Turizm Müdürü Olmayan Ardahan'ın Çıldır Gölüne Turizm Jandarması!..


SÎZDE KONUĞUMUZ OLUN..



Gazeteci Fakir Yılmaz Cuma Günü Saat: 20.00-22.00’de ‘de TEMPO TV’de 


Her Cuma günü saat:20.00-22.00’de ekranlarınızda..


Sizde Tempo TV ekranına konuksunuz..


https://www.youtube.com/channel/UCDwxU5TIdZejp-mbbNw5fmw



MERHABA Ardahan’daki gelişmeleri görüntülü izlemeniz için youtube ArdahanTV Kanalımıza abone olmanız umuduyla. Son iki haberimiz için TIKla abone ol, izle.. 



Ardahan’da, asayişin sağlanıp turistlere yardımcı olunması için oluşturulan “turizm jandarması ekibi” doğa harikasıÇıldır Gölü çevresinde göreve başladı.


Valilikten yapılan açıklamada, İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde turizme katkı sunmak amacıyla yabanca yabancı dil bilen personelden “turizm jandarması ekibi” oluşturulduğu belirtildi.


Açıklamada, kışın yüzeyi tamamen buz tutan, yazın ise buzların çözülmesi ve çevresinin yeşermesi ile ayrı bir güzelliğe bürünen Çıldır Gölü ile çevresinde devriye görevine başlayan jandarma ekiplerinin hem bölgede asayişi sağladığı hem de turistlere ihtiyaç halinde çeşitli konularda yardımcı olduğu aktarıldı.


Turizm jandarmasının turistleri yardımcı olmayı sürdüreceği aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:



“Turizm bölgelerinde emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlamak, diğer kanun ve nizamların verdiği görevleri yerine getirmek, bölgemize turizm amaçlı gelen yerli ve yabancı misafirlerimize yardımcı olmak amacıyla yabancı dil bilgisi yüksek olan ve bu konuda eğitim almış personelimizden oluşan turizm jandarma ekipleri oluşturularak farklı noktalarda göreve başlamıştır.”


Açıklamada, ekiplerin, yerli ve yabancı turistlerin yalnızca güvenlikleriyle ilgili değil, adres bulma ve rehberlik başta olmak üzere her türlü sorunlarında yanlarında olacağı vurgulandı.


Dicle, Fırat, Kura…


Kardeşime de adını veren Dicle Nehri ve onun komşusu Fırat Nehrinin kura ile anılmasının nasıl olacağını sormadan önce, son olarak HDP’ye yapılan saldırıyı düşünmek ve cevaplamak lazım.


Çünkü, yine ama bu kez kız kardeşime adını veren Kıbrıs’a bakıldığı gibi bu işlerin öyle vatan, millet, Sakarya edebiyatı ile ,parti basıp insan öldürmekle, dağ taşı bombalayıp “imha ettik, bitirdik” diyerek olmayacağını da anlamak gerekir.


Üzerine yapılan HES barajları ile ağzı kenetlenen uluslar arası bir su olan Kura Nehrinin şah damarını yeni bir baraj koyarak kesmeye çalışılmasının basit bir iş olmadığı gibi gelecekte uluslararası soruna ve Suriye, Irak, İran gibi sınırda yaşanan çatışmalara neden olacağı da bilinmelidir.



Çünkü Suriye, Irak’a da hayat veren Fırat ile komşu olan Dicle Nehrinin yani bu iki nehrin önüne kurulan barajların enerji sağlarken asıl alerjiye yani komşularla çatışmaya orta doğuda yaşananların altında yatan ana sebeplerinin başında gelir.


Yani Dicle Nehrini yemlerken başlayan sorunların altında bugün paramparça olan Suriye’nin yasa dışı olarak ilan edilen örgütleri destekleyip bombalaması İran ve Irak’ın da hatta Dicle’nin buluştuğu bütün orta doğunun da buna destek verip asıl savaşın, çatışmaların bugün yaşananların altında yatanın, petrolden çok su olduğu da bilinmeli ve gözden kaçırılmamalı.


Evet hala su sorununu çözemeyen Ardahan’ın Göle ilçesi sınırları içinde bulunan Allahuekber Dağlarından doğup Göle ve Ardahan ovasına hayat verdikten sonra, sınırları aşıp Gürcistan’a oradan Azerbaycan’a kadar uzanan kura nehrinin Beşikkaya HES barajı ile önü kapatılıp Karadeniz’e akıtılma hesaplarının yarın başımıza bir çok bela getireceğini de bilmek gerekir.


Bunun da en açık örneği Dicle Nehri dahil, kara petrol ve diğer irili ufaklı sorunlarla karıştırıp, Ortadoğu’yu kana bulayanlar, yarın hatta bugünden itibaren saldırmak için göz koydukları Ardahan’ın sınır olduğu Kafkasya’da yaşanan gerginliklere baş faktörüdür.


Yani yarın Kura Nehri bahane edilip, ettirilip “uluslararası olan suyumuzu kesemezsin” diyeceklere, Irak’ta, Suriye’de yapıldığı gibi gaz verenlerin çıkacağını ve bizi Kafkasya’da da zora sokacağını hesaba katmak lazım, tarihi doğal bir çok yapının olduğu Beşikkaya’ya kazma vurmayı düşünenler..


Bu nedenledir ki; Dicle, Fırat, Kura’yı birbirine bağlamamız…



arşiv haber 22/09/2020 tarihli haberler/yorum



O DOKTOR DOKTOR OLDU!..


Gerek başka yere tayin olan gerekse görev yaptığı ilçeye vekil olarak bakan kaymakamla bizzati ve sanal ortamda bazı gerginlikler yaşayan Ardahan’a bağlı Göle Devlet Hastanesi Başhekimi görevini bıraktı.


İktidar partisi Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay gibi Ardahan İl Sağlık Müdürü Erkan Özdemir’in kendisi gibi doktor olan eşinin sözleşmesini yenilememesinden dolayı Başhekimlik görevini bıraktığını öne süren Atalay ve Özdemir gibi Göleli olan Göle Devlet Hastanesi eski Başhekimi Ali Nazmi Candoğan daha önce ilçe kaymakamı ve vekil kaymakama yaptığı gibi yine sanal ortamda yaptığı açıklamada eşine ve kendisine yapılan mobing dolayısıyla başhekimlik görevinde istifa ettiğini ve aynı hastanede doktor olarak göreve devam edeceğini açıkladı.




Eski başhekim, yeni Doktorun konuyla ilgili açıklaması şöyle;

‘Can Doğan Durum tam olarak böyle değildir, Orhan Hoca ile bu durumun hiçbir alakası yoktur. Ben Göleli olmam sebebi ile memleketimde çalışıyorum, buraya hizmet etmek istiyorum, bu sebeple iç hastalıkları uzmanı olan eşimin de tayini buraya çıktı. Ne yazık şöyle bir durum oldu, tüm Ardahanda 70 e yakın uzman hekim varken benim eşime İl Sağlık Müdürlüğü sözleşme hakkı tanımadı. İşin ilginç yanı da tüm Ardahanda en fazla hasta bakan ve yatıran hekim ben ve eşimdir, tüm Ardahanda sözleşme yapılmayan tek uzman hekim de benim eşim, hakkımızın yendiğini düşündüğümüzden, İl Sağlık Müdürlüğünü mahkemeye verdik, ben de başhekimlik görevimden istifa ettim. Şu an Dahiliye uzmanı olarak görev yapıyorum, aynı şekilde hasta bakmaya ve ilçemize hizmet etmeye devam edeceğim. Durum bu şekildedir, saygılarımla..’



KÖTÜNÜN İYİSİ PARTİSİ..


Son istifa kararından sonra gündemden ve gözden düştüğünü kendisi de kabul eder gibi bir yüz ifadesiyle yeniden gündeme ve göze gelme çabaları içinde olan ve bunu da Anayasa Mahkemesi Başkanına yaptığı göndermeler ile ortaya koyan Soylu gibi bir zamanlar İçişleri Bakanlığı da yapan kadın Genel Başkan Meral Akşener’in başında bulunduğu İYİ Parti,  kurultayına seçimlerde destek veren iki partiyi davet etmemiş.


Bakanlık sürecine baktığınızda da Soylu’yu geride bırakan Akşener’in özellikle Kürt seçmeni derinden yaralayan bir anlayışla yaptığı bakanlığından kalmış huyunu gölgelemek için de MHP’yi davet etmeyerek HDP’ye ”sadece seni değil senin gibi keskin olan MHP’yi de davet etmedim” demeye de çalışmış gibi.


Evet, Türk siyasi hayatının değişmez iki yüzlülüğünün son bir örneği olan bu duruma baktığımızda aynı partinin oy ve destek aldığı iki partiye de yanlış yaptığını görmekteyiz. Çünkü MHP’nin tabanının dün demediğini bırakmadığı Erdoğan ile bir araya gelen Bahçeli’ye olan sitem ve kızgınlığını ortaya koymak için kendisine yöneldiğini görmek istemeyen Akşener’li İYİ Parti son yerel seçimler de kendisinin de içinde olduğu ittifaka en büyük desteği veren HDP’yi ve  MHP’yi de davet etmeyip, CHP’nin başını çektiği ittifakın hatırı için bunu saklamak istediği bir gerçektir…


Gerçi aynı durumu yani HPD’ye samimi olmadıklarını ama oylarına muhtaç olduklarından zora ki ittifak oluşumunu kabul etmek zorunda olduklarını tabanına ve Türk, Milliyetçi seçmene anlatmaya çalışan CHP’de İYİ Parti’den aşağı kalmıyor ya oda başka bir eleştirilecek durum olarak karşımızda durmakta. Çünkü aynı CHP, AK Parti-MHP ittifakına karşı oluşturmaya çalıştığı ve en büyük desteği aldığı yani tüm siyasi partilerin oylarına muhtaç olduğu HDP ile alenen, açıkça yan yana gelmektense gizli, kapalı kapılar ardından HDP ile görüşür, ‘ikimizde solcu kardeşiz’ der ama bunu cesurca ortaya koyamaz.



Evet neydi o ata sözü mü yoksa çok şey anlatan sadece bir söz müydü ”Çirkin sen hele dur güzel gelmezse sana gelirim” sözü…


Yada Sabahattin Ali’nin kitabına adını veren ‘İçimizde ki şeytan’ ın anlattıkları.. 


Bu samimiyetsizce davranışları HDP Genel Merkezindekiler anlıyorlar mı bilmem ama HDP’yi sevmeyen MHP’ye yaranmak için dün hem de iki dönem birlikte yol aldığı HDP ile yan yana gelenleri terörist ilan eden AK Parti kadar samimi bile olmayı beceremeyen CHP kadar İYİ Parti’de HDP için de kötünün iyisi olduğunu bilmeleri gerek…


Çünkü HDP ve HDP tavanı, Kürt seçmen, Kürtlerin solcusu, muhafazakâr, komünisti, hacısı, hocası kısacası hepsinin bildiği tek şey sağcısı, muhafazakarı, Kemalist’inin, orta siyasetçisinin beyninin altında asıl yatanın ulusalcılık olan Türk siyasi hayatında kendilerine uzanan hiçbir adımın samimi olmadığı ve iyi olmadığını bilmekte ve kendilerini kullanıyorum diyenler aslında kullanıldıklarını yani hedefe ulaşmak için HDP’nin de onlar gibi günü yeri geldiğinde ya bu ittifakta ya da dünkü ittifakta yer alıp, yoluna devam eder.. Ve buda er geç iktidarla, zaferle sonuçlanacak biline…







HANAKLI KÜVET VE İÇ KAPLAMADA MARKA!







Eski haberlerimiz için TIK la http://arsiv.kuzeyanadolugazetesi.com/ardahan.php


Diş Doktoru Trafik Kazasın da Öldü..


arşiv haber 27/09/2019 tarihli haber/yorum


Ardahan-Göle yolunda meydana gelen trafik kazasında bir doktor hayatını kayıp etti.


Alınan bilgilere göre Ardahan’ın Göle İlçesinde Diş Doktorluğu yapan Emre Altın bugün gittiği Ardahan’da göle’ye dönerken kendisinin kullandığı aracın başka bir araca çarpması sonucu olay yerinde hayatını kayıp etti.


Ardahan sağlık cami-yasını ve yakınlarını yasa boğan kazanın yapımı devam eden ve yıllardır bir türlü yapılamayan Göle yolunun olduğu ileri sürüldü. Foto: Arşiv


KURT TRAFİK KAZASI GEÇİRDİ!..


*16/12/2016 Tarihli Haber


Kalça kemiği ve arka bacak uyluk kemiğinde kırıklar oluşan kurt, Ardahan Doğa Koruma Milli Parklar İl Müdürlüğü ekipleri tarafından Kars Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Yabani Hayvan Hastalıkları Merkezi’ne getirildi. Yaralı kurt, üniversitenin cerrahları tarafından ameliyat edildi.


Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Aksoy, “Yaptığımız muayeneler sonucunda kurdun kalça kemiğinde ve arka bacak uyluk kemiğinde şanslı sayılabilecek bir kırık tespit ettik. Yaklaşık 3 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğimiz kurdun önce ameliyatını gerçekleştirip daha sonra da bakımını yaparak sağlıklı bir şekilde doğaya dönmesini çalışacağız. Yaklaşık 10 gün önce bir şeyler yemiş gibi gözüküyor ama geldiğinde mide bağırsak sisteminde yiyecek kalıntıları vardı bu da açlıktan doğada kalabilecek kapasitede bir hayvan olduğu için gelecek için de ümit verici olacak. Avlanabilen, güçlü karaktere sahip olan bu hayvanın ameliyatı ve rehabilitasyonunun olumlu sonuçlanması, ardından da doğaya salınması arzusundayız. Umarım buradan sonra şansı yaver gider ve bir daha trafik kazası sonrasında karşımıza çıkmaz” diye konuştu.


Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Yabani Hayvan Hastalıkları ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdoğan Uzlu ise, kış koşulları sert olduğu için hayvanları yol kenarlarına kadar inmeye itiyor. Çünkü kar yüksek rakımlarda çoğaldıkça hayvanlar yol kenarlarında yiyecek arayışı içine giriyor ve haliyle de trafikle karşı karşıya gelme durumları artıyor. 


Bu nedenle sürücüler özellikle gece, yoğun kar yağışı ve sis olduğu zamanlarda mutlaka görüş mesafesi doğrultusunda hız yapmalıdırlar. Yol kenarındaki hayvanlara biraz dikkat edilirse çok sevineceğiz çünkü bu mevsimde özellikle tilki ve kurtlar trafik kazalarında çok karşımıza geliyorlar” dedi.


**KOSGEB’TE GECE MESAİSİ..


Yoğunluğun artması sonucu KOSGEB Veri Tabanına girişlerin sistem kaynaklanan yoğunluktan dolayı aksaması üzerine KOSGEB Ardahan İl Müdürlüğü çalışanları gece mesaisi yapmaya başladılar.


   KOSGEB Uzmanları Belkız Korkmaz ve Habib Şen ile birlikte KOSGEB Ardahan İl Müdürü Ramazan Sivri vatandaşların işlerini gerçekleştirmek için gece mesai yapıyor. Ardahan’da çok sayıda esnafın kredi imkânı için başvurduğu KOSGEB İl Müdürlüğünde vatandaşlar üye kaydı güncelleştirmek için kuyruk oluşturdu.


**Göle’de Fetö operasyonu: 1 kişi tutuklandı


Ardahan’ın Göle İlçesinde Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında bir kişi gözaltına alındı.


Alınan Bilgilere göre, yapılan istihbarat sonucu FETÖ ile bağlantılı olduğu belirlenen bir şahıs Göle Altunbuak Köyünde gözaltına alınarak Kars’a gönderildi. Göle İlçe Jandarması, aldığı bilgilere dayanarak geç saatlerde Altunbulak köyüne yaptığı operasyon sonucu FETÖ ile bağlantılı olduğu iddia edilen bir kişiyi gözaltına aldı. Zanlı FETÖ davasına bakan Kars Emniyet Müdürlüğü’ne teslim edildi. Emniyetteki sorgu işleminin ardından mahkemeye sevk edilen zanlı, tutuklanarak Kars Kapalı Cezaevine gönderildi. 


**Burak Taştan, yeniden aday


Görevde bulunduğu süre içerisinde Ardahan’da kent kültürünün oluşmasında ciddi katkıları bulunan Kent Konseyi Başkanı Burak Taştan, 2 yıldır Başkanlık görevini başarılı bir şekilde devam ettiriyor. 24 Aralıkta gerçekleşecek olan seçimde Başkanlık seçimiyle beraber Kadın ve Gençlik Başkanlık seçimlerinin de yapılacağını ve seçimlerin demokratik bir ortamda gerçekleşeceğini ifade eden Başkan Taştan, Ardahan Haber Gazetesine Başkanlık görevi boyunca gerçekleştikleri çalışmalar hakkında bilgiler verdi. 2 yıldır görev yaptığı Kent Konseyinin Türkiye’de Kent Konseyleri içerisinde önemli bir yeri olduğuna değinen Başkan Taştan, seçimlerin ardından Ardahan Kent Konseyi olarak bütün Türkiye’deki Kent Konseylerinin katılım sağlayacağı kapsamlı bir Çalıştay gerçekleştirmeyi hedeflediklerini, bu tür Çalıştayların Ardahan kentinin etkin bir konuma gelmesi anlamında çok önemli olduğunu hatırlattı. 


TÜRKİYE’DE KENT KONSEYLERİ İÇERİSİNDE BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİK


Daha önce Özellikle ‘Sivil Düşün AB’ isimli projeyle Türkiye’de Kent Konseyleri içerisinde projeleri onaylanan tek Konsey olduklarını dile getiren Başkan Taştan, “ Biz Ardahan Kent Konseyi olarak tüzel kişiliğimiz olmamasına rağmen ‘Sivil Düşün AB’ isimli bir projemizi onay almasını sağladık. Bunu Türkiye’de ilk başaran kent konseyiyiz. Proje içerik olarak demokrasinin şehirde gelişmesini sağlamak için insanlarla diyalog kurup, daha fazla sivilleşmenin önemi insanlara aşılamak. Bunu da Ardahan Kent Konseyi olarak başardığımızı düşünüyorum. Ardahan demokrasinin gelişim gösteren şehirlerarasında ön planda olan kentlerimizdendir.” dedi. 


ARDAHAN VE AKTİF KENT KONSEYLERİ ORTAK ÇALIŞACAK


Yine daha önce Ardahan ile diğer aktif Kent Konseyleri olarak ortak projeler geliştirilmesi için bir araya geldiklerini ifade eden Ardahan Kent Konseyi Başkanı Burak Taştan , “Başkanlık seçiminin ardından aktif Kent Konseyleri ile ilişkilerimizi geliştireceğiz. Fikir alış verişinde bulunarak ortak projeler üretip şehirde kent kültürünün yükselmesi, çağdaş seviyelere ulaşıp sosyal anlamda ileri noktalara ulaşması için projeler gerçekleştireceğiz. Bunun İlk adımını da Ardahan’da bir araya gelerek yaptık. Başkanlık seçiminin ardından Ardahan’ın başta turizm olmak üzere, kültürel anlamda fayda sağlamak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Şuan Ardahan Kent Konseyi’nden bütün düşünceden olan arkadaşlarımızla bir arada çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu da demokratik açısından çok önemlidir” diye konuştu. 


KENT KONSEYİ NİYE VAR? 


Kent Konseyinin niçin varlığını sürdürdüğünü, amacının ne olduğu gibi konularda bilgiler veren Başkan Taştan, “Kent konseyleri bir takım yönetmelik eksiklerine rağmen her ne kadar aksaklıklar olsa da her geçen gün daha etkin bir hale gelmektedir bu anlamda önemli etkin bir kamuoyu oluşturduğu görülmektedir. Kent konseyleri yerellik ilkesi çevresinde katılımcılığı demokrasi uzlaşma kültürünü geliştirmek adına kettin en önemli sivil toplum kuruluşudur. 


KENT KONSEYLERİ KAVGADAN UZAK DURMALI 


Kent Konseylerinin şehirde önemli sivil toplum kuruluşları arasında olduğunu belirten Başkan Taştan,” Kent Konseyleri şehirde bütün STK’lar ile uyumlu olması lazım. Şehrin bütün STK’ları kent konseyinin genel kurulunu oluşturuyor görev yaptığımız sürece ortak akılla dayalı bir anlayışla çalışmalar yürüttük. Kent konseyleri demokratik katılımın yaygınlaştırılması hemşericilik hukuku ve ortak yaşam bilincinin geliştirilmesi sağlamaktır bizde bu ilkeler doğrultusunda çalışmalar yürüttük. Ardahan kent konseyi her daim içerisinde her siyasi görüşten bir ekiple çalışarak siyaset üsttü olduğunu her daim göstermiştir” şeklinde konuştu.


**Ardahan’da Uykusuzluğa Çözüm..


Ardahan Üniversitesi (ARÜ) Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu tarafından düzenlenen uyku ve uyku hastalıkları konferansında, Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu Yüksekokul Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık Ardıç, uyku probleminin stres, yoğun iş hayatı, uyku koşullarının uygunsuzluğu gibi nedenleri olabileceği gibi solunumsal faktörlerin de uykuyu etkileyen en büyük sebeplerden olduğunu belirterek, problemin çözümü için yatak odası koşullarının bireye uygun olması gerektiğini ifade etti. 




ARÜ İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Nazım Hikmet Konferans Salonu’nda gerçekleştiren konferansa Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Vesile Düzgüner, Ardahan Sağlık Müdürü Dr. Ulaş Şentürk ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Yrd. Doç. Dr. Vesile Düzgüner konferans öncesinde konuşmacı Prof. Dr. Sadık Ardıç’ın hayatı ve çalışmaları hakkında bilgi verdi. ARÜ Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu Yüksekokul Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık Ardıç, uykunun bütünlüğünü bozan her türlü faktörün uyku problemi olarak algılanabileceğini dile getirerek, “Çevresel faktörler, bireyin yaşadığı ortamda istenmeyen bir gürültü, ışık azalması- çoğalması, ısı artışı-azalması gibi faktörlerdir. Uykunun sağlıklı olması için uykuda ki sürenin kesintisiz olarak sürdürülmesi gerekir. Kesintisiz uyku bireyin hem zihnen hem de beyninin zinde kalmasını sağlar” dedi. Prof. Dr. Ardıç, solunumsal uyku bozukluklarının oluşturduğu komplikasyonların yaşamı tehdit ettiğini, uykuya ilişkin doğru gözlemin bireyin sağlığını çok etkilemeden tedavi olmayı sağlayacağını belirtti. Solunumsal uyku problemlerinde öne çıkan en önemli rahatsızlığın ’uyku apnesi’ olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ardıç, “Bu rahatsızlıkta hasta, gece uykusunda horluyor, nefesini tutuyor, sabah dinlememiş olarak kalkıyor ve gün içerisinde ise uyku isteği artıyor. Bu 4 şikayeti bir araya getirirsek uyku apnesi tanısını koymuş oluruz. Tedavi süreci bilindiği gibi zorlu değildir. Uyku merkezi denilen ortamda bir gece elektriksel kayıtları alınarak, ertesi gün tanısını koyuyoruz. Ertesi gün de tedavi için hazırlıklara başlıyoruz. Erken tanının önemi büyük. İleride oluşabilecek komplikasyonları ya da yaşam kalitesini azaltacak durumları engellemiş oluyoruz. Normal bir bireyin ortala 6-8 saat arasından uyuması gerekmektedir.” diye konuştu.

Katılımcılardan gelen soruları da cevaplandıran Prof. Dr. Sadık Ardıç’a üniversite öğrencileri ile gerçekleştirdi konferanstan dolayı Ardahan Sağlık Müdürü Dr. Ulaş Şentürk tarafından teşekkür belgesi takdim edildi. Konferans, çekilen hatıra fotoğrafı ile sona erdi.


**Kars’ta kütüphaneler  modernleşiyor,


Ardahan’dakiler yerinde sayıyor..


Kars’ta BİN KİTAP BİN UMUT PROJESİ dahilinde merkezde ki ve köylerde ki kütüphaneler modernize olurken, Ardahan’da ki kütüphane(ler!!!)de yaprak kımıldamıyor.


Ha taşındık ha taşınacaz denilerek, 20 yıl önce neyse şimdi de o haliyle devam eden Ardahan İl Halk Kütüphane’sine nazaran Kars’ta bulunan kütüphaneler modernize ediliyor.


Toplamda 100 m2 lik bir alana kurulu olan belli raf sayısını geçemeyen, binlerce kitabı bodrumunda çürüten Ardahan il halk kütüphanesinin bu durumu ne zaman değişecek soruları sorulurken, Kars’ta ki kütüphaneler elden geçiriliyor bile.


Üniversite’nin kütüphaneleri de sınıfta kaldı


Başında bulunan rektörünün edebiyatçı oluşu Ardahan üniversitesinin kütüphanelerinin sınıfı geçmesine yetmedi.


Yeni taşındığı kampüste Merkez kütüphanesini vitrin olarak hazırlayan ve kullanan Ardahan Üniversitesi’nin hemen yanı başında ki İktisadi ve İdari bilimler fakültesi kütüphanesinin hali içler acısı bir görünüme sahip.


Öğrencilerin aradığını bulamadığı İİBF kütüphanesinin akşam 5’ten sonra kapatıldığını, gündüz vakitlerinde ise başında memur bulunmadığından yakınan öğrenciler bu durumdan rahatsız oldukları gözlendi.


İkinci Öğretim öğrencileri: Biz kütüphanede çalışamayacak mıyız?


Akşam 5’ten sonra neden kapandığı bilinmeyen Ardahan Üniversitesi İİBF kütüphanesinde ikinci öğretim öğrencilerinin ders çalışamadığı ve gerekli hazırlıklarını tamamlayamadıklarını belirttiler.


Ardahan’da ki bu kütüphane izlenimlerine nazaran Kars’ta yapılan modernizasyon çalışmaları kıskandıracak şekilde devam ediyor.


Kitap okuma alışkanlığını özellikle gelişmekte olan çocuklarda ve gençlerde bilgi kapasitesini artıran, düşünce yapısını şekillendiren, anlamayı kolaylaştıran, kişilik kazandıran etkili bir süreçtir” düşüncesiyle başlatılan SODES “Bir Kitap Bin Umut Projesi” kapsamında Hüsnü Özyeğin Anadolu Lisesi’nde kurulan kütüphane düzenlenen törenle hizmete açıldı.


Kasım 2013 tarihinde başlanan proje kapsamında yapılan fizibilite çalışmaları sonucunda 4 okula Z Kütüphane yapılmasına karar verildi. Kars Valiliği Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından yürütülen projenin bütçesi de Kalkınma Bakanlığı’nca 190 bin 200 TL ile desteklendi. Kars Valiliği projenin önemine binaen daha gazla okulda kütüphane kurulması için proje bütçesini SODES Usul ve Esasları’na uygun olarak yüzde 30 artırıldı ve bütçe 247 bin 260 TL olarak çıkarıldı. Yapılan ihale sonucunda 8 okula kütüphane yapılması için tadilat, tamirat ve düzenlemeleri yapıldı. Toplamda 8 kütüphane KDV dahil 227 bin 740 TL’ye mal oldu.


Proje Halk Eğitim Merkezi, Hüsnü Özyeğin Anadolu Lisesi, Kars Anadolu Lisesi, Mihralibey Ortaokulu, İmam Hatip Ortaokulu, Cumhuriyet Anadolu Lisesi, Ziya Gökalp Ortaokulu ve Şehit Albay İbrahim Maraoğlanoğlu Yatılı Bölge Okulu’nda hayata geçirildi.


Bu kapsamda Hüsnü Özyeğin Anadolu Lisesi’nde yapılan kütüphanenin açılışına Vali Günay Özdemir, Belediye Başkanı Murtaza Karaçanta, Kafkas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sami Özcan, Milli Eğitim Müdürü Gökhan Altun, daire amirleri, okul idaresi, öğretmenleri ve öğrenciler katıldı. 


Vali Günay Özdemir, burada yaptığı konuşmada kütüphaneleşmenin yaygınlaştırılmasının yanında, dizaynı, kitap varlığı ve düzeninin de önemli olduğunu söyledi. Amacın, kitap okuma alışkanlığının yaygınlaştırılması olduğunu da belirten Vali Özdemir, projenin devamı noktasında da çalışmaların yapılacağını ifade etti.


Milli Eğitim Müdürü Gökhan Altun da Z kütüphanelerinin kitap okumanın yanında, dinlenme ortamı da oluşturduğunu ve kitap okumaya gelenlerin hem rahat bir nefes aldıklarını hem de bilgi öğrendiklerinin altını çizdi.


Kurdelenin kesilmesinin ardından kütüphane gezildi ve incelemeler yapıldı. Vali Günay Özdemir ayrıca, kütüphaneye bir dizi kitap hediye etti.


Türk ve Dünya tarihi, Türk ve yabancı yazarların kitaplarının da yer aldığı kütüphane de A’dan Z’ye öğrencilerin yararına olacak her tarla kitabı bulmak mümkün.



Başkanlık şart ama..








  Fakir Yılmaz Yazıyorsam Sebebi Var

fakiryilmaz323@hotmail.com

 

Resmiyette Cumhurbaşkanı olan ama birilenin Reis dediği, benim ise 1 Kasım seçimlerinden bu yana başkan dediğim Recep Tayyip Erdoğan’ın projesi diye kamuoyuna sunulan başkanlık sisteminin nasıl olacağı konusunda tartışmalar süre gelsin, bu sistemin dünyada bir çok ülkede hayatta olduğunu da hatırlatmak gerekir..


Demirel’in, Özal’ın arada bir açıp, gündeme taşıdığı ancak bugünkü gibi başta Bürokratik İmparatorluk elemanları olmak üzere bazılarının karşı çıktığı başkanlık sistemini ilk dillendirenin bugünlerde olumsuzda olsa,  havuz medyası da olsa hiç gündeme getirilmeyen sesi kısılan ama sanki görüşülen vede fikri alınan biri tarafından hemde 40 yıl önce Diyarbakır Üniversitenin kampüsünde gündeme getirildiğini de bilmekteyiz. 

Evet, ben buradan bir kez daha ilan ediyorum..

Bende başkanlık sistemini istiyorum..

Evet bu ülkenin önünü tıkayan başta bürokratik imparatorluk olmak üzere tüm engelleri olmazsa da büyük bölümünü aşacağına inandığım başkanlık sistemi bu ülkenin yönetim biçimi olmalıdır..

Ama içi, yani içeriği halka anlatılarak, tüm parti ve sivil toplumlarının fikirlerini de içine alması gereken bir anlayışla hazırlanması gerektiğine inandığım başkanlık sisteminin diktatörlüğü değil, halkça bölüşülen, halkın yönetim anlayış biçimini taşıması gerekir.

Evet, bugün kü iktidarın ve onun koltuk değeneği olmakla suçlanan MHP’nin birlikte hazırladıkları belirtilen yeni anayasa ile getirilmek istenen başkanlık sistemi hazırlanıp, maddeleri ucundan, köşesinden kamuoyuna verilse de yeterli değil, halka sorulmadan, muhalefete götürülemeden, basın ve medya tarafından tartışmaya açılmasa kör ve topaldır..

Hatta ölü olmazsa da sakat doğar..

Çünkü bu ülkede kaymakamlıkların artık iş yapamadığını anladığım kadar iki hemde sağ görüşlü, milliyetçi duygular ile hazırlanan bir anayasa, başkanlık sistemi bu ülkeyi refaha değil, kaosa götürür diye düşünüyorum.

Birilerinin Reis’e, pardon Başkan’a yani Cumhurbaşkanına yaranma yarışı içinde önüne gelen her şeye evet dediği bu süreçte dikkat edilmesi gereken diğer bir önemli konuda sahtekar bukalemunlardır..

Çünkü daha düne kadar Erdoğan’a demediklerini bırakmayan, Erdoğan’ı diktatörlükle suçlayan bazı değil çoğu sözde chp’li, demokrat, hatta devrimcinin de kendi sanal sayfalarında yaptıkları paylaşımlarla Erdoğan’a gözü kör destek verdiklerini de görmüyor değilim.

Ve bu ülkenin diğer asıl bir sorununun bunlar olduğunu da bilmek gerekir..

Evet, bu ülkenin yönetim anlayışı içinde başkanlık sistemine tam uyan tüm gerekenlerin olduğu bir başkanlık sistemine ihtiyacı var.

Ama dediğim gibi ‘ama’ olması gerekenlerin ‘olmaz’ ı olmadan..