarak mı bu nitelemeyi kullandı acaba Orhan Atalay?


Bu çıkış malum tartışmanın, bir yıl önceki “fırça”nın izini silmiş mi oldu acaba?


O süratle harekete devamdan mı kaynaklanıyor acaba, bizi esaretten kurtaran tarihe hakaret cüreti?


İstemememize rağmen, muhtemelen 8 Haziranda vekil olabileceklerden biri Orhan Atalay. Böyle bir zihniyetin seçilmesini istemeyiz, ama, ola ki bu gerçekleşti, biz kendisini gözden geçirmesini ve daha “mülayim” olmasını ve daha ileri bir Cumhuriyet arzulamasını dileriz, daha geri bir saltanatı değil!


Özgür yurttaş olmak, padişahın kulu olmaktan iyidir. Yoksa Orhan Atalay Prof. ve vekil olmayı hayal bile edemezdi. Cumhuriyet değerlidir, daha da değerli hale gelmelidir. Bizim çabamız ve düşüncemiz bu yöndedir.


Küçük bir özel not; Amcazadelerim, Çıldır’dan, yaklaşık 150 yıl önce Göle’nin bir Kürt köyüne yerleşmişler. Kim asimile etti demiyoruz… Her hangi bir Göleli kadar Türk, En az Orhan Atalay kadar Kürt. Hiçbir itirazımız olamaz. BİRLİKTE YAŞAMAK VARKEN…









HANAKLI KÜVET VE İÇ KAPLAMADA MARKA!